Disney, Bambi’yi Marvel senaristine emanet etti

Bambi'nin üç Oscar adaylığı bulunuyor (Disney)
Bambi'nin üç Oscar adaylığı bulunuyor (Disney)
TT

Disney, Bambi’yi Marvel senaristine emanet etti

Bambi'nin üç Oscar adaylığı bulunuyor (Disney)
Bambi'nin üç Oscar adaylığı bulunuyor (Disney)

Disney, Aslan Kral’ın (The Lion King) yeniden çevriminin 2019’daki başarısının ardından bir başka klasik Bambi’yi de canlı çekim uyarlaması yapıyor. 
Projeye yakın kaynakların TheWrap’e aktardığına göre 1942 tarihli animasyon klasiğinin senaryosu için Geneva Robertson-Dworet (Captain Marvel, Tomb Raider) ve Lindsey Beer (Sierra Burgess is a Loser, Chaos Walking) ile anlaşıldı.
Canlı çekim uyarlamasının yapımını Elveda (The Farewell) filmine de imza atan prodüksiyon şirketi Depth of Field üstlenecek.
Animasyon klasiği, arkadaşları tavşan Thumper ve kokarca Flower ile doğup büyüdüğü ormanı keşfe çıkan genç geyik Bambi’yi konu alıyor. Bambi büyüdükçe, yetişkinliğe uzanan yolda, orman dünyasında trajedi kadar güzellik ve neşenin de olduğunu öğreniyor. Film En İyi Şarkı, En İyi Film Müziği ve En İyi Ses olmak üzere üç Oscar adaylığı almıştı.
Stüdyo, hem Aslan Kral, hem de Guy Ritchie’nin Aladdin’iyle uluslararası gişede 1’er milyar dolar (yaklaşık 5,9 milyar TL) hasılat yaparak 2019’da gösterime giren animasyon klasiği uyarlamalarıyla ciddi bir başarı yakalamıştı.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, stüdyonun planları arasında Halle Bailey’nin başrol oynayacağı Küçük Denizkızı (The Little Mermaid) ve David Lowrey’nin Peter and Wendy’si var.
Robertson-Dworet ve Beer sektörün en çok aranan önemli senaristlerinden ve ikili şu an Universal’ın ana karakterleri kadınlardan oluşan Hızlı ve Öfkeli (Fast & Furious) yan filmini yazıyor.
Robertson-Dworet ve Beer, senarist Nicole Perlman’la (Galaksinin Koruyucuları - Guardians of the Galaxy) birlikte, kadın karakterlerin ön planda olduğu yapımlarıyla bilinen Known Universe firmasını yönetiyor.



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe