Ürdün'ün Filistin konusundaki ilkeleri

Ürdün'ün Filistin konusundaki ilkeleri
TT

Ürdün'ün Filistin konusundaki ilkeleri

Ürdün'ün Filistin konusundaki ilkeleri

Ürdün’ün Salı günü Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump tarafından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun katılımıyla açıkladığı Ortadoğu Barış Planı’nın ayrıntıları hakkında yorum yapmaktan kaçınması, Ürdünlülerin ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak da bilinen planın ‘yaşama şansı’ olduğunu düşünmediğinin bir işaretidir.
Şarku’l Avsat’a konuşan Ürdünlü siyasi kaynaklar, Amman'ın Filistin Devleti için çizilen yeni sınırları kabul etmeyerek başkenti Doğu Kudüs olan, 4 Haziran 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin Devleti kurulmasını garanti eden uluslararası meşruiyet kararları temelinde Filistin meselesini çözme ilkelerine bağlı kaldığını aktardılar.
Ancak Ürdünlü yetkililer, Batı Şeria'da parçalanmış bir Filistin Devleti kurulması ve Kudüs'ün bölünmeden İsrail’in başkenti kalmasını içeren 180 sayfalık planın içeriği hakkında yorum yapmaktan kaçındı.
Plan, İsrail'in Ürdün Vadisi ve Ölü Deniz'in kuzeyindeki egemenliğini koruyarak Filistin Devleti ile tarihi coğrafi sınırları ortadan kaldırıyor.
Ürdün Meclis Başkanı Atıf et-Taravine’nin Yüzyılın Anlaşması’nı ‘bölgeyi bölen Sykes-Picot Anlaşması’yla çizilen haritanın bir güncellemesi’ ve ‘yeni bir Balfour Deklerasyonu’ olarak nitelediğine dikkati çekten kaynaklar, Ortadoğu Barış Planı’ndaki hiçbir önerinin Ürdün-İsrail Barış Antlaşması’nda (1994) çizilen ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belgelenerek üzerinde uzlaşıya varılan haritalar aracılığıyla uluslararası kabul görmüş yasal gerçekliği etkilememesi gerektiğinin altını çizdiler.
Planın duyurulduğu günün sabahında hazırlanan ve Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi tarafından düzenlenen Ürdün hükümetinin resmi açıklamasında, Ürdün'ün planı reddetmesinin temel dayanaklarını ortaya koyan anahtar ifadeler vardı. Ürdün hükümeti açıklamasında, Filistin topraklarının ilhak edilmesi, işgal altındaki Filistin topraklarında kurulan Yahudi yerleşim birimlerinin genişletilmesi ve İsrail’in Kudüs ile ilgili herhangi tek taraflı bir önleminin ‘tehlikeli sonuçları’ olabileceği uyarısında bulundu. Uluslararası hukuku ihlal eden ve bölgeyi daha fazla gerginliğe iten adımlar kınandı.
Resmi açıklamaya göre Ürdün, 1967'de başlayan işgali sona erdiren, Filistin halkının haklarını koruyan, tüm tarafların güvenliğini garanti eden ve nihai statü sorunları dahil olmak üzere Ürdün'ün çıkarlarını koruyan iki devletli bir çözüm temelinde adil, kapsamlı ve gerçek bir barış istiyor. Kaynaklar, bunun aksi bir durumun Ürdün tarafından kabul görmeyeceğini vurguladılar.
Amman, kabul gören referanslara, Arap Barış Girişimi’ne ve uluslararası ilkelere uygun, kapsamlı bir çözüm çerçevesinde son dönemde yaşanan tüm gelişmeleri ele alan ciddi ve doğrudan müzakereler başlatılmasının ardından halkların kabul ettiği adil ve kapsamlı bir barış anlaşmasına ulaşmayı amaçlayan gerçek bir çaba arayışı içerisinde.
