​Çin Devlet Başkanı’ndan Myanmar'a tarihi ziyaret

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in ziyareti, Myanmar lideri Aung San Suu Kyi’nin Müslüman Arakanlılara tutumuna yönelik uluslararası tepkilere karşı destek olarak görüldü (AFP)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in ziyareti, Myanmar lideri Aung San Suu Kyi’nin Müslüman Arakanlılara tutumuna yönelik uluslararası tepkilere karşı destek olarak görüldü (AFP)
TT

​Çin Devlet Başkanı’ndan Myanmar'a tarihi ziyaret

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in ziyareti, Myanmar lideri Aung San Suu Kyi’nin Müslüman Arakanlılara tutumuna yönelik uluslararası tepkilere karşı destek olarak görüldü (AFP)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in ziyareti, Myanmar lideri Aung San Suu Kyi’nin Müslüman Arakanlılara tutumuna yönelik uluslararası tepkilere karşı destek olarak görüldü (AFP)

Myanmar, 2010’dan bu yana gerçekleştirdiği ekonomik reformlar sayesinde Batı'yla ilişkilerinin canlanmasını sağlamıştı. Ancak 2017 yılında Arakanlılara yönelik yürüttüğü acımasız kampanya, Myanmar ordusunun soykırım ve etnik temizlik suçlamalarıyla karşı karşıya kalmasına neden oldu. Ardından da Myanmar’ın Batı ile canlanan ilişkisinde gerileme yaşanmaya başlandı.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in dün başlayan iki günlük Myanmar ziyareti, Aung San Suu Kyi hükümetine destek olarak nitelendirildi. Gözlemciler tarafından “tarihi” olarak nitelenen ziyaret, Pekin'in milyar dolarlık altyapı projeleri anlaşmalarına yelken açtığı bir dönemde gerçekleşti.
Söz konusu ziyaret, Arakanlı azınlığına karşı işlenen ihlallerle ilgilenmeyen Çin için önemli bir açılımı temsil ediyor. Öyle ki Şi, Pekin'in en büyük ticaret ortağı olduğu Myanmar’daki rolünü güçlendirmeye çalışıyor. Çin’in kredileri, Myanmar'ın dış borcunun yüzde 40'ını oluşturuyor. Mevkidaşı Win Myint ve ülkenin asıl lideri Aung San Suu Kyi ile görüşmesi beklenen Çin Devlet Başkanı aynı zamanda bugün, Myanmar Genel Kurmay Başkanı Min Aung Hlaing ile de bir araya gelecek. Pekin'in egemen rolü, hem Çin karşıtlığını gidermek hem de Myanmar’a ait kaynakları tüketmek karşılığında yeterli karşılık verdiği düşüncesini kuvvetlendiriyor. Öyle ki, Aung San Suu Kyi, 1980’lerde kaleme aldığı bir makalede, Çinli göçmenlerin Myanmar ekonomisini “boğucu derecede kontrol ettiğini” yazmıştı.
Şi’nin ziyareti sırasında aktivistlerin Yangon’daki Çin Büyükelçiliği önünde bugün gösteri yapmaları bekleniyor. 
The Global New Light of Myanmar gazetesinin perşembe günkü haberine göre Şi Cinping, Çin'in Arakan’da bir liman ve ekonomik bölge kurulmasını hedefleyen büyük altyapı projelerinde ilerleme çağrısında bulundu. Ayrıca Çin'in yasal hakları, çıkarları ve ulusal saygınlığını sağlamak konusunda Myanmar'ı desteklediğini vurguladı.
Pekin’in 1,3 milyar dolarlık finans sağladığı liman inşasının yapılacağı Arakan, aynı zamanda Müslüman azınlığa karşı baskıların da yoğu olarak sürdüğü bir bölge. Söz konusu liman, Pekin’in yürüttüğü Bir Kuşak Bir Yol projesi kapsamında Çin ile Hint Okyanusu’nu birbirine bağlayacak. Myanmar’ın Çin’in ülkedeki nüfuzuyla ilgili uyarılarına rağmen Pekin liman, tren ve birçok inşaat projesini sonuçlandırmaya çalışıyor.
Aung San Suu Kyi, bu tarihi ziyaret öncesinde Kaçin Eyaleti’ne “nadir” olarak nitelenen bir ziyaret gerçekleştirmişti. Eyalette Çin tarafından finanse edilen ancak halk hareketinin ardından 2011’de askıya alınan büyük bir baraj projesi bulunuyor.
Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Lı Yüçıng, geçen hafta düzenlenen basın toplantısında “Bu tarihi ziyaretin elbette ki tarihi sonuçları olacaktır” ifadelerini kullandı. Analistler ise söz konusu ziyaretin, Çin’in buradaki projelerinin daha fazla toprak elde etmesine ve çevresel kayıplara yol açacağı hakkında Myanmar'daki insan hakları aktivistlerini endişelendirdiğini belirtiyor.
Çin, 2010’dan beri, Myanmar'daki ekonomik çıkarlarına yönelik tehditlerle karşı karşıya. Zira aktivistler direnmeye devam ediyor. Aung San Suu Kyi, selefi Thein Sein’in 2011’de askıya aldığı Çin destekli Myitsone Barajı projesine karşıydı. Ancak iktidara geldiği sırada halkı söz konusu projeye karşı çıkmak konusunda yeniden düşünmeye çağırmıştı.
Uluslararası Af Örgütü Doğu ve Güneydoğu Asya Bölge Direktörü Nicholas Bequelin, ziyaret sırasında imzalanması beklenen altyapı anlaşmalarının “tam şeffaflıktan yoksun” oluşunu eleştirdi. Bequelin, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
 “Çalışmalar öncesinde evleri, sağlıkları ve geçim kaynakları zarar görecek olan kadın, erkek ve çocuklarla yeterli istişareler yürütülmedi. Bu insanlara yeterli korunma sağlanmadı.”
Şi’nin Bir Kuşak Bir Yol kapsamında birçok projeye imzasını atması bekleniyor. Myanmar’ın çehresini değiştirecek olan bu projede devasa gemiler için bir rıhtım ve Doğu ile Batı’yı birbirine bağlayacak olan hızlı bir tren hattı inşası da yer alıyor. Her ne kadar bölge halkı projelere karşı çıksa da Myanmar'ın ekonomisi halen milyar dolar ölçeğinde Çin'e bağımlı. İki ülke arasında diğer başka çıkar ilişkileri de bulunuyor. Öyle ki Çin, 2017 yılında Arakanlıların sınır dışı edilmesinin uluslararası düzeyde kınanması karşısında Myanmar'ı destekleyen birkaç ülkeden biri konumunda. Myanmar’ın bu tutumu, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda “soykırım” olarak adlandırılmış, bu uygulamaların çevresel ve sosyal etkilere yol açacağı vurgulanmıştı.



Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
TT

Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)

Amerikan vatandaşı Joseph Tater, yaklaşık bir yıl boyunca hapishanede ve psikiyatri hastanesinde tutulduktan sonra Rusya'dan ayrıldı.

46 yaşındaki Tater, ağustos ayında Moskova'da otel çalışanlarına kötü muamele ve ardından bir polis memuruna saldırı suçlamasıyla tutuklandı.

Nisan ayında mahkeme, Tater'in yargılanmaya uygun olmadığına karar verdi ve onu “tıbbi nitelikteki zorlayıcı tedbirler” yani zorunlu psikiyatrik tedaviye sevk etti.

Rus yetkililer, Tater'i kararın açıklanmasından önce bir gözaltı merkezinden psikiyatri koğuşuna nakletmişti. TASS'ın o zamanki haberine göre, bir sağlık heyeti Tater'in “gerginlik, dürtüsellik, hayali düşünceler ve davranışlar” sergilediğini belirtmişti.

Rus resmi haber ajansları, Tater'in eylül ayında yapılan duruşmada ABD vatandaşlığından vazgeçmek istediğini ve CIA'nın kendisini takip ettiğini söylediğini bildirmişti.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığına göre kolluk kuvvetleri, “yargı kararıyla psikiyatri hastanesinde tutulan ABD vatandaşı Tater'in Moskova'daki klinikten çıkmasına izin verildiğini ve Rusya topraklarını terk ettiğini” bildirdi.

Rusya, son yıllarda casusluk, Rus ordusunu eleştirmek, hırsızlık ve ailevi anlaşmazlıklar gibi çeşitli suçlamalarla çok sayıda ABD vatandaşını tutukladı. Bu durum, Washington'un Moskova'yı “rehine alma” ve bunları takas işlemlerinde kullanma niyetinde olduğu yönündeki suçlamalarına yol açtı.

ABD ve Rusya çifte vatandaşı olan Ksenia Karelina, nisan ayında, Ukrayna'yı destekleyen bir hayır kurumuna yaklaşık 50 dolar bağışladığı için 12 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra serbest bırakıldı.

Buna karşılık Washington, Rus-Alman vatandaşı Arthur Petrov'u serbest bıraktı. Petrov, ABD yapımı elektronik cihazları Rus ordusuyla iş yapan şirketlere yasadışı olarak ihraç etmekle suçlanıyordu.