Van'da çığ altında kalanları arayanların üzerine çığ düştü: Ölü sayısı 33'e yükseldi

Türkiye'nin doğusunda meydana gelen çığ bölgesindeki yardım görevlileri (AP)
Türkiye'nin doğusunda meydana gelen çığ bölgesindeki yardım görevlileri (AP)
TT

Van'da çığ altında kalanları arayanların üzerine çığ düştü: Ölü sayısı 33'e yükseldi

Türkiye'nin doğusunda meydana gelen çığ bölgesindeki yardım görevlileri (AP)
Türkiye'nin doğusunda meydana gelen çığ bölgesindeki yardım görevlileri (AP)

Van-Bahçesaray kara yolunda meydana gelen çığ faciasında hayatını kaybedenlerin sayısı 33’e yükseldi.
Dün akşam saat 17.00 sıralarında üzerine çığ düşen minibüste bulunan 5 kişinin cansız bedenine ulaşılırken, 6 kişi ise sağ olarak kurtarılmıştı. Minibüste olduğu değerlendirilen ve sabah saatlerinden itibaren devam eden 2 kişiyi kurtarma çalışmaları sürdürülürken ikinci defa çığ düştü. 33 kişinin cansız bedenine ulaşılırken, yaklaşık 70 kişi de yaralı olarak kurtarılarak çeşitli hastanelere sevk edildi.
Bölgede zorlu hava koşulları altında arama kurtarma çalışmaları devam ederken, dünkü çığ faciasında ise 5 kişi hayatını kaybetmişti.

AFAD: Çığda 33 kişi hayatını kaybetti 53 kişi yaralandı
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Van'da yaşanan ikinci çığda aralarında güvenlik görevlilerinin de bulunduğu 33 kişinin hayatını kaybettiğini, 53 kişinin ise yaralandığını açıkladı.
AFAD, Van'ın Bahçesaray ve Çatak ilçeleri arasındaki bölgeye düşen ikinci çığda hayatını kaybedenlerin sayısının 33'e yükseldiğini bildirdi. Yapılan açıklamada, "Çığ altında kalan AFAD Van İl Müdürü ile Birlik Müdürü hastanede tedavi görüyor. Olaya müdahale için bölgedeki AFAD il müdürlüklerinden 67 arama kurtarma uzmanı 11 araçla alana sevk edildi. Ayrıca 75 kişilik Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ve 10 kişilik AFAD arama kurtarma ekibi ile 2 araç, Ankara'dan askeri uçakla bölgeye gönderiliyor. Haberleşmenin aksamaması için alanda bir mobil baz istasyonu kuruldu. 3 mobil baz istasyonu daha bölgeye doğru yola çıkarıldı. Bir AFAD Mobil Koordinasyon Merkezi, Elazığ'dan bölgeye gönderildi. Türk Kızılayı, 350 kişilik kumanyayı bölgeye sevk etti. AFAD İzmir, Bursa ve Samsun arama kurtarma birlikleri olası bir ihtiyaç için teyakkuz durumuna geçirildi. Olaya müdahale edilmesi için bölgeye aralarında Şırnak İtfaiyesi'nden 4 kişinin de bulunduğu toplam 156 arama kurtarma personeli ve 18 araç sevk edildi. Bölgeye ayrıca 28 ambulans ve 10 Sağlık Bakanlığı UMKE ekibi gönderildi. AFAD İl Müdürü'nün görevi sırasında çığ altında kalması nedeniyle Van İl Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi'nin koordinasyonu için AFAD Muş İl Müdürü ve ekibi Van'a ulaştırıldı. Van Bahçesaray ve Çatak arasındaki karayoluna 4 Şubat 2020 günü 17.45'te çığ düşmüştü. AFAD Van koordinasyonundaki arama kurtarma ekipleri, çığ altında kalan minibüs ve iş makinesinden 8'i sağ olmak üzere 13 vatandaşımızı çıkarmıştı. Ulaşılamadığı değerlendirilen 2 kişi için AFAD Van ve koordinasyonundaki Jandarma, UMKE, 112 Acil Sağlık, Karayolları, Büyükşehir Belediyesi ile itfaiye ekiplerinin çalışmaları sürerken 12.00 sularında ikinci çığ düştü. Alanda çalışan ekiplerden bir kısmı çığ altında kaldı" denildi.
MSB'den çığ açıklaması
Milli Savunma Bakanlığı'ndan (MSB) yapılan açıklamada ise "Van'da yaşanan çığ felaketi nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerimize ait bir uçak, arama-kurtarma çalışmalarına destek verecek olan 75 kişilik AFAD ve Jandarma personeli ile gerekli teçhizatı Ankara'dan Van'a ulaştırmak üzere görevlendirildi" ifadeleri kullanıldı.
Facianın olduğu bölge çığ riskine karşı boşaltıldı
Van-Bahçesaray kara yolunda meydana gelen ve 33 kişinin hayatını kaybettiği çığ bölgesi olası bir faciaya karşı boşaltıldı.
Bölgede zorlu hava koşulları altında arama kurtarma çalışmaları devam ederken, üçüncü bir çığ uyarısı daha yapıldı. Buna karşılık ekipler bölgeden yaklaşık 10 kilometre uzaklaştırılırken, çığ tehlikesinin bertaraf edilmesi bekleniliyor.