Ürdün siyasi çevreleri, Trump planındaki tek olumlu boyutun, Ürdün Haşimi Krallığı’nın Kudüs'teki İslam ve Hıristiyan alemi için kutsal olan mekanlar üzerindeki vesayetinin tanınması olduğu görüşünde. Ancak aynı kaynaklara göre Amman’daki siyasi çevreler bunu ‘Ürdün’ün yönetim politikasını ödüllendiren bir mesaj’ olarak nitelese de resmi kaynaklar ABD’nin bu ‘üzüntü verici’ barış planında Ürdün’den bahsedilmesini istemiyorlar.
Üst düzey siyasi kaynakların Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalara göre Ürdün, Avrupa’yı Ürdün ve Filistin’in Ortadoğu Barış Planı’na karşı tutumunu desteklemeye zorlayabilecek diplomasi trafiğine hazırlanıyor.
Birkaç gün önce ‘France 24’ kanalına demeç veren Ürdün Kralı 2. Abdullah, Yüzyılın Anlaşması’na yönelik tutumunu açıklamak için acele etmemiş, anlaşmayı ‘bardağın dolu tarafı’ olarak nitelemişti. Ürdün Kralı, Filistinlileri ve İsraillileri bir araya getirme fikrini desteklediğini de sözlerine eklemişti.
Bununla birlikte Ürdünlü üst düzey siyasi kaynaklar, gazetecilerin de katıldığı kapalı bir oturumda Ürdün'ün ‘yüzyılın krizi anlaşmasına karşı’ hazır olduğunu vurguladılar. Kaynaklar, Ürdün'ün Filistin sorununa yönelik tutumunun onlarca yıldır aynı olduğunu ve konunun tepkiler temelinde ele alınmayacağını, daha ziyade Ürdün devletinin ve tüm bileşenlerinin stratejisi çerçevesinde Ürdün'ün Ortadoğu Barış Planı’na alternatif planlarla Yüzyılın Anlaşması’nın barındırdığı değişikliklere karşı hazır olduğunu aktardılar. Ürdün'ün Yüzyılın Anlaşması gibi herhangi bir planın uygulamasının bir parçası olmayacağına işaret eden kaynaklar, ABD yönetimi Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan ettiğinde olduğu gibi bu anlaşmayı da bir gerçeklik olarak ele almayacağını belirttiler.
Kaynakların, özellikle ABD’nin Ürdün’e 5 yıl boyunca bir milyar 600 milyon dolarlık yardım yapmasıyla ilgili iş birliği anlaşmasının sürekliliği açısından ekonomik baskılara maruz kalabileceği endişesi çerçevesinde Ürdün'ün baskılarla iki yönlü olarak baş edeceğini aktardılar. Bunlardan ilki, Ürdün’ün sabitelerine bağlı kalması, ikincisi de yeni bir sıkıştırmaya yol açmayacak şekilde baskılara direnmesi.
Parlamentonun ikinci kanadı Ürdün Ayan Meclisi, herhangi bir barış girişiminin Filistin halkının başkenti Doğu Kudüs olan, 4 Haziran 1967 sınırlarında bağımsız bir devlet kurmaları konusundaki devredilemez haklarını garanti etmesi gerektiğini vurguladı. Genel kurul oturumunun ardından açıklamalarda bulunan Ayan Meclisi Başkanı Faysal Akif el-Fayez, herhangi bir barış sürecinde Ürdün'ün yüksek ulusal sabitelerinin korunmasının zorunluluğunu vurgularken bu sabitelere yönelik her türlü saldırıyı ise reddetti. Ürdün Kralı 2. Abdullah da ‘ne alternatif bir vatana ne de yeniden yerinden edilmelere izin verilmeyeceğini, tüm Filistinli mültecilerin kendi topraklarına geri dönmesi gerekliliğini ve Haşimi Krallığı’nın Kudüs üzerindeki vesayetinin kırmızı çizgisi olduğunu’ söyledi.



