ABD kamuoyu, Trump'ın ilan ettiği Ortadoğu Barış Planı'nı seçim yatırımı olarak görüyor

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
TT

ABD kamuoyu, Trump'ın ilan ettiği Ortadoğu Barış Planı'nı seçim yatırımı olarak görüyor

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail-Filistin sorununa çözüm olarak sunduğu ve medyada Yüzyılın Anlaşması olarak da bilinen Ortadoğu Barış Planı’yla ilgili ABD medyasında yorum yapan uzmanlar ve Ortadoğu barış sürecinde aktif rol almış eski diplomatlar, Yüzyılın Anlaşması’nın Trump ve İsrail Başbakanı Netanyahu’nun seçim yatırımı olduğu görüşünde birleşti.
ABD’deki ana akım medyanın çok az bir bölümü, Trump’ın Netanyahu ile birlikte planı duyurduğu basın toplantısını canlı yayında verdi. Trump’a olan desteğiyle bilinen Fox News ise toplantının tamamını ve Netanyahu’nun konuşmasının bir bölümünü yayınladı. Bazı kanallar basın toplantısından kesitler yayınlarken, bazıları ise planın yaratacağı muhtemel etkilerin değerlendirildiği tartışma programlarına yer verdi.
Gözlemciler, medyadaki bu tabloyu, Trump’ın dikkatleri azil soruşturmasından kaçırma girişiminin başarısızlığı olarak değerlendirdi.
Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü araştırmacısı Ghaith al-Omari, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Trump’ın daha önce dış politikayı seçim malzemesi olarak kullanmakta başarılı olduğunu ancak bu sefer ABD kamuoyunun dikkatlerini azil soruşturmasının üzerinden çekmeyi başaramadığını söyledi. Ortadoğu’daki barış sürecinin ABD çıkarlarına tehdit oluşturmaması nedeniyle ABD’li seçmenin gündeminde olmadığını anlatan Omari, seçmenin daha çok Çin ile ticaret savaşına, Rusya’nın seçimlere muhtemel müdahalesine ve İran’ın yeni bir savaşa neden olup olmayacağına odaklandığını ifade etti.
Omari, “Eğer bir barış bir anlaşmasının imzalanmasından bahsetseydik o zaman durum değişirdi. Ancak Trump’ın yaptığı, sadece bir planın ilanından ibaret. ABD’de çeşitli politik düzeylerde Demokrat ve Cumhuriyetçiler ayrıca büyük bir bölümünü Arapların oluşturduğu uluslararası aktörlerin nazarında bu plan hiçbir şey ifade etmiyor ve yakın gelecekte herhangi bir kazanım sağlamayacak. Bu daha ziyade İsrail’de hakkında yolsuzluk suçlamasıyla soruşturma açılan Netanyahu’ya bir hizmet” dedi.
Farklı dönemlerde hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi dışişleri bakanlarına danışmanlık yapan Aaron David Mille, “Plan İsrail'in taleplerinin büyük bir kısmını sağlıyor ve Trump yönetimi en azından Arapların bu plana itiraz etmesine engel olmaya çalışıyor. İsrailliler bu plana her durumda evet Filistinliler ise hayır diyecek” dedi.
Ortadoğu Barış Planı dosyasında Demokrat ve Cumhuriyetçi cephe arasında arabuluculuk rolü üstlenen George Bush döneminde Dışişleri Bakanlığı'nda Politika Planlama Direktörü olarak görev yapan Dennis Ross, “Planın geleceği büyük ölçüde Arap liderlerin tepkilerine bağlı. Bazı Arap liderler planı iyi olarak tanımlarsa, o zaman Filistin'in reddi göz ardı edilebilir” ifadelerini kullandı.
2013-2014 yılında dönemin Dışişleri Bakanı John Kerry başkanlığında İsrail-Filistin müzakerelerini yöneten Martin Indyk, “Planın muhtemel bir barış planı değil, tek bir tarafın çıkarına olduğu açıktır. Plan açık bir biçimde İsrail seçimlerine müdahaledir” diye konuştu.
Planı eleştirenler arasında, Washington’ı ziyaret eden Yahudi birimleri merkezleri meclisindeki başkanlar da vardı.
Batı Şeria’da 450 bin yerleşimcinin yaşadığı bir yerleşim biriminin sorumlusu olan Oded Revi, “Beklentilerimiz yüksek. Fakat bu durum, seçim yılına giren ve ABD'deki radikal destekçilerine malzeme sağlaması gereken Trump ile Netanyahu arasında karşılıklı bir seçim ihtiyacı olmasından endişe ediyorum” dedi.
ABD merkezli Wall Street Journal (WSJ) gazetesi ise bazı analistlerin, İsrailli aşırı sağcı liderlerin Filistin’in planı reddetmesini kendi destekçilerine ‘diplomatik yolları denedik, sonuç vermedi’ şeklinde sunarak Batı Şeria’nın büyük bir bölümünü ilhak etme girişiminde bulunabileceğine işaret ettiğini belirtti.



