İsrail işgalinin dehşetini anlamak için bilinmesi gereken 30 hikaye

Filistinliler, birçok yerde İsrail askerleri ve polisinin sert müdahalesine maruz kalıyor (Reuters)
Filistinliler, birçok yerde İsrail askerleri ve polisinin sert müdahalesine maruz kalıyor (Reuters)
TT

İsrail işgalinin dehşetini anlamak için bilinmesi gereken 30 hikaye

Filistinliler, birçok yerde İsrail askerleri ve polisinin sert müdahalesine maruz kalıyor (Reuters)
Filistinliler, birçok yerde İsrail askerleri ve polisinin sert müdahalesine maruz kalıyor (Reuters)

İşgal Altındaki Bölgelerde İnsan Hakları İçin İsrail Bilgi Merkezi (B’Tselem), kurulduğu 1989’dan bugüne dek yaptığı saha araştırmalarından elde ettiği sonuçlar ve belgelerden yola çıkarak 30 yılda incelediği olaylardan 30’unu listeledi.
B’Tselem Müdürü Hagai El-Ad’ın “İsrail işgalinin şiddetini anlamak için bilinmesi gereken 30 hikaye” başlığıyla paylaştığı kayıtlar, vurularak öldürülen ya da sakat kalan Filistinliler için açılan davaların çoğunlukla kapatıldığını ve mağdurların adaleti arama noktasında çaresiz kaldığını gösteriyor.
Bugün 70 yaşındaki Ayşe Ebu Laban’ın kızı Ruveyde, 1989’da bir İsrail askeri tarafından vurularak öldürüldü. Mülteci kampında yaşayan 13 yaşındaki Ruveyde, bir gün önce yine askerler tarafından öldürülen 16 yaşında bir başka çocuğun cenaze törenine giderken vuruldu. İsrail ordusu “Kız çocuğunun ölümüyle, bölgedeki askeri varlıklar arasında hiçbir bağlantı yoktur” savunması yaptı. Anne bugün, “Hakim düşmanınızsa gidip kime şikayet edeceksiniz?” diye soruyor.

Ruveyde (B’Tselem)
2001’de Batı Şeria’nın başka bir kampında, Nur Şems’le 11 yaşındaki Hanan ve 8 yaşındaki İman adlı kız kardeşleri, İsrail tanklarının açtığı ateş sonucu yaralandı. İsrail ordusu soruşturma açılması için ortada bir dayanak olmadığını iddia etti.
Aylar sonra İman, vücuduna saplanan şarapnel parçasının çıkarılacağı ameliyat için babasıyla Ürdün’e gitme hazırlığı yaparken, seyahatten haftalar önce askerler, işe gitmekte olan babasını Anabta kontrol noktasında vurarak öldürdü.
1992’de Gazze Şeridi’ndeki Han Yunus mahallesinde 3 yaşındaki Naim Ebu Amne askerler tarafından vurularak öldürüldü.
Meryem Ebu Nicem eşi Bilal’i 2014’te kaybetti. Gazze’deki Cebaliye Mülteci Kampı’na düzenlenen bombardımanda Bilal’in babası ve iki erkek kardeşinin yanı sıra komşularının çocukları olan 3 yaşındaki Rağad ve 14 yaşındaki Şeyma öldürüldü, Meryem’in annesi Fevziye ağır yaralandı. Fevziye 2008’deki bombardımanda 11 aile ferdini kaybetmişti.
Zihinsel engelli genci dövdüler
1991’de Batı Şeria’nın Beyt Rima köyünde 23 yaşındaki zihinsel engelli Muhammed Barguti evinin girişinde otururken çıkagelen askerler yerinden kıpırdamayan genci dövdü. İsrail ordusu “Bu şartlar altında askerlere karşı yasal işlem emri vermeyi gerektiren bir husus göremedik” açıklaması yaptı. Muhammed o gün bugündür ne zaman bir İsrail askeri görse canını kurtarmak için kaçıyor.
1997’de İsrail sınır polisi, Cemal Şukar isimli Filistinliyi dövdü. Yediği dayağı ve bacaklarının nasıl ağrıdığını bugün dahi hatırlasa da hissettiği öfkeyi çocukları da yaşamasın diye başından geçenleri onlara hiç anlatmadı.
2002’de Tubas kasabasında İsrail askerleri Nidal Ebu Muhsin adlı Filistinliyi canlı kalkan olarak kullandı. Üç yıl sonrasındaysa aynı kasabadan Şehrazad Ebu Muhsin’in 14 yaşındaki oğlu Selahaddin, plastik tabancayla oynarken İsrail askerleri tarafından vurularak öldürüldü.