Washington, Libya’daki hükümetlerin temsilcileri arasında Roma’da düzenlenen “gizli” toplantıya katıldı

USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)
USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)
TT

Washington, Libya’daki hükümetlerin temsilcileri arasında Roma’da düzenlenen “gizli” toplantıya katıldı

USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)
USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)

ABD’nin Libya Büyükelçiliği, Libya'da iktidar mücadelesi veren iki hükümetin temsilcileri arasında İtalya'nın başkenti Roma'da kısa bir süre önce düzenlenen ‘gizli’ toplantıya ABD’li yetkililerin de katıldığını doğruladı. Öte yandan Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) ülkedeki krizi çözmek için önerdiği ‘yol haritasına’ yerel destek toplamaya devam ediyor.

ABD’nin Libya Büyükelçiliği tarafından salı akşamı yapılan kısa açıklamada, geçtiğimiz hafta, Libya Ulusal Ordu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter’in oğlu Saddam ile (geçici) Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’nin yeğeni ve Ulusal Güvenlik Danışmanı İbrahim ed-Dibeybe arasındaki görüşmeye dolaylı bir atıfla ABD'nin Roma'da doğu ve batı kamplarından gelen üst düzey Libyalı yetkililerle görüşme fırsatı bulmasının bir onur olduğu belirtildi.

cf
Saddam Hafter (AFP)

Toplantının amacının Libyalıları bölünmeleri aşmaya ve kurumları birleştirmeye teşvik etmek, istikrarı ve barışı sağlamak olduğunu açıkça ifade eden büyükelçilik, bunların Libya ekonomisinde refahın sağlanması için gerekli koşullar olduğunu ve bunun da Libya halkı ve uluslararası ortakları için daha fazla kalkınmaya yol açacağını belirtti. Büyükelçilik ayrıca, toplantının Libya ekonomisinin geleceği ve karşı karşıya olduğu zorlukları tartışmak ve bu zorlukların üstesinden gelmek ve Libya halkı için refah sağlamak için yollar aramak için bir fırsat olduğunu vurguladı.

Ne Hafter'in oğlu ne de Dibeybe’ni yeğeni görüşmelerin içeriği hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak haberlere göre ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika Özel Temsilcisi Massad Boulos, ABD yönetiminin çatışmaya hızlı çözümler getirme çabaları çerçevesinde Libya'daki iki rakip hükümetin temsilcileri arasında Roma'da bir toplantı planladı.

ı8
ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika Özel Temsilcisi Massad Boulos (AFP)

Fransız dergisi Jeune Afrique'ye göre Boulos, toplantıda ele alınacak üç temel koşul belirledi, ancak bu koşulların içeriğini açıklamadı. Boulos, Washington'ın müzakere rolünü genişletmesi ve Libya çatışmasının çözümüne daha geniş bir şekilde müdahale etmesi için bu koşulların yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyor.

Mareşal Hafter, salı akşamı Bingazi'de milletvekili Adem Busahra ile yaptığı görüşmede, UNSMIL’in desteklediği siyasi sürecin önemini vurguladı. Libya krizindeki siyasi gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti.

UNSMIL, siyasi yol haritasına destek toplamak için devam eden çabalar çerçevesinde salı akşamı Libya'nın batısından ve güneyinden bazı Temsilciler Meclisi üyeleriyle bir toplantı düzenledi.

UNSMIL Başkanı Hanna Tetteh'in geçtiğimiz ay açıkladığı ve kurumların birleştirilmesinin ve ulusal seçimlerin yapılmasının önünü açacak yol haritasının maddelerinin tartışıldığı belirtildi.

UNSMIL tarafından yayınlanan bir açıklamaya göre ekibi yol haritasına yönelik kademeli bir yaklaşımı açıkladı. Bu yaklaşım, Yüksek Seçim Komisyonu'ndaki boş koltukların doldurulması ve seçim çerçevesine gerekli değişikliklerin yapılması gibi temel adımlarla başlıyor. UNSMIL, kapsamlı siyasi süreci kolaylaştırmaya yönelik çabalarına Temsilciler Meclisi üyelerinin destek verdiğini ve ‘yol haritasına yapıcı ve özenli bir şekilde katılmaya istekli olduklarını ifade ettiklerini aktardı.

fgth
Tetteh'in Siyasi İşler Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury (UNSMIL)

Tetteh'in Siyasi İşler Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury, Dört Bölge Sosyal Konseyi ile siyasi yol haritasına ilişkin çeşitli görüşleri tartıştı. Bunlar arasında devlet kurumlarının birleştirilmesi ve güçlendirilmesi ile ulusal seçimlerin yapılması zorunluluğu da yer aldı. Toplantıda ayrıca, UNSMIL’in konseyin çatışmalara barışçıl çözümler getirme ve gerilimleri yatıştırmada oynadığı önemli rolün yanı sıra yakın zamanda yapılan belediye seçimlerine geniş bir katılım olmasını sağlamak için yerel topluluklarla iş birliği yapması da ele alındı.

Öte yandan Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) dün Trablus'ta BM haritasıyla ilgili seçim yasalarını tartışan ‘BM haritasını değerlendirme ve inceleme komitesi’ üyelerinin, haritayla ilgili kalan konuları tamamlamak için henüz tarihi belirlenmemiş bir sonraki toplantıyı gerçekleştireceklerini duyurdu.

cdfrgthy
DYK’nın Trablus'ta yapılan oturumundan bir kare (DYK)

DYK Başkanı Dr. Muhammed Tekele başkanlığında salı akşamı düzenlenen oturumun sonunda DYK, Egemenlik Pozisyonları Komitesi'ni, adaylık sürecini tamamlamak için bir mekanizma üzerinde anlaşmak üzere Temsilciler Meclisi ile irtibat kurmakla görevlendirdi. Komite, bir sonraki oturumda nihai raporunu sunacak. DYK ayrıca, merkezileşmenin sona erdirilmesi ve valilik sisteminin etkinleştirilmesi ile ilgili Yerel Yönetim Yasası'na ilişkin önerilen değişiklikleri onayladı ve bu değişikliklerin Temsilciler Meclisi'ne sevk edilmesi için gerekli yetkileri verdi.

