Cezayir Fransa'ya karşı tarihsel belleğini arıyor

Cezayirli tarihçiler, ülkelerindeki makamları, sömürge dönemi arşivlerini talep ederken ‘ciddi olmamakla’ suçluyor (AFP)
Cezayirli tarihçiler, ülkelerindeki makamları, sömürge dönemi arşivlerini talep ederken ‘ciddi olmamakla’ suçluyor (AFP)
TT

Cezayir Fransa'ya karşı tarihsel belleğini arıyor

Cezayirli tarihçiler, ülkelerindeki makamları, sömürge dönemi arşivlerini talep ederken ‘ciddi olmamakla’ suçluyor (AFP)
Cezayirli tarihçiler, ülkelerindeki makamları, sömürge dönemi arşivlerini talep ederken ‘ciddi olmamakla’ suçluyor (AFP)

Atıf Katadre
Cezayir, Fransa ile ilişkilerinde yeniden 'Direniş Arşivi'ni gündeme getiriyor.
Cezayir Dışişleri Bakanlığı, Paris Büyükelçiliği'ne, Başbakanlar seviyesinde düzenlenmesi planlanan ortak komite toplantısında "Direniş Arşivi" konusunu önceleme talimatı verdi.
Paris’in tek taraflı olarak arşiv alanındaki işbirliğini dondurma ve ‘Cezayir direnişi liderlerinin kafataslarını’ teslim etmekten geri adım atma kararı aldığı biliniyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre kaynaklar, Cezayir Dışişleri Bakanlığı’nın, teknik komitelerin hazırlıkları kapsamında ‘sömürge dönemi arşivleri’ ve ‘direniş liderlerinin kafatasları’ meselelerini ele almak üzere Paris’teki diplomatik misyona talimatlar verdiğine dikkati çekti.
Fransız yetkililer ise Cezayirli mevkidaşlarına yeni göstergeler ortaya çıkıncaya kadar tarih araştırmaları alanındaki işbirliğini dondurdukları bilgisi verdi.
Fransa’nın söz konusu kararı, ‘Cezayir’in eski sömürgecisiyle ilişkilerine’ karşı patlak veren siyasi ve halk protestoları sonrası almıştı.
Sıkıntı
Cezayirli yetkililer, Fransız yetkililerin 2019 yılı sonlarında tarih konularındaki işbirliğinin dondurulduğunu öğrendi. Cezayir’in, o aylardaki en büyük endişesi ise cumhurbaşkanlığı seçimleriydi.
Fransız yetkililer, Cezayir’in son 20 yılda devrim ve direnişin arşivlerini teslim alamamasıyla yaşanan sıkıntının boyutunun da farkında.
Cezayir, 2008 yılında İkinci Dünya Savaşı’ndan 1962 yılına kadar Fransız Ulusal Görsel İşitsel Enstitüsü’nün Cezayir ile ilgili görüntülerinin bir kopyasını aldı. Fransız yetkililer, bazıları sessiz olan ve 1940’tan 1962’ye kadar Cezayir’in tarihini tasvir eden 136 saatlik bir programa eş değer yaklaşık 1862 dosya sunduklarını açıkladı. 
Anlaşma uyarınca Cezayir devlet televizyonuna da Cezayir’in bağımsızlık dönemine kadar olan fotoğraf arşivini kullanma yetkisi verildi. Ancak Cezayir, teslim alınan arşivi kontrol ettikten sonra, ‘Fransız makamlarının iddia ettiklerinin aksine, önemli bir tarihsel fayda sağlanamadığını’ açıkladı.
Utanmaz
Abdulmecid Tebbun, iki buçuk ay önce Cezayir Cumhurbaşkanı seçildi. Mücahitler Bakanı et-Tayyib Zeytuni, Fransız makamlarının ‘tarihsel bellek’ alanında işbirliği yapmayı kabul etmediklerini açıkladı. Ulusal Arşivler Genel Müdürü Abdulmecid Şeyhi, durumun, Cezayir’in hakkı olan bu meseleyi yasalara uygun şekilde ele alma hususunda Fransızların ciddiyetsizliğini yansıttığını söyledi.
Abdulaziz Buteflika rejiminin çöküşü sonrasında Cezayirli yetkililerin omuzlarından birçok sıkıntının kalktığı söylenebilir. Ancak tarihçiler ise bağımsızlık sonrasında liderlere tarihi hakikatlerin dürüstçe aktarılmamasından ve teslim edilecek arşiv belgelerinin içeriğinnin bunu açığa çıkartacağından endişe duyuyor.
Cezayirli yetkililer ve tarihçiler, sömürge güçlerinin Osmanlı dönemine (1518-1830) dayanan yüz binlerce belgeyi Fransa’ya kaçırdığını savunuyor. Fransa’nın ele geçirdiği Cezayir mülkleri, ‘Konsolos Topu’ olarak da bilinin Papa Merzuk Topu başta olmak üzere çok sayıda kültürel mirası de içeriyor. Top, Cezayir’in 1830 yılındaki işgali sonrasında sömürgeci makamlar tarafından ele geçirildi. Cezayir Valisi Ağa Hasan’ın (1487-1543) talebiyle 1542 yılında Venedikli bir usta tarafından yapılan top "şaheser" olarak tanımlanıyor. Top, Başkent Cezayir’in batısında, işgalcilerin yaklaşmasını engellemek için üretilmişti.
Suçlama
Cezayirli tