İsrail işgalinin dehşetini anlamak için bilinmesi gereken 30 hikaye

Filistinliler, birçok yerde İsrail askerleri ve polisinin sert müdahalesine maruz kalıyor (Reuters)
Filistinliler, birçok yerde İsrail askerleri ve polisinin sert müdahalesine maruz kalıyor (Reuters)
TT

İsrail işgalinin dehşetini anlamak için bilinmesi gereken 30 hikaye

Filistinliler, birçok yerde İsrail askerleri ve polisinin sert müdahalesine maruz kalıyor (Reuters)
Filistinliler, birçok yerde İsrail askerleri ve polisinin sert müdahalesine maruz kalıyor (Reuters)

İşgal Altındaki Bölgelerde İnsan Hakları İçin İsrail Bilgi Merkezi (B’Tselem), kurulduğu 1989’dan bugüne dek yaptığı saha araştırmalarından elde ettiği sonuçlar ve belgelerden yola çıkarak 30 yılda incelediği olaylardan 30’unu listeledi.
B’Tselem Müdürü Hagai El-Ad’ın “İsrail işgalinin şiddetini anlamak için bilinmesi gereken 30 hikaye” başlığıyla paylaştığı kayıtlar, vurularak öldürülen ya da sakat kalan Filistinliler için açılan davaların çoğunlukla kapatıldığını ve mağdurların adaleti arama noktasında çaresiz kaldığını gösteriyor.
Bugün 70 yaşındaki Ayşe Ebu Laban’ın kızı Ruveyde, 1989’da bir İsrail askeri tarafından vurularak öldürüldü. Mülteci kampında yaşayan 13 yaşındaki Ruveyde, bir gün önce yine askerler tarafından öldürülen 16 yaşında bir başka çocuğun cenaze törenine giderken vuruldu. İsrail ordusu “Kız çocuğunun ölümüyle, bölgedeki askeri varlıklar arasında hiçbir bağlantı yoktur” savunması yaptı. Anne bugün, “Hakim düşmanınızsa gidip kime şikayet edeceksiniz?” diye soruyor.

Ruveyde (B’Tselem)
2001’de Batı Şeria’nın başka bir kampında, Nur Şems’le 11 yaşındaki Hanan ve 8 yaşındaki İman adlı kız kardeşleri, İsrail tanklarının açtığı ateş sonucu yaralandı. İsrail ordusu soruşturma açılması için ortada bir dayanak olmadığını iddia etti.
Aylar sonra İman, vücuduna saplanan şarapnel parçasının çıkarılacağı ameliyat için babasıyla Ürdün’e gitme hazırlığı yaparken, seyahatten haftalar önce askerler, işe gitmekte olan babasını Anabta kontrol noktasında vurarak öldürdü.
1992’de Gazze Şeridi’ndeki Han Yunus mahallesinde 3 yaşındaki Naim Ebu Amne askerler tarafından vurularak öldürüldü.
Meryem Ebu Nicem eşi Bilal’i 2014’te kaybetti. Gazze’deki Cebaliye Mülteci Kampı’na düzenlenen bombardımanda Bilal’in babası ve iki erkek kardeşinin yanı sıra komşularının çocukları olan 3 yaşındaki Rağad ve 14 yaşındaki Şeyma öldürüldü, Meryem’in annesi Fevziye ağır yaralandı. Fevziye 2008’deki bombardımanda 11 aile ferdini kaybetmişti.
Zihinsel engelli genci dövdüler
1991’de Batı Şeria’nın Beyt Rima köyünde 23 yaşındaki zihinsel engelli Muhammed Barguti evinin girişinde otururken çıkagelen askerler yerinden kıpırdamayan genci dövdü. İsrail ordusu “Bu şartlar altında askerlere karşı yasal işlem emri vermeyi gerektiren bir husus göremedik” açıklaması yaptı. Muhammed o gün bugündür ne zaman bir İsrail askeri görse canını kurtarmak için kaçıyor.
1997’de İsrail sınır polisi, Cemal Şukar isimli Filistinliyi dövdü. Yediği dayağı ve bacaklarının nasıl ağrıdığını bugün dahi hatırlasa da hissettiği öfkeyi çocukları da yaşamasın diye başından geçenleri onlara hiç anlatmadı.
2002’de Tubas kasabasında İsrail askerleri Nidal Ebu Muhsin adlı Filistinliyi canlı kalkan olarak kullandı. Üç yıl sonrasındaysa aynı kasabadan Şehrazad Ebu Muhsin’in 14 yaşındaki oğlu Selahaddin, plastik tabancayla oynarken İsrail askerleri tarafından vurularak öldürüldü.

