​Rusya Putin sonrası ne yapacak?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (EPA)
TT

​Rusya Putin sonrası ne yapacak?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (EPA)

“Peki ya Vladimir Putin’den sonra?” Mevcut devlet başkanının 2018'deki seçim zaferinin ardından, Rusya dâhili ve hâricinde bu sorunun cevabına odaklanıldı. Rus anayasasına göre Vladimir Putin’in üçüncü bir döneme adaylığını koyamadığı gibi Rusya'da şuan bu derece popüler olan başka bir siyasetçi bulunmuyor. Bu nedenle 2024’ün yani başkanlık seçimlerinin ardından neler yaşanacağı konusunda soru işaretleri ve çeşitli senaryolar yer alıyor. Bazıları “vekil sürecinin” uygulanmasını, yani 6 yıl sonra Putin’in yeniden göreve getirilmesi için şimdilik popüler olmayan sembolik, emanetçi bir figürün seçilmesini öngörüyor. Bir diğerleri, Putin’in adaylığını yeniden koymasını engelleyen anayasanın değiştirilmesinden bahsediyor. Bazı analistler ise Putin’in devlet başkanlığı görevinin bitiminin ardından, iç ve dış siyaseti yönlendirecek yetkileri elinde tutması için başkanlığa geçmesini, cumhurbaşkanlığı yetkilerinin ise azaltılması olasılığını öne sürüyor.
Rusya, Putin’in 15 Ocak’ta parlamentoya yıllık mektubunu yollamasının ardından bambaşka bir senaryoyla karşı karşıya. Başkanın yetkileri gerçekten de azaltılacak. Öyle ki Putin, bu yetkilerin anayasal değişiklikler yoluyla devlet kurumları arasında dağıtılmasını öneriyor. Devlet Dumasının; Başbakan, milletvekilleri ve bakanların isimlerini onaylaması gerekiyor. Ayrıca devlet başkanı, Federasyon Konseyine danışarak polis ve ordu gibi tüm silahlı kuvvetler organlarının başkanlarını atayacak. Bu konsey aynı zamanda Rusya illerindeki savcıların atamasına ilişkin istişarelere katılacak. Böylece bu savcıların daha bağımsız olması sağlanacak. Başkan Putin'in önerisine göre, Anayasa Mahkemesinin rolü ve devlet meclisindeki muhafazakarların sesi artacak. Devlet meclisi, iç ve dış politika eğilimlerini belirleyecek ve devlet kurumlarının yürüttüğü çalışmaları koordine edecek.
Devlet Başkanı Vladimir Putin’in tüm bu önerilerinin ardından, Dimitri Medvedev başkanlığındaki Rusya hükümeti istifa etmiş, daha sonra ise, 2010’dan bu yana Federal Vergi Dairesi Başkanı olan Mihail Mişustin, yeni hükümete başkanlık etmek üzere atanmıştı. Vergi Dairesi, oldukça çalışkan ve deneyimli olduğu bilinen Mişustin sayesinde, Rusya'daki vatandaşlar ve şirketler için daha rahat ve elverişli bir kurum haline gelmişti. Vergi tahsilatını artırmayı başaran Mişustin, çoğu soruna da çözüm olanağı sunmuştu.
Yeni Rus hükümetinde şuan 6 başbakan yardımcısı, 9 yeni bakan mevcut. Ancak bu değişiklikler, esas olarak, sosyal meselelere odaklanan hükümet üyeleriyle ilgili. Eğitim, yüksek öğretim, sağlık, çalışma, sosyal koruma ve spor alanlarında yeni bakanlar atandı. Bu değişiklikler, Vladimir Putin'in söz konusu mektubunda yer alan ilk bölüme dayanıyor. Öyle ki Putin, konuşmasının yarısından fazlasında yani yaklaşık 40 dakika boyunca demografik ve sosyal meselelerden bahsetmişti. Bu konuların öncelikli hâle gelmesi, anlaşılabilir bir durum. Zirâ güçlenip dış zorluklara karşı direnç kazanan Rusya, şimdi uluslararası arenada oldukça önemli bir rol oynuyor. Bu yüzden şuan için iç sorunlara odaklanmanın zamanı gelmiş bulunuyor.
Bu noktada şu soru ön plana çıkıyor: Tüm bu değişiklikler Rusya’nın dış politikasına nasıl yansıyacak? Moskova, mevcut stratejisine sadık kalacağa benziyor. Öyle ki, Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, makamlarını koruyor. Bu da Putin’in bu kişilerin çalışmalarından memnun olduğu anlamına geliyor. Diğer yandan, yeni hükümetin kurulmasından önce bazı analistler, dışişleri bakanının değişme olasılığına dikkat çekmişti. Lavrov’un, Putin’den istifa etmesine izin vermesini defalarca talep ettiği söylentileri de mevcut. Rus basınına göre; Devlet Başkanlığı yeni İdare Başkanı Anton Vaino, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ve Federasyon Konseyi'nde Dışişleri Komitesi Başkanı Konstantin Kosaçev, Lavrov’un yerine geçebilir. Ancak Lavrov hâlâ görevde. Uzmanlar, Putin’in yaklaşan ABD başkanlık seçimleri nedeniyle bu pozisyona başka birini atamadığını öne sürüyor.
Tüm bunlarla beraber, Putin aynı zamanda; başbakan, milletvekilleri, bakanlar, Devlet Duması milletvekilleri, Federasyon Konseyi üyeleri, hakim ve valilerin yabancı vatandaşlığa veya yurtdışında oturum iznine sahip olmamaları konusunda anayasal bir yasak getirilmesini önerdi. Dolayısıyla hedefler oldukça açık. Moskova'nın isteği, diğer ülkelerin politikasını etkilemesine neden olacak yolların önünü kapamak. Böyle bir tabloda, bir yandan Rusya dış politikasının mevcut ilkelere dayanmaya devam etmesi, diğer yandan ise Moskova'nın uluslararası sahnedeki eylemlerinin daha bağımsız ve ulusal çıkarlarına daha bağlı hale gelmesi bekleniyor.



