ABD Afganistan’dan geri çekilmeyi istiyor ama nasıl?

Yakın zamanda Afganistan’dan ayrılan ABD’nin Kabil Büyükelçisi John Bass ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bir araya geldiği askeri üsten bir görüntü (AP)
Yakın zamanda Afganistan’dan ayrılan ABD’nin Kabil Büyükelçisi John Bass ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bir araya geldiği askeri üsten bir görüntü (AP)
TT

ABD Afganistan’dan geri çekilmeyi istiyor ama nasıl?

Yakın zamanda Afganistan’dan ayrılan ABD’nin Kabil Büyükelçisi John Bass ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bir araya geldiği askeri üsten bir görüntü (AP)
Yakın zamanda Afganistan’dan ayrılan ABD’nin Kabil Büyükelçisi John Bass ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bir araya geldiği askeri üsten bir görüntü (AP)

Negar Mortazavi
Taliban'ın Kabil’de bomba yüklü bir araçla düzenlenen saldırının sorumluluğunu üstlenmesinin ardından ABD Başkanı Donald Trump’ın Taliban ile gizli görüşmelerini iptal etme kararının üzerinden 1 hafta geçti.
Trump ve Taliban arasındaki benzeri görülmemiş müzakereler, ABD’nin dahil olduğu en uzun savaşı sona erdirmeyi ve ABD güçlerinin ülkelerine geri dönmesini amaçlıyordu. Trump ve eski ABD Başkanı Barack Obama’nın vadettiği üzere ABD halkı da bir süredir söz konusu adımların gerçekleşmesini bekliyor. Ancak geri çekilmenin nasıl tamamlanacağı hususunda anlaşmazlıklar devam ettiği için bu hususta başarı sağlanamadı.
Bugün Afganistan’daki ABD kuvvetlerinin sayısının 14 bin olduğu tahmin ediliyor. Bu sayı, Trump’ın 2017 yılında Beyaz Saray’a gelmesinden bu yana en yüksek oran. O dönemde Taliban ile olası bir anlaşmanın, 5 ay içerisinde 5 bin 500 askerin geri çekilmesini sağlaması bekleniyordu.
Bu çerçevede uzun ve maliyetli savaşı sona erdirme mevzusunun, Demokratların 2020 başkanlık seçimlerine adaylarının da Trump ile hemfikir olduğu birkaç meseleden biri olduğu söylenebilir.
Önde gelen Demokratlardan Elizabeth Warren, ABD’nin Afganistan’dan geri çekilmesinin Taliban ile bir anlaşmaya varılmadan bugün derhal başlatılması gerektiğini söyledi.
Demokrat Parti mensubu Warren, ABD’nin Afganistan’da yaptıklarının, kendi güvenliğine de Afganistan’ın güvenliğine de ya da dünyanın güvenliğine de katkı sağlamadığını vurguladı. Warren ayrıca, ABD ordusunun, dünyadaki terör sorununu çözemeyeceğine dikkati çekti.
Üst düzey bir ABD’li politikacı olan ve ABD’nin dış politikalarını acımasız şekilde eleştiren Senatör Bernie Sanders, “Düşmanımız olup olmadığını bilmediğimiz bir orduya 750 milyar dolar harcamak zorunda değiliz” dedi.
Aynı şekilde üst düzey askeri yetkililer de dahil olmak üzere ABD’nin derhal Afganistan’dan çekilmesini eleştirenler ise, uzun süredir devam eden bu savaşın, ülkenin bir kez daha terör grupları için bir sığınak olmasını engellemek amacıyla dikkatle sonlandırılması gerektiğini vurguladı.
Son olarak ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford da Afganistan’dan geri çekilmeye karşı uyarı yaptı. Dunford, Afganistan’ın, artan şiddet düzeyiyle mücadele etmek için desteğe ihtiyaç duyduğuna dikkati çekti. General, ABD’nin, Afganistan’da barış ve istikrar sağlandığından ve ülkenin bir kez daha terör örgütleri için bir sığınak olmayacağından emin olması gerektiğini belirtti.
Afganistan savaşı, El-Kaide’nin 11 Eylül 2001 tarihinde New York’taki Dünya Ticaret Merkezi kulelerini hedef alması sonrasında patlak verdi. Saldırıda, 3 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti. Her ne kadar söz konusu saldırıyı gerçekleştirenler arasında bir Afgan bulunmasa da Afganistan, El-Kaide ve terör saldırıları planlayan diğer ülkeler açısından bir sığınak haline dönüştü. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, Afganistan ve daha sonra da Irak işgaline yol açan ‘teröre karşı savaşı’ başlatmıştı.
