Türkiye, satın alma gücünde beş yılda iki basamak geriledi

İHA
İHA
TT

Türkiye, satın alma gücünde beş yılda iki basamak geriledi

İHA
İHA

Türkiye İstatistik Kurumu, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) verilerine dayandırılarak hazırlanan 2018 satın alma gücü paritesini açıkladı. 
Buna göre satın alma gücü paritesine göre kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) endeksi, Türkiye için 64 oldu. 
Yani, 28 Avrupa Birliği (AB) ülkesi ortalaması 100 kabul edildiği veride Türkiye,  AB ortalamasının yüzde 36 altında kaldı.
37 ülkenin bulunduğu listede birinci sırayı 261 ile Lüksemburg aldı. İkinci sıra ise 189 ile İrlanda’nın. Endeksi 155 açıklanan İsviçre’nin sıralaması ise üç. 
2013’te 28, geçen yıl ise bu listenin 29’uncu sırasında yer alan Türkiye ise 30’a geriledi. 

Türkiye’den sonra sırasıyla Hırvatistan, Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek ve Arnavutluk bulunuyor. 
Geçen yılı Türkiye’nin bir altında kapatan Romanya, 2018’de satın alma gücü endeksinin 65’e yükselterek Türkiye’nin bir basamak üzerine çıktı. 
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, kişi başına GSYH endeksinde Lüksemburg AB ortalamasının yüzde 161 üzerinde, Arnavutluk ve Bosna-Hersek ise yüzde 69 altında değere sahip oldu.
OECD ülkeleri arasında 34’üncü sırada 
Eylül 2019’da yine TÜİK’in açıkladığı ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) verileriyle hazırlanan listeye bakıldığında ise durum biraz daha farklı. 
36 ülkenin yer aldığı satın alma gücü paritesi sıralamasında Türkiye 34’üncü sırada yer alıyor. 
Türkiye’den sonra gelen ülkeler Meksika ve Şili. Bu listenin ilk üç sırası ise yine Lüksemburg, İrlanda ve İsviçre. 
Satın alma gücü paritesi nedir? 
En basit anlamıyla ülkeler arasındaki fiyat farklılıklarını ölçmek için kullanılan satın alma gücü paritesi, tek bir malın değil çeşitli mal ve hizmetlerden oluşan bir sepete odaklanıyor.
Söz konusu sepetin farklı ülkelerde “kaça geldiğini” ölçen SGP, ülkeler arası fiyat düzeyi farklılıklarını ortaya koyuyor.
Rakamsal olarak örnek vermek istersek: Türkiye’de yaşayan bir tüketicinin marketten alınan bir ürün sepetine 100 lira ödediğini kabul edelim. ABD’de yaşayan bir kişi de aynı mallara toplam 80 dolar veriyor olsun. 
Dolar/TL kurunun 5 lira olduğu bir ortamda Türkiye’de yaşayan kişinin elinde yalnızca 20 dolar olacak. Bu da 80 dolarlık sepet için yeterli olmayacak, yanı satın alma gücü yetmeyecek.
Bir satın alma gücü göstergesi olarak “Big Mac Endeksi”
The Economist dergisinin ilke kez 1986’da yayınladığı Big Mac Endeksi de uluslararası anlamda kullanılan SGP yöntemlerinden biri.
Son olarak Ocak 2019’da yayınlanan rapora göre McDonald's restoranlarında satılan Big Mac çeşidi hamburger, Türkiye’de 10,75 lira. Bu, yaklaşık 2 dolara denk geliyor. ABD’de ise aynı hamburger 5,58 dolar. 
Big Mac Endeksi ve gerçek dolar/TL kuru arasındaki farkı hesaplayan The Economist, Türk Lirası’nın satın alma gücünün dolar karşısında yüzde 64,2 daha düşük olduğunu ifade ediyor.  
Kişi başı tüketim AB ortalamasının yüzde 33 altında 
Kişi başına fiili bireysel tüketim düzeyi 28 Avrupa Birliği ülkesi ortalaması 100 iken, Türkiye için 67 oldu ve AB ortalamasının yüzde 33 altında kaldı. 
Karşılaştırmalarda yer alan 37 ülke arasında kişi başına fiili bireysel tüketim değeri en yüksek ülke 134 ile Lüksemburg, en düşük ülke ise 39 ile Arnavutluk oldu.
Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin karşılaştırılmasında kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla temel alınırken, tüketicilerin göreli refah düzeylerinin karşılaştırılmasında kişi başına fiili bireysel tüketim endeksleri kullanılıyor.  
Fiili bireysel tüketim, tüketicilerin satın aldığı mal ve hizmetlere ek olarak devlet veya kâr amacı olmayan kuruluşlar tarafından sağlanan (eğitim, sağlık vb.) hizmetleri de kapsıyor. 
Fiyat düzeyi “ucuz” seviyesinde 
Fiyat düzeyi endeksi, ülkelerin ulusal para birimlerinin karşılaştırmalı olarak döviz kuruna göre alım gücünün gösteriyor.  
Bir ülkenin fiyat düzeyi endeksi, 100'den büyük ise bu ülke karşılaştırıldığı ülke grubu ortalamasına göre "pahalı", 100'den küçük ise bu ülke karşılaştırıldığı ülke grubu ortalamasına göre "ucuz" olarak ifade ediliyor.
Türkiye'nin fiili bireysel tüketime ilişkin fiyat düzeyi endeksi, 2018 yılı sonuçlarına göre 38 oldu. 
Bu değer, AB ülkeleri genelinde 100 Euro karşılığı satın alınan aynı mal ve hizmet sepetinin Türkiye'de 38 Euro karşılığı Türk Lirası ile satın alınabileceğini gösterdi.



