Yasadışı vahşi hayvan tacirleri, koronavirüse çare diye gergedan boynuzu satıyor

Gergedan boynuzu, Çin’de kullanımı yasaklanmasına rağmen Kuzey Kore’de yapılan "ilaç toplarında" kullanılıyor (AFP)
Gergedan boynuzu, Çin’de kullanımı yasaklanmasına rağmen Kuzey Kore’de yapılan "ilaç toplarında" kullanılıyor (AFP)
TT

Yasadışı vahşi hayvan tacirleri, koronavirüse çare diye gergedan boynuzu satıyor

Gergedan boynuzu, Çin’de kullanımı yasaklanmasına rağmen Kuzey Kore’de yapılan "ilaç toplarında" kullanılıyor (AFP)
Gergedan boynuzu, Çin’de kullanımı yasaklanmasına rağmen Kuzey Kore’de yapılan "ilaç toplarında" kullanılıyor (AFP)

Yapılan bir araştırma, yasadışı yollardan vahşi hayvan ticareti yapanların, gergedan boynuzu ve diğer nesli tükenmekte olan canlıların vücutlarının kısımlarını içeren sahte ilaçlar satarak koronavirüs salgını korkusundan kazanç sağladığını ortaya koydu.
Birleşik Krallık merkezli Çevre Soruşturma Ajansı’na (EIA) göre, Çin ve Laos’taki satıcılar, mesajlaşma ve sosyal medya uygulaması WeChat’te "angong niuhuang wan" adlı Çin tıbbı ürününün tanıtımını yapıyor.
EIA, görüntüleri reklamda paylaşılan satıştaki “ilacın” Kuzey Kore’de üretildiğini ve Çin versiyonunun aksine içinde gergedan boynuzu ve misk bulunduğunu belirtiyor.
20. yüzyılın başından itibaren dünya genelindeki nüfuslarının sürekli azalmasının ardından gergedanların nesilleri ciddi şekilde tehlikede. Her yıl yüzlercesi öldürülen gergedanların neredeyse hepsi boynuzları Asya pazarlarına satılmak amacıyla izinsiz avlandı. İnsan tırnakları ve saçlarıyla aynı materyalden olmasına rağmen satın alanlar yanlış şekilde boynuzların tıbbi değeri olduğuna inanıyor.
Geçen ay Çinli sağlık uzmanları, koronavirüse karşı  bu ilacı da içeren tedavi önerilerinin listesini yayımladı. En az 1990’dan beri ülkenin resmi ilaçlar listesinde gergedan boynuzu  "angong niuhuang wan" formülasyonunda bizon boynuzuyla değiştirilmişti.
“Sağlık topları” olarak satılan boynuz, ateşi düşürdüğü iddia edilen mineral, bitkisel ve hayvansal içeriklerden oluşuyor.
Araştırmacılar Çin merkezli bir satıcının kaplanların, fillerin, gergedanların, miğferli guguk kuşlarının ve diğer vahşi hayvanların vücutlarının kısımlarını WeChat'i kullanarak satmada uzun bir geçmişi bulunduğunu iddia ediyor.
Diğerininse Laos’un başkenti Vientiane’de çok sayıda mağazaya sahip olan ve  kaplan, fil, ayı, gergedan ve diğer hayvanların vücut parçalarını satan bir Çinli şirket olduğu söyleniyor. Bazı ürünler açıktan, bazılarıysa el altından satılıyor. EIA’ya göre, şirketin WeChat hesabı vahşi hayvanların satılık yasadışı ürünleriyle dolu.
Koronavirüs yayılmaya başladıktan sonra Çin hükümeti canlı hayvanların satıldığı ve salgının buradaki kafeslerde tutulan hayvanlardan kaynaklandığı düşünülen Vuhan’daki pazarı kapattı.
Fakat ülkedeki diğer pazarlar, yarasa ve yılanlardan, köpek, kedi, sülün ve kaplumbağalara varıncaya kadar hayvanları gıdasal ürün olarak satmaya devam etti.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Çin, koronavirüsün yayılmasını kontrol altına alma çabalarının bir parçası olarak vahşi hayvanların ticaretini geçici olarak yasakladı. Fakat doğal çevreyi koruma yanlıları yasağın kalıcı hale getirilmesi çağrısında bulundu.
