Joaquin Phoenix'in Oscar Ödülü’ne uzanan zorlu kariyer yolculuğu

Joaquin Phoenix, Oscar Ödülü’nü kazanmasının ardından objektiflere böyle poz verdi (AFP)
Joaquin Phoenix, Oscar Ödülü’nü kazanmasının ardından objektiflere böyle poz verdi (AFP)
TT

Joaquin Phoenix'in Oscar Ödülü’ne uzanan zorlu kariyer yolculuğu

Joaquin Phoenix, Oscar Ödülü’nü kazanmasının ardından objektiflere böyle poz verdi (AFP)
Joaquin Phoenix, Oscar Ödülü’nü kazanmasının ardından objektiflere böyle poz verdi (AFP)

Joaquin Phoenix, zorlu kariyer yolculuğunu üç başarısız adaylığın ardından Joker filmindeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar Ödülü’nü alarak taçlandırdı.
Phoenix, Oscar’a ilk kez 2000 yılında, 'Gladyatör' filminde Russell Crowe'un canlandırdığı Maximus Decimus Meridius karakterini ölüme gönderen kötü Roma İmparatoru Commodus rolüyle aday gösterildi. Ardından 2005 yılında, ‘Walk The Line’ (Sınırları Aşmak) filminde canlandırdığı Johnny Cash ile Oscar adayları arasında yer aldı. Phoenix daha sonra eski bir alkol bağımlısını canlandırdığı 'The Master’ (Usta)  filmiyle üçüncü kez Oscar’a aday oldu.
'Joker' filmi ise Phoenix'in Hollywood dünyasındaki zorlu ve bir bırakıp bir döndüğü kariyerini taçlandırdı. Phoenix, aynı filmle daha önce de Altın Küre Ödülleri’nde (Golden Globes) en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü. AFP’nin haberine göre Phoenix, Joker rolünü doğaçlama yapabilme esnekliğine sahip olması ve kendini herhangi bir kurala bağlı hissetmemesi dolayısıyla ‘profesyonel hayatının en büyük deneyimlerinden biri’ olarak nitelendirdi.
Phoenix, Hollywood’daki ilk yıllarında bir dizi televizyon ve sinema filminde aldığı rollerin ardından kötü adam rolleriyle Hollywood dünyasında fırtınalar estirdi. Söz konusu kötü adam rollerinden öne çıkanlar ise 1997 yılında Oliver Stone’un yönettiği ‘U Turn’ (U Dönüşü) ve 1999 yılında ‘8 mm’ (8 Milimetre) filminde canlandırdığı karakterlerdi.
Tam adı Joaquin Rafael Phoenix olan aktör Porto Riko'da, hippilerden oluşan bir koruyucu ailenin yanında büyüdü. Phoenix, çocukluğunu ‘Children of God’ (Tanrı'nın Evlatları) adlı bir tarikatta geçirdi. Anne-baba ve beş çocuktan oluşan ailesi, Joaquin henüz üç yaşındayken kötü şöhretli tarikatı terk etti. Ardından bir süre Kuzey Amerika’nın çeşitli bölgelerinde dolaşan aile sonunda Los Angeles'a yerleşti. Ailesi Joaquin’i kariyerinin başlangıcı olan bir oyuncu ajansına götürdü. Joaquin ve ağabeyi River, 1980'lerin başında televizyon ekranlarında boy göstermeye başladılar.
1986 yılında, o zamanlar 'Leaf' adıyla bilinen Joaquin kariyerinin ilk filmi 'Space Camp'te (Uzay Kampı) oynadı. Üç yıl sonra Ron Howard’ın yönettiği 'Parenthood' (Çılgın Aile) adlı komedide rol aldı.
Ancak ağabeyinin oyunculuk kariyeri ilk yıllarda daha başarılıydı. River, bir çocuk yıldızdı ve gençlik yıllarında 'Stand by Me' (Benimle Kal - 1986) 'Indiana Jones: Last Crusade' (Indiana Jones: Son Macera - 1989) gibi filmlerde oynadı.
River'ın 1993'te aşırı doz uyuşturucudan ölümünün ardından Joaquin oyunculuğa bir süre ara verdi. Kendisini oyunculuk yapmaya cesaretlendirdiği için kariyerini kardeşine 'borçlu' olduğunu söyleyen Joaquin iki yıllık aranın ardından, 1995 yılında başrollerini Nicole Kidman ile paylaştığı ‘To Die For’ (Sonsuz İhtiras) filmiyle oyunculuk kariyerine geri döndü.



