Samir Caca: Çözüm erken seçimler

Samir Caca
Samir Caca
TT

Samir Caca: Çözüm erken seçimler

Samir Caca
Samir Caca

Maruni Hristiyan Lübnan Kuvvetleri Partisi (LKP) Başkanı Dr. Samir Caca, ‘iktidar çoğunluğunun, çözüm bulma hususunda yaşadığı başarısızlık sonrasında’ Lübnan’daki mevcut krizin tek çıkış yolunun, erken parlamento seçimleri olduğunu açıkladı. Şarku’l Avsat’a konuşan Caca, iktidar çoğunluğun, ülkeyi nasıl yöneteceğini bilmediğini, bu yüzden de başkalarının yönetimine izin verdiğini ve vatandaşların sorun içinde kalmasına yol açtığını vurguladı.
LKP’nin, halk hareketinin özü olduğunu belirten Caca, “İnsanlar sokaklara geri döndü, çünkü koşulları düzeltmesi beklenen anayasal kurumların, hiçbir şey yapmadıklarını ve en kötü koşullarda krizin derinleşmesine katkı sağladıklarını gördüler” dedi. İstifa eden Başbakan Saad Hariri ile ilişkilerin en düşük seviyede devam ettiğini belirten Samir Caca, “Biz ve Müstakbel Hareketi, stratejik olarak tek bir dalga üzerindeyiz” dedi. Caca, “Hariri, daha önce yaşanan bazı konularda bizi hayal kırıklığına uğrattı. Vakit, onu başbakan olarak desteklememiz için uygun değildi” ifadelerini kullandı. Müstakbel, İlerici Sosyalist Parti ve Ketaib Partisi’ni bir araya getirecek herhangi bir stratejinin olmadığını da söyleyen Samir Caca, “Çünkü bizim gibi düşünen diğer taraflar, şu an büyük stratejilere dahil olmak istemiyorlar” dedi.
Caca, iktidar çoğunluğunun 3 yıldır acziyet yaşadığını, son 3 ayda da bu acziyetini, yetersizliğini ve yolsuzluğunu kanıtladığını belirtirken, “Bir ülkenin, hızla kötüleşen ekonomik ve yaşamsal koşullarıyla eş zamanlı olarak 3 aydır bir ayaklanma yaşadığını ve iktidar otoritesinin hiçbir şey yapmadığını hayal bile edemiyorum. Gözlerimizin önünde durum kötüleşti, halkımız isyan etti ve hiçbir şey yapılmadı. Bana göre gerçek kriz bu. Nasıl yöneteceğini bilmeyen mevcut bir iktidar çoğunluğa sahip olmanız. Başkalarının yönetimine izin vermeyin. İnsanlar, bu gerçek kriz ortasında sıkıştı” ifadelerini kullandı.
LKP lideri, “İnsanlar, bu yoğunluk, nabız ve güçle yeniden sokaklara döküldü. Çünkü başka bir çıkış yolları yoktu. Hasan Diyab görevlendirildiğinde, iktidar çoğunluğu için bir çıkış yolu vardı. Mevcut şartlarda geçerli olan farklı özelliklere sahip bir hükümet kurma hususu; Lübnan devletine olan güveni yeniden sağlamak, ekonomik, finansal ve yaşamsal koşullara bir çözüm bulmak ya da insanlara evlerine dönmeleri için asgari düzeyde bile olsa bir güven vermek için bir çıkış yoluydu. Ne yazık ki bundan önceki fırsatlar gibi bu fırsat da kaçırıldı. Bu fırsatın da kaybolduğu ortaya çıktı. Bu yüzden insanlar yeniden yollara döküldü. Hükümetin gerekli standartlarının oluşturulması umuluyordu ama oluşturulmadı” değerlendirmesinde bulundu.
Samir Caca, “İnsanları öfkelendiren şey, 14 Mart ve 8 Mart olarak bilinen iki ana akım arasındaki siyasi çatışmaları kabul etmeleridir. İktidar yani 8 Mart ekibi, başbakanı seçen taraftır. Bir hükümet kurmak için yeterli ele sahipler ama kuramıyorlar. Bundan daha fazlası nasıl olur ki?!” ifadelerini kullandı.
Caca, “Bu, hükümeti başka bir sebepten dolayı kurmak istemiyorlar. Bu nedenle acizler, eksikler ve yolsuzlar. Bu ekip, yani iktidar çoğunluğu, asla ulus inşa eden bir ekip değildir. Olayları birbirleriyle ilişkilendirmeden, Irak ve İran’da da aynı şeyin olduğunu belirtmek isterim. Bu olayların birbirleriyle hiçbir ilgisi yok. Ama bu üç ülkede de aynı şeyin yaşanması tesadüf değil” dedi. Yetkili, Lübnan’daki diğer ekibin de parlamento çoğunluğunda yer aldığını belirtti.
