AB'den "İdlib'te saldırılar derhal son bulmalı" açıklaması

"Ateşkese rağmen saldırıların tekrarı kabul edilemez"

AB'den "İdlib'te saldırılar derhal son bulmalı" açıklaması
TT

AB'den "İdlib'te saldırılar derhal son bulmalı" açıklaması

AB'den "İdlib'te saldırılar derhal son bulmalı" açıklaması

Avrupa Birliği (AB), Suriye'nin İdlib kentine yönelik düzenlenen saldırılar ve hayatını kaybeden siviller hakkında yayınladığı açıklamada, "İdlib'deki saldırıların tekrar etmesi kabul edilemez ve derhal son bulmalıdır" denildi.
Avrupa Birliği (AB), Suriye'nin İdlib kentine yönelik düzenlenen saldırılar ve saldırılarda hayatını kaybeden siviller hakkında resmi bir açıklama yayınlandı. Açıklamada, "Son birkaç gündür Suriye'nin kuzeybatısında Suriye rejimi ve rejimi destekleyenlerce düzenlenen hava saldırılarında çoğu sivil, kadın ve çocuk en az 35 kişi öldü. Yine bir ateşkes ihlal edilmiş oluyor. Sadece son bir ay içinde 350 binden fazla sivil yerinden oldu. Sivilleri hedef alan mükerrer hava saldırıları ve bombardımanlar da dahil İdlib'deki saldırıların tekerrürü kabul edilemez ve bu saldırılar derhal son bulmalı. Bu acımasız saldırılar devam ettikçe AB de Esad rejimine karşı müeyyideleri dikkatle değerlendirmeye devam edecektir" ifadeleri kullanıldı.
"İnsani yardım örgütlerinin yardımları hızlı, güvenli ve engelsiz bir şekilde muhtaç durumdaki sivillere ulaştırabilmesini sağlamanın büyük önem taşıdığını vurgulamak istiyoruz" diyen AB, "İnsani yardım koridorları, uluslararası insan hukukuna tam riayetin yerini tutamaz" açıklamasını yaptı.
AB adına yapılan açıklamanın devamında ise, "Birleşmiş Milletler (BM) tarafından terör listesinde yer alan grupların İdlib'deki varlığı hepimizi endişelendirmektedir. BM'nin de yetkilendirdiği gibi bu gruplarla mücadele, uluslararası insancıl hukukun göz ardı edilmesine izin verildiği anlamına gelmemektedir. BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararı uyarınca BM himayesinde sürdürülebilir bir siyasi çözüme doğru çabalar öncelik olmaya devam etmektedir. İdlib'de düşmanlıkların devam etmesi, geleceğe doğru tek yol olan müzakereye dayalı çözüme olan inancı tahrip etme riski taşımaktadır" denildi.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times