​Eliot’ın sevgilisi Hale’e gönderdiği mektuplar 50 yıl sonra gün yüzüne çıktı

Emily Hale ve T.S. Eliot’ın 1946 yılında çektirdikleri bir kare
Emily Hale ve T.S. Eliot’ın 1946 yılında çektirdikleri bir kare
TT

​Eliot’ın sevgilisi Hale’e gönderdiği mektuplar 50 yıl sonra gün yüzüne çıktı

Emily Hale ve T.S. Eliot’ın 1946 yılında çektirdikleri bir kare
Emily Hale ve T.S. Eliot’ın 1946 yılında çektirdikleri bir kare

Yirminci yüzyılın en önemli şairlerinden biri olan T. S. Eliot,  İngilizce konuşulan ülkelerde yaşayan şiir severlerin nesilden nesile akıllarından çıkmayan ve hayranlık uyandıran şiirleriyle modern edebiyatın devlerinden biriydi. T. S. Eliot’ın, bazı müzikallere de ilham veren Eski Possum'un Pratik Kediler Kitabı (Old Possum's Book of Practical Cats) adlı bir de şiir kitabı bulunuyor. Ancak imkansız aşka tutulan herkes gibi o da zorluklarla karşılaşmıştı.
Eliot, şiirlerinin ilham kaynağı olduğu iddia edilen Emily Hale’in 1930’dan 1957’ye kadar kendisine yazdığı mektupları Princeton Üniversitesi’ne bağışladığını öğrendikten sonra yaptığı bir açıklamada “Onu aslında pek sevmemiştim” demişti. Eliot, 25 Kasım 1960'da Hale’e mektuplarını ‘en kısa zamanda’ halka açık bir şekilde yayınlamasını öneren bir mektupta, “Emily Hale’e aşık değildim. Şiirle pek ilgilenmediği için bir şiir sever olmadığını anlaşmıştım. Duyarsızlığı ve zevksizliğini ortaya koyan deliller zaten beni endişelendirmişti” ifadelerini kullanmıştı.
Princeton Üniversitesi, Perşembe günü mektupları halka açtı. Üniversite kütüphanesinden yapılan bir açıklamayla şairin Emily’e gönderdiği yaklaşık bin 100 mektubun halka açıldığı duyuruldu.
Emily Hale, mektupları üniversiteye 1956 yılında bağışlarken mektupların hem kendisi hem de Eliot'ın ölümünden 50 yıl sonra açılmasını vasiyet etti. Hale, Eliot’ın ölümünden 4 yıl sonra, yani 1969’da öldü. Hale ile Eliot arasındaki ilişki, onlarca yıldır bu mektupların varlığından haberdar olan edebiyat alanındaki araştırmacılar arasında tam bir spekülasyon kaynağıydı. Princeton Üniversitesi Firestone Kütüphanesi'ndeki küçük bir grup profesör, Ekim ayında mektupları bakır bantlar ve tellerle sarılmış ahşap sandıklardan çıkardı.
Birçok araştırmacı mektupların edebi bir içeriğe sahip olmasını ve Eliot’ın yazı ve şiir üzerine düşüncelerini içermesini bekliyordu. Eliot’ın muhafazakar biri olduğu biliniyordu. Kuzey Karolina Üniversitesi’nde İngilizce profesörü olan ve Eliot’ın çalışmaları üzerinde araştırmalar yapan Anthony Cuda’ya göre Eliot aşk mektuplarında kişiliğini yansıtmamıştı. Cuda şöyle devam etti;
“Mektupların yayınlandığının duyurulması büyük bir heyecan yaratmadı. Mektupları henüz kendim görmedim, ancak onları inceleyen bazı araştırmacı arkadaşlarım, mektuplardaki yazıları, aşık bir karakteri ortaya çıkaran hüzün dolu satırlar olarak nitelediler.”
The Guardian gazetesine göre Eliot mektuplarından birinde şöyle yazmıştı;
“Beni çok mutlu ettin. Hayatımın en mutlu anıydı. Bunu yapamayacağımı bildiğim halde sana olan sevgimin sona erdiğini iddia etmeye çalıştım, oysa kalbimin öldüğünü iddia ediyordum.”
İçerisinde bazı hatıraları, fotoğrafları ve Hale ile Eliot arasındaki ilişkiye dair notları barındıran mektuplar, Firestone Kütüphanesi'nde görülebilecek, ancak 2035 yılına kadar online erişime açılmayacak.
Araştırmacılar ve Eliot hayranları, Eliot’ın kaleme aldığı bu duyguları baltalamak için neden bu kadar çabaladığını merak ediyorlar.