Minibüste olduğu değerlendirilen ve sabah saatlerinden itibaren devam eden 2 kişiyi kurtarma çalışmaları sürdürülürken ikinci defa çığ düştü. İlk bilgilere göre çığ altında araçlar ve kurtarma ekibinin kaldığı bildirildi. Çığ faciasından bazı kurtarma ekibi görevlileri ve bölgeye desteğe giden vatandaşlar kendi imkanlarıyla kurtulurken, arama kurtarma çalışmalarının yoğun şekilde devam ettiği belirtildi.
Van Valisi Mehmet Emin Bilmez, arama kurtarma faaliyeti yürüten ekibin üzerine çığ düştüğünü söyledi.

Çığ bölgesinde​n görüntüler (İHA)

Erdoğan'ın danışmanı yaralı kurtarıldı
Van'da meydana gelen ikinci çığ faciasında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan'ın da çığ altında kaldığı ve yaralı olarak kurtarıldığı bildirildi.
Van-Bahçesaray kara yolunun 33. kilometresinde üzerine çığ düşen minibüste bulunduğu değerlendirilen 2 kişiyi arama çalışmaları devam ederken ikinci çığ düştü. Bölgede incelemelerde bulunan ve Bahçesaraylı olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve AK Parti Van eski Milletvekili Gülşen Orhan'ın da çığ altından yaralı olarak kurtarıldığı belirtildi. Hemen Çatan Devlet Hastanesine kaldırılan Gülşen Orhan'a ilk müdahalenin yapıldığı bildirildi.
Facianın olduğu bölgede üçüncü çığ uyarısı
Van-Bahçesaray kara yolunda meydana gelen ve 33 kişinin hayatını kaybettiği çığ bölgesinde üçüncü çığ uyarısı yapıldı.

Çığ bölgesinden görüntüler (İHA)