Geçen günlerde Demokrat başkan adayları arasında gerçekleşen bir tartışma sırasında, (kamuoyu anketlerine göre) ilk aday Joe Biden ve eski Başkan Barack Obama, ABD’nin Afganistan’daki güçlerini, zeminde barındırmasına ihtiyaç duymadığını söyledi. Biden ve Obama, Afganistan’ın teröristler için güvenli bir sığınağa dönüşmemesi amacıyla Pakistan’ın ABD güçleri için üs sağlaması önerisinde bulundu.
Indiana Eyaleti’nin South Bend kasabasından bir başka Demokrat aday ve Afganistan’da General Dunford’un komutasında eski bir savaşçı olan Pete Buttigieg, ABD’nin, ‘Afganistan’ın ABD’ye yeni bir saldırıda üs olarak kullanılmamasını sağlayacak şekilde’, uzun süredir devam eden savaşa son vermesi gerektiğini vurguladı.
Aynı şekilde ABD Başkanı Trump’ı eleştirenler, yalnızca Taliban ile müzakere etmenin, Afganistan’da kalıcı bir çözüm sağlamadığını belirtti.
Çeşitli uluslararası terör olaylarını araştıran eski bir FBI ajanı ve İç Güvenlik Bakanlığı Danışma Kurulu üyesi olan Ali Sufyan, barış anlaşmasının, yalnızca Taliban’ı değil, aynı zamanda Afgan hükümetini ve ülkedeki tüm siyasi tarafları da içermesi gerektiğini söyledi. Independent Arabia’ya konuşan Sufyan, müzakere masasında ‘yerel olarak seçilen hükümetin, etnik ve dini azınlıkların, kadınların, güvenlik güçlerinin vb.’ de olması gerektiğini vurguladı.
Sufyan, durumun 1970’li yılların ortalarında ABD kuvvetlerinin Vietnam’dan çekilmesi sonrasında oluşan kaosu hatırlattığını söylerken, “Bu geri çekilme, sadece (dönemin başkenti olan ve şu an Ho Chi Minh olarak bilinen) Saygon’dan geri çekilmeyle sonuçlandı. Arkadaşlarımızı görmezden gelemeyiz. Eğer çözüm yolunda bir hata yapılırsa, terörist gruplar tarafından beklenen sert kaderi görmezden gelemeyiz” dedi.
Brown Üniversitesi tahminlerine göre Afganistan ve Pakistan’da 2001 yılından bu yana 60 binden fazlası sivil, 200 bin kişi öldü. Bu rakam, yetersiz beslenme, sağlık sistemlerinin bozulması ve çevresel zararlardan kaynaklanan ölümleri içermiyor.
Şu ana kadar Irak, Afganistan ve Pakistan’da binlerce yerel askerin ve polisin yanı sıra yaklaşık 7 bin ABD askeri ve 600 İngiliz askeri öldü. İngiltere’nin Afganistan’da yaklaşık 1000 askeri personeli bulunuyor.
Washington’daki liberal Cato Enstitüsü’nde dış politika direktörü John Glaser, ABD’yi teröristlerden korumak için savaşın devam etmesi gerektiği iddiasının ‘gülünç’ olduğunu belirtti.
Glaser, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Afganistan’daki güvenli sığınağın, El-Kaide veya diğer kuruluşlara ‘ABD topraklarına yönelik sınır ötesi saldırılar başlatma’ önerisi vereceği fikri, sadece bir efsanedir” dedi.
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Afganistan’ın ovalık alanlarının, terör gruplarına ABD’ye karşı saldırı başlatma hususunda yardımcı olmadığını söyleyen John Glaser, “9 Eylül 2001 tarihinden bu yana ABD toprakları, güvenli sığınaklara sahip terör gruplarıyla bağlantılı radikal İslamcılar tarafından herhangi bir saldırıya tanık olmadı” dedi.
Brown Üniversitesi’nin istatistiklerine göre can kayıplarının yanı sıra ABD, Afganistan savaşı boyunca yaklaşık 2 trilyon dolar harcama yaptı. ABD, Afganistan federal hükümetiyle ilgili maliyetlerin yanında, geri dönen savaşçılara ve ailelerine de milyonlarca dolar harcama yapmaya devam ediyor.



