Libya'da bir kişi '2012 Bingazi saldırısı'na karıştığı gerekçesiyle 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Libya'da bir kişi '2012 Bingazi saldırısı'na karıştığı gerekçesiyle 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı
TT

Libya'da bir kişi '2012 Bingazi saldırısı'na karıştığı gerekçesiyle 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Libya'da bir kişi '2012 Bingazi saldırısı'na karıştığı gerekçesiyle 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı

47 yaşındaki bir Libyalı ABD’de bir mahkeme tarafından 19 yıl hapse mahkum edildi. Söz konusu kişiye 2012 yılında ABD’nin Bingazi Konsolosluğu’na düzenlenen saldırıya karıştığı suçlaması yöneltilmişti.
Washington mahkemesindeki bir hakim, Haziran 2019'da terörizm ve diğer suçlardan hüküm giymiş olan Mustafa el-İmam'ı 19 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı.
11 Eylül 2011'de Bingazi'deki ABD konsolosluğuna ve yanındaki CIA binasına düzenlenen saldırıda, Büyükelçi Christopher Stevens ile birlikte üç Amerikalı daha öldürülmüştü.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, "Her biri Amerikan ideallerinin uğruna hayatlarını feda etti. Mustafa el-İmam hakkında verilen karar böylesine iğrenç bir suç işlemeye çalışanlara güçlü bir mesaj gönderdi” dedi.
Amerikan kuvvetleri Ekim 2017'de Libya'da bulunan Mustafa el-İmam’ı yakaladı ve ABD'ye getirdi.
Savcı Jesse Liu konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Mustafa el-İmam, Bingazi'deki ABD Konsolosluğu’na ve yanındaki CIA binasına düzenlenen terör saldırısında önemli bir rol oynadı" dedi.
Liu, "Bugünkü karar, ister yurt içinde ister yurt dışında, ister sivil ister resmi yetkili olsun Amerikalıların güvenliğinin her zaman bizim önceliğimiz olacağını hatırlatıyor. Terörist bir eylem kim tarafından gerçekleştirirse gerçekleştirilsin, onu bulur ve adalete teslim ederiz. Davacılara göre Amerikan konsolosluğuna düzenlenen saldırı sırasında Mustafa el-İmam, Ahmed Ebu Hatale ile temas halindeydi. Hatale ise 2014 yılında ABD kuvvetleri tarafından yakalanan ve ABD'ye getirilen bir başka Libyalı” ifadelerini kullandı.
Hatale, söz konusu saldırıya karıştığı için Haziran 2018'de 22 yıl hapse mahkum edildi. Stevens'ın ölümü, cumhuriyetçi diplomatları korumakta zafiyet göstermekle suçlanan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a karşı dozu artan siyasi bir fırtınaya yol açtı. Bu dava Hillary Clinton'ın 2016’daki başkanlık seçimleri için yürüttüğü kampanyaya gölge düşürmüştü. Hillary Clinton 2016’daki başkanlık seçimlerinde Donald Trump'a kaybetmişti.



'Cenevre Diyaloğu' İran ve İsrail füzeleriyle yarışıyor

Cenevre'de dün düzenlenen Avrupa-İran bakanlar toplantısından (AFP)
Cenevre'de dün düzenlenen Avrupa-İran bakanlar toplantısından (AFP)
TT

'Cenevre Diyaloğu' İran ve İsrail füzeleriyle yarışıyor

Cenevre'de dün düzenlenen Avrupa-İran bakanlar toplantısından (AFP)
Cenevre'de dün düzenlenen Avrupa-İran bakanlar toplantısından (AFP)

Tel Aviv ve Tahran arasındaki çatışma yeni hedeflere doğru genişlerken, Avrupalılar dün Cenevre'de ABD'nin doğrudan görüşme mesajını ileterek, İran ile diyalog yolunu açmaya çalıştı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile İngiltere, Fransa ve Almanya dışişleri bakanlarının yanı sıra AB'nin dış politika şefi Kaja Callas arasında diplomatik yolu canlandırma umuduyla görüşmeler yapıldı.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, “İranlı meslektaşlarımızla ciddi görüşmeler yaptığımız için memnunum” dedi. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy İran'ı “Amerika ile görüşmelerine devam etmeye” çağırırken, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot “görüşmelerin bölgedeki durumu yatıştırmayı amaçladığını” vurguladı.

İran heyeti, Avrupa ülkeleriyle yapılan görüşmelerin saygılı bir atmosferde gerçekleştiğini belirterek, “saldırganlığın durdurulmasının Batılı ülkelerle samimi diplomatik yolun açılması için bir ön koşul olduğunu” kaydetti.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre toplantı öncesinde Avrupalı dışişleri bakanları İranlı mevkidaşlarına ABD'nin, nükleer kapasitesini zayıflatmak için İsrail'le birlikte İran'a saldırmayı düşünse de ülkesiyle doğrudan görüşmelere açık olduğunu söyledi. Reuters'in haberine göre üst düzey bir İranlı yetkili, İran'ın uranyum zenginleştirmeye getirilecek kısıtlamaları görüşmeye istekli olduğunu söyledi, ancak özellikle İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının devam ettiği bir ortamda zenginleştirmenin tamamen yasaklanmasının reddedileceğini vurguladı.

“Cenevre diyaloğu”, hedef listesini güvenlik ve askeri kurumlar ile altyapıyı da kapsayacak şekilde genişleterek sekizinci gününe giren İran-İsrail savaşının önüne geçmiş gibi görünüyor. Başkent Tahran'daki mahallelerin yanı sıra İran'ın kuzey ve batısındaki dağınık bölgeler de İsrail saldırılarına sahne oldu ve bu saldırılardan bazıları askeri mevzileri, platformları, füze depolarını ve güvenlik karargahlarını vurdu.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, İsrail ordusuna İran içindeki saldırılarını yoğunlaştırma talimatı verdi. Katz yaptığı açıklamada, “Rejimin tüm sembolleri ve Besic (güçleri) ve Devrim Muhafızları gibi rejimin güç üssü, halkı bastırma mekanizmaları bombalanmalıdır.” İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de İran'la savaşta “uzun bir sefer” için hazırlanılması gerektiğini belirtti ve halkı “zor günlere” hazırlanmaya çağırdı. Zamir, ülkesinin “bu büyüklükteki bir tehdidi ortadan kaldırmak için tarihimizdeki en karmaşık sefere çıktığını” söyledi.

İran İsrail'in saldırılarına balistik füze yağmuruyla karşılık verdi. İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Nevatim ve Hatzerim'deki İsrail hava üsleri de dahil olmak üzere, İsrail içindeki hedeflere karşı Gerçek Vaat 3 Operasyonu'nun 17. dalgasını gerçekleştirdiğini açıklarken, DMO “yeni nesil füzeler” kullanma tehdidinde bulundu.

İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarla ilgili olarak UAEK Başkanı Rafael Grossi, İsrail'in İran'ın güneyindeki Buşehr tesisine yönelik bir saldırısının, aşırı miktarda radyoaktivite salınımı nedeniyle bölgesel bir felakete yol açabileceği uyarısında bulundu. Grossi, savaşın başlamasından bu yana herhangi bir radyoaktif sızıntı tespit edilmediğini ifade etti.