Sudan Başkanlık Sarayı’ndan hapishaneye: Ömer el-Beşir

Sudan’ın devrik lideri Ömer el-Beşir, Hartum'daki yolsuzluk davasıyla ilgili duruşması sırasında kafeste (EPA)
Sudan’ın devrik lideri Ömer el-Beşir, Hartum'daki yolsuzluk davasıyla ilgili duruşması sırasında kafeste (EPA)
TT

Sudan Başkanlık Sarayı’ndan hapishaneye: Ömer el-Beşir

Sudan’ın devrik lideri Ömer el-Beşir, Hartum'daki yolsuzluk davasıyla ilgili duruşması sırasında kafeste (EPA)
Sudan’ın devrik lideri Ömer el-Beşir, Hartum'daki yolsuzluk davasıyla ilgili duruşması sırasında kafeste (EPA)

Sudan'ı 30 yıl boyunca demir yumrukla yöneten diktatör Ömer el-Beşir’in akıbetinin, sosyal reform kapsamında hakkında 2 yıl hapis cezasının verildiği bir duruşmayla sonuçlandığına kim inanabilir!
Ömer el-Beşir 30 yıl boyunca Sudan yönetimini elinde bulundurdu. Sudanlılar bu süre zarfında pek çok felakete tanık oldular. Ömer el-Beşir Sudan’ın ikiye bölünmesine sebep oldu. Darfur'da yüz binlerce insanın öldürüldüğü bir katliama sebep oldu. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından kendisine soykırım yaptığı yönünde suçlama yöneltildi. Sudan, el-Kaide lideri Usame bin Ladin’i yıllarca ülkede ağırladı ve bu durum ülkenin terörü finanse eden devletler listesine dahil edilmesine yol açtı. Bununla birlikte Çakal Carlos olarak bilinen uluslararası terörist Ilich Ramirez Sanchez’e de ev sahipliği yaptı. Ömer el-Beşir her ne kadar daha sonra onu Fransa’ya satsa da istediği fiyatı alamadı. Ömer el-Beşir’in döneminde, eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e suikast girişiminde bulunuldu. Onun yönetimi boyunca milyonlarca Sudanlı baskı ve şiddetten kaçmak için ülkeyi terk etti. Ömer el-Beşir kamu yararı ile ilgili bir dizi yasa kapsamında devletteki stratejik pozisyonlara destekçilerini yerleştirmek için ülkede yeterlilik ve yetkinlik sahibi olan kimseleri ülke dışına sürdü. Güney Sudan’ın ayrılmasıyla birlikte ülke kaynaklarının ve petrol gelirlerinin kaybedilmesinden sonra yoksulluk ve kuraklık Sudan’ı vurdu. Beşir rejimini karakterize eden mali yolsuzluk ve Sudan Havayolları, Deniz Hatları, Sudan Limanı gibi devlet kurumlarının satışı halkın sıkıntılarını daha da artırdı. Din bir yağma ve sömürü aracı olarak kullanıldı. Kitlelerin önünde elinde sopasıyla dans etmesiyle bilinen el-Beşir, bütün zorlu şartlara rağmen politik tutumundan ve sopasından hiçbir zaman vazgeçmedi.
Ömer el-Beşir 1944 yılının Ocak ayında Hartum'un 150 km kuzeyinde bulunan Hüsnü Bannaga köyünde basit bir kırsal ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ve daha sonra babasının Kafuri Çiftlikleri olarak bilinen ünlü süt çiftliklerinde çalışması dolayısıyla aile, Kuzey Hartum'a taşındı. El Beşir, devlet başkanı olmasının ardından rejiminin çöküşüne kadar burada lüks konutlar inşa etti ve akrabaları burada yaşadı. Beşir, ilk ve orta öğrenimini ayrı okullarda aldı ve askeri kolejden subay olarak mezun olduktan sonra orduya katıldı. Hartum'un silahlı isyancılar diye nitelendirdiği birçok gruba karşı ülkenin birçok yerinde gerçekleşen savaşlara katıldı. Fakat bunlar arasında en önemlisi, Ekim 1973’te İsrail'le girişilen savaşta Arap güçlerinin yanında yer almasıydı. Basında çıkan bir dizi haberde, Hasan et-Turabi liderliğindeki Müslüman Kardeşler hareketine bağlı olan bir subayın, askeri kanun tarafından getirilen yasağa rağmen yakın zamanda bir darbe yapacağına dair bilgiler yer aldı. Ömer el-Beşir, 30 Haziran 1989'da Müslüman Kardeşler tarafından planlanan ve düzenlenen askeri bir darbeyle demokratik yolla seçilmiş olan Sadık el-Mehdi hükümetini devirerek yönetimi ele geçirdi.