Gizli belge uyarıyor: Çin, Tayvan'da bir çatışma çıkması halinde ABD ordusunu geride bırakabilir

2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)
2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)
TT

Gizli belge uyarıyor: Çin, Tayvan'da bir çatışma çıkması halinde ABD ordusunu geride bırakabilir

2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)
2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)

Son derece gizli bir ABD hükümeti değerlendirmesi, Çin'in Tayvan üzerindeki bir savaşta ABD ordusundan daha üstün olacağını ortaya koydu.

Gizlilik derecesi yüksek olan ‘Askeri Üstünlük’ raporu, ABD’nin, pahalı ve ileri teknoloji silahlara olan bağımlılığı nedeniyle, Çin’in çok daha ucuz sistemleri büyük miktarlarda üretebilme kapasitesine karşı savunmasız hale geldiği konusunda uyardı.

New York Times, eski Başkan Joe Biden döneminde ulusal güvenlikten sorumlu bir yetkilinin raporu incelediğinde, Pekin’in ‘akla gelebilecek her taktiğe karşı sayısız alternatife’ sahip olduğunu fark edince şaşkına döndüğünü aktardı.

Tayvan’ın kaybı, ABD’nin Batı Pasifik’te Çin’in etkisine karşı en önemli kalesi olarak stratejik ve sembolik bir darbe anlamına gelecek.

Rapor, ABD’nin en gelişmiş uçak gemisi USS Gerald R. Ford’un, Başkan Donald Trump’ın uyuşturucu kaçakçılarına karşı Karayipler’de yürüttüğü operasyon çerçevesinde bölgeye gönderilmesine rağmen, imha edilebileceğini öngörüyor.

7u
USS Gerald R. Ford (CVN 78) uçak gemisi, ABD Virjin Adaları'nın St. Thomas limanına ulaştı. (AFP)

13 milyar dolarlık (9,75 milyar sterlin) ve 2022’de hizmete giren USS Gerald R. Ford uçak gemisi, dizel-elektrik tahrikli denizaltılar ve Çin’in yaklaşık 600 hipersonik füzeden oluşan cephaneliği karşısında risk altında. Bu füzeler, ses hızının 5 katına kadar hızlara ulaşabiliyor.

Pekin, eylül ayında düzenlenen bir askeri geçitte, gemilere yönelik yıkıcı YJ-17 füzelerini sergiledi; bu füzelerin hızı ses hızının 8 katı olarak tahmin ediliyor.

Buna rağmen ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Ford sınıfından dokuz ek uçak gemisi inşa etmeyi planlıyor; ABD’de şu ana kadar hiçbir hipersonik füze geliştirilmiş değil.

Tayvan Güvenlik İzleme Merkezi’nden araştırmacı Eric Gomez, olası bir Tayvan çatışmasını simüle eden bir savaş tatbikatına katıldığında nihai sonucun net olmadığını söyledi, ancak ABD’nin ağır kayıplar verdiğini belirtti.

Gomez, Telegraph gazetesine verdiği demeçte, “ABD bu operasyon sırasında çok sayıda gemi kaybediyor. F-35’ler ve diğer taktik uçaklar da operasyon sahasında hızla hasar görüyor” dedi.

Gomez, “Operasyon sonrası özetleri hazırladığımızda maliyetin gerçekten şok edici olduğunu fark ettik. 100’den fazla beşinci nesil uçak, birkaç muhrip, iki denizaltı ve iki uçak gemisini kaybettiniz” ifadelerini kullandı.

sdefrgt
Çin'in ilk uçak gemisi Liaoning, Hong Kong'a doğru yola çıktı. (AP)

Çin, ABD uçak gemilerini ‘dakikalar içinde’ imha etme kapasitesine sahip

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth geçen yıl, Pentagon’un Çin’e karşı düzenlediği savaş tatbikatlarında ‘her seferinde kaybettiğini’ açıkladı. Hegseth, Çin’in hipersonik füzelerinin uçak gemilerini dakikalar içinde imha edebileceğini öngördü.

Çin, kısa, orta ve uzun menzilli füze cephaneliğini büyük ölçüde genişletti; bu durum, ABD’nin gelişmiş silahlarının Tayvan’a ulaşmadan önce yok edilebileceği anlamına geliyor.

Öte yandan, New York Times’a göre, 1990’larda sayıları 10 kat fazla iken şimdi azalan savunma sanayii şirketleri, hâlâ ABD hükümetine daha pahalı gemi, uçak ve füzelerin üst versiyonlarını satmaya devam ediyor.

Savunma Bakanlığı yetkilileri, ABD’nin bu gelişmiş silahları büyük miktarlarda üretmesinin neredeyse imkânsız olduğunu fark etti. Özellikle Ukrayna-Rusya savaşı gibi son çatışmalar, nispeten ucuz silahların, örneğin insansız hava araçlarının (İHA) yıkıcı etkisini gösterdi.

Kongre, önümüzdeki iki yıl içinde 340 bin küçük İHA üretimi için yaklaşık 1 milyar dolar (750 milyon sterlin) ayırdı.