Bölgede zorlu hava koşulları altında arama kurtarma çalışmaları devam ederken, üçüncü bir çığ uyarısı daha yapıldı. Arama kurtarma çalışmalarına destek vermek için gelen vatandaşlar bölgede uzaklaştırılırken, kurtarma çalışmaları ise aralıksız sürdürülüyor.
Van AFAD Müdürü çığ felaketinden yaralı kurtarıldı
Van-Bahçesaray kara yolunun 33. kilometresinde meydana gelen ikinci çığ faciasında Van Afet ve Acil Durum (AFAD) İl Müdürü Usman Uçar yaralı olarak kurtarıldı.
Dün akşam saat 17.00 sıralarında üzerine çığ düşen minibüsteki 5 kişinin cansız bedenine ulaşılırken, 6 kişi ise sağ olarak kurtarılmıştı. Minibüste olduğu değerlendirilen ve sabah saatlerinden itibaren devam eden 2 kişiyi kurtarma çalışmaları sürdürülürken ikinci bir çığ daha düştü. Bölgede arama kurtarma çalışmalarına katılan Van AFAD İl Müdürü Osman Uçar çığ altından yaralı olarak kurtarılarak Van Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.
Meteorolojiden ‘Bahçesaray’ açıklaması
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, çığ bölgesindeki hava durumuyla ilgili açıklama yayınladı.
Yapılan açıklamada, “Çığ bölgesinde bugün akşam saatlerine kadar orta ve zamanla hafif kuvvette kar yağışlarının devam edeceği tahmin ediliyor. Yarın (Perşembe) bölgede yağış beklenmiyor. Cuma günü başlayacak kar yağışlarının öğleden sonra etkisini arttırması ve pazar sabah saatlerine kadar kuvvetli rüzgârla birlikte tipi şeklinde yoğun olarak devam edeceği tahmin ediliyor. Bölgede çığ oluşma riskine karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır” denildi.
Çığ bölgesine Muş AFAD İl Müdürü Veysi As görevlendirildi
İkinci çığ faciasında arama kurtarma faaliyetlerini koordine ettiği sırada çığ altında kalan Van AFAD İl Müdürünün yerine Muş AFAD İl Müdürü Veysi As bölgeye gönderildi.
Olayda arama kurtarma faaliyetlerini koordine ettiği sırada çığ altında kalan Van AFAD İl Müdürü Osman Uçar'ın yerine Muş İl AFAD Müdürü Veysi As, çığ bölgesine görevlendirildi. AFAD Muş İl Müdürlüğünden yapılan açıklamada, bölgeye Muş AFAD Müdürlüğü olarak tam donanımlı 2 arama kurtarma aracı, 6 arama kurtarma personeli, 1 enformasyon memuru ve il müdürünün intikal ettiği kaydedildi.
Van AFAD Müdürü Uçar yaşadığı dehşeti anlattı 
Van Afet ve Acil Durum (AFAD) İl Müdürü Osman Uçar, yaralı olarak kurtulduğu ikinci çığ faciasında yaşadığı dehşeti anlattı.
Dün akşam saat 17.00 sıralarında üzerine çığ düşen minibüsteki 5 kişinin cansız bedenine ulaşılırken, 6 kişi ise sağ olarak kurtarılmıştı. Minibüste olduğu değerlendirilen ve sabah saatlerinden itibaren devam eden 2 kişiyi kurtarma çalışmaları sürdürülürken ikinci bir çığ daha düştü. Bölgede arama kurtarma çalışmalarına katılan Van AFAD İl Müdürü Osman Uçar çığ altından yaralı olarak kurtarılarak Van Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Burada tedavi altına alınan Osman Uçar, yaşadığı dehşeti anlattı.

Çığ bölgesinden görüntüler (İHA)

Uçar, “Son iki kişiyi çıkarmak istedik. Minibüsün altında ve çevresinde olabilir diye arama yapıyorduk. Minibüs baya aşağıda olduğu için iş makinesiyle aşağıya indirmemiz gerekiyordu. İş makinesi yol açarken biz de ona yolu tarif etmeye çalışıyorduk. O an bir gürültü duyduk. Sonra kar altında kaldık. Baya bir sürüklendik. Üstte bir kepçe daha çalışıyordu, üstteki kepçe devrildi ve bizleri önlerine alıp savurup götürdü. Derinliklere kadar bizi götürdü. Ben yarıya kadar kar içerisindeydim. Kendi imkanlarımla çıktım. AFAD, sağlık ekipleri, jandarma, itfaiye ve vatandaş vardı. Allah’a şükür ki biz çalışma alanını o an boşalttık. Bütün vatandaşları bölgeden uzaklaştırdık. Etraftan uzaklaştırdık ve ikinci aramayı biz yapacağız dedik. Sakin bir ortam oluşturduk. Vatandaşlar ve oradaki personellerin tamamı orada çalışmış olsalardı çok daha kötü bir durum olurdu. Çığ alanında sadece bizler ve jandarma vardık, diğerleri yukarıda onlar da sürüklendi” dedi.
Çığ faciası için 5 savcı görevlendirildi
Van Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, “İlimiz Bahçesaray ilçesinde çığ düşmesi sonucu hayatını kaybeden ve yaralanan vatandaşlarımızın adli işlemleri yönünden konu bizzat Van Cumhuriyet Başsavcısı Oğuzhan Dönmez tarafından titizlikle takip edilmekte olup, 5 cumhuriyet savcısı adli işlemler yönünden görevlendirilmiştir” denildi.



İsrail'in Katar'a saldırısı: Netanyahu, Trump'ın dikkati çeken olumsuz tutumuyla sınırlarını test ediyor

Washington'daki basın toplantısının ardından Trump ve Netanyahu (Reuters)
Washington'daki basın toplantısının ardından Trump ve Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail'in Katar'a saldırısı: Netanyahu, Trump'ın dikkati çeken olumsuz tutumuyla sınırlarını test ediyor

Washington'daki basın toplantısının ardından Trump ve Netanyahu (Reuters)
Washington'daki basın toplantısının ardından Trump ve Netanyahu (Reuters)

Brian Katulis

İsrail'in bu hafta Katar'daki Hamas liderlerine yönelik sürpriz saldırısı, Trump yönetiminin ikinci döneminin Gazze’deki savaşı sona erdirme hedefini büyük ölçüde gerçekleştiremediğinin en son göstergesi oldu.

Saldırıdan üç gün sonra perşembe günü öğleden sonra konuşan ABD Başkanı Donald Trump, diplomatik bir çözüm için belirsiz bir umut dile getirerek “İsrail'in Katar'a saldırısının, rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze'de ateşkes için yürütülen müzakereleri etkilememesini umuyorum. Rehinelerin serbest bırakılmasını ve bunun bir an önce gerçekleşmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Trump yönetiminin Ortadoğu'ya yaklaşımının en tuhaf yönlerinden biri, Gazze'deki savaşa verdiği tepkinin çarpıcı pasifliği oldu. ‘Pasiflik’ kelimesi, birçok kişinin Trump ile ilişkilendireceği bir kelime olmasa da bu durum kısmen Beyaz Saray'dan hemen her gün yapılan çılgın hızdaki açıklamalar ve eylemlerden kaynaklanıyor.

“İsrail'in Gazze ve bölgenin diğer yerlerinde gerçekleştirdiği eylemler, Trump'ın en büyük hedeflerinden biri olan Nobel Barış Ödülü'nü kazanmasını ve İsrail ile Suudi Arabistan arasında normalleşme anlaşması sağlanmasını engelliyor. Trump, bu hedefe ulaşmak için benzersiz bir gayretle çalışıyor.   

Trump, Gazze Şeridi'nin tamamen ABD’nin kontrolü altına alınması ve pitoresk (resimsi) bir ‘Gazze Rivierası’ kurulması gibi, dünyanın dikkatini çeken provokatif açıklamalar yapmaya özen gösteriyor. Öte yandan Trump, geçtiğimiz haziran ayında İran'a yapılan ani saldırı ve bu ay Venezuelalı uyuşturucu kaçakçılarına yönelik saldırı gibi hedefli açıklamalara benzer gösterişli tedbirlerle öne çıkıyor. Ancak bu hamleleri, bu alanların herhangi birinde kalıcı sonuçlar doğuracak tutarlı bir stratejik yaklaşımla karıştırmamalıyız.

Trump, İsrail-Filistin cephesinde ise İsrailli rehinelerin serbest bırakılması ve çatışmanın sona ermesi konusundaki beklentileri yükseltti. Ancak, İsrail'in öngörülemez eylemleri bir yandan bölgeyi istikrarsızlaştırırken diğer yandan sahada istediği gibi hareket etmesine olanak tanıdı. İsrail'in Gazze ve bölgenin diğer yerlerinde gerçekleştirdiği eylemler, Trump'ın en büyük hedeflerinden biri olan Nobel Barış Ödülü'nü kazanmasını ve İsrail ile Suudi Arabistan arasında normalleşme anlaşması sağlamasını engelliyor. Oysa Trump bu hedefe ulaşmayı çok istiyor. Ancak şimdiye kadar ABD'nin Arap-İsrail sorununa yönelik politikasında stratejik bir değişiklik olmadı.

Yüksek ses, küçük sopa

Bu durum, ABD’nin eski başkanlarından Theodore Roosevelt'in ünlü sözü “Yumuşak konuş, sert davran” ile özetlenebilecek dış politika ilkesiyle tam bir tezat oluşturuyor. İsrail'in 9 Eylül'de Katar'daki Hamas yetkililerine yönelik eşi görülmemiş saldırısı, NATO dışında, bölgedeki en büyük ABD askeri üssüne ev sahipliği yapan önemli bir ABD müttefikinin, başta İsrail olmak üzere bölgesel aktörlerin, Trump yönetiminin birçok açıdan kenarda durduğu bu bölgenin dinamikleri üzerindeki etkisinin boyutunu gösteriyor.

