'Diyetle Parkinson’u önlemek mümkün değil'

'Diyetle Parkinson’u önlemek mümkün değil'
TT

'Diyetle Parkinson’u önlemek mümkün değil'

'Diyetle Parkinson’u önlemek mümkün değil'

PARMER uzmanları, Parkinson hastalığının belli bir yaşam tarzıyla, diyetle önlenemeyeceğini belirterek, "Çay, kahve tüketiminin Distoni ya da Parkinson’dan korumada anlamlı etkinliği gösterilemedi. Hastalığı yavaşlatabilmek bugünkü tıp bilgilerinde çok mümkün değil." dedi.
Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi (PARMER) Nöroloji Uzmanları Dr. Başak Bolluk Kılıç ve Dr. Gülnar İbrahimova genel kanının aksine günlük hayattaki alışkanlıkların Parkinson üzerinde pek bir etkisinin olmadığını açıkladı.
Dr. Kılıç çay, kahve ve sigara kullanımının Parkinson ile Distoni üzerindeki etkisine ilişkin "Sigara içenlerde Parkinson’a yakalanma sıklığının daha az olduğu biliniyor. Ancak sigaranın tüm vücuda verdiği zarar da çok açık. Bu nedenle sigarayı koruyucu bir faktör olarak görmemeliyiz. Çay, kahve tüketiminin Distoni ya da Parkinson’dan korumada anlamlı etkinliği gösterilemedi. Kafeinin belirli oranda kimi bulgulara iyi geldiği gösterilse de sağlam kanıta dayalı çalışmalar mevcut değil." ifadelerini kullandı.
"Düzenli egzersiz şart"
Sadece hareket bozukluğu için değil, genel anlamda insan sağlığı açısından düzenli egzersizin şart olduğunu vurgulayan Dr. Kılıç, "Tüm insanlar için düzenli egzersiz yapmak, karbonhidrattan hafif, proteinden zengin, sebze meyve içeriği zengin ve doğal Akdeniz tipi diyet öneriyoruz. Stresten ve olumsuz düşüncelerden uzak durulmalı, aşırı kilo ve hareketsiz bir yaşam biçimiyle daima mücadele edilmeli” bilgisini verdi.
Dr. İbrahimova ise diyetle Parkinson’un önlenemeyeceğini belirterek, "Parkinson hastalığı beyindeki dopamini üreten hücrelerin yaşamlarını ya da aktivitelerini yitirmeleri sonucunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu süreci değiştirebilmek ya da yavaşlatabilmek bugünkü tıp bilgilerinde çok mümkün değil. Dolayısıyla belli bir yaşam tarzının, diyetin veya bazı önlemlerin Parkinson hastalığı olmayı önleyebilici özellikleri henüz bulunmamaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

 


James Cameron'dan Christopher Nolan'a Oppenheimer eleştirisi

Cillian Murphy (en sağda), Christopher Nolan imzalı Oppenheimer'daki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmış, Emily Blunt ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmişti (AP)
Cillian Murphy (en sağda), Christopher Nolan imzalı Oppenheimer'daki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmış, Emily Blunt ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmişti (AP)
TT

James Cameron'dan Christopher Nolan'a Oppenheimer eleştirisi

Cillian Murphy (en sağda), Christopher Nolan imzalı Oppenheimer'daki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmış, Emily Blunt ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmişti (AP)
Cillian Murphy (en sağda), Christopher Nolan imzalı Oppenheimer'daki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmış, Emily Blunt ise En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmişti (AP)

5 Ağustos'ta, Hiroşima'ya atılan atom bombasının 80. yıldönümünde yayımlanacak Ghosts of Hiroshima (Hiroşima'nın Hayaletleri) adlı kitabın yazarı Charles R. Pellegrino olsa da bu hikayenin sinema uyarlamasını James Cameron üstlenecek. Kitabın kapağında da belirtildiği üzere bu proje, ünlü yönetmenin sıradaki yapımlarından biri.

Cameron, konuyu 2023'te Oppenheimer'la sinemaya taşıyan Christopher Nolan'ın yaklaşımına eleştirel yaklaşıyor. 70 yaşındaki Kanadalı yönetmen, Deadline'a verdiği röportajda Nolan'ın "hikayede uzak durduğu noktalar nedeniyle ahlaki bir kaçış" sergilediğini düşünüyor.

"Filmde yalnızca kısa bir sahnede yanmış cesetler görüyoruz. Başka bir yönetmenin işini eleştirmek istemem ama bu sahne dışında olayın ağırlığını yansıtan çok az şey var" diyen Cameron, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Bence konunun esasını es geçti. Stüdyo mu uzak durdu bu konudan yoksa Chris mi bu noktaya dokunmak istemedi bilmiyorum ama ben doğrudan o tartışmalı konuya dokunmak istiyorum. Aptallığım tutuyor işte.

Nolan, Oppenheimer döneminde bu anlatının kendi filmine uygun olmadığını söylemişti. Ancak Titanik (Titanic) ve Avatar gibi dev yapımların yönetmeni Cameron, bu boşluğu doldurmaya hazır olduğunu belirtiyor:

Tamam, ben el kaldırıyorum. Bu işi ben yapacağım Chris, sorun değil. Sen de galama gelirsin, birkaç güzel söz söylersin...

Henüz senaryoyu yazmaya başlamadığını belirten Cameron, bu süreci şöyle anlatıyor:

15 yıldır notlar alıyorum ama henüz tek bir kelime bile yazmadım. Çünkü bir noktada her şey zihninde oluşur ve sonra yazmaya başlarsın. Ben hep böyle çalışırım. Etrafı keşfederim, beni etkileyen unsurları hatırlarım, sonra bunları bir anlatıya dönüştürürüm. Ve o yazma anı geldiğinde oturup yazarım. Ama şu an o zihinsel noktada değilim.

Cameron'ın örnek aldığı yönetmen ise Steven Spielberg. Özellikle Schindler'in Listesi (Schindler's List) ve Er Ryan'ı Kurtarmak (Saving Private Ryan) gibi 1990'lardaki II. Dünya Savaşı filmleriyle sinema tarihine damga vuran Spielberg hakkında Cameron şöyle diyor:

O, yaşananları olduğu gibi gösterdi.

Independent Türkçe, IndieWire, Entertainment Weekly, Deadline