Beşir rejimi, 1991 yılında el-Kaide lideri Usame bin Ladin’e ev sahipliği yaptı. Usame bin Ladin’e, eğitim kampları ve silahları için ülkede geniş bir alan verildi ve cihad operasyonlarını buradan yönetmeye başladı. Fakat ABD’nin ve Batı ülkelerinin yoğun baskının ardından 1996'da Usame bin Ladin’i ülkeden çıkarmak zorunda kaldı. Yani Sudan, Bin Ladin’e 5 yıl boyunca ev sahipliği yaptı.
ABD Dışişleri Bakanlığı 1993 yılında Sudan’ı terörü finanse eden devletler listesine dahil etti ve bir dizi ekonomik ve ticari yaptırım uyguladı. Beşir rejiminin çökmesine rağmen ülke hala bu listenin içerisinde yer alıyor ve bunun bedelini ödemeye devam ediyor. Ömer el-Beşir’in uluslararası değerler karşısındaki pervasızlığı, Çakal Carlos olarak bilinen terörist Ilich Ramirez Sanchez’i ülkede ağırlamasıyla zirveye ulaştı. Ancak 1994 yılında onu Fransız istihbaratına teslim etmek zorunda kaldı.
Beşir uzun süren yönetimi boyunca Turabi liderliğindeki Müslüman Kardeşler’den (İhvan) yardım alacak ülkeyi ve kaynaklarını kontrolü altına aldı. Sudan halkı bu süre zarfında işkence, sürgün ve daha farklı zalimane uygulamalar dolayısıyla şiddetli bir baskıya maruz kaldı. Beşir, 1999'da Turabi ile anlaşmazlık yaşadı. Daha sonra onu tutukladı, hapse attı ve onun başkanlığındaki parlamentoyu feshetti. El Beşir, Turabi'nin eski öğrencilerinin desteğini alarak ülkeyi yönetmeye devam etti. Bu isimlerden arasından en önemlileri, Ali Osman Muhammed Taha, Nafi Ali Nafi ve Avad el-Caz’dı.
Büyük felaket, 2003 yılında ülkenin batısında bulunan Darfur’da silahlı çatışmaların patlak vermesinin ardından yaşandı. Ömer el-Beşir’in isyancı hareketlere karşı başlattığı askeri operasyonlar sırasında 300 binden fazla vatandaş hayatını kaybetti ve iki milyondan fazla insan yerinden oldu. Beşir ve İslamcılar, Sudan'ın güneyinde John Garang liderliğindeki isyancılarla şiddetli bir savaşa girdi. Bu çatışma bir iç savaştan, İslam ile Hıristiyanlığa ve diğer dinlere tabi olan güney halkı arasında bir cihada dönüştü. Bu savaş ardında yüz binlerce ölü ve yaralı bıraktı. Beşir, güney isyanına karşı savaşında başarılı olamadı ve 2005 yılında Garang liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi ile bir barış anlaşması imzalamak zorunda kaldı.
Uzun süre devam eden iç savaşı durduran ve Naivasha Anlaşması olarak bilinen Sudan Barış Anlaşması’yla birlikte güney bölgesine kendi kaderini tayin etme hakkı verildi.
Beşir’in Darfur’da girdiği çatışmaların etkileri gün geçtikçe tırmandı ve uluslararası ve bölgesel toplum çatışmayı sona erdirmek üzere müdahalede bulundu. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), el-Beşir’i insanlık ve soykırım suçları işlemekle itham ederek hakkında tutuklama emri çıkardı. Güney Sudan'da Sudan Barış Anlaşması uyarınca referandum yapıldı. Güney Sudan nüfusu ayrılmayı tercih etti. Bunun ardından el-Beşir, bağımsız Güney Sudan devletinin kurulmasını kabul etmek zorunda kaldı ve Sudan'ın topraklarının ve nüfusunun üçte birini ve ülkenin petrol rezervlerinin dörtte üçünü kaybetti.
Güney Sudan’ın ayrılmasıyla birlikte ülkedeki ekonomik kriz daha şiddetlendi ve Eylül 2013’te rejime karşı geniş çaplı protestolar gerçekleştirildi. El Beşir, göstericilere karşı aşırı şiddet uyguladı. Güvenlik güçleri tarafından gerçek mermilerin kullanıldığı bu operasyonlarda 280'den fazla protestocu öldürüldü ve yüzlerce kişi yaralandı.
19 Aralık 2018'de yeni bir protesto dalgası patlak verdi. Gün geçtikçe yükselen bu protesto dalgası, 11 Nisan 2019’da ordunun rejime karşı halkın yanında yer almasıyla birlikte doruk noktasına ulaştı. Beşir başkanlık konutundan alındı ve dün hakkında verilen kararla ıslah evine gönderilinceye kadar Kobar Cezaevi’de kaldı. Ömer el-Beşir, yolsuzluk, haksız kazanç ve yasadışı döviz bulundurma gibi ithamlar ile karşı karşıya kaldı. Ayrıca kendisine, barışçıl göstericileri öldürmek, anayasal düzeni baltalamak gibi diğer bir dizi suçlama yöneltildi.