Princeton Üniversitesi’nde İngilizce profesörü olan Michael Wood bu konudaki değerlendirmesinde, “Öyle görünüyor ki Eliot, bu ilişkinin sadece bir yanılsamadan ibaret olduğunu iddia etmeye çalışıyordu. Onun için ani bir gelişmeydi ve kızgındı. Ne yapmaya çalıştığını tam olarak anlayamadım. Belki de mektupların anlattığı hikayeyi düzeltebileceğine inandığı başka bir hikaye anlatmaya çalışmıştır. Emily ile olan ilişkisini yeniden yazmaya çalışmış gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.
Smith Koleji de dahil olmak üzere birçok okulda drama eğitimi alan başarılı ve akıllı bir kadın olan Emily Hale, Eliot ile Harvard Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden mezun olduğu 1912 yılında tanıştı. Eliot bir mektubunda, Hale ile 1914'te bir aşk ilişkisi olduğunu söylese de bu duyguları o dönem Hale ile paylaşmamış gibi görünüyor.
Eliot daha sonra İngiltere'ye taşındı ve burada bir sanatçının kızı olan Vivienne Haigh-Wood ile tanıştı. Hemen ardından onunla evlendi. Eliot’ın söylediğine göre aralarında bedbaht bir ilişki vardı. Eliot, ‘Burnt Norton’ adlı şiiri de dahil olmak üzere birçok araştırmacının bir şekilde Hale'den ilham aldığını düşündüğü en ünlü şiirlerini Vivienne ile evlilikleri sırasında kaleme aldı. Aşıklar arasındaki mektuplaşma, Eliot’ın Vivienne’in 1947'de bir akıl hastanesindeki ölümüyle biten evliliği boyunca devam etti. Eliot dul kaldıktan sonra Hale, onun kendisine evlilik teklif etmesini bekledi. Fakat o yıl bir arkadaşına yazdığı mektupta Eliot, “Bir zamanlar aramızdaki o karşılıklı tutku, tuhaf bir çıkmaza girdi” demişti.
Eliot mektubunda karısının ölümünden sonra sadece Hale’in ‘anısına’ aşık olduğunu fark ettiğini ve eğer gençken onunla evlenmiş olsaydı, mütevazı bir felsefe profesörü olarak kalacağını söyledi. Eliot ayrıca, “Emily Hale, içimdeki şairi öldürecekti. Vivienne benim için neredeyse bir ölüydü, ama içimdeki şairi canlı tuttu” dedi.
Bunların hepsini ‘saçmalık’ olarak niteleyen Prof. Michael Wood, “Benim teorime göre Eliot Hale’i gerçekten seviyordu. Fakat mutlu olma fikrinden ve ilişkinin gelişmesinden korkuyordu” yorumunda bulundu.
Prof. Antony Cuda ise Eliot’ın Haigh-Wood ile evliyken Hale’e hala aşık olması yüzünden kendisini suçlu hissediyor olabileceğini düşünüyor. Cuda, “Sanırım Vivienne’in ölümünden duyduğu üzüntü ve ona kötü davrandığını düşünerek bundan utanması, Eliot’ın Hale ile yakınlaşmasını imkansız hale getirdi” şeklinde konuştu.
Prof. Cuda’ya göre Eliot’ın 1960 yılında kaleme aldığı mektubun iki amacı vardı. İlki, Eliot’ın mektuplardaki gibi zaafı olan bir karakter olmadığını kanıtlamaya çalışmasıydı. İkincisi ise 1957'de evlendiği ikinci eşi Esmé Valerie Fletcher'ın duygularını korumaya çalışmaktı. Eliot mektuplarından birinde, “Valerie gibi yanında olmayı isteyeceğim başka bir kadın olduğunu sanmıyorum” yazmıştı. Prof. Cuda’nın teorisine göre öyle görünüyor ki Eliot, mektupların sızmasından ve Valerie’nin onları okumasından endişeleniyordu. Prof. Cuda, “Valerie’nin duygularının incinmesinin ve Emily'e olan tutkulu aşkını keşfederse onun hakkındaki şüphelerini dile getirmesinin ne kadar korkunç olacağını düşünmüş olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Emily Hale’e gelince onun Eliot’a olan duyguları sonsuza kadar gizli kalacak. Çünkü Eliot, Hale’in ona yazdığı tüm mektupları atmış olabilir. Zira Eliot, bıraktığı kısa bir notta, Hale’den gelen mektupların hepsini bir arkadaşından yırtmasını istediğini yazmıştı.
*New York Times’dan alınmıştır



Büyük keşfin ardından bilim insanlarından "yoga hapı" adımı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Büyük keşfin ardından bilim insanlarından "yoga hapı" adımı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Çığır açan bir beyin devresi keşfi, anksiyete ve stres bozuklukları için yeni tedavilere ve potansiyel olarak yoganın faydalarını sağlayan bir hapa önayak olabilir.