ABD yapımı ATACMS füzeleri Rusya-Ukrayna savaşında ne kadar etkin?

Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)
Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)
TT

ABD yapımı ATACMS füzeleri Rusya-Ukrayna savaşında ne kadar etkin?

Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)
Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)

Muhammed Rimal

Ukraynalı yetkililer, Rusya-Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat 2022 tarihinden beri bu çatışmada kendi lehlerine bir gelişme kaydedebilmek için NATO üyesi müttefiklerine ve ABD'ye kendilerine balistik füze sağlamaları için baskı yapıyorlar.

ABD ancak savaşın üzerinden yaklaşık 18 ay geçtikten sonra Ukraynalı yetkililerin bu talebine karşılık verdi ve geçtiğimiz yıl eylül ayında Ukrayna ordusuna ABD yapımı Ordu Taktik Füze Sistemi (Army Tactical Missile System/ATACMS) füzeleri tedarik etti.

Füzeler teslim edildikten bir ay sonra Ukrayna'da test edildi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ATACMS füzelerinin Rusya topraklarındaki hedefleri isabetli bir şekilde vurmada etkili olduklarını kanıtladıklarını’ söyledi.

ATACMS füzelerinin Ukrayna'nın elinde olmasına rağmen, ABD'nin bu sistemin kullanımı için izin verdiği menzil, Rusya topraklarının derinliklerinde bulunan hedeflere kadar değil, Ukrayna topraklarında konuşlu Rus güçlerinin mevzilerine kadardı. Bu durum, mevcut savaşta ellerinin kollarının bağlandığını düşünen Ukraynalılar tarafından tepkiyle karşılandı. Ta ki ABD yönetimi, kısa bir süre önce ATACMS füzelerinin kullanım menzilinin genişletilmesine izin verene kadar.

ABD Ordusu ATACMS füzelerine ait bir dosya fotoğrafı (AFP)ABD Ordusu ATACMS füzelerine ait bir dosya fotoğrafı (AFP)

Bu iznin, Ukrayna'nın ATACMS füzeleri almasından bir yıl sonra, Joe Biden'ın görev süresinin bitmesine iki ay kala verilmesi zamanlaması bakımından dikkati çekiyor. ABD desteğinin düzeyi ve niteliği açısından önemli bir gelişme olarak görüldü. Ukrayna, ABD yönetiminden aldığı izni 19 Kasım'da Rusya topraklarına 6 füze fırlatarak hızlı bir şekilde pratiğe döktü.  Bunlardan beşi Rusya’nın hava savunma sistemi tarafından püskürtülürken, altıncısı Rusya'nın Bryansk bölgesine düştü. Peki, ATACMS füzelerinin özellikleri ne ve neden şimdi kullanılmasına izin verildi?

Füzelerin özellikleri ve etkinlikleri

ATACMS füzeleri, başlıklarında bulunan misket bombalarının miktarına ve ulaştıkları menzile göre farklılık gösteren ve bu isimle bilinen karadan karaya taktik füzeler ailesine ait bir silah. Amerikan Lockheed Martin şirketinin fabrikalarında 1983 yılında üretildi. ABD ordusunun envanterinde iki tip ATACMS füzesi bulunuyor. Bunlardan birincisi Irak Savaşı'nda kullanılan ve 300 bomba mermisi taşıyan ve 70 ile 300 kilometre arasında menzile sahip olan M39A1 (Block IA). İkincisi ise ilk kez 2004 yılında kullanılan M57 modeli.