Suriye: Süveyda'daki grupların dağıtılması ve ağır silahların teslimi konusunda anlaşma sağlandı

Suriye'deki Dürzilerin kalesi Süveyda'nın batı girişinde bir araç yanarken Bedevi savaşçılar konuşlanıyor (AFP)
Suriye'deki Dürzilerin kalesi Süveyda'nın batı girişinde bir araç yanarken Bedevi savaşçılar konuşlanıyor (AFP)
TT

Suriye: Süveyda'daki grupların dağıtılması ve ağır silahların teslimi konusunda anlaşma sağlandı

Suriye'deki Dürzilerin kalesi Süveyda'nın batı girişinde bir araç yanarken Bedevi savaşçılar konuşlanıyor (AFP)
Suriye'deki Dürzilerin kalesi Süveyda'nın batı girişinde bir araç yanarken Bedevi savaşçılar konuşlanıyor (AFP)

Suriye televizyonuna konuşan özel kaynaklar, Suriye Genel Güvenlik Güçleri'nin Süveyda ilinin tüm bölgelerine girerek güvenlik ve istikrarı sağlamasına ilişkin anlaşmaya varıldığını bildirdi.

Kaynaklar, Suriye yetkilileri ile Süveyda'daki yerel aşiret liderleri ve milis gruplarının liderleri arasında bu sabah varılan anlaşmanın, “devletin güvenlik ve askeri kurumlarının il sınırlarına girmesini ve tüm milis gruplarının dağılmasını” öngördüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre anlaşma ayrıca “ağır silahların teslim edilmesi ve milis unsurlarının İçişleri ve Savunma bakanlıklarına bağlı güçlere katılması”nı da içeriyor.

Bu gelişme, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Türkiye Büyükelçisi Thomas Barrak'ın Suriye ile İsrail arasında ateşkes anlaşması yapıldığını açıklamasıyla eş zamanlı olarak gerçekleşti.

Barrak, X platformunda yaptığı paylaşımda, Suriye ve İsrail taraflarının ABD desteğiyle Türkiye, Ürdün ve komşuları tarafından kabul edilen bir ateşkes konusunda anlaştıklarını belirtti.