Naim (B’Tselem)
2006’da Gazze Şeridi’ndeki Beyt Lahiya’da 7 yaşındaki Hadil Gaben İsrail bombardımanı evlerini vurduğunda oturma odasında oyun oynuyordu. İsrail Askeri Başsavcılığı soruşturma açmadı.
2009 başlarında yine aynı yerde, bu kez beyaz fosfor bombası Ebu Halime ailesinden aralarında henüz bir yaşındaki Şehid’in de olduğu 6 kişiyi öldürdü. Yaralılar hastaneye traktör tepesinde taşındı. Yolda askerlerin açtığı ateş sonucu iki kişi daha öldü. Soruşturma dosyası kapatıldı.
1994’te Adarbe ailesinin en büyük oğlu İmad vurulmadan yalnız bir hafta önce erkek kardeşleriyle birlikte vakit geçirmek için Ölüdeniz’e gitmişti. Öldürülmesinin ardından erkek ve kız kardeşleri doğan çocuklarına onun adını verdi. İmad’ı öldüren asker ertelemeli iki yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Önce oğul, sonra baba vuruldu, evleri yıkıldı
Çocuklarına ölen kardeşlerinin adını veren Filistinlilerden bir diğeri de 19 yaşındaki Yusuf’un ağabeyi Remzi Ebu Emşe oldu. 1995’te Yusuf satılabilir bakır ya da alüminyum bulmak için gittiği atık sahasında İsrail askerleri tarafından vuruldu. Olay disiplin cezasıyla örtüldü ancak ailenin yaşadığı trajedi bununla kalmadı: İsrail ordusu 2003’te evlerini yerle bir etti, 2014’te babaları İsrail bombardımanında öldürüldü.
21 yaşındaki Sabir Ebu Erus, 1998’de Kalandiye Mülteci Kampı’nda dövüldü ve kötü muameleye maruz kaldı. B’Tselem saha araştırmacısı kendisiyle konuşmaya geldiğinde başından geçenleri tüm ayrıntılarıyla anlatırken utanç duydu. “Kanıt yok” diye dava kapandı ancak Sabir 40’ını geçmiş olsa da yaşadığı psikolojik acıyı bugüne dek üzerinde taşıdı. Sabir, şiddet içeren filmleri ya da İsrail ordusunun karıştığı olaylarla ilgili haberleri izleyemiyor.
Dövülen Filistinli günler sonra tedavi edilebildi
Emin Hamdan da İsrail ordusu ya da polisine dair her şeyden korkuyor. 16 yıl önce İsrail askerleri tarafından kameraların gözü önünde bir kontrol noktasında dövüldü. Olay uluslararası çapta ses getirdi. Bir sonraki gün aynı yerde aynı askerler tarafından hastaneye gidişi engellendi, kırılan kemiklerinin tedavisi için hastaneye ulaşması üç gününü aldı.
Doktor Samir Hicazi 2004’te askerler tarafından öldürüldü. Askeri Savcılık soruşturmaya gerek görmedi.