Trump, ocak ayında ikinci dönemi için göreve başladığında ateşkes anlaşması imzalamak ve rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak gibi güçlü bir başlangıç yapmasına rağmen, o zamandan beri odak noktasını kaybetti. Sosyal medyada paylaştığı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Gazze’de hayali bir sahilinde rahat bir şekilde görünen tuhaf yapay zeka tarafından üretilmiş video, birçok kişiyi şaşırttı ve özellikle de göreve başlamadan önce ulaştığı ateşkes anlaşmasının uygulanmasını sağlamak için yeterli baskı uygulamamış olması nedeniyle endişelendirdi.

İsrail'in Gazze ve bölgenin diğer yerlerinde gerçekleştirdiği eylemler, Trump'ın en büyük hedeflerinden biri olan Nobel Barış Ödülü'nü kazanmasını engelliyor.

Kahire'de geçtiğimiz mart ayında düzenlenen Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi, Gazze'nin uzun vadede yeniden inşası ve kalkınması için taahhütler içeren ayrıntılı bir plan ortaya çıktı ve Filistin devletinin kurulması taahhüdü teyit edildi. Ancak Trump'ın ekibi bu fikirleri görmezden geldi ve bununla anlamlı bir şekilde ilgilenmedi. İsrail, müzakerelerde Hamas'a baskı uygulamak amacıyla, askeri harekatını yeniden başlatarak ve insani yardımı kesmek de dahil olmak üzere Gazze'ye boğucu bir abluka uygulayarak mart ayında ateşkesi sona erdirdi.

Trump yönetimi, Gazze'deki insani durum daha da kötüleşince Gazze İnsani Yardım Vakfı’nı (GHK) kurdu. Bu vakıf, Filistinlilerin ihtiyaçlarını karşılayamayan ve yardım almayı bekleyen en az bin kişinin ölümüne yol açan kusurlu bir yardım mekanizmasıydı. Belki de çok daha fazlası. Bu arada Trump, ekibinin yeni bir ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için bir anlaşma sağlayacağına dair ara sıra açıklamalar yaptı. Hatta Katar ve Mısır gibi arabulucular aracılığıyla değil, doğrudan Hamas ile görüşmek gibi alışılmadık bir adım attı.

fvghyju
İsrail'in Katar'ın Doha kentinde Hamas liderlerine düzenlediği saldırının ardından hasar gören bir bina, 9 Eylül 2025 (Reuters)

Ancak, tüm bu adımlar ateşkesin sağlanmasına yetmedi. Bu çatışmayı sürdürülebilir bir şekilde sona erdirmek için tutarlı bir diplomatik çerçeve bulunmadığından, İsrail'in askeri operasyonu devam ediyor. Trump'ın bir gün içinde bunu başarabileceğine dair vaatlerine rağmen, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşında barış anlaşmasına varamaması ile bu durum arasında birçok yönden bazı paralellikler var. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Trump'ın savaşı sona erdirme çabalarını görmezden gelmeye devam ederken, Netanyahu da aynı şeyi yapıyor ve Trump'ın sınırlarını ve bu süreçte onu ne kadar zorlayabileceğini test ediyor. Trump'ın birçok önemli dış politika meselesinde öngörülemez ve dikkat dağıtıcı diplomasisinin sonuçsuz kaldığı herkesçe biliniyor.

Güçlü liderlik ve ortaklarla yakın iş birliği olmadan İsrail mevcut yolunda ilerlemeye devam edecek gibi görünüyor.

Eksik unsurlar

Bu konuda daha iyi sonuçlar elde edilmesine katkıda bulunabilecek iki önemli unsur eksik. Bunlardan birincisi, barışa yol açacak kalıcı bir ateşkes için güvenilir bir formül ve vizyon geliştirmeyi amaçlayan ABD'nin diplomatik liderliğine geri dönülmesi. Bu unsur, daha tutarlı bir stratejik odaklanma ve bu sorunları ele almak için ABD yönetimi içinde özel bir ekip gerektirir, ancak bunların hiçbiri ufukta görünmüyor.