Mevcut ABD yönetimi, görev süresinin sona ermesine yaklaşık iki ay kala Ukrayna'ya ATACMS füzeleriyle Rusya topraklarının derinliklerine saldırma izni verdi.

Ukrayna'da kullanılmasına izin verilen ATACMS füzeleri, 3,98 metre uzunluğunda ve 61 santimetre çapında. Ağırlığı 160 ile 560 kilogram arasında değişen, patlayıcılığı ve tahrip gücü yüksek bir WDU18 savaş başlığı taşıyor. Her biri 0,06 cm çapında ve 0,59 kg ağırlığında küre şeklinde yaklaşık 300 adet M74 bombacığından oluşuyor. Üretim maliyeti yaklaşık bir buçuk milyon ABD dolarını buluyor. ATACMS füzeleri, M270 MLRS fırlatıcısından, yani mobil platformlardan fırlatılır ve yüksek hassasiyetli navigasyon ve GPS teknolojisine dayanan otonom bir güdüm sistemi tarafından yönlendirilerek hassas vuruşlar yapmalarını sağlar.

Füze, 3 Mach üzerindeki (1 Mach saat başına bin 225 kilometredir) yüksek hızlara ulaşabilir ve nihai menzili olan 300 kilometreye 5 dakika içinde ulaşır. Yüksek hızı nedeniyle, kara savunma sistemleri tarafından yakalanması oldukça güçtür. Bu hız aynı zamanda kara kuvvetlerinin hareketliliğini de engeller ve sınırlar.

ATACMS füzeleri ilk kez 1990'lı yılların başlarında İkinci Körfez Savaşı'nda kullanıldı. Bu savaşta M270 füze rampasından 32 adet ATACMS füzesi fırlatıldı. Daha sonra 2003 yılında Irak’ın işgali sırasında 450'den fazla, 2015 yılından bu yana dünya genelinde 560'ın üzerinde ATACMS füzesi ateşlendi. Halihazırda başta Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Türkiye, Yunanistan, Güney Kore ve Romanya olmak üzere birçok ülkenin ordularının envanterinde yer alıyor. Ancak 1990'lardan bu yana sadece ABD ve Güney Kore, ATACMS füzelerini savaşta, eğitimde ve tatbikatlarda kullanıyor.

Saldırı amaçlı olarak menzil içindeki hedeflerine ulaşıp onları isabetli bir şekilde vurabilen ATACMS füzeleri, bu derinliğe ulaşarak Ukrayna'nın saldırı kabiliyetini arttırıyor. ATACMS füzeleri kamu binaları ve hava üsleri gibi Rusya’nın hayati öneme sahip tesislerini, cepheden uzaktaki ikmal hatlarını, bu füzelerin menzili içindeki altyapı, ulaşım ve iletişim ağlarını hedef alabilir ve bazı haberlere göre Kuzey Kore’den askerlerin konuşlandırıldığı Kursk bölgesine ulaşabilir. Rusya’nın savunma sistemini delemeyecek olsa da en azından Ukrayna içinde konuşlu Rus askerlerine destek sağlayan lojistik merkezlerinde işleri sekteye uğratacak olan ATACMS füzeleri, ayrıca ilerleyen güçlere de ateş desteği sağlayabilir.

ABD kararının nedenleri

Mevcut ABD yönetimi, görev süresinin sona ermesine yaklaşık iki ay kala Ukrayna'ya ATACMS füzeleriyle Rusya topraklarının derinliklerine saldırma izni verdi. Peki ama ATACMS füzelerinin neden şimdi kullanılmasına izin verildi?

Mevcut ABD yönetimi kararının Rusya-Ukrayna savaşının seyrinde niteliksel bir değişikliğe yol açacağını ve kendisini bu savaşın içinde doğrudan ve aktif bir taraf haline getireceğini, savaşın niteliğindeki herhangi bir değişikliğin uluslararası dengede ya da en azından bölgede bir değişikliğe yol açacağını düşünmüyor. Aksine ATACMS füzelerinin gönderilmesinin savaşın gidişatı üzerinde önemli bir etkisi olmayacağını ve bu füzelerin bölgedeki oyunun kurallarını değiştirebilecek sihirli bir değnek olmadığını, ancak en azından Ukrayna'ya destek sağlayacağını düşünüyor. Bu desteği de Rus ordusunun arka üslerini bu füzelerin menziline dahil ederek veriyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukraynalıların ATACMS füzelerini kendi başlarına kullanamayacaklarını, ABD'li danışmanların uzmanlığına ve yardımına ihtiyaç duyduklarını, bunun da Ukrayna topraklarında ABD askerinin konuşlandırılmasını gerektirdiğini, bu durumun tıpkı NATO birliklerinin Ukrayna'da konuşlanması gibi Rusya için bir tehdit oluşturduğunu söyledi.

