Şam-Ankara gerilimi tırmanırken, Esed rejiminin kara, deniz ve havada askeri gücü ne durumda?

Maarat el-Numan yakınlarındaki Deir Şarki beldesindeki rejim askerleri (AFP)
Maarat el-Numan yakınlarındaki Deir Şarki beldesindeki rejim askerleri (AFP)
TT

Şam-Ankara gerilimi tırmanırken, Esed rejiminin kara, deniz ve havada askeri gücü ne durumda?

Maarat el-Numan yakınlarındaki Deir Şarki beldesindeki rejim askerleri (AFP)
Maarat el-Numan yakınlarındaki Deir Şarki beldesindeki rejim askerleri (AFP)

Türkiye ile Suriye arasında İdlib’de başlayan gerilim tırmandı.
TSK, bölgeye ciddi yığınak yaparken Suriye Ordusu da gücünün büyük bir kısmını İdlib ve halen çatışmaların sürdüğü Halep'in batı ve güney kırsalına kaydırmış durumda.
Olası çatışma riski, Suriye Ordusu’nun mevcut kapasitesini de merak konusu yaptı.
2011’e kadar bu konuda az çok bilgi varken söz konusu tarihte başlayan ve bugüne kadar halen devam eden savaş sorunun cevabını zorlaştırdı.
9 yıl önce Suriye Ordusu, 220 bin askere, 500’ü aşkın savaş uçağına, 4 bin 700 civarında tanka, 4 bin 500’ü aşkın zırhlı personel taşıyıcısına, 500 motorlu topa,  bin 500 kadar çekilen topa ve 4 bin kadar uçaksavara sahipti.
Sayısal olarak rakamların yüksekliğine karşılık özellikle tank ve uçakların çoğunun eski Sovyet döneminden kaldığı için aktif kullanılamadığı iddia ediliyordu.
Ciddi silah ve asker kaybına uğradı
2011’de başlayan savaşla birlikte Suriye Ordusu’ndan binlerce asker firar ederek muhalif Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) katıldı.
Şiddetlenen ve ülkenin her yanına yayılan savaşla birlikte Suriye Ordusu onbinlerle tabir edilecek düzeyde ağır kayıplara uğradı.
Muhaliflerin tanksavar füzeleri ve uçaksavar da temin etmeye başlamasıyla Suriye Ordusu asker kaybının yanısıra yüzlerce tank, zırhlı araç ve çok sayıda helikopter kaybına da uğradı.
Kimi iddialara göre 2011’den beri Suriye Ordusu çatışmalarda 2600’e yakın tank ve zırhlı araç kaybetti.

Suriye'de savaş nedeniyle yedi yıldır terhis edilmeyen askerler var / Fotoğraf: SANA

Ayrıca birçok hava üssünün de muhaliflerin eline geçmesiyle birlikte Suriye artık kullanamadığı birçok eski uçağını da buralarda hurda olarak geride bıraktı. Ayrıca düşürülen çok sayıda uçak da oldu.
Yardımına Rusya ve İran yetişti
2015 yılına gelindiğinde ciddi bir asker ve silah sıkıntısı çekmeye başlayan Suriye bu tarihten sonra Rusya ve İran’ın desteğiyle silah kapasitesini arttırmaya başladı.
2020’ye gelindiğinde Suriye Ordusu’nun 2011’e göre mevcut silah adedinde azalma olmakla birlikte daha önce elinde olmayan ya da az miktarda olan kimi silah sistemlerinde Rusya ve İran’ın desteğiyle artış görüldü.
138 ülke arasında askeri güçte Türkiye 11, Suriye 55. sırada
Her ne kadar Suriye Ordusu’nun şu anki mevcut gücüyle ilgili net bilgiler olmasa bile dünya ülkelerinin askeri kapasitesi hakkında her yıl bilgi açıklayan Global Firepower Index’te bu konuda bazı iddialar yer aldı.
Global Firepower Index’in 138 ülkeyi kapsayan 2020 verilerine göre Suriye Ordusu, askeri kapasite açısından dünyada 55’inci sırada yer aldı. Türkiye ise aynı listede 11. sırada.
Ordunun mevcudu azaldı
Verilerde Suriye’nin savunma bütçesi 1 milyar 800 milyon dolar olarak belirtildi.
2011’de 220 bin gibi bir askeri gücü bulunan Suriye Ordusu’nun şu anki tahmini asker sayısı 142 bin olarak açıklandı.
Yeni ele geçirilen yerler ve aflar sayesinde mevcut arttı iddiası
Independent Türkçe’ye konuşan ancak adının açıklanmasını istemeyen Suriye’de yaşayan bir gazeteci ise Global Firepower’in bu verisine karşın Suriye Ordusu’nun mevcudunun son bir iki yıldır arttığını ve yeniden savaş öncesi döneme döndüğünü iddia etti.
Bunun  üç nedeninin olduğunu belirterek, bunları şöyle sıraladı.


Suriye tankları ağırlıklı olarak eski model 7-72'lerden oluşuyor / Fotoğraf: Reuters

Birinci olarak daha önce askere alım yapılamayan ve muhaliflerin olduğu pek çok yerin tekrar Esad’ın kontrolüne geçmesiyle buralardan da yeniden askere alımların başlaması.
İkincisi savaşın Esad’ın aleyhine gittiği dönemlerde askerden kaçan birçok gencin dengenin değişmesinin ardından ilan edilen aftan faydalanabilmek için askere gitmesi.
Üçüncü neden ise orduda neredeyse yedi yıldan beri terhis olmaması.
Bundan dolayı kışlalarda yedek asker fazlalığının bile oluştuğunu iddia etti.
Mevcut sayıya karşın aktif savaşan sayısı 50 bin civarı
Buna karşın Suriye Ordusu’ndaki pek çok birliğin gerek donanım, gerek eğitim kimi zaman da sadakatlerine yeterli derecede güven duyulmadığından hücumlara dahil edilmeyerek daha çok savunma görevinde tutulduğu öne sürüldü.
Mevcut ordu içinde çatışmalara aktif olarak giren deneyimli asker sayısının 50 ile 70 bin arasında olduğu, bu askerlerin de çoğunlukla şu birliklere dahil olduğu iddia edildi.
Kaplan Birlikleri (25. Terörle Mücadele Tümeni)
Tuğgeneral Süheyl Hasan komutasındaki Kaplan Gücü, üç birlikten oluşuyor. 
Savaşın başından beri ülkenin Hama, İdlib, Halep gibi bölgelerinde savaşan bu gücün tahmini sayısı 10 bin civarı.
Suriye Ordusu’nun en aktif hücum gücü durumundalar, halen İdlib’deki harekatı büyük ölçüde yürütüyorlar..
4. Tümen:
Esad’ın kardeşi Tümgeneral Mahir Esad komutasındaki bu gücün asıl görev bölgesi Şam’dı. Ancak buradaki çatışmaların Esad lehine sonuçlanmasıyla bu tümen bünyesinde “El Ğavs” (İmdat) birlikleri” kuruldu.
Birlik isimlerini komutanları olan General Ğays Della’dan alıyor ve daha çok Halep, İdlip ve Lazkiye cephelerinde kendini gösteriyor şu an.
104. Cumhuriyet Muhafızları Tugayı:
Suriye Ordusu’nun seçkin birliği sayılan bu güç daha çok Şam’da yer alıyor.
5. Kolordu:
Savaşın ilk yıllarında düzenli ordu yetmeyince gönüllü sivillerden “Ulusal Savunma Güçleri” adıyla milis güçleri oluşturuldu.
Bu güçler Rusya ve İran’ın da desteğiyle 2017 yılında "5. Kolordu" adıyla düzenli bir askeri güce dönüştürülerek düzenli orduya katıldılar ve Humus’un doğusunda DEAŞ'a karşı kullanıldılar.
DEAŞ'ın güç kaybetmesinin ardından şimdi bu güçte önemli ölçüde kuzeye kaydırıldı.  Sayıları 20-25 bin civarında tahmin ediliyor.
Milis güçleri de önemli
Ancak Suriye lehine çatışmaya giren güçler düzenli ordu birliklerinden ibaret değil.
İran tarafından finanse edilen bir kısım Şii milis güçleri de çatışmalarda önemli rol oynuyor. İçlerinde Suriye’li Şiiler olduğu gibi Irak’tan Lübnan’dan Afganistan’dan hatta az sayıda Pakistan’dan gelen Şii gönüllüler de bulunmakta.
Genelde İranlı komutanların danışmanlık hizmeti verdiği bu milis gruplarının net sayısı bilinmemekle birlikte toplam da 20 bin civarında oldukları öne sürüldü. O gruplardan en bilinenleri şunlar.
Lübnan Hizbullahı:
2013’de savaşa müdahil olan Lübnan Hizbullah’ı özellikle Humus’taki savaşın Esad'ın lehine dönmesinde önemli rol oynadı. Halen iki-üç bin kişilik gücünün Suriye içerisinde bulunduğu ve son haftalarda Halep’teki çatışmalara da katıldıkları öne sürüldü.
Fatimiyyun Tugayı:
Afganistan’da ve İran'da yaşayan Moğol kökenli Şii Hazaralardan oluşan bu gücün sayısı beş bin civarında tahmin ediliyor. İran tarafından finanse edilen bu güç daha önce güneyde Dera’da görevli iken şimdi onlar da Halep kırsalına geldi.
Kudüs Tugayı:
Bu grup Şiiler’den değil Suriye’de yaşayan Filistinlilerden oluşuyor. Tahmini üç bin kişi olan bu birlikte Halep’teki çatışmalarda rol alıyor.
Kara Ordusu’nun Silah Gücü:
Global Firepower’ın Index'in 2020 verilerinde Suriye kara kuvvetlerinin elindeki silahların mevcut sayısıyla ilgili şu rakamlara yer verildi.
Tank: 4135
Zırhlı araç: 5370
Çekili topçu: 2550
Roket sistemleri: 750
Motorlu topçu: 575
Rusya'dan tank ve çok namlulu roketatar sistemleri desteği
Aradan geçen dokuz yıla karşın Suriye’nin elinde halen ciddi miktarda tank ve zırhlı araç olduğu dikkat çekse bile büyük çoğunluğunun Sovyetler birliği döneminden kalma T-72’lerden oluştuğu ve artık aktif çatışmalarda kullanılmadığı iddia edildi.
Buna karşın Suriye savaş içerisinde eski T-72 tanklarını hücumlarda kullanmaktan ziyade kendi üretimi olan Golan ve Şems adlı çok namlulu roketatar sistemleri ya da Şilka adı verilen çok namlulu uçaksavar sistemlerinin şasisi olarak kullanarak değerlendirmeye başladı.
Yine savaş sürecinde Rusya’dan alınan az miktarda gelişmiş T-90 tankı ile Tos-1 çok namlulu roketatar sistemi de Suriye Ordusu envanterine katıldı.
Ayrıca Suriye'nin elinde geçmişten beri Scud, Toçka (Toskha) tipi karadan karaya atılabilen balistik füze bulunduğu biliniyor. Ancak bunların sayısına dair net bir bilgi yok.


Silahlandırılmış jeepler hem Suriye Ordusu'nun hem muhaliflerin en önemli silah gücü / AFP​
Binlerce silahlı jeep, yüzlerce tanksavar füze

Her savaş gibi Suriye iç savaşında da belli silah sistemleri çok ön plana çıktı.
Özellikle jeeplerin üzerine monte edilen Dokça uçaksavarlar hem Suriye Ordusu’nda hem muhaliflerde çok yaygın.
Keza tanksavarlar da her iki tarafça çok yaygın kullanılıyor.
2011 yılında Suriye’nin elinde tanksavarlara karşı kullanılabilen 1000 civarı Kornet marka tanksavar füze varken bu sayının savaş içerisinde Rusya ve İran’ın yardımıyla çok arttığı biliniyor.
2016 yılında Suriye Ordusu’nu analiz eden Rus askeri uzman Valentin Vasilescu’nun verdiği bilgiye göre Rusya ve İran’ın yardımı ile çok sayıda gelişmiş keskin nişancı silahı Suriye Ordusu tarafından kullanılmaya başlandı.
Suriye’nin hava gücü
Savaştan önce 60 bin mevcutlu Hava Kuvvetleri, Suriye Ordusu’nun en önemli birimiydi.
Esad rejiminin en önemli dayanaklarından olan Hava Kuvvetleri İstihbaratı, bu gücün bünyesindeydi.
Halen Suriye Ordusu’nu yöneten birçok aktif komutan eski Hava Kuvvetleri İstihbaratı mensupları. Kaplan Kuvvetleri Komutanı Süheyl Hasan da bunlardan biri.
Hava kuvvetlerinin silah envanterine gelince.
Global Firepower’ın 2020 verilerine göre toplamda 456 uçak ve helikopterden oluşuyor. Bu uçaklardan bir kısmının niteliği listede şöyle belirtildi.
Avcı uçağı: 199
Özel saldırı: 20
Nakliye: 4
Eğitim uçağı: 67
Helikopterler: 165
Saldırı helikopterleri: 27
Uçaklar eski olmakla birlikte bir kısmı Rusya tarafından modernize edildi
Suriye savaş uçaklarının çoğunun F-16’lar ile boy ölçüşme şansı olmayan  eski Mig-21, Mig-23 model Rus uçakları olduğu, elinde daha gelişmiş model olan Mig-29’lardan ise az sayıda bulunduğu biliniyor.
Rus askeri uzman Valentin Vasilescu’nun 2016'daki yazısına göre Suriye Ordusu bünyesindeki 21 adet Su-24MK bombardıman uçağı, 64 adet MİG-23 uçağı modernize edildi.
Bu arada savaş sırasında bir kısmı ülkeden kaçtığından bir kısmı da öldüğünden tecrübeli pilot sıkıntısı çekildiği iddia edilmişti.
Ancak Rus uçaklarının da devreye girmesiyle bu sıkıntı kısmen aşılmış görünüyor.

Suriye'nin elindeki hava savunma sistemlerinden bir tanesi de S-200 / Fotoğraf: Wikipedia​

Hava savunma gücünü kısmen koruyor
Suriye, 2011 yılında 600 eski tip Rus malı sa2, sa3, sa5 ve sa6 yerden havaya (sam) az sayıda modern denilebilecek sa8, sa10 sistemleri ve dört bin uçaksavar ile güçlü hava savunmasına sahip bir ülke olarak biliniyordu.
Savaş sırasında birçok hava savunma üssünün muhaliflerin eline geçmesiyle bu güçte zafiyet oluşmakla birlikte elindeki sistemleri halen önemli ölçüde koruduğu iddia edildi.
Ayrıca ilave olarak S-300’ün bir alt versiyonu olan S-200 ile Pantsir-S1 sistemlerinden elde ettiği öne sürüldü.
Ancak mevcut sistemlerinin İsrail hava hava akınlarını önlemekte yeterli olmadığı görüldü.
Buna karşın bir tane İsrail uçağını düşürmeyi başarmaları da halen kısmen gücünü koruduğunu gösterdi.
İsrail hava akınları Suriye'nin en büyük zaafının elektronik savaşa karşı olduğunu da ortaya çıkardı. Bu konuda bir imkan geliştirip geliştirmediği ise bilinmiyor. 
Deniz Gücü
Suriye’nin zayıf bir deniz gücü bulunuyor. Global Firepowe Index'in 2020 verilerine göre deniz gücü 56 gemiden oluşuyor. Bu gemilerin bir kısmına dair dair bilgiler ise şöyle.
- 33 devriye botu
- İki fırkateyn
- Yedi mayın gemisi



Suriye "Sezar yaptırımlarından" kurtulmaya hazırlanıyor

ABD Başkanı Donald Trump ve Ahmed eş-Şara Beyaz Saray'da, (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Ahmed eş-Şara Beyaz Saray'da, (AFP)
TT

Suriye "Sezar yaptırımlarından" kurtulmaya hazırlanıyor

ABD Başkanı Donald Trump ve Ahmed eş-Şara Beyaz Saray'da, (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Ahmed eş-Şara Beyaz Saray'da, (AFP)

Suriye, şahinlerden Cumhuriyetçi bir kongre üyesinin, devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed döneminde uygulanan "Sezar Yasası" yaptırımlarının ekonomisi üzerindeki etkilerini ortadan kaldırma yönünde yeni bir adım attı. Bu yasayı yürürlükten kaldırmayı reddeden şahin partili bir kongre üyesinin, bu kararı şartlı olarak geri çektiğini açıklamasının ardından, yaptırımların ülke ekonomisi üzerindeki etkilerini ortadan kaldırma yönünde yeni bir durum ortaya çıktı.

Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Temsilci Brian Mast'ın, Washington'da Suriye Geçici Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüşmesine rağmen "Sezar Yasası"nı yürürlükten kaldırmayı reddetme tutumundan vazgeçmemesinin yol açtığı bir beklenti ve hayal kırıklığı döneminin ardından, Mast pazartesi akşamı tutumunda köklü bir değişiklik duyurdu. Şam'a yönelik kapsamlı yaptırımların kaldırılmasına desteğini teyit etti, ancak Suriye Geçici Hükümeti'nin Mast'ın "bölgenin istikrarı için elzem" olarak gördüğü taahhütleri yerine getirmemesi halinde yaptırımların yeniden uygulanmasına olanak tanıyan "belirli koşullar" dahilinde.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Kongre perde arkasında, aralık ayı başında yaptırımların tamamen kaldırılmasına yönelik oylamanın hazırlıkları kapsamında, Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nı sonuçlandırmak için Temsilciler Meclisi ve Senato arasında yoğun görüşmeler yürütülüyor.


Lübnan Cumhurbaşkanı, İsrail ile gerginliği sona erdirme girişimini duyurdu

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)
TT

Lübnan Cumhurbaşkanı, İsrail ile gerginliği sona erdirme girişimini duyurdu

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, İsrail ile yaşanan güvenlik gerginliğini çözmek için "kapsamlı bir girişim" sundu. Girişim, Lübnan ordusunun Litani Nehri'nin güneyindeki bölgeye tam olarak konuşlandırılması ve sınır bölgesinde istikrarın tam olarak sağlanması için müzakerelerin başlatılmasına dayanıyor.

Avn, Bağımsızlık Günü konuşmasında, Lübnan ordusunun İsrail tarafından işgal edilen noktaların kontrolünü "tüm ihlal ve saldırıların durdurulması ve İsrail ordusunun tüm noktalardan çekilmesinin hemen ardından" ele geçireceği beş maddelik bir girişim duyurdu. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ayrıca beş üyeli bir komiteye, "Litani Nehri'nin güneyindeki bölgenin Lübnan silahlı kuvvetlerinin tek kontrolü altında olmasını ve kendi kuvvetleri aracılığıyla yetkilerini genişletmelerini" sağlama görevini verdi.

Dördüncü maddesinde, Lübnan devletinin "BM, ABD veya (İsrail ile) ortak uluslararası himaye altında, sınır ötesi saldırıların kalıcı olarak durdurulması formülünü içeren herhangi bir anlaşmayı müzakere etmeye hazır olduğunu" belirtirken, "Lübnan'ın kardeş ve dost ülkeleri, Lübnan ordusunu destekleyecek ve yeniden yapılanmaya yardımcı olacak uluslararası bir mekanizma için net ve kesin tarihler belirleyerek bu süreci denetleyeceğini" belirtti. "Bu girişime hazırız ve kararlıyız" diye vurguladı.


Batı Şeria'da yerleşimci terörü artıyor

İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu Ramallah yakınlarındaki el-Emari mülteci kampında hayatını kaybeden Filistinli genç için dün büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)
İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu Ramallah yakınlarındaki el-Emari mülteci kampında hayatını kaybeden Filistinli genç için dün büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)
TT

Batı Şeria'da yerleşimci terörü artıyor

İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu Ramallah yakınlarındaki el-Emari mülteci kampında hayatını kaybeden Filistinli genç için dün büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)
İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu Ramallah yakınlarındaki el-Emari mülteci kampında hayatını kaybeden Filistinli genç için dün büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)

"Tepe Gençliği" olarak bilinen silahlı yerleşimci milisler, dün Batı Şeria'daki terör saldırılarını tırmandırdı, çok sayıda evi, Beytüllahim yakınlarındaki bir çiftliği ve Kudüs, Ramallah, Nablus ve el Halil bölgelerindeki birkaç evi yaktı. İsrail askerleri ise işgal altındaki Kudüs'ün kuzeydoğusundaki bir kasabada iki genci vurarak öldürdü.

Resmi Kan radyo istasyonu, Tel Aviv'deki bir siyasi kaynağa dayanarak, bu milislerin çok sayıda bakan, yerleşimci lideri ve hatta bazı ordu komutanlarının desteğiyle faaliyet gösterdiği yönündeki yaygın izlenimi aktardı.

İsrail hükümetinin güvenlik kabinesi, yerleşimcilerin faaliyetlerinin ciddiyetini görüşmek üzere perşembe akşamı toplandı. Savunma Bakanı Yisrael Katz, yerleşimcilerin "iyi vatandaşlık" konusunda eğitim kurslarına kaydedilmesini önerdi.