Lübnan devrimi sokaklara geri döndü

Beyrut’un merkezinde parlamento yolu üzerindeki Lübnanlı eylemciler (AP)
Beyrut’un merkezinde parlamento yolu üzerindeki Lübnanlı eylemciler (AP)
TT

Lübnan devrimi sokaklara geri döndü

Beyrut’un merkezinde parlamento yolu üzerindeki Lübnanlı eylemciler (AP)
Beyrut’un merkezinde parlamento yolu üzerindeki Lübnanlı eylemciler (AP)

Jacqueline Mubarak
Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta ‘bedel ödemeyeceğiz’ sloganları ile sokaklara akın eden eylemciler, yaklaşık iki haftalık sakinliğin ardından yeniden protesto gösterilerine başladı.
Halk hareketi, Noel ve yeni yılın gelişiyle eş zamanlı olarak hava koşullarının kötüleşmesi de dahil birçok gelişmeyle birlikte kısa süreliğine bir sakinlik dönemine girmişti. Halk hareketi çevreleri ise söz konusu sakinliğin, protestoların sonuçlarını ve atılacak adımların ayrıntılı şekilde gözden geçirilmesi için yetkililere bir fırsat sağladığına inanıyor.
Halk hareketi, ‘herkes derken herkesi kastediyoruz’ sloganı altında yolsuzluğa bulaşmış bir otoritenin devrilmesi amacıyla patlak verirken, yolsuzlukla mücadele edebilen bir hükümet çağrısında bulundu.
Halk hareketi, barışçıl mı?
Ancak tekrarlanan halk hareketi, gösterilerin yaklaşık iki hafta boyunca duraksamasının bir sonucu olarak, şiddete dönüşeceği endişesiyle barışçıl yoldan sapmaya başladı. Zira son günlerde Sünni ve Şii sokaklar arasında mezhep çatışmaları da yaşandı.
Halk hareketi sözcüsü, tırmanış ve şiddet suçlamalarını reddederken, hareketin hala barışçıl olduğunu vurguladı. Sözcü, siyasi güçlerin, halk hareketini kışkırtmak için girişimlerde bulunduğuna dikkati çekti.
Bu girişimlere dahil olmayı reddettiklerini vurgulayan sözcü, öfkelerini ifade etmek için farklı bir hareket başlatabileceklerini belirtti.
Öte yandan eylemciler, başta Temsilciler Meclisi yolu olmak üzere Lübnan genelinde yolları yeniden araç trafiğine kapatırken, politikacıları kamuya açık alanlardan kovarak yeni bir eylem başlattı.
Öyle ki eski Başbakan Fuad Sinyora, eşiyle birlikte Amerikan Üniversitesi’nden kovulurken, Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Eli el-Farazli de bir restorandan kapı dışarı edildi. Eski Milletvekili Ahmed Fatfat da benzeri bir eyleme maruz kalarak, Ticaret ve Sanayi Odası binasından kovuldu.
Tırmanış devam ediyor
Halk hareketi liderleri, eylemlerin sokaklara dönüşünün planlanmış bir durum olduğunu ancak eylemcilerin, siyasi hareketin sonuçlarının değerlendirilmesi beklentisiyle bir ‘duraklama sürecine’ izin verdiğini belirtti. Hareketin liderleri, bu sürecin kendilerine de yeni bir siyasi gerçeklik ortaya koyamayan siyasi otoritenin yaşadığı entelektüel acizliğe karşı yeni bir direniş fırsatı sağladığını ifade etti. Aynı şekilde siyasi otoritenin, günlük yaşamsal sorunlar, finansal ve bankacılık krizleriyle ilgili başarısızlığının da devam ettiği, bu durumun da her gün bankaların önünde toplanan vatandaşların öfkelerini artırdığını vurguladı.
Öte yandan halk hareketi liderleri, “Acılar çoğalıyor, gerginlikler de. Sokaklarda bir liderliğin bulunmadığı doğru. Ancak ilerleyen adımlarda birbirleriyle iletişim kuran ve koordine sağlayan gruplar olabilir. Bu adımlarla, otoriteyi devirme hedeflerini gerçekleştirmek için yoğun bir çaba sarf ediliyor. İstifa eden başbakan, sokakların talep ettiği tek gelişme değil. Aksine yönetimdeki, özellikle de piramidin en tepesindeki yetkililerin istifası isteniyor” açıklamasında bulundu.
Independent Arabia'nın haberine göre halk hareketi programının net olduğunu belirten söz konusu liderler, bağımsız bir hükümet tarafından denetlenen, erken parlamento seçimlerinin yapılmasının öncelikleri olduğunu vurguladı.
Faaliyetler
Halk hareketi liderleri, faaliyetlerinin hafta sonu başladığını ve bugün itibariyle daha da hız kazanacağını ifade etti. Direnişin başlangıcından bu yana alışılmış her eylemin değişeceğini söyleyen liderler, ‘öğrencilerin sokaklara döneceğini, ara ve ana yolların trafiğe kapatılacağını, gösteri ve oturma eylemlerinin yöneticilerin evleri ve yönetim merkezlerini de içereceğini’ vurguladı. Söz konusu liderler, “Çok kayıp verdik, çok yol kat ettik ve durmamamız gerekiyor. Duraklamamızdan faydalanıp insanları rahatlatmaya çalıştılar. Halkı düşünüyoruz, çünkü onlardan biriyiz ve yalnızca onların çıkarlarını düşünüyoruz” dedi.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.