İkinci unsur ise İsrail ile resmi ilişkileri olan Ürdün, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Fas gibi Arap ülkelerinden ortakların yanı sıra İsrail'e ihtiyaç duyduğu güvenceyi sağlayacak şekilde Filistinlilere diplomatik, ekonomik ve güvenlik desteği sağlayabilecek olan Suudi Arabistan, Katar ve Umman gibi ülkelerle daha yakın iş birliği içinde çalışmaktır.

Bu iki unsur, yani güçlü liderlik ve ortaklarla yakın iş birliği, eksik olduğunda İsrail mevcut yolunda ilerlemeye devam edecek ve Trump yönetimi Ortadoğu'da barışa ulaşma hedefinden uzak kalacak.


Rubio'nun İsrail ziyareti… Gazze ateşkesinde bir atılım mı, yoksa yerinden etmeye destek mi?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki sahil yolu boyunca eşyalarıyla birlikte Gazze şehrinden güneye doğru ilerleyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki sahil yolu boyunca eşyalarıyla birlikte Gazze şehrinden güneye doğru ilerleyen Filistinliler (AFP)
TT

Rubio'nun İsrail ziyareti… Gazze ateşkesinde bir atılım mı, yoksa yerinden etmeye destek mi?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki sahil yolu boyunca eşyalarıyla birlikte Gazze şehrinden güneye doğru ilerleyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki sahil yolu boyunca eşyalarıyla birlikte Gazze şehrinden güneye doğru ilerleyen Filistinliler (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, Gazze Şeridi'nde gerginliğin artması ve İsrail'in Hamas liderlerini hedef alan Doha saldırısının ardından müzakerelerin durması üzerine İsrail'i ziyaret etmesi bekleniyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre, bu ziyaret iki olası senaryo barındırıyor: Ya ‘Gazze Şeridi'nde ateşkes konusunda ciddi görüşmeler yapılmayacak’ ya da ‘yıl sonuna kadar savaşın sona ermesi ve sınırlı bir ateşkesin kabul edilmesi ele alınacak’.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Tommy Pigott'a göre Rubio’nun İsrail ziyaretinin amacı, Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirmeyi de içeren İsrail'in yeni operasyonundaki ‘operasyonel’ hedeflerini görüşmek. Pigott ayrıca, bu ayki Birleşmiş Milletler (BM) toplantısına atıfta bulunarak, Rubio’nun, ‘Hamas terörizmini ödüllendiren Filistin devletinin tek taraflı olarak tanınması da dahil olmak üzere, İsrail karşıtı hareketlerle mücadele etme taahhüdünü yineleyeceğini’ bildirdi.

Pigott'a göre, Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile New York'ta yaptığı görüşmenin hemen ardından gerçekleşen bu ziyarette Rubio, ‘ABD'nin İsrail'in güvenliğine olan bağlılığını vurgulayacak ve Hamas'ın bir daha Gazze Şeridi'ni yönetmemesini ve tüm rehinelerin geri dönmesini sağlamanın gerekliliğini ifade edecek.’

İsrail'in planladığı ‘gönüllü göç’ konusu, Rubio'nun İsrail ziyareti sırasında, Filistinlileri kabul edecek birkaç ülkeyle yapılan görüşmelerin bir parçası olarak gündeme getirilecek.

Arap ve uluslararası toplum tarafından reddedilen yerinden edilmeye dayalı plan, İsrail güvenlik birimleri tarafından Binyamin Netanyahu'ya sunuldu. İsrail'in Kanal 12 televizyonunun cuma günü yayınladığı habere göre söz konusu plan, Gazze Şeridi sakinlerinin önümüzdeki aydan itibaren hava ve deniz yoluyla Gazze Şeridi'nden ayrılmalarına izin veriyor.

Rubio ve Netanyahu arasındaki görüşmeler, İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee'nin dün Gazze şehrinin bazı bölgelerinin tahliye edileceğini duyurmasının ardından gerçekleşti. Adraee, ordunun tahminlerine göre Gazze şehrinin çeyrek milyondan fazla sakininin kendi güvenlikleri için şehirden ayrıldığını belirtti ve Hamas'ı yenilgiye uğratmakta kararlı olduklarını vurguladı.

fgthyju
Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolu boyunca eşyalarıyla birlikte Gazze şehrinden güneye doğru giden Filistinlileri izleyen bir adam (AFP)

Amerikalı stratejik ilişkiler uzmanı Irina Tsukerman'a göre, Rubio'nun İsrail'e gelişi daha acil bir soruyu gündeme getiriyor: “Washington ateşkes için zemin mi hazırlıyor, yoksa başka taktikler için siyasi koruma mı sağlıyor?”

Tsukerman, “Rubio'nun gündemindeki acil konu, her iki tarafın da zafer olarak pazarlayabileceği sınırlı bir ateşkes için bir çerçeve sağlamak… Bu, İsrail'e Gazze şehri içinde ve dışında büyük ölçekli operasyonları durdurmak için net parametreler belirlemesi konusunda baskı yapmak ve Katar'daki Hamas müzakerecilerinden rehineler ve insani koridorlar konusunda garantiler almak anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Tsukerman'a göre Rubio'nun, Netanyahu'ya kişisel olarak baskı uygulayarak iç siyasi talepler ile Washington'un savaşı uluslararası alanda kararlı ve sorumlu olarak sunulabilecek şartlarla sona erdirme stratejik ihtiyacını dengelemesi bekleniyor.

Bu nedenle Tsukerman'a göre Rubio'nun ziyareti, sadece mevcut çatışmaları sona erdirmekle kalmayıp, Washington ve en yakın müttefikleri için elverişli koşullar altında ‘ertesi gün’ için siyasi sistemin ilk bölümlerini yazmayı da amaçlıyor. Tsukerman, ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘savaş için siyasi bir zaman sınırı belirlediğini ve bunun 2026 ABD seçim yılına kadar sürmesine izin verilemeyeceğini’ vurguladığını belirtti.

Öte yandan Filistinli siyasi analist Dr. Abdulmehdi Mutava, Rubio'nun İsrail ziyaretinin Gazze ateşkesi ile hiçbir ilgisi olmadığına inanıyor. Çünkü bu konudan ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff sorumlu. Mutava, ziyaretin Filistinlilerin yerinden edilmesine ilişkin düzenlemelere ve Başkan Donald Trump'ın Netanyahu'nun Gazze'yi işgalini tamamlamasına itiraz etmediğinin teyit edilmesine odaklanacağını düşünüyor. Ancak İsrail ve ABD kaynaklarından sızan bilgilere göre, bunun için belirlenen en uzun süre bu yılın sonu.

Mutava, ABD – İsrail koordinasyonunun, Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesinden sonraki gün için, özellikle Hamas'ın silahsızlandırılması için net bir plan olduğunu doğruladığını ve bu nedenle ateşkes çağrısının şu anda dikkate alınmayabileceğini ifade etti.

dfty
İsrail hava saldırıları sonrası Gazze şehrinden yükselen dumanlar (AFP)

Uluslararası arena, Arap ülkeleri ve İslam dünyası Gazze Şeridi'nde ateşkesin sağlanması konusunda kararlılığını sürdürüyor. Ürdün Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Bakan Eymen es-Safadi ve İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper'ın yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze Şeridi'nde kalıcı ve kapsamlı bir ateşkesin sağlanması için çabaların yoğunlaştırılması gerektiğini yinelediklerini duyurdu.

Ürdün ve Birleşik Krallık'ın bu tutumu, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya dışişleri bakanlarının 9 Eylül'de Doha'ya yapılan İsrail saldırısının ‘müzakere yoluyla bir anlaşmaya varılmasına ciddi bir tehdit oluşturduğunu’ belirten ortak açıklamalarının ertesi günü geldi. Söz konusu açıklamada şöyle denildi: “Katar ile dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyor ve İsrail ile Hamas arasındaki arabuluculuk çabalarında Katar'ın oynamaya devam ettiği önemli rolü tam olarak destekliyoruz.”

Üç ülke, ‘sivil halkın kitlesel göçüne, sivil kayıplara ve hayati altyapının tahrip olmasına neden olan İsrail'in Gazze şehrindeki askeri operasyonlarının derhal durdurulması’ çağrısında bulundu.

Mutava, Washington'un ısrar ettiği tek çözümün, İsrail'in herhangi bir anlaşmadan geri adım atmaması için, gelecekte Hamas'ın yokluğu ve uluslararası güçlerin varlığıyla birlikte, Başkan Trump'ın kapsamlı bir anlaşma önerisini kabul etmek olduğunu düşünüyor. Mutava, İsrail operasyonlarına devam ettiği sürece bu çözümün gerçekleşme olasılığının düşük olduğunu ve bu nedenle savaşı sona erdirmek için acil bir müzakere veya anlaşma olmadığını belirtti.

Çatışmanın yıl sonuna kadar devam edeceğini düşünen Tsukerman sözlerini şöyle noktaladı: “İsrail'in operasyonlarını ABD'nin stratejik çıkarlarıyla uyumlu hale getirmek ve Trump'a siyasi bir zafer kazandırmak, hem yurt içinde hem de yurt dışında yankı uyandıracaktır.”


ABD Dışişleri Bakanı Rubio İsrail'de

Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Maryland'deki Joint Base Andrews Hava Üssü’nden İsrail'e gitmek üzere pistte yürürken (AP)
Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Maryland'deki Joint Base Andrews Hava Üssü’nden İsrail'e gitmek üzere pistte yürürken (AP)
TT

ABD Dışişleri Bakanı Rubio İsrail'de

Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Maryland'deki Joint Base Andrews Hava Üssü’nden İsrail'e gitmek üzere pistte yürürken (AP)
Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Maryland'deki Joint Base Andrews Hava Üssü’nden İsrail'e gitmek üzere pistte yürürken (AP)

Fransız Haber Ajansı AFP muhabiri, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, İsrail’in Katar'daki Hamas liderlerine yönelik saldırılarının ardından bugün İsrail'e ulaştığını bildirdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve diğer yetkililerle görüşmesi planlanan Rubio, Tel Aviv’in Katar’daki Hamas liderlerine yönelik saldırılarının ABD Başkanı Donald Trump ve bölgesel ve uluslararası taraflarca eleştirilmesine rağmen, İsrail’e yapacağı ziyaret öncesinde ülkesinin İsrail’e desteğini yineledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tommy Pigott'un yaptığı açıklamya göre Rubio, İsrail'in Gazze Şeridi’ndeki Gazze şehrini kontrol altına almayı da içeren yeni askeri harekatın ‘operasyonel hedeflerini’ tartışacak ve bu ay yapılması planlanan Birleşmiş Milletler BM Genel Kurul toplantılarına atıfla “Hamas'ın terörünü ödüllendiren Filistin devletinin tek taraflı olarak tanınması da dahil olmak üzere, İsrail karşıtı eylemlere karşı mücadele taahhüdünü’ yeniden teyit edecek.

Pigott’un aktardığına göre New York'ta Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman Al-i Sani ile yaptığı görüşmenin ertesi günü gerçekleşecek olan ziyaret sırasında Rubio, “ABD'nin İsrail'in güvenliğine olan bağlılığını vurgulayacak ve Hamas'ın bir daha Gazze'yi yönetmemesini ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasını sağlayacak” dedi.

İsrail'in planladığı ‘gönüllü göç’ konusu, Filistinlileri kabul edecek birkaç ülkeyle görüşmelerin sürdüğü bir dönemde, Rubio'nun İsrail ziyareti sırasında kendisine sunulacak.

Arap ve uluslararası toplum tarafından reddedilen yerinden edilmeye dayalı plan, İsrail Güvenlik Ajansı tarafından Binyamin Netanyahu'ya sunuldu ve İsrail'in haber kanalı Kanal 12’nin cuma günü yayınladığı habere göre plan ‘Gazzelilerin önümüzdeki aydan itibaren hava ve deniz yoluyla Gazze Şeridi'nden ayrılmalarına izin verilmesini’ öngörüyor.

Rubio-Netanyahu görüşmesi öncesi İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee dün yaptığı açıklamada Gazze şehrinin bazı bölgelerinin tahliye edileceğini duyurdu. Adraee açıklamasında İsrail ordusunun tahminlerine göre Gazze şehrindeki çeyrek milyondan fazla insan kendi güvenlikleri için şehir dışına taşınırken ordu Hamas'ı yenilgiye uğratmaya kararlı olduğunu belirtti.