Diğer taraftan Libya Yüksek Seçim Komisyonu dün, ikinci aşamada 34 belediye meclisi için yapılan seçimlerin nihai sonuçlarını onayladı. Geryan Birinci Derece Mahkemesi'nin kararı uyarınca yasağın kaldırılmasının ardından ilk aşama olarak gerçekleştirilen Şuveyrif Belediye Meclisi seçimlerinin sonuçları da onaylayan Yüksek Seçim Komisyonu, ikinci aşamada seçilecek belediye meclis başkanlarının seçimi için komiteler kurulmasına ilişkin bir karar yayınladı. Bu seçimlerin 14-18 Eylül tarihlerinde yapılması planlanıyor. Yüksek Seçim Komisyonu, alınan bu kararların seçim sürecinin devamı olduğunu ve yerel yönetim düzeyinde demokratik müzakere ilkesini güçlendirdiğini vurguladı.


Suriye Savunma Bakanlığı, SDG kontrolündeki bölgeleri hedef aldığını duyurdu

Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)
Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Savunma Bakanlığı, SDG kontrolündeki bölgeleri hedef aldığını duyurdu

Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)
Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)

Suriye Savunma Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Halep'in doğusunda bir konut binasının bombalanması sonucu iki kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDF) kontrolünde bulunan bölgelerdeki ateş kaynaklarını hedef aldığını duyurdu.

Açıklamada, "SDG güçleri, el Cerrah Askeri Havaalanı ve Meskene şehri civarında kontrolleri altındaki mevzilerinden sorumsuz ve şaşırtıcı bir şekilde şiddetli bir bombalama saldırısı başlattı. Saldırıda, Halep'in doğu kırsalındaki el Kayariye, Rasm elaAhmer ve Habuba Kebir köylerindeki sakinlerin evleri hedef alındı. Bombalama sonucunda iki sivil şehit oldu, üç sivil de yaralandı" ifadeleri yer aldı.

Bakanlık, bölgeye konuşlandırılan güçlerin harekete geçirilerek ateş kaynaklarına yönelik operasyon başlatıldığını, operasyonların halen devam ettiğini bildirdi.


Kaynaklar Şarku'l Avsat'a konuştu: Hamas liderleri yaralandı, birinin durumu kritik

TT

Kaynaklar Şarku'l Avsat'a konuştu: Hamas liderleri yaralandı, birinin durumu kritik

Kaynaklar Şarku'l Avsat'a konuştu: Hamas liderleri yaralandı, birinin durumu kritik

Hamas kaynakları Şarku'l Avsat'a, hareketin siyasi bürosunun liderlerinin Doha'ya düzenlenen İsrail saldırısında yaralandığını ve bunlardan birinin ‘durumunun kritik’ olduğunu açıkladı.

Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklar, hareketin siyasi bürosunun yaralı üyelerinin ‘sıkı güvenlik önlemleri altında özel bir hastanede tedavi gördüklerini’ doğruladı. Ancak, şu anda yaralı liderlerin isimlerini açıklamayı reddettiler.

Katar'ın başkenti Doha’nın el-Katifiyye bölgesinde Hamas liderliğine ait özel bir yerleşkeye düzenlenen İsrail saldırısında, Hamas liderlik konseyi üyesi Halil el-Hayye'nin oğlu Hemmam el-Hayye, ofis müdürü Cihad Lebed, üç yardımcısı ve bir Katarlı güvenlik görevlisi dahil olmak üzere altı kişi hayatını kaybetti.

Kaynaklara göre hedef alınan yerleşke, Hamas liderleri ve yetkilileri ile güvenlik görevlilerine ait ofis ve evleri içeriyordu. Bunlar arasında, yaklaşık dört saldırıdan en şiddetli olanının ana hedefi olan özel bir ofisin bulunduğu Halil el-Hayye'ye ait orta büyüklükte bir villa da bulunuyor.