Sokaklarda yaşananların bir gösterge olduğunu söyleyen Caca, insanların mevcut duruma karşı ayaklandığını belirtirken, “Çünkü koşulları düzeltmesi beklenen anayasal kurumların, hiçbir şey yapmadıklarını ve en kötü koşullarda krizin derinleşmesine katkı sağladıklarını gördüler” dedi.
Samir Caca, durumun daha da karmaşıklaşacağını belirtirken, “Halk ayaklanmasının başlangıcından bu yana bir kurtarma hükümeti istiyoruz. İktidar çoğunluğun kurtarma hükümetine doğru bir adım atabileceğine dair umudumuz az. Bu nedenle erken parlamento seçimlerinden başka bir çözüm mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Muhalefetin bir sonraki aşamaya dair planlarına da değinen Caca, “Bu günlerde çok tartıştığımız nokta, birkaç gün önce Güçlü Cumhuriyet bloğunun yaptığı bir toplantıydı. Kendimizi, erken parlamento seçimlerine yönelik toplantılara açık olarak görüyoruz. Bu konu, bloğun masasında da yer alıyor. Diğer blokları ikna etmesi nasıl mümkün olabilir? Çünkü biz herhangi bir çözüm görmüyoruz ve mevcut durumda hiç kimse de ayakta kalamaz. Çoğunluk ne bir kurtarma hükümeti ne de erken parlamento seçimleri istiyor. Peki ne istiyorlar? Onlar makamlarında otururken ve kimse hareket etmezken, ülkenin gözlerinin önünde çökmesini mi istiyorlar?” açıklamasında bulundu.
Caca, Lübnan Kuvvetleri’nin halk hareketine katılımı hususuna da değinirken, “Hareketin başlamasından 1 ay önce kadar bir hareket oluşturduk. Temsilciler Meclisi koltuklarına karşı bir hareket başlattık. 2 Eylül’den bu yana Baabda Sarayı’nda olağanüstü ekonomik toplantılar düzenlendiğinde özellikle de kabinede ve önerilen acil ekonomik toplantılarda aktiftik. Var olan hükümetin istifası ve bağımsızlardan oluşan bir kurtarma hükümetinin kurulması çağrısında bulunuyorduk” dedi.
Halk hareketi başladığında kendilerini bu hareketin ortasında bulduklarını belirten Caca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonuç olarak, buradaki veya oradaki bazı ayrıntılardan bahsetmek istemiyorum. Çünkü hareketin, birçok Lübnanlıyı içerdiği biliniyor. Ama nihayetinde yolları, belirlediğimiz hedeflere yaklaşıyordu. Bugünlerde ise erken parlamento seçimlerine doğru bir süreç var”.
Samir Caca ayrıca, “Mevcut hükümetin oluşumunun bir parçası değiliz. Ancak edindiğimiz tüm bilgilerde görüldüğü üzere bir hükümet olmayacak” dedi.
14 Mart bloğu hakkında da konuşan LKP lideri, “Hayat, her zaman devam eder. Belirli neden ve koşullarla kuruyabilir. Dürüst olmak gerekirse biz ve Müstakbel Hareketi, stratejik olarak tek bir dalgadayız. Devletin yönetilme şekli hakkında farklı görüşler var ve bu durum, zaman zaman dostluğu bozmaktadır.
Sonuçta ülkede yaşanan şey, Müstakbel Hareketi ile devlet yönetimi yolunda bir anlayışa ulaşabilmemizdir. Çünkü diğer düzeylerde, görüşler açısından mükemmel bir uyum var” değerlendirmesinde bulundu. Saad Hariri’nin başbakan olarak görevlendirilmemesine de değinen Caca, “Bu durumdan dolayı üzgünüm. Ama bu pozisyonda başka seçeneğimiz yoktu. Çünkü Hariri, bizi daha önceden yaşanan bazı konularda hayal kırıklığına uğrattı.
Vakit, onu başbakan olarak desteklememiz için uygun değildi” açıklamasında bulundu. Samir Caca, Saad Hariri ile ilişkilerin en düşük seviyede devam ettiğini söylerken, “Ancak siyasi düzeyde son aylarda güçlü temaslar olmadı” dedi. Caca ayrıca, (Dürzi) İlerici Sosyalist Parti (İSP) ve Ketaib ile temasların da sürdüğüne dikkati çekti.