Başkan Donald Trump, Dan Driscoll’u İHA’lardan sorumlu kılarak, Amerikan teknolojisini güncelleme ve rakiplerin bu alandaki çalışmalarına karşı koyma görevini verdi.

Buna rağmen ABD hâlâ rakiplerinin gerisinde bulunuyor. Telegraph’a konuşan uzmanlar, ABD’nin, Çin gibi düşük işçilik maliyeti ve daha az sıkı düzenlemeye sahip ülkelerle rekabet edemediğini belirtti.

Herhangi bir köklü Amerikan savunma politikasının değişikliği büyük yatırımlar gerektirecek; ancak savunma harcamaları yaklaşık 80 yılın en düşük seviyesinde, GSYİH’nin yalnızca yüzde 3,4’üne denk geliyor.

Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, ABD’nin Çin ile olası bir savaşta temel mühimmat, örneğin top mermilerinin hızla tükeneceği uyarısında bulundu.

Pentagon içi değerlendirmeler, Çin’in ABD’ye kıyasla çoğu seyir ve balistik füze türünde sayıca üstün olduğunu gösteriyor. Her iki süper güç yaklaşık 400 kıtalararası balistik füze stokuna sahip.


Trump Gazze'de yeni aşamayı planlıyor: ABD’li bir general uluslararası gücü yönetecek

Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
TT

Trump Gazze'de yeni aşamayı planlıyor: ABD’li bir general uluslararası gücü yönetecek

Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump, iki ay önce imzalanan ateşkes anlaşması kapsamında Gazze’de oluşturulması planlanan uluslararası istikrar gücünün başına bir ABD’li generali atamayı planlıyor.

Buna karşın Beyaz Saray yetkilileri, Gazze Şeridi’nde hiçbir Amerikan askerinin sahada bulunmayacağını vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığına göre Trump yönetimi, savaşa geri dönüşü önlemek ve kırılgan ateşkesi korumak amacıyla Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçmeyi hedefliyor. Ekim ayında yürürlüğe giren ateşkesten bu yana İsrail saldırılarında 383 Filistinli hayatını kaybetti. Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre açıklanan bu rakamın yanında, Hamas savaşçılarının düzenlediği bazı saldırılarda da İsrail askerleri öldü.

Anlaşmanın ikinci aşaması, İsrail’in Gazze Şeridi’nin bazı bölgelerinden çekilmesini, uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılmasını ve Trump liderliğinde Barış Konseyi’ni içeren yeni yönetim yapısının hayata geçirilmesini kapsıyor.

Planlanan uluslararası güç, şu anda İsrail ordusunun kontrolünde bulunan bölgede konuşlanacak. ABD’li yetkililer, bu adımın İsrail’in söz konusu bölgelerden geri çekilmesini mümkün kılacağını belirtti.

ABD’li yetkililer pazartesi günü Tel Aviv’de Avrupalı diplomatlara yaptıkları bir bilgilendirmede, ülkelerinin uluslararası istikrar gücüne asker göndermemesi ya da bu güce katılan ülkelere destek vermemesi durumunda İsrail ordusunun Gazze’den çekilmeyeceğini açıkça ifade etti.

Bilgilendirmeye hâkim bir Avrupalı diplomat şu ifadeyi kullandı: “Verilen mesaj şuydu: Eğer Gazze’ye gitmeye hazır değilseniz, İsrail ordusunun orada kalmasından şikâyet etmeyin.”


Bolivya'nın eski cumhurbaşkanı yolsuzluk davasında tutuklandı

Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
TT

Bolivya'nın eski cumhurbaşkanı yolsuzluk davasında tutuklandı

Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)

Bolivya hükümetinin açıklamasına göre, eski Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, ekonomi bakanı olduğu dönemdeki yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında dün La Paz'da tutuklandı.

62 yaşındaki Arce, ağustos ayındaki seçimlerde yeniden aday olmamıştı.

Eski devlet başkanı Jaime Paz Zamora'nın (1989-1993) oğlu 58 yaşındaki Rodrigo Paz, başkanlığı kazandı.

Paz'ın cumhurbaşkanlığı seçimindeki zaferi, ülkedeki büyük bir siyasi değişimi yansıttı. Bu zafer, 26 yıl boyunca Evo Morales (2006-2019) tarafından kurulan ve yönetilen Sosyalizm Hareketi (MAS) partisinin yirmi yıllık egemenliğine son verdi; Arce ise Morales'in mirasını sürdürdü.

Arce'nin cumhurbaşkanlığı, özellikle yakıt ve döviz kıtlığı gibi ciddi krizlerle gölgelendi ve bu durum protestolara yol açtı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre yolsuzluk soruşturması, Arce'nin Morales döneminde ekonomi bakanı olduğu zamana kadar uzanıyor.

Arce, kamu hazinesinden siyasi liderlerin kişisel hesaplarına para transferine izin vermekle suçlanıyor. Bu transferlerden faydalandığı şüphelenilenler arasında, geçen hafta aynı davada yaklaşık 100 bin dolar domates yetiştirme projesi için aldığı şüphesiyle tutuklanan eski solcu milletvekili Lydia Paty de bulunuyor.