Heniyye'nin ofisinde yapılan toplantı

Kaynaklar, ‘İsrail savaş uçakları tarafından bölgeye atılan bombaların bir kısmının kompleks içindeki diğer yerleri de vurduğunu’ belirtti. Bunlar arasında, 31 Temmuz 2024'te Tahran'da İsrail tarafından suikasta kurban giden hareketin siyasi büro başkanı İsmail Heniyye'nin eski ofisi de bulunuyor.

rgthy
Katar'ın başkenti Doha'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bina (Reuters)

Kaynaklar, Hamas liderlerinin toplantısının Heniyye'nin ofisinde yapıldığını, bu ofisin el-Hayye'nin evine bitişik olduğunu ve ‘neredeyse onun evinin bir parçası olduğunu’ belirtti. Kaynaklar, bombalardan birinin Heniyye'nin geniş ve ferah ofisinin köşesine isabet ettiğini ve bombaların düştüğü yerden nispeten uzak bir köşede oturan siyasi büro üyelerinin yaralandığını bildirdi.

‘Takipli telefonlar’

Kaynaklar, saldırıda hiçbir Hamas liderinin öldürülmemiş olmasının arkasında olası nedenler olabileceğini tahmin ederek, İsrail'in öncelikle toplantıya katılan liderlerin telefonlarının konumlarına güvenmiş olabileceğini öne sürdü.

Kaynaklar, ‘her toplantıda siyasi büro liderlerinin cep telefonlarını yanlarında taşımamalarının geleneksel olduğunu, telefonların araçlarında veya diğer kişilerde bırakıldığını’ doğruladı.

Kaynakların açıklamaları, hareketin liderlerinin korumaları arasında yüksek sayıda ölüm olmasının nedenini açıklıyor.

Kaynaklar, Hamas liderliğinin Katar'ın başkentinde birkaç konut kompleksi, ofis ve genel merkeze sahip olduğunu belirterek, toplantıların genellikle tek bir yerde yapılmadığını ve her zaman bir yerden başka bir yere taşındığını kaydetti.

Hedef konumun yakınında ve hedef alınan kompleksin dışında, siyasi ofis ve ofis sekreterliğine ait ofisler de bulunduğunu açıkladılar.

‘Gerçekleşmeyen toplantı’

Kaynaklara göre, hedef alınan toplantının ardından, akşam saatlerinde veya ertesi gün Başbakan ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir toplantı yapılması planlanmıştı. Bu toplantıda, Başkan Donald Trump'ın ateşkes anlaşmasıyla ilgili sunduğu Amerikan önerisi hakkındaki görüşmelerin sonuçları tartışılacaktı.

dgtyu
Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani (TV)

Kaynaklar, Hamas'ın saldırının ardından yaptığı açıklamada, ABD'yi ‘hareketin liderliğini hedef alan operasyona ortak ve iştirakçi’ olmakla suçladığını yineledi. Bir kaynak, “Operasyon başarısız olunca Washington, kısa süre önce bilgilendirildiği gibi zayıf bahaneler uydurdu” dedi.

Kaynak, “Son birkaç gün içinde, arabulucular ile İsrailliler ve Amerikalılar arasında bile iletişim kesilmedi. Olanlar, hareketin liderlerini tek bir yerde toplayıp ortadan kaldırmak için Amerikan-İsrail komplosu gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

Hamas kaynakları, ‘hareketin bazı liderlerinin, genişletilmiş toplantıya katılmak için Türkiye, Mısır ve diğer ülkelerden geldiklerini’ açıkladı.

Müzakereler nasıl etkilenecek?

Suikast girişimi sonrası Hamas'ın tutumu ve bunun müzakerelerin gidişatına etkisi konusunda kaynaklar Şarku’l Avsat'a, “Hamas liderliği içinde, Filistinlilerin taleplerini karşılayan, savaşın tamamen sona ermesini sağlayan ve İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesini garanti eden bir şekilde müzakerelerin sürdürülmesi gerektiği konusunda fikir birliği var” dedi.

sdfrgty
Hamas liderlik konseyi üyeleri (soldan sağa) Nizar Avadallah, Halil el-Hayye ve Muhammed İsmail Derviş (Arşiv – AFP)

Kaynaklar, ‘önümüzdeki günlerde, güvenlik durumu istikrar kazandığında arabulucularla iletişimin yeniden başlayacağını ve müzakerelerin yeniden başlamasının mümkün olacağını’ belirtti. Kaynaklar, ‘operasyon sırasında ne olursa olsun, savaşı sona erdirmek için temel talebin başarıya ulaşmasını sağlayacak şekilde müzakerelerin nasıl yürütüleceğine karar vermek için güvenli bir şekilde iç istişareler yapılacağını’ kaydetti.