Putin'e baskı ve ‘nükleer denizaltıların’ konuşlandırılması... Trump'ın çifte uyarısının arkasında ne var?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
TT

Putin'e baskı ve ‘nükleer denizaltıların’ konuşlandırılması... Trump'ın çifte uyarısının arkasında ne var?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Moskova'nın alaycı tavırlarına yanıt olarak iki nükleer denizaltıyı ‘uygun bölgelere’ gönderme emri vereceğini açıklayarak, Rusya ile ABD arasındaki güç gösterisinde çıtayı yükseltti.

Trump'ın sosyal medya platformu Truth Social’de yaptığı paylaşım, güvenlik bağlamında alışılmadık bir durum değildi. Şarku’l Avsat’ın The Times gazetesinden aktardığına göre, ABD'nin 71 nükleer denizaltısından yaklaşık 20'si her an denizde görev yapıyor ve özellikle gerginliğin arttığı dönemlerde rutin olarak Rusya'ya yakın bölgelere sevk ediliyor. Ancak olağandışı olan, ABD'nin bunu açıklaması. Bu ise Trump'ın paylaşımının gerçek amacını ortaya koyuyor. Söz konusu paylaşım iki mesaj içeriyor: Birincisi, Trump'ın eylem adamı olduğunu kanıtlamak, ikincisi ise mesaj vermek.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)

Medvedev'e yanıt ve Putin'e işaret

Trump için bu adım, provokasyona sert tepki verme şeklindeki alışılmış tavrının bir parçası.

Trump, özellikle Rusya'da başkanlık görevinden ayrıldıktan sonra tartışmalı rolüyle tanınan Dmitriy Medvedev'e yanıt veriyordu. Trump'ın Moskova'ya Ukrayna'da ateşkes sağlanması için verdiği süreyi kısaltmasının ardından Medvedev sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Her yeni uyarı bir tehdit ve savaşa doğru adımdır. Rusya ile Ukrayna arasında değil; kendi ülkenle. Uyuyan Joe'nun yolunu izleme!” ifadelerini kullandı.

The Times’ın haberine göre bu açıklamaların amacı, sürekli olarak Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vereceği konusunda uyarıda bulunan Trump'ı korkutmak. Öyle ki Trump, Oval Ofis'teki meşhur sözlü tartışmada Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'i ‘kumar oynamakla’ suçlamıştı. Ancak, Rusya'da bile abartılı bir kişilik olarak görülen Medvedev, Trump'ın Putin'e yönelik söyleminin son aylarda giderek sertleştiği göz önüne alındığında, bu mesajın hedefi değil.

ABD Başkanı Donald Trump ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Arşiv - Reuters)ABD Başkanı Donald Trump ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Arşiv - Reuters)

İhtiyatlı eleştiri

Trump, Putin'i giderek daha fazla eleştiriyor, ancak onu doğrudan kışkırtmaktan da kaçınıyor; çünkü aralarında iyi bir dostluk ve iş ilişkisi olduğunu düşünmeye devam ediyor. Bu durum, Medvedev'in pazartesi günü yaptığı açıklamadan açıkça anlaşılıyor. Putin ise Trump'ın barış için belirlediği son tarihi, dün yaptığı paylaşımdan yaklaşık bir saat önce reddetmişti.

Trump kendini usta bir müzakereci olarak görüyor. Bu nedenle, ABD donanmasında başkomutan olarak emrinde bulunan çeşitli gemi türlerini kapsayacak şekilde ‘nükleer denizaltılar’ ifadesini belirsiz bir şekilde kullandı.

ABD'nin 71 adet nükleer denizaltısı varken, bunların 14'ü Ohio sınıfı balistik füze denizaltılarıdır ve 20 adede kadar Trident II füzesi taşıyabilirler. Bu füzeler nükleer başlıklarla donatılabilir. ABD’nin sahip olduğu nükleer silahlı denizaltılardan sekiz ila on tanesi her an dünya çapında devriye görevindedir.

Resim  Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Arşiv-AFP)Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Arşiv-AFP)

Beyaz Saray, Putin'in Trump'ın denizaltılarla ilgili diplomasisinin provokatif olmadığını, Dmitriy Medvedev'in tek bir provokatif açıklaması üzerine nükleer söylemlerin yeniden alevlenmesini önlemek için olduğunu anlayacağına inanıyor. Zira filonun görevi saldırı amaçlı değil; savunma amaçlı.

Müttefiklere yönelik yaptırımlar ve gümrük tarifeleri

Bununla birlikte, Trump'ın Putin'e yönelik söylemi belirgin şekilde sertleşti. Trump geçen hafta, “Yaptıkları şey iğrenç” dedi ve Putin'i ‘yalan söylemekle’ suçladı.

Trump ayrıca, Rus enerjisini satın alanlara ikincil yaptırımlar uygulamakla tehdit etti ve Hindistan'ı yüzde 25'lik genel gümrük vergisiyle hedef aldı. Trump, “Zaten zor durumdaki ekonomilerini birlikte mahvedebilirler” dedi.

Rusya'dan petrol alımına yönelik bu cezai gümrük vergisinin oranını doğrudan açıklamamasına rağmen, nihai gümrük vergisi sistemi ile ilgili görüşmeler kritik aşamaya yaklaşırken, benzer bir yaklaşım daha sonra Çin'e de uygulanabilir.

Rus gazının en büyük alıcısı olmaya devam eden Avrupa Birliği (AB) de yaptırımların hedefinde olabilir. Macaristan, Belçika, Fransa ve Slovakya en büyük ithalatçılar.

Geçtiğimiz günlerde gümrük vergilerini yüzde 15'e düşüren bir ticaret anlaşması imzalayan Trump'ın, Rusya'yı cezalandırması için kendisine baskı yapan Avrupa ülkelerine yaptırım uygulaması ironik olacak, ancak Trump’ın izlediği yol bu.