Emekli ABD Hava Kuvvetleri Albayı Cedric Leighton’a göre ABD bu kararı, Kuzey Kore askerlerinin Rusya ordusuyla birlikte savaşmak üzere bölgeye geldiğine ilişkin bilgilere misilleme olarak aldı.

Peki, siyaset sahnesinde Biden yönetimi Cumhuriyetçileri Rusya, NATO, Çin ve Kuzey Kore'nin dahil olduğu küresel bir krizin ortasına nükleer silahlar olmadan sokmak için topu Cumhuriyetçilerin sahasına mı atmaya çalışıyor?

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Kiev'de düzenlediği basın toplantısında, 19 Kasım 2024 (AFP)Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Kiev'de düzenlediği basın toplantısında, 19 Kasım 2024 (AFP)

Biden yönetimi tarafından alınan bu karar, sadece Washington'ın Ukraynalılara daha önce verdiği taahhütlerin yerine getirilmesi mi, yoksa ABD iç siyasetinde Biden döneminde uluslararası çatışmaların Trump dönemindekinden daha az olduğunu iddia etmek amacıyla kullanılacak küresel gerilimlere doğru bir ittirme hamlesi mi?

Rusya'nın Güney Lübnan'da durumu izleme misyonuna katılması henüz kararlaştırılmamış ve büyük olasılıkla gerçekleşmeyecek olsa da jeopolitik düzeyde Rusya üzerindeki baskının hafifletilmesi yönünde bir eğilim olduğu kesin

Trump'ın seçim kampanyası hem ABD içinde hem de dışında ekonomik boyuta öncelik vermek üzerine kuruluydu. Bu da ABD'nin küresel piyasalardaki en büyük rakibi olan Çin'e doğru yönelmek istediği, bunun için de Ortadoğu ve Rusya'daki savaş sahalarının sakinleştirilmesi gerektiği anlamına geliyor. Trump'ın seçim kampanyası, Demokrat Partili yönetimin neden olduğu ve ABD Hazinesinin çatışma bölgelerindeki müttefiklerine sağladığı mali destek ya da ABD ekonomisinin çeşitli yerlerdeki savaşların gerekliliklerini karşılamak için silah üretimine yaptığı harcamalar nedeniyle daha da kötüleşen ekonomik sorunlar, göç, işsizlik, Amerikan vatandaşlarının yararlandığı sosyal hizmetler ve diğer konulara öncelik vermeye yönelikti.

Biden yönetimi, Cumhuriyetçiler arasında Rusya üzerindeki baskıyı hafifletme ve Ukrayna meselesinin arka planında onunla olan çatışmayı azaltma eğilimi olduğunun farkına vardı. Lübnan'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararının uygulanması için uluslararası izleme organına katılması önerilen ülke olarak Rusya'nın adı öne sürüldü. Bu durum, kararın Suriye üzerinden Hizbullah'a silah geçişinin engellenmesiyle ilgili kısmının uygulanmasının Rusya tarafından garanti edilmesi karşılığında, Rusya'nın bölgedeki rolünün kısmen de olsa yeniden canlandırılması olarak yorumlandı. Bu da Rusya'ya Suriye toprakları içerisinde, en azından Lübnan'a komşu bölgelerde daha geniş bir kontrol alanı vermek anlamına geliyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla'dan aktardığı analize  göre bu bölge, ABD ve NATO tarafından çeşitli yaptırımlar uygulanan Rusya'nın ihtiyaç duyduğu ekonomik boyutlara sahip. Rusya'ya bu rolün verilmesi kaçınılmaz olarak İran ve Türkiye'nin Suriye'deki varlığı pahasına olacak bir hamle. ABD böylece İran'ın Suriye'deki varlığını ve nüfuzunu büyük ölçüde azaltmış olacak, bu da Lübnan'daki bu etkinin boyutuna ve Lübnan'a silah girişine yansıyacak.

Rusya'nın Güney Lübnan'da durumu izleme misyonuna katılması henüz kararlaştırılmamış ve büyük olasılıkla gerçekleşmeyecek olsa da jeopolitik düzeyde gerek Ukrayna ile arasındaki gerginliği yatıştırarak gerekse kendisine yönelik mali cezai tedbirleri hafifleterek ve Suriye'de daha fazla nüfuz alanı tanıyarak olsun, Rusya üzerindeki baskının hafifletilmesi yönünde bir eğilim olduğu kesin.

Tüm bu senaryolar, yeni ABD yönetiminin bölgedeki sıcak meselelere ilişkin yönelimlerinin ve yeni dönemde dünyanın geleceğine ilişkin görüşünün sonucunu beklemeye devam ediyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.