Selma Sevarke (B’Tselem)
1999’da askerlerin Gazze Şeridi’ndeki balıkçılara ateş açması sonucu, Han Yunus Mülteci Kampı’ndan Said Berdevil ve Mahmud Şerif yaralandı. Soruşturma açılması için talimat verilmesine gerek görülmedi.
23 yaşındaki Medet Şuveyki 2000’de İsrail askeri tarafından dövüldükten saatler sonra hastaneye götürülebildi, orada da polis tarafından tutuklanmakla tehdit edildi. O günden Şuveyki’nin bedeninde izler kaldı, bir de geçmeyen depresyon. Medet, geride kalan 19 yıla dönüp baktığında “hakları ihlal edilen Arap mağdurların adalete kavuşmasını sağlayacak bir sistemin olmadığını” düşünüyor.
Polis şiddeti nedeniyle konuşma kabiliyetini yitirdi
2010’da Muhammed Debabse, Aşkelon’da İsrail polisinin saldırısına uğradı. Polis merkezinin önünden geçerken bir anda gözünü hastanede açtı. “Kanıt yok” denerek mesele kapatıldı ancak Muhammed konuşma kabiliyetini yitirdi.
2012’de Doğu Kudüs’te İsrail polisi 9 yaşındaki Emir Derviş’i karakolda iki saat boyunca dövdü. Anne Cihad, oğlunun çocukluğunun o günden sonra değiştiğini söylerken, tutuklamalar ve kötü muamele bu olayın sonrasında da sürdü. Bir önceki tecrübesini unutmayan aile, soruşturma açılması için şikayette bulunmadı.
Şimdilerde 77 yaşındaki Emne Fanun’un Battir köyünde askerler tarafından dövülmesinin üzerindense 29 yıl geçti. Yaşadıklarını dün gibi hatırlayan Fanun, “Acıya rağmen hayat devam ediyor” diyor.
2008’de İsrail askerinin attığı göz yaşartıcı gazın ağzına isabet ettiği olay sırasında Yazan Safi 13 yaşındaydı, gördüğü hasar nedeniyle protez diş takıldı. Aile çocuğun tedavisi için her 6 ayda bir İsrail’e giriş izni almak zorunda kaldı. Yazan 18 yaşına girdiğindeyse ordu geçiş izni vermeyi reddetti.
Gazze Şeridi’nde yaşayan Selma Sevarke 74 yaşındayken 2011’de sınırın diğer tarafından açılan ateş sonucu vuruldu. Aldığı yaralardan sonra Gazze-İsrail sınırına bir daha yaklaşmaya korkuyor.
73 yaşındaki Servet Şeravi 2015’te El Halil’de arabasının içindeyken askerler tarafından vurularak öldürüldü. İncelemeler sonrası dava kapandı.
16 yaşındaki Filistinli Samir 2013’te Batı Şeria yakınlarında askerler tarafından vuruldu. Oğlu öldürülen baba Ahmed’in çalışma izni de hemen iptal edildi. Olaya karışan iki asker hakkında getirilen “ateşli silah kullanırken dikkatsizlik ve ihmal” suçlamaları 2,5 yıl sonra geri çekildi.

Ala Dali (B’Tselem)​
Askerlere 0,01 şekel para cezası

16 yaşındaki Mehran Ebu Nuseyr 2007’de İsrail kuvvetlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirirken, iki arkadaşı yaralandı. Üç arkadaş da Gazze’deki yoksulluktan kaçıp İsrail’de iş aramak istiyordu. Dava, askeri yetkililerin incelemelerinin ardından kapatıldı.
Batı Şeria’nın Ni’lin köyünden Ata Emire dünyaya gözlerini yetim olarak açtı. Askerler babası Atallah’ı 1996’da öldürdüğü sırada annesi ona 5 aylık hamileydi. Çocuklarını babasız yetiştirmek zorunda kalan anne Hana şimdi 56 yaşında ve geçen yılların acı verici olduğunu söylüyor.
Aynı yıl silahla vurma olayına dair başka bir olayda 4 asker, “ordu talimatlarına riayet etmedikleri için” 0,01 şekel (bir kuruştan daha az) ödeme cezası aldı. Üç yıl kadar önce arkadaşlarıyla köyüne dönmeye çalışan İyad Amle’yi öldürmüşlerdi. Aldıkları ceza temyizden döndü ve bir ay ertelemeli bir yıl hapis cezasına dönüştü. İyad’ın ailesiyle hiçbir zaman kendilerini toparlayamadı.
Hastaneye gidemediği için bacağı kesildi
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Filistinli Muhyiddin 2016’da İsrail sınır polisi tarafından öldürüldüğünde daha 10 yaşındaydı.
2017’de 19 yaşındaki Nebi Salih tutuklandı, saatlerce kötü muameleye maruz kaldı, gözleri bağlıyken karşısında duran asker tarafından vurulmakla tehdit edildi.
2018’de Refah’tan 20 yaşındaki Ala Dali, bisikletinin üzerindeyken İsrail ordusunun top ateşiyle vuruldu. İsrail Ramallah’taki hastaneye sevk edilmesine izin vermedi ve Gazze’deki doktorlar Ala’nın bacağını kesmek zorunda kaldı. Filistin bisiklet takımının bir üyesi olan Ala, İsrail’in uyguladığı abluka nedeniyle Gazze Şeridi dışındaki hiçbir yarışmaya katılamadı.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.