Naim (B’Tselem)
2006’da Gazze Şeridi’ndeki Beyt Lahiya’da 7 yaşındaki Hadil Gaben İsrail bombardımanı evlerini vurduğunda oturma odasında oyun oynuyordu. İsrail Askeri Başsavcılığı soruşturma açmadı.
2009 başlarında yine aynı yerde, bu kez beyaz fosfor bombası Ebu Halime ailesinden aralarında henüz bir yaşındaki Şehid’in de olduğu 6 kişiyi öldürdü. Yaralılar hastaneye traktör tepesinde taşındı. Yolda askerlerin açtığı ateş sonucu iki kişi daha öldü. Soruşturma dosyası kapatıldı.
1994’te Adarbe ailesinin en büyük oğlu İmad vurulmadan yalnız bir hafta önce erkek kardeşleriyle birlikte vakit geçirmek için Ölüdeniz’e gitmişti. Öldürülmesinin ardından erkek ve kız kardeşleri doğan çocuklarına onun adını verdi. İmad’ı öldüren asker ertelemeli iki yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Önce oğul, sonra baba vuruldu, evleri yıkıldı
Çocuklarına ölen kardeşlerinin adını veren Filistinlilerden bir diğeri de 19 yaşındaki Yusuf’un ağabeyi Remzi Ebu Emşe oldu. 1995’te Yusuf satılabilir bakır ya da alüminyum bulmak için gittiği atık sahasında İsrail askerleri tarafından vuruldu. Olay disiplin cezasıyla örtüldü ancak ailenin yaşadığı trajedi bununla kalmadı: İsrail ordusu 2003’te evlerini yerle bir etti, 2014’te babaları İsrail bombardımanında öldürüldü.
21 yaşındaki Sabir Ebu Erus, 1998’de Kalandiye Mülteci Kampı’nda dövüldü ve kötü muameleye maruz kaldı. B’Tselem saha araştırmacısı kendisiyle konuşmaya geldiğinde başından geçenleri tüm ayrıntılarıyla anlatırken utanç duydu. “Kanıt yok” diye dava kapandı ancak Sabir 40’ını geçmiş olsa da yaşadığı psikolojik acıyı bugüne dek üzerinde taşıdı. Sabir, şiddet içeren filmleri ya da İsrail ordusunun karıştığı olaylarla ilgili haberleri izleyemiyor.
Dövülen Filistinli günler sonra tedavi edilebildi
Emin Hamdan da İsrail ordusu ya da polisine dair her şeyden korkuyor. 16 yıl önce İsrail askerleri tarafından kameraların gözü önünde bir kontrol noktasında dövüldü. Olay uluslararası çapta ses getirdi. Bir sonraki gün aynı yerde aynı askerler tarafından hastaneye gidişi engellendi, kırılan kemiklerinin tedavisi için hastaneye ulaşması üç gününü aldı.
Doktor Samir Hicazi 2004’te askerler tarafından öldürüldü. Askeri Savcılık soruşturmaya gerek görmedi.