Son keşif Afrikalı vahşi yaşamı koruma aktivistlerinin Asya tıbbı için aslan kemiklerinin ticaretine son verilmesi çağrısında bulunduğı sırada gerçekleşti. Aktivistler bunun da hastalığı yayabileceğini belirtiyor. Güney Afrika'da her yıl binden fazla aslan bu ticaret için öldürülüyor.
EIA araştırmacıları bulgularının “yasadışı vahşi hayvan ticaretine karşı etkili bir yaptırıma ve yasal izinlerle desteklenen geleneksel tıp ticaretinin tehdit ettiği vahşi hayvan talebini azaltmaya ilişkin kaynaklara acilen ihtiyaç duyulduğuna” vurgu yaptığını söyledi.
EIA belirlediği satıcıları ulusal makamlara ve hükümetlerarası organlara daha önce 2015 ve 2018'te bildirmişti.
Ajans, “Belirgin biçimde cezasız kalarak yasadışı vahşi hayvan ürünlerini satmaya devam etmeleri, yasadışı vahşi hayvan ticaretiyle mücadele etmeye yönelik daha kararlı çabalara ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor” ifadesini kullandı.
Kuzey Kore, gergedanlardan elde edilen ürünlerin uluslararası ticaretini yasaklayan Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme’ye (CITES) taraf değil. Fakat Çin ve Laos sözleşmeyi imzaladı. Dolayısıyla gergedan boynuzu ürünlerinin ithalatı ve ihracatı yasadışı.
Daha önceki soruşturmalar, Çinli tüketicilerin geleneksel ilaçlarda gergedanların, büyük kedilerin, pangolinlerin, leoparların ve diğer türlerin vücutlarının kısımlarını ve elde edilen ürünlerini çok fazla kullandığını ortaya koymuştu.
2018’de Çin hükümeti ülke içinde çiftliklerde yetiştirilen kaplanların kemiklerinin ve gergedanların boynuzlarının geleneksel tıpta kullanımına ilişkin 25 yıllık yasağı kaldırmıştı. Ertesi yıl Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yüzlerce geleneksel Çin tedavi yöntemini uluslararası hastalık rehberine kabul ederek, koruma çalışmalarının ilerlemesini engellemekle suçlanmıştı. Çin liderleri dünya genelinden gelen tepkilerin ardından yasağı ertelediklerini açıklamıştı. EIA, ülkenin pozisyonunun şu anda belirsiz olduğunu ifade ediyor.
Geçen yıl Çin-Kuzey Kore sınırında yetkililer, ülkeye dönen Çinli turistlerin valizlerinde en az 107 şişe kaplan kemiği şarabı ele geçirmişti.
Aslan kemiği ticaretinin sonra erdirilmesi için lobi yapan Güney Afrika’nın hayvan refahı organizasyonu EMS Vakfı, “Muhtemeldir ki özel aslan ‘mezbahaları’ yasaların dışında faaliyet gösteriyor. Gıda güvenliği yasası ve/veya iş sağlığı ve güvenliği yasasıyla kesinlikle uyumlu değil. Bu tür ‘tesisler’ sadece kapatılmamalı aynı zamanda onlar hakkında cezai kovuşturma yürütülmeli” açıklamasında bulundu.



Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
TT

Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)

Bilim insanları primat türlerinde alfa erkek olgusunun pek de gerçek olmadığını tespit etti. Geniş kapsamlı araştırma, dişi ve erkekler arasındaki hiyerarşik ilişkinin daha karmaşık olduğuna işaret ediyor.