Suudi tahvilleri... Gelişmekte olan piyasaların kalbinde güvenli bir liman

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad (SPA)
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad (SPA)
TT

Suudi tahvilleri... Gelişmekte olan piyasaların kalbinde güvenli bir liman

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad (SPA)
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad (SPA)

Gelişmekte olan ekonomilerdeki borç piyasalarına yönelik temkinli küresel görünümün ortasında Suudi Arabistan, finansal istikrar ve iddialı ekonomik büyüme planlarının bir araya gelmesiyle cazip bir yatırım merkezi olarak ortaya çıkıyor.

Dünyanın en büyük varlık yöneticilerinden biri olan ve 4,6 trilyon dolardan fazla varlığı yöneten State Street Global Advisors'ın Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Yatırım Stratejisi ve Araştırma Başkanı Karine Kheirallah'a göre bu görüşler doğru.

Kheirallah Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Suudi Arabistan’ın sağlam finansal temellere ve iddialı bir büyüme stratejisine dayanan ‘cazip bir makroekonomik anlatı’ sunduğunu söyledi. Kheirallah, “Dünyadaki pek çok ekonomi yüksek borç yükü ve artan hizmet maliyetleriyle karşı karşıyayken, Suudi Arabistan geçtiğimiz aralık ayı itibariyle yüzde 29,9 gibi nispeten düşük bir borç/gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) oranına sahip” dedi.

Bu mali disiplin, Suudi Arabistan'ın yükselen piyasa devlet tahvili piyasasında istikrarlı ve güvenilir bir ihraççı olarak konumunu güçlendiriyor. Kheirallah, Suudi ekonomisinin önümüzdeki yıllarda yapısal reformlar ve özellikle petrol dışı sektörlerdeki stratejik yatırımlar sayesinde sürdürülebilir bir büyüme yakalamasını bekliyor. Bu büyümenin hızı diğer bazı gelişmekte olan piyasalarla karşılaştırıldığında en hızlısı olmasa da, gelişmiş ekonomileri geride bırakacağı ve Suudi tahvillerini istikrar ve uzun vadeli değer arayan yatırımcılar için tercih edilen bir seçenek haline getireceği açık.

Suudi ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde petrol dışı faaliyetlerdeki yüzde 4,9'luk büyümenin etkisiyle yıllık bazda yüzde 3,4 oranında büyüdü. Bu büyüme yıllık reel GSYİH büyümesine 2,8 puanlık bir katkı sağladı.

Vizyon 2030 bono piyasasını canlandırıyor

Kheirallah, Vizyon 2030'un Suudi Arabistan’ın sabit gelir piyasasını çeşitlendirerek, derinliğini artırarak ve küresel finansal standartlarla uyumlu hale getirerek güçlendirmede önemli bir rol oynadığını söyledi.

Güçlü kredi kalitesi ve gelişmiş küresel derecelendirmeler

Suudi ihraçlarının kredi kalitesine ilişkin olarak Kheirallah, Suudi Arabistan’ın güçlü mali tabanı ve Vizyon 2030'un başarılı bir şekilde uygulanması sayesinde gelişmekte olan piyasalar arasında en istikrarlı ve cazip ülke ihraççılarından biri haline geldiğini vurguladı.

Bu gelişme, Moody's'in Kasım 2024'te Suudi Arabistan'ın notunu A1'e yükseltmesi ve Standard & Poor's'un mart ayında notunu A+'ya yükselterek Krallığı en yüksek yatırım yapılabilir notlar arasına yerleştirmesiyle küresel kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarına açıkça yansıdı.

Küresel endekslere dahil olma

Kheirallah, Suudi tahvillerinin başlıca küresel endekslere dahil edilmesinin küresel kurumsal yatırımcılardan gelen talebi önemli ölçüde artırmasını bekliyor. Suudi bonoları JP Morgan gibi endekslere dahil edildiğinde, bu endeksleri takip eden fonlar portföylerinin bir kısmını Suudi Arabistan'a ayırmak zorunda kalıyor ve ‘bu sadece düzenli yatırım akışını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yatırımcı tabanını emeklilik fonları ve devlet varlık fonları gibi büyük küresel kurumları da kapsayacak şekilde genişletiyor.’

fgthyj

Kheirallah, endekslere dahil edilmenin ‘piyasanın olgunluğunun ve şeffaflığının bir kanıtı’ olduğunu ve Suudi Arabistan'ın Vizyon 2030'un bir parçası olarak finansal piyasalarını geliştirme taahhüdünü yansıttığını belirterek, “Bu da nihayetinde gelecekte likiditenin artmasına ve borçlanma maliyetlerinin düşmesine yol açacaktır” dedi.

İhtiyaç ve sürdürülebilirlik arasında

Kheirallah, borcun GSYİH'ye oranındaki (%29,9) artışla ilgili olarak, bu artışın ekonomiyi çeşitlendirmek ve petrole bağımlılığı azaltmak için projeleri finanse etmeye yönelik stratejik planın bir parçası olduğunu açıkladı.

“Düşük faiz oranları sayesinde borç servis maliyetleri kontrol altında olsa da, faiz oranlarının önemli ölçüde yükselmesi veya yeterli ekonomik büyüme olmadan borç birikiminin devam etmesi durumunda riskler ortaya çıkacaktır” diyen Kheirallah, mali sürdürülebilirliği korumak ve borçlanmaya bağımlılığı en aza indirmek için çeşitlendirme çabalarının devam etmesinin ve petrol dışı gelirlerin artırılmasının önemini vurguladı.

Kheirallah sözlerini Suudi Arabistan'ın yüksek kredi notlarının yatırımcıların Krallığın ekonomik gidişatına olan güvenini yansıttığını, ancak bu notların korunmasının mali disiplinin sürdürülmesini ve hedeflenen yapısal reformların başarısını gerektirdiğini vurgulayarak tamamladı.