Nijer lideri Issoufou, ülkesinin Sahel'deki Fransız askeri varlığına bağlılığını yineledi

Nijer lideri Issoufou, ülkesinin Sahel'deki Fransız askeri varlığına bağlılığını yineledi
TT

Nijer lideri Issoufou, ülkesinin Sahel'deki Fransız askeri varlığına bağlılığını yineledi

Nijer lideri Issoufou, ülkesinin Sahel'deki Fransız askeri varlığına bağlılığını yineledi

Nijer Devlet Başkanı Mahamadou Issoufou, ülkesinin Afrika Sahel bölgesindeki Fransız askeri varlığını desteklediğini belirterek Söz konusu varlığın Sahel ülkelerine terörle mücadelede destek çıktığına vurguladı. Açıklama, Fransız ordusunun Nijer, Mali ve Burkina Faso sınır üçgeninde 25 teröristi ortadan kaldırdığını duyurmasının öncesinde geldi.
Radio France Internationale (RFI) ve France 24’e açıklama yapan Issoufou, “Barkhane Operasyonu çerçevesinde Fransa’ya ve daha çok müttefike ihtiyacımız olacak” dedi. Barkhane Pperasyonu, Fransa tarafından 2014'te beş Sahel ülkesi, Moritanya, Mali, Nijer, Çad ve Burkina Faso’da terle mücadele için başlatılmıştı.
Issoufou’nun açıklamaları, Fransız askeri varlığına karşı bazı Sahel ülkelerinde düzenlenen öfkeli halk protestolarının ardından geldi. Nijer Devlet Başkanı’nın söz konusu protestolara yanıtı şöyle oldu;
“Sahel'deki Fransız ya da diğer müttefiklerin varlığını eleştirenler, 2013’teki Fransız Serval Harekâtı olmasaydı Mali’nin bugün teröristlerin elinde olacağı gerçeğini unutuyorlar. Hatta belki Nijer de aynı duruma düşecekti. Barkhane Operasyonu’nun durdurulduğunu düşünelim. Bu bizim mücadelemizi zayıflatır. Peki, bu kimin lehine olur? Elbette teröristlerin.”
Beş Sahel ülkesi liderlerinin ocak ayında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Sahel'deki Fransız askeri varlığının geleceğini tartışacakları bir zirve gerçekleştirmesi bekleniyor.
Fransız ordusu, Nijer, Mali ve Burkina Faso arasındaki hassas sınır üçgeninde, özellikle de geniş "Liptako-Gourma" bölgesinde 25 teröristin etkisiz hale getirildiğini duyurdu.
Fransız askeri sözcüsü Albay Frederic Barbry konuyla ilgili yaptığı açıklamada, 14-15 Aralık gecesi Mali’nin doğusundaki Menaka bölgesinde helikopterle düzenlenen bir operasyonda DEAŞ’a bağlı 10 unsurun etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
Fransız kuvvetleri 19 Aralık’ta da Burkina Faso’da büyük bir saldırı gerçekleştirmeye hazırlandığı düşünülen bir grup motosikletliyi takibe aldı. Barbry, “Mirage savaş uçakları, söz konusu konuma dört bomba atarak 15 teröristi etkisiz hale getirdi” dedi.
Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, Fransa ordusunun Sahel bölgesinde terörizmle mücadelede silahlı insansız hava aracı (SİHA) kullanacağını duyurdu. Parly, bu kararın Nijer'in başkenti Niamey'deki bir hava üssünde SİHA kullanımı denemesinde başarılı olunmasının ardından alındığını belirtti.
DEAŞ, 10 Aralık’ta Nijerin batısındaki Mali sınırı yakınlarındaki askeri bir üsse saldırmış, 71 asker ölmüştü.
Söz konusu askeri operasyonlar Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Sahel ziyareti öncesinde gerçekleşmişti. Macron, Fildişi Sahili’ne yapacağı resmi ziyaretin ardından yarın Nijer’in başkenti Niamey’e de kısa bir ziyaret düzenleyecek.
Yeterli güvenlik önlemlerinden yoksun olan geniş Sahel bölgesi, Sahra Çölü DEAŞ’ı, İslami Mağrip El Kaidesi (AQIM) gibi çeşitli terör örgütlerinden muzdarip.
Uluslararası güçler, söz konusu bölgeye konuşlanmış durumda. Bölgede Birleşmiş Milletler Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’na (MINUSMA) bağlı 13 binden fazla BM askeri, 920 polis ve Fransa’nın da 4 bin 500 askeri bulunuyor. Beş Sahel ülkesine ait askeri güç ise eğitim, finansman ve donanım eksikliğinden sıkıntı çekiyor.



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”