Osmanlı'dan Fransa'ya verilen dikilitaştaki gizemli mesajlar çözüldü

Paris'te yer alan Concorde Meydanı'ndaki dikilitaş (AFP)
Paris'te yer alan Concorde Meydanı'ndaki dikilitaş (AFP)
TT

Osmanlı'dan Fransa'ya verilen dikilitaştaki gizemli mesajlar çözüldü

Paris'te yer alan Concorde Meydanı'ndaki dikilitaş (AFP)
Paris'te yer alan Concorde Meydanı'ndaki dikilitaş (AFP)

Paris'teki ünlü Antik Mısır Dikilitaşı üzerine kazınmış hiyeroglifler, Firavun II. Ramses'i tanrıların emrettiği şekilde öven bir propaganda olabilir.

MÖ 1279'dan MÖ 1213'e kadar Mısır'ı yöneten II. Ramses'in yaptırdığı anlaşılan dikilitaş Luksor'a yerleştirilmişti. Osmanlı İmparatorluğu'ndan bir paşa (Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa -ed.n.) tarafından 1830'da Fransa'ya verilmişti.

Simgesel yapının üzerinde bir dizi gizli yazıt var.

Bu oymalardan bazıları, dikilitaş restorasyon nedeniyle iskeleyle çevriliyken Aralık 2021’de ilk kez fark edildi.

O sırada Mısırbilimci Jean-Guillaume Olette-Pelletier'in, piramidin altın tepesinin yakınındaki en yüksek kısımda yer alan bazı yazıtları kaydetmesine izin verilmişti.

Mısırbilimci henüz hakem denetiminden geçmemiş bir çalışmada, 3 bin 300 yıllık anıtın üzerindeki gizli yazıtların yalnızca belirli koşullar altında Mısırlı soyluların göreceği şekilde tasarlandığını savunuyor.

Olette-Pelletier, dikilitaşın batı yüzünün Nil'e baktığını, bu nedenle de tepeye yakın yazıtların nehirde tekneyle seyahat edenlerin görebileceği bir yerde olduğu öne sürüyor.

Araştırmaya göre yazıtlar, II. Ramses'in "tanrılar tarafından seçildiğini, ilahi bir öze sahip olduğunu ve bu nedenle Mısır'ı yönetmeye hakkı olduğunu" ilan ediyor.

23 metre yüksekliğindeki yapının bu bölümündeki tasvirler, II. Ramses'i tanrı Amon'a adaklar sunarken tasvir ediyor.

Dr. Olette-Pelletier, "Bu mesajlar, yapıyı inşa eden Firavun II. Ramses'in lehine yapılan bir tür propaganda" diyor.

İnsanlar tanrı Amon'un altında bir sunu masası olduğunu fark etmemişti. Bu, hiçbir ögesi eksik olmayan anlamlı bir ifadenin varlığını ortaya koyuyor: kralın tanrı Amon'a verdiği bir sunu.

Mısırbilimci, anıtın etrafında dolaşarak üzerine kazınmış toplam 7 gizli mesajı deşifre ettiğini söylüyor.

sdfrgthy
Turistler Mısır'daki Luksor tapınağını ziyaret ediyor (AFP)

Bulguların, mesajların yalnızca belirli bir açıdan görülebildiği üç boyutlu kriptografi adı verilen bir şifreleme yöntemine daha fazla ışık tuttuğunu belirtiyor.

Dikilitaşta, okuma yönüne göre farklı anlamlar taşıyan iki sıra hiyeroglif yer alıyor.

Dr. Olette-Pelletier örneğin bir oymanın bir yöne doğru okunduğunda II. Ramses'in tahttaki tam adını yazdığını, diğer yöne doğru okunduğundaysa sonsuz yaşama sahip olduğunu bildirdiğini ifade ediyor.

Dr. Olette-Pelletier bulgularının, Égypte Nilotique et Méditerranéenne adlı hakemli dergide yayımlanmayı beklediğini söylüyor.

Çalışmada yer almayan bazı araştırmacılar, çalışma yayımlanana kadar yazıtların bu şekilde yorumlanmasına dair daha temkinli yaklaşılması gerektiğini belirtiyor.

Dikilitaşın tepesindeki oymaların ve sanatsal tasvirlerin, mesafe nedeniyle Nil'de tekneyle seyahat edenler tarafından görülüp görülemeyeceği araştırılmaya devam ediyor.

Independent Türkçe