​Suriye Rus ve Fars kültür emperyalizminin kıskacında

​Suriye Rus ve Fars kültür emperyalizminin kıskacında
TT

​Suriye Rus ve Fars kültür emperyalizminin kıskacında

​Suriye Rus ve Fars kültür emperyalizminin kıskacında

Esed rejiminin 2020-2021 akademik yılı için lisans ve lisansüstü (yüksek lisans ve doktora) seviyelerde 500 Rusça bursu sağlayacağını açıklaması, Suriye'deki Rus-İran rekabetinin yoğunlaştığının bir işareti olarak görülüyor.
Duyuru, İran’ın Suriye ile olan “ortak işbirliğini sağlamlaştırmak ve derinleştirmek amacıyla” İran Eğitim Öğretim Bakanı Muhsin Hacı Mirzâî’nin seçmeli dil olarak Farsçayı Suriye’deki eğitim sistemine dâhil etme yönündeki çalışmalara yönelik açıklamalarından birkaç gün sonra geldi. Açıklama, bilimsel ve eğitimsel alanlarda deneyim ve uzmanlık aktarımı, teknik ve mühendislik hizmetlerinin geliştirilmesi ve okulların restorasyonunu kapsayan Tahran ile Şam arasında imzalanan anlaşma hükümlerinden biri bağlamında değerlendiriliyor.
Farsçanın Suriye’deki eğitim sistemine girmesi, Şam yönetiminin İngilizce ve Fransızcanın yanı sıra seçmeli bir dil olarak Rusçayı eğitim müfredatına dâhil etmesinden yaklaşık dört yıl sonra gerçekleşti.
İran, Halep kırsalında ve Suriye’nin diğer bölgelerinde birçok okul yenileme projesi gerçekleştirmiş olsa da, bu kez Rusça gibi Farsçanın da seçmeli bir dil olarak hükümet müfredatına dâhil edilmesi karşılığında okulları restore etmeye hazır olduğu duyurdu. Zira İran, Şam ve Lazkiye’de İran Başbakanlığına bağlı eğitim merkezlerinde Farsça öğretimini yaygınlaştırmak suretiyle askeri nüfuzunu kültürel nüfuzuyla desteklemeye çalışıyor. İran ayrıca, Şam Üniversitesi’ndeki Yabancı Diller Eğitimi Bölümü, Suriye Askeri Okulu’ndaki Farsça Öğretim Merkezi, Suriye’nin çeşitli vilayetlerindeki Humeyni okulları ve şubeleri, Şam’ın Zeynel Âbidîn Mahallesi’ndeki Huseyniyyetu’l-Mehdî ve Seyyide Rukayye Üniversitesi, Tartûs ve diğer illerdeki el-Hucce merkezlerinde faaliyet gösteriyor.
İran Eğitim Bakanı’nın Suriye’deki okulları restore etme konusundaki açıklamaları, İran’daki yüzlerce derme çatma okul bulunduğunu bildiren İranlı aktivistler arasında geniş çaplı eleştirilere sebep oldu. İran hükümetinin raporları, yaklaşık 160 bin sınıfın güvensiz, İran okullarının yüzde otuzunun ya yıkık ya da onarılmaya muhtaç olduğunu gösteriyor. Bu arada Suriyeliler, İran’ın Suriye hükümetinin eğitim sahasına müdahalesini, İran’ın rakibi Rusya’nın bu yöndeki girişiminin aksine “tam bir felaket” olarak kabul ediyor. Zira ister müfredatta isterse de özel enstitülerde ve okullarda Rusçanın ikinci dil olarak öğretilmesi Suriyeliler tarafından müspet bir karşılık bulurken, Farsça öğrenmeye yönelik talep Şii Müslümanlar ve çok az sayıdaki diğer gruplarla sınırlı kalıyor.
Son on yıl içinde Suriye’nin Akdeniz sahilindeki kasabalarında açılan İran İslami Okulları (Rasûlu’l-A‘zam orta ve lise okulları) da başarı sağlayamadı. Suriye Vakıflar Bakanlığı 2017’de bu okullarda Suriye’nin resmi eğitim müfredatını öğretilmesi şartını getirdikten sonra kapattı.
İran’ın eğitim sahasında nüfuzunu artırması, Suriye toplumsal hayatında bir zemin oluşturma hedefine asla hedefine ulaştıramaz. Şam’da ismini açıklamayan muhalif bir Suriyeli Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Suriyelilerin çoğu İran kültürünün yayılmasıyla ilgili endişeler taşıyor, zira bu kültür dini-mezhebî bir temele dayanıyor. Bu endişenin birçok sebebi var, bunlardan en önemlisi ise Suriyelilerin çoğunluğunun Arap olması ve tarihi olarak ortada bir Arap-Fars düşmanlığının bulunmasıdır. Nüfusun çoğunluğunun Sünnî olması bir diğer sebeptir. Ayrıca tarihi Sünnî-Şii düşmanlığına ek olarak Hıristiyanlar, Düziler, Alevîler ve İsmaililer gibi Suriyeli diğer dini gruplar İran’ın içine kapalı dini eğitiminden korkuyorlar.” dedi.
Suriye muhalefeti, Suriyelilerin, Hıristiyanlığı yayma gibi bir amaç taşımadığı için Rusçayı kabul ettiklerini belirtiyor. Ayrıca Rusya, İran’dan çok daha açık ve gelişmiş bir ülke. Dahası Rusça öğrenmenin yakın gelecekteki faydaları çok daha fazla görünüyor. Farsça öğrenmek sadece İran’ın kapısını açarken, Rusça öğrenmek Rusya ve Avrupa’ya açılan bir kapı.
Suriye muhalefeti, 2015’ten bu yana Suriye’de Rusça öğreten okul sayısının 170’i aştığına, 20 binden fazla öğrencinin Rusça öğrenmekte olduğuna ve sayının giderek arttığına dikkat çekiyor. Ayrıca Tartûs, Lazkiye ve Şam’daki kültür merkezlerinin faaliyetlerine olan talebin arttığı ifade ediliyor. Öte yandan, Suriye’nin sahil bölgelerinde Rusya devlet başkanının adını ve Rusça isimler taşıyan birçok kafe, restoran ve ticarethanenin ortaya çıktığı belirtiliyor. Ayrıca Rus yemekleri Suriye sofralarında da yerini almaya başladı. Bu ise İran’ın kendi ülkesi dışında gerçekleştirmede başarı sağlayamadığı bir şey.
İran’ın Suriye’deki eğitim alanına müdahalesinin, Rusya’nın 2015 yılında Suriye rejimi lehine yaptığı müdahalenin ardından artış gösterdiği ifade ediliyor. Geçtiğimiz üç yıl boyunca Suriye’de, “Öğretmen Eğitimi Üniversitesi, El Mustafa Üniversitesi, Fârâbî Üniversitesi, Âzâdi İslâmî Üniversitesi ve İslam Mezhepleri Fakültesi gibi çeşitli İran üniversitelerinin birçok şubesi açıldı.
Suriye muhalafeti ve uluslararası kamuoyu tüm bu gelişmeleri Rusya ve İran'ın Suriye'de yürüttükleri kültür emperyalizmi politikaları olduğunu belirtiyor.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.