İnsanların da içinde yer aldığı primat grubunda ya erkeklerin ya da dişilerin popülasyondaki hakim cinsiyet olduğu düşünülüyordu. Genellikle erkeklerin gruptaki hakimiyeti elinde tuttuğuna inanılıyordu.

Ancak hakemli dergi PNAS'te dün (7 Temmuz) yayımlanan çalışmada durumun sanıldığı kadar net olmadığı ve beklendiğinden daha fazla popülasyonda dişilerin egemen olduğu ortaya çıktı.

Araştırmacılar maymunlar, lemurlar, tarsiyerler ve lorisler gibi 121 primat türüne ait 253 popülasyondan 5 yıl boyunca veri topladı. Ekip varsayımların ötesinde daha net bilgi edinmek adına ayrıntılı davranış kayıtları toplayıp grup içindeki kavgaları ve kazananları derledi.

Çalışmada karşı cinsler arasındaki kavga ve tartışmaların sanılandan çok daha sık yaşandığı saptandı. Bir grup içindeki anlaşmazlıkların ortalama yarısı dişi ve erkekler arasında geçti. 

Araştırma genelinde incelenen kavgaların yaklaşık yüzde 90'ını erkekler kazandığı için bu açıdan net bir erkek hakimiyeti olduğu söylenebilir.

Öte yandan araştırmacılar popülasyonların sadece yüzde 17'sinde bu durumun gözlemlendiğini söylüyor. İnsanların en yakın akrabalarından şempanze ve bonobolar bu kesimde yer alırken, lemur ve bonoboların da olduğu primat popülasyonlarının yüzde 13'ünde net bir dişi egemenliği vardı.

Geri kalan yüzde 70'lik kısımdaysa bir cinsiyetin diğeri üzerindeki hakimiyet ya orta düzeydeydi ya da hiç yoktu.

Fransa'daki Montpellier Üniversitesi'nden çalışmanın başyazarı Dr. Élise Huchard, "Sıkı bir erkek egemenliği gerçekten azınlıkta" diyerek ekliyor: 

Bunun çoğunluk olmasını beklemiyorduk çünkü literatürü iyi biliyoruz ancak yüzde 20'nin altında kalmasını pek beklemezdik.

Erkek egemenliğinin daha net olduğu gruplarda, bu cinsiyetin vücut veya dişlerinin daha büyük olduğu gözlemlendi. Ayrıca dişilerin kaçıp ağaçlara tırmanamadığı popülasyonlarda da benzer bir durum vardı.

Öte yandan dişiler hakimiyetini, üremeden gelen güçleriyle kazanıyordu. Dr. Huchard, "Bir dişi çiftleşmek istemiyorsa, erkek bu konuda hiçbir şey yapamaz" diye açıklıyor: 

Dişiler üremeyi kontrol ettiklerinde, bunu erkeklere karşı bir güç mekanizması olarak kullanabiliyorlar.

Bilim insanları ayrıca dişilerin birbirleriyle rekabet ettiği ve erkeklerin yavrulara daha fazla baktığı gruplarda da dişi egemenliğinin daha yaygın olduğunu gözlemledi. Bu türlerde dişiler ya genellikle yalnız oluyor ya da sadece erkek-dişi çiftleri halinde yaşıyorlar. Bu durum tek eşliliğin dişi hakimiyetiyle bağlantılı olduğu anlamına gelebilir.

Araştırmacılar bu sonuçların doğrudan insanlara uygulanamayabileceğini ancak yakın akraba türlerdeki cinsiyet rollerinde şaşırtıcı bir esnekliğe işaret ettiğini söylüyor. 

Dr. Huchard, "Bu sonuçlar, insanlık tarihinde daha sonra ortaya çıkan tarım toplumlarına kıyasla daha eşitlikçi olan avcı-toplayıcılar arasındaki kadın-erkek ilişkileri hakkında bildiklerimizle epey örtüşüyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, BCC Science Focus, PNAS