Tunus Kartaca Sarayı karıştı: Said üç danışmanını görevden aldı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, ofisini yeniden yapılandırmaya başladı (Tunus Cumhurbaşkanlığı web sitesi)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, ofisini yeniden yapılandırmaya başladı (Tunus Cumhurbaşkanlığı web sitesi)
TT

Tunus Kartaca Sarayı karıştı: Said üç danışmanını görevden aldı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, ofisini yeniden yapılandırmaya başladı (Tunus Cumhurbaşkanlığı web sitesi)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, ofisini yeniden yapılandırmaya başladı (Tunus Cumhurbaşkanlığı web sitesi)

Necmeddin el-Akkari
Tunus Kartaca Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki ilk 100 gününün ardından ofisini yeniden yapılandırılmaya giden Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, bazı danışmanlarını görevden aldı.
Tunus siyasi koridorlarında soru işaretlerine yol açan geçen hafta yaşanan işten çıkarmalar ve istifaların arka planı ve zamanlaması hakkında çok sayıda yorum yapıldı.
Basın mensubu Sonya el-Barinsi, Cumhurbaşkanlığı Divanı’nda olup bitenlerle ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Atamalar genelde kayırmacılık üzerine kuruluydu. Atananların çoğu, gizli ya da aleni şekilde, cumhurbaşkanı yakınlarından ya da onun kampanyasına liderlik edenlerdendi. Bu nedenle, üyeleri arasında herhangi bir uyum olmayan bu ekibin toplanmasından kaçınmak doğaldı. Başkanın istifa eden danışmanı, uzaklaştırılan Abdurrauf Bittabib ya da Medya Danışmanı Reşide en-Neyfer arasındaki medya ve kamuoyunda ayan beyan hâle gelen karşılıklı suçlamalar ise bunun kanıtıdır”
İhtiyacın kalmaması
Bir hafta içinde, Cumhurbaşkanı Kays Said ile siyasi danışmanı Abdurrauf Bittabib, protokol ve diplomatik danışmanı Tarık el-Hanaşi ve cumhurbaşkanlığı ofisi müdürü Tarık Bittayb arasındaki ilişki sona erdi.
Said'in en yakın danışmanı olan Bittabib’in işten çıkma nedeni henüz net değil. Bu ayrılık hakkında konuşmayı reddeden Bittabib ise aralarındaki dostluğun bu açıklamayı yapmasına engel olduğunu ifade etti.
Saraydaki çatışma
Neyfer onu kötülemeyi bırakmazsa sessizliğini bozup istifa nedenlerini ortaya çıkaracağını belirtti.
Bittayb ise, Neyfer’in Erdoğan’ın Tunus ziyareti hakkında yaptığı gibi yanlış haberler yayarak ülkenin itibarına leke sürdüğünü ifade etti.
Gazeteci İbrahim el-Vuslati, Said ile bir araya gelen ve onu da ülkesine davet eden Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı’nın, ayrıca Suudi Arabistan Kralı’ndan selam gönderen Dışişleri Bakanı’nın Tunus ziyareti ile bu isimlerin görevden ayrılma süreci arasında bağ olduğunu ifade etti.  
Vuslati, “Bittabib’in, Said’in seçilmesinin ardından, özellikle bu iki ülkeye karşı öfkeli yazıları vardı” dedi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre bazıları ise Said’in devrimde yaralanan aktivistlerinden biri olan ve daha sonradan ölen Tarık ed-Deziri’nin sağlık durumunu kendisine geç haber verdiği için Bittabib’i işten çıkardığını söylüyor.
Said’in taziyelerini sunmak için Deziri’nin evine gittiği gün Bittabib’i görevden alma kararı verdiği, ardından Bittabib’in istifasını sunarak affedilmesi şeklinde çözüm bulunduğu öngörülüyor.
Tarık Bittayb’in ayrılması kararı ise göreve ilk atandığında resmi gazetede yazdığı gibi, bunun geçici bir görev olduğu, Ocak ayının bitiminde sona ereceği, ardından ise Tahran’daki Tunus Büyükelçiliği görevine döneceği bilindiği için beklenen bir gelişmeydi.  
Saraydaki güçlü isimlerden biri olarak bilinen Tarık Bittayb, cumhurbaşkanlığı divanının faaliyetlerini koordine etmek için İran'dan gelmişti.
Suçlamalar
Said cumhurbaşkanı seçildiğinde, muhalifleri, İran’ın sosyal medyada Said'in seçim kampanyasını canlandıran ve yöneten Tunuslu gençlik platformlarını finanse ettiği suçlamalarını yöneltmişti.
Üç ay önce protokol ve diplomatik danışmanı olarak atanan Tarık el-Hanaşi’nin istifası ise, özellikle başarılı bir diplomat olarak görülmesi açısından çok çeşitli şekillerde yorumlandı.
Sıradaki ise medya danışmanı
Bazı gözlemciler, istifa veya işten çıkarma dalgasının devam edeceğini, sıranın medya ile ilişkileri kötüleşen ve iletişim hataları yapan Medya Danışmanı Reşide en-Neyfer’e gelmesini bekliyor.



Hizbullah'ın çağrı cihazları hakkında ne biliyoruz?

Çağrı cihazı (Reuters)
Çağrı cihazı (Reuters)
TT

Hizbullah'ın çağrı cihazları hakkında ne biliyoruz?

Çağrı cihazı (Reuters)
Çağrı cihazı (Reuters)

Hizbullah, Gazze Şeridi'ndeki Filistin direniş hareketlerine destek vermek amacıyla 8 Ekim'de İsrail ile çatışmaya girmesinden bu yana belki de en güçlü darbeyi, ülkenin farklı bölgelerinde üyeleri tarafından kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasıyla aldı.

Peki çağrı cihazları hakkında ne biliyoruz?

BBC'de verilen bilgilere göre çağrı cihazı, cep telefonlarının yaygınlaşmasından önce kısa metin mesajları ve bildirimler göndermek yahut almak için yaygın olarak kullanılan küçük bir kablosuz cihazdır. Bu cihazlar çoğunlukla güvenlik personelleri, hastaneler ve şirketler tarafından kullanılır.

BBC, bu cihazların iki türü olduğunu belirtti: Birincisi mesaj ya da bildirim alan, ancak cevap verme ya da mesaj gönderme özelliği olmayan cihazlar. İkincisi ise aynı anda hem kısa mesaj gönderebilen hem de alabilen cihazlar.

Financial Express gazetesine göre, bu cihazlar 1980'lerde yaygınlık kazanmış, ancak akıllı telefonların ortaya çıkmasından sonra kullanımları önemli ölçüde azalmış. Bugün halen dünya çapında çok sınırlı bir grup insan tarafından kullanılıyor. Hizbullah üyeleri de bu cihazların başlıca kullanıcılarından.

Techlusive adlı teknik internet sitesi, telefon şebekesinin zayıf olduğu durumlarda da çağrı cihazlarının faydalı olabileceğini ve bu cihazların güvenilir bir alternatif sunduğunu belirtti.

Ayrıca Techlusive, çağrı cihazlarının kullanımının ve bakımının basit olduğunu, birçok şirket ve kurum için modern iletişim teknolojilerine kıyasla maliyet açısından etkili bir çözüm olduğunu doğruladı.

Hizbullah neden özellikle bu tür cihazları kullanıyor?

CNN'e göre Hizbullah uzun zamandır gizliliği askeri stratejisinin temel taşı olarak benimsiyor ve İsrail ile ABD casus programlarının sızmasını önlemek için yüksek teknolojili cihazlardan kaçınıyor.

Ortadoğu'daki diğer devlet dışı aktörlerin aksine, Hizbullah birimlerinin bir iç iletişim ağı üzerinden haberleştiğine inanılıyor. Bu, bazı ülkeler tarafından uzun süredir devlet içinde devlet olarak faaliyet göstermekle suçlanan güçlü örgütün temel yapı taşlarından biri.

Yılın başında Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail güçleriyle sınır ötesi çatışmaların yoğunlaştığı Güney Lübnan'daki üyelerine ve ailelerine, İsrail'in İran destekli örgütün hareketlerini bu tür cihazlar aracılığıyla izleyebileceğine inandıkları için cep telefonlarından kurtulmaları çağrısında bulundu.

Nasrallah şubat ayında şöyle demişti: “Telefonları kapatın, gömün, demir bir kutuya koyun. Bunu güvenlik için, insanların kanını ve onurunu korumak için yapın. İsraillilerle iş birliği yapan, elinizde taşıdığınız, eşinizin ve çocuklarınızın elindeki cep telefonudur. Bu telefon hem işbirlikçi hem de katildir.”

Hizbullah cep telefonları yerine telsiz kullanma yoluna gitti, ancak dünkü saldırıların da gösterdiği gibi bu seçenek bile risksiz değil.