Avrupa’nın en büyük füze üreticisi, Gazze’de çocukların öldürülmesinden kâr elde ediyor

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)
TT

Avrupa’nın en büyük füze üreticisi, Gazze’de çocukların öldürülmesinden kâr elde ediyor

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)

Avrupa'nın en büyük füze üreticisi MBDA, Gazze’de çocukların ölümüne yol açan bombalarda kullanılan parçaları İsrail'e tedarik ediyor.

Guardian ve bağımsız gazetecilik kuruluşu Disclose’la Follow the Money’nin ortak araştırmasında, MBDA’nın ABD’deki fabrikası aracılığıyla İsrail’e GBU-39 bombaları için kanat sistemleri sağladığı tespit edildi. 

MBDA, ABD’nin Alabama eyaletindeki fabrikasında ürettiği “Diamond Back” isimli kanatları, Boeing yapımı GBU-39 bombalarına takılmak üzere temin ediyor. Bu bileşenler, İsrail’e ABD'nin askeri yardımı kapsamında gönderilen binlerce bombada kullanılıyor. 

Fransa merkezli firma, İtalyan Leonardo, Hollandalı Airbus ve Britanyalı BAE Systems’ın ortaklığından oluşuyor. Şirketin gelirleri, Birleşik Krallık’taki MBDA UK aracılığıyla Fransa’daki ana firmaya aktarılıyor. 2024’te MBDA grubu, hissedarlarına toplamda 350 milyon sterlin (yaklaşık 19 trilyon TL) temettü dağıttı.

Analize göre GBU-39 bombaları Gazze’de en az 24 saldırıda kullandı. Bu saldırılarda 100’den fazlası çocuk olmak üzere en az 500 kişi öldürüldü. Saldırıların 16’sında okullar hedef alınırken, diğerlerinde kamplar, evler ve camiler vuruldu. 

Avustralya merkezli Silahlanma Araştırma Hizmetleri’nden (ARES) Trevor Ball, GBU-39 bombalarının okul ve sığınak gibi yerleri vurmak için sıkça kullanıldığını söylüyor. Bunun kanat sistemleri üzerindeki yazılardan ve kuyruk parçalarından tespit edilebildiğini belirtiyor. 

Britanya merkezli Silah Ticaretine Karşı Kampanya (CAAT) grubundan Sam Perlo-Freeman da “MBDA, İsrail’in silahlandırılmasından kâr ediyor” diyor.

MBDA'nın Guardian’a gönderdiği açıklamada, şirketin ABD'deki faaliyetlerini veya İsrail'e satılan ekipmanlara parça tedarikini durdurma planına ilişkin bilgi verilmedi. Açıklamada, “şirketi yasadışı uygulamalara dahil edebilecek faaliyetler yasaktır” dendi.

BAE Systems ve Airbus, MBDA'nın yanıtına ekleme yapmadı. Leonardo, “askeri teçhizat ihracatıyla ilgili ulusal ve uluslararası düzenlemelere her zaman tam olarak uyulduğunu” savundu. Boeing, soruları ABD Dışişleri Bakanlığı’na yönlendirdi, bakanlığın açıklamasında Washington’ın İsrail'in kendini savunma hakkını desteklediği belirtildi. 

Independent Türkçe, Guardian, France 24