Selma Sevarke (B’Tselem)
1999’da askerlerin Gazze Şeridi’ndeki balıkçılara ateş açması sonucu, Han Yunus Mülteci Kampı’ndan Said Berdevil ve Mahmud Şerif yaralandı. Soruşturma açılması için talimat verilmesine gerek görülmedi.
23 yaşındaki Medet Şuveyki 2000’de İsrail askeri tarafından dövüldükten saatler sonra hastaneye götürülebildi, orada da polis tarafından tutuklanmakla tehdit edildi. O günden Şuveyki’nin bedeninde izler kaldı, bir de geçmeyen depresyon. Medet, geride kalan 19 yıla dönüp baktığında “hakları ihlal edilen Arap mağdurların adalete kavuşmasını sağlayacak bir sistemin olmadığını” düşünüyor.
Polis şiddeti nedeniyle konuşma kabiliyetini yitirdi
2010’da Muhammed Debabse, Aşkelon’da İsrail polisinin saldırısına uğradı. Polis merkezinin önünden geçerken bir anda gözünü hastanede açtı. “Kanıt yok” denerek mesele kapatıldı ancak Muhammed konuşma kabiliyetini yitirdi.
2012’de Doğu Kudüs’te İsrail polisi 9 yaşındaki Emir Derviş’i karakolda iki saat boyunca dövdü. Anne Cihad, oğlunun çocukluğunun o günden sonra değiştiğini söylerken, tutuklamalar ve kötü muamele bu olayın sonrasında da sürdü. Bir önceki tecrübesini unutmayan aile, soruşturma açılması için şikayette bulunmadı.
Şimdilerde 77 yaşındaki Emne Fanun’un Battir köyünde askerler tarafından dövülmesinin üzerindense 29 yıl geçti. Yaşadıklarını dün gibi hatırlayan Fanun, “Acıya rağmen hayat devam ediyor” diyor.
2008’de İsrail askerinin attığı göz yaşartıcı gazın ağzına isabet ettiği olay sırasında Yazan Safi 13 yaşındaydı, gördüğü hasar nedeniyle protez diş takıldı. Aile çocuğun tedavisi için her 6 ayda bir İsrail’e giriş izni almak zorunda kaldı. Yazan 18 yaşına girdiğindeyse ordu geçiş izni vermeyi reddetti.
Gazze Şeridi’nde yaşayan Selma Sevarke 74 yaşındayken 2011’de sınırın diğer tarafından açılan ateş sonucu vuruldu. Aldığı yaralardan sonra Gazze-İsrail sınırına bir daha yaklaşmaya korkuyor.
73 yaşındaki Servet Şeravi 2015’te El Halil’de arabasının içindeyken askerler tarafından vurularak öldürüldü. İncelemeler sonrası dava kapandı.
16 yaşındaki Filistinli Samir 2013’te Batı Şeria yakınlarında askerler tarafından vuruldu. Oğlu öldürülen baba Ahmed’in çalışma izni de hemen iptal edildi. Olaya karışan iki asker hakkında getirilen “ateşli silah kullanırken dikkatsizlik ve ihmal” suçlamaları 2,5 yıl sonra geri çekildi.

Ala Dali (B’Tselem)​
Askerlere 0,01 şekel para cezası

16 yaşındaki Mehran Ebu Nuseyr 2007’de İsrail kuvvetlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirirken, iki arkadaşı yaralandı. Üç arkadaş da Gazze’deki yoksulluktan kaçıp İsrail’de iş aramak istiyordu. Dava, askeri yetkililerin incelemelerinin ardından kapatıldı.
Batı Şeria’nın Ni’lin köyünden Ata Emire dünyaya gözlerini yetim olarak açtı. Askerler babası Atallah’ı 1996’da öldürdüğü sırada annesi ona 5 aylık hamileydi. Çocuklarını babasız yetiştirmek zorunda kalan anne Hana şimdi 56 yaşında ve geçen yılların acı verici olduğunu söylüyor.
Aynı yıl silahla vurma olayına dair başka bir olayda 4 asker, “ordu talimatlarına riayet etmedikleri için” 0,01 şekel (bir kuruştan daha az) ödeme cezası aldı. Üç yıl kadar önce arkadaşlarıyla köyüne dönmeye çalışan İyad Amle’yi öldürmüşlerdi. Aldıkları ceza temyizden döndü ve bir ay ertelemeli bir yıl hapis cezasına dönüştü. İyad’ın ailesiyle hiçbir zaman kendilerini toparlayamadı.
Hastaneye gidemediği için bacağı kesildi
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Filistinli Muhyiddin 2016’da İsrail sınır polisi tarafından öldürüldüğünde daha 10 yaşındaydı.
2017’de 19 yaşındaki Nebi Salih tutuklandı, saatlerce kötü muameleye maruz kaldı, gözleri bağlıyken karşısında duran asker tarafından vurulmakla tehdit edildi.
2018’de Refah’tan 20 yaşındaki Ala Dali, bisikletinin üzerindeyken İsrail ordusunun top ateşiyle vuruldu. İsrail Ramallah’taki hastaneye sevk edilmesine izin vermedi ve Gazze’deki doktorlar Ala’nın bacağını kesmek zorunda kaldı. Filistin bisiklet takımının bir üyesi olan Ala, İsrail’in uyguladığı abluka nedeniyle Gazze Şeridi dışındaki hiçbir yarışmaya katılamadı.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.