ABD'deki Salk Enstitüsü'nden araştırmacılar, farelerin beyinlerinde istemli nefes alma ve duygusal düzenlemenin arkasındaki yolu keşfetti.

Nature Neuroscience adlı akademik dergide kısa süre önce yayımlanan çalışmalarında, beynin daha karmaşık bölgeleriyle nefes almanın duygusal durumla koordinasyonunu sağlayan ilkel beyin sapının nefes alma merkezi arasındaki bağlantıları ortaya çıkardılar.

Nefes almak çoğunlukla otomatik olsa da insanlar ve bazı hayvanlar soluk almayı yavaşlatarak kendi kendilerini sakinleştirebiliyor. Bu yaklaşım farkındalık ve yoga gibi uygulamaların ana parçalarından biri.

Beynin nefes almayı tam olarak nasıl düzenlediği ve bunun anksiyeteyi ve kişinin duygusal durumunu nasıl etkilediği çok az anlaşılmış durumda. Bilim insanları şimdiye kadar sadece beyin sapındaki bilinçaltı nefes alma mekanizmalarının tam olarak anlaşıldığını söylüyor.
 

cyju
Fare beyninde nefes almayı düzenleyen nöronlar (Salk Enstitüsü)

Yeni çalışmada araştırmacılar, duygusal düzenleme ve nefes almayı birbirine bağlayan, bilinçli yukarıdan aşağıya mekanizmaları bulmak için yola çıktı.

İlk olarak farklı beyin bölgeleri arasındaki bağlantıları araştırmak için bir beyin bağlantı veri tabanını değerlendirdiler. Analiz, anterior singulat korteks adı verilen frontal bir bölgeyi, daha sonra hemen altındaki medullaya bağlanan bir ara beyin sapı bölgesine bağlayan potansiyel bir solunum devresini ortaya çıkardı.

Önceki çalışmalar, medullanın aktif olduğunda nefes almayı başlattığını ancak beyin sapı bölgesinden gelen sinyallerin bu aktiviteyi engellediği ve nefes almayı yavaşlattığını ortaya koymuştu.

Araştırmacılar, belirli duyguların veya davranışların beyin sapı bölgesinin aktivasyonuna yol açabileceğini, bunun da medulladaki aktiviteyi azaltabileceğini ve nefesi yavaşlatabileceğini varsaydı.

Teoriyi test etmek için, farelerde koklama, yüzme ve içme gibi aktivitelerin yanı sıra korku ve endişe uyandıran koşullar sırasında nefes alış verişleri değiştiğinde beyin aktivitesini kaydettiler.

Araştırmacılar, korteks ve beyin sapı bölgesi arasındaki bağlantı aktive edildiğinde, farelerin daha sakin olduğunu ve daha yavaş nefes aldığını buldu.

Kaygı uyandıran durumlardaysa bu iletişim azaldı ve nefes alma hızları arttı.

Araştırmacılar bu yolu takip ederek, farelerin beyninin ön korteksinde beyin sapına bağlanan ve nefes alma gibi temel işlevleri yöneten bir grup nöron keşfetti.

Araştırmacılar, bu bağlantının farelerin nefes alış verişlerini mevcut davranışları ve duygusal durumlarıyla koordine etmelerini sağladığını söylüyor.

Bağlantının daha ileri analizleri, bilim insanlarının ilaçlarla hedeflenebileceğine inandığı yeni bir dizi beyin hücresi ve molekülü ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bulguların anksiyete, stres ve panik bozukluğu olan insanlar için uzun vadeli çözümlere yol açabileceğini söylüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Jinho Jhang, "Bulgularımız beni düşündürdü: Bu nöronları aktive edecek ve panik bozukluğunda nefesimizi kendi kendimize yavaşlatacak veya hızlı solumayı önleyecek ilaçlar geliştirebilir miyiz?" dedi.

Çalışmanın başka bir yazarı Sung Han, "Bu bulguları bir yoga hapı tasarlamak için kullanmak istiyorum. Kulağa aptalca gelebilir ve çalışmamızın pazarlanabilir bir ilaca dönüştürülmesi yıllar alacak ancak artık nefes almayı anında yavaşlatabilecek ve huzurlu, meditatif bir durumu başlatabilecek ilaçlar üretmek için potansiyel olarak hedeflenebilir bir beyin devresine sahibiz" dedi.

Independent Türkçe