Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden İsrail'e savaş suçu soruşturması

(Reuters)
(Reuters)
TT

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden İsrail'e savaş suçu soruşturması

(Reuters)
(Reuters)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Fatou Bensouda, İsrail'in işlediği savaş suçlarıyla ilgili soruşturma başlatmak istediğini söyledi.
Bensouda, Filistin’in tartışmalı statüsü sebebiyle, mahkemenin yetki alanı konusunda karar verilmesi için yargıçlara talepte bulunduğunu işaret ederek, kararın hemen ardından soruşturmayı başlatacağını ifade etti.
Bensouda’nın açıklaması, Filistin kanadında memnuniyetle karşılanırken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, UCM’nin böyle bir yetkisi bulunmadığını ve bu kararın ‘hak ve adalet için kara bir gün olarak kayıtlara geçeceğini’ söyledi.
Bensouda, UCM’nin 16 Ocak 2015’te İsrail tarafından işlenen savaş suçlarıyla ilgili yaptığı ön incelemede, soruşturmanın açılması için yeterli bilgiye ulaşıldığını kaydetti.
Açıklamalarını sürdüren Bensouda, “Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da ve Gazze Şeridi’nde savaş suçlarının işlendiğini ya da işlenmekte olduğu kanaatindeyim” diyerek, UCM’den soruşturma yetkisinin sınırlarını belirlemesini istediğini ifade etti.
Kararın ne zaman alınacağına dair detay vermeyen Bensouda, mahkemeden derhal karar vermesini ve potansiyel kurbanların da soruşturmaya dahil edilmesine izin vermesini istediğini ifade etti.
Filistin Dışişleri Bakanlığı’ndan açıklama
Filistin Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, soruşturma kararının ön incelemeden yaklaşık 5 yıl sonra geldiğine işaret edilerek, Filistin topraklarında işlenen ve işlenmekte olan suçların soruşturulması için gecikmiş bir karar olarak nitelendirildi.
“Karar, Filistin hakkı için zaferdir”
Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “Evet, bugün İsrail tarihi için kara bir gün. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın kararı, adalet ve Filistin’in hakkı için bir zaferdir” diye yazdı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise UCM’nin Filistin topraklarında soruşturma yürütme yetkisinin bulunmadığını belirterek, karara tepki gösterdi.
Netanyahu, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;
“Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı, görünüşe göre Filistinlilerin İsrail devletine karşı açtığı davayı alelacele reddetmeme kararı aldı. Bu utanç verici kararın temeli yok. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bu konuyu tartışma yetkisi yoktur. Mahkeme sadece egemen devletlerce sunulan başvurular üzerinde yetkiye sahip. Filistin diye bir devlet asla olmadı. Lahey’deki Başsavcının kararı, İsrail’in meşruiyetini elinden almak için mahkemeyi başka bir siyasi silaha dönüştürüyor. Başsavcı, sunduğumuz güçlü hukuki delilleri tamamen görmezden geldi. Başsavcı aynı şekilde, Yahudilerin vatanlarında, Tevrat toprağında, ecdadımızın topraklarında yaşamasının bir savaş suçu olduğunu söyleyerek, tarih ve hakikatleri görmezden gelmiştir. Sessiz kalmayacağız ve bu haksızlık karşısında başımızı eğmeyeceğiz. Elimizdeki çeşitli araçlarla bununla mücadeleyi sürdüreceğiz.”
Netanyahu’dan liderlere mesaj
Netanyahu, kararla ilgili dünya liderlerine gönderdiği yazılı mesajında, “Mahkemeyi İsrail'e ve topraklarımızla olan ilişkimize karşı siyasi bir silaha dönüştürdüler. Yahudilerin kendi vatanında yaşamasını savaş suçuna dönüştürmek istiyorlar. Bu gülünç bir şey. Haklarımız ve tarihi gerçek için mümkün olan tüm araçlarla mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.
UCM, temel sözleşmesinin imzacısı olan 123 ülkede savaş suçları, soykırım ve insanlığa karşı suçları yargılama yetkisine sahip. İsrail, mahkemeyi tanımıyor. Ancak İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da sınırlı otoriteye sahip özerk yönetimin başında bulunan Filistin yönetimi mahkemenin üyeleri arasında yer almakta.



Afgan kadınlar gizli geçim yolları arıyor

2023'te verilen "Bir ay içinde güzellik salonları kapanacak" talimatı üzerine kadınlar zor durumda kaldı (AFP)
2023'te verilen "Bir ay içinde güzellik salonları kapanacak" talimatı üzerine kadınlar zor durumda kaldı (AFP)
TT

Afgan kadınlar gizli geçim yolları arıyor

2023'te verilen "Bir ay içinde güzellik salonları kapanacak" talimatı üzerine kadınlar zor durumda kaldı (AFP)
2023'te verilen "Bir ay içinde güzellik salonları kapanacak" talimatı üzerine kadınlar zor durumda kaldı (AFP)

ABD'nin Ağustos 2021'de Afganistan'dan çekilmesiyle önce Kabil'i daha sonra da ülkenin tamamını ele geçiren Taliban, Batı medyasında kadınlara yönelik yasaklarıyla konuşuluyor.

Washington Post, ailesinin geçimini sağlamak zorunda olan kadınların muhtemel cezaları da göze alarak gizli güzellik salonlarında faaliyetlerini sürdürdüğünü bildiriyor. 

22 yaşındaki Simin, otomobillerini evinden birkaç sokak ötede park etmelerini, devriye gezen askerlere dikkat etmelerini ve evine geldiklerinde kısık sesle seslenmelerini müşterilerinden istediğini anlatıyor. 

2020'de liseden mezun olduğunda hayallerini kalp cerrahlığının süslediğini ancak bunu gerçekleştiremeyince rotasını güzellik salonu işletmeciliğine çevirdiğini söylüyor:

Biz bu salonu o kadar büyük bir umut ve sevgiyle açtık ki… Kapatmamız gerektiği söylendiğinde ne hissettiğimi anlatacak herhangi bir kelime yok.

2021'de iktidarı yeniden ele geçiren Taliban, kadınların 6. sınıftan sonra eğitim almasını, devlet dairelerinde çalışmasını ve belirlenenlerin haricinde kıyafetler giymesini hızlıca yasakladı. 

Kuaförler ve güzellik salonlarının bir süre vitrinleri kapalı hizmet vermesine müsaade edilirken Simin de bu sektöre girmiş. 

Ancak Temmuz 2023'te alınan kararla birlikte ülkedeki yaklaşık 12 bin salon kapatılmak zorunda bırakıldı. 

Taliban makyaj, kaş aldırma ve peruğu hem "şeriata aykırı" buluyor hem de evlilik öncesi damat aileleri için maddi bir yük sayıyor.

Simin, babası ve erkek kardeşinin işsiz olması nedeniyle, gizli de olsa kız kardeşiyle birlikte hizmet vermeyi sürdürdüğünü belirtiyor:

Taliban bizi bulacak diye korkuyorum ama başka bir çarem yok. Ailemizin tek gelir kaynağı bu.

Taliban, Simin gibi kadınlara ne gibi cezalar verileceğini net bir şekilde açıklamadı. Birleşmiş Milletler raporları, 2023'te güzellik salonunu kapatmayan kadınların gözaltına alındığını bildiriyor. 

30 yaşındaki Sawita, Taliban'dan korkanlardan. Yasak üzerine salonunu kapatıp deri ürünlerine odaklanan bir terzi olmuş.

Tek başına engelli annesine ve 5 kardeşine bakmak zorunda kaldığını zira babasının da 8 yıl önce Taliban'ın düzenlediği bir intihar saldırısında öldüğünü aktarıyor. 

Kabil'deki bir bodrum katında diğer kadınlara nasıl ayakkabı ve çanta yapılacağını öğreten Sawita, o kadar az para kazanıyor ki ailesiyle birlikte tek odalı bir eve taşınmak zorunda kalmış:

Erken uyanıp Kuran okuduktan sonra kendi işime gittiğim eski hayatımı özlüyorum. Benim özgürlük anlayışım buydu.

Taliban, kadınları işgücünden çıkarma niyetini gizlemiyor. Çalışma ve Sosyal İşler Bakan Yardımcısı Mevleviddin Muhammed Hakbin, 2023'te "Afganların yüzde 95'i kadınlarının işe gitmesini istemiyor" derken geriye kalan yüzde 5'in beyinlerinin Batı tarafından yıkandığını savunmuştu. 

Son dönemdeyse cinsiyet ayrımcılığı politikalarına karşı çıkmayacak şekilde, kadınların "yalnızca onlara yönelik sektörlerde" çalışmasına izin veriliyor. 

Kadınlar erkeklerin giremediği pazarlar, okullar, hastaneler ve cezaevlerinde görev yapabiliyor. 

Fariba Nuri, bu durumdan memnun olanlardan. 50 yaşındaki girişimci, kadınlara pazar tezgahı açma gibi iş kurma tavsiyeleri veriyor. Taliban için "Bize çalışmamızı söylüyorlar ve yardımcı da oluyorlar" diyor. 

Bazı kadınlar da internet üzerinden ticarete başlamış. 23 yaşındaki Beheşta, kozmetik ürünleri ve takı sattığını anlatıyor. Ancak Donald Trump'ın iktidara gelişinin dış yardımları da azaltmasıyla birlikte ülkenin ekonomisi kötüye gidince onların da işleri azalmış.

Adını vermek istemeyen bir kadınsa eskiden Dünya Bankası'nda çalıştığını belirterek "İşe başvurmayı bıraktım. Burada umut kalmadı" ifadesini kullanıyor. 

Independent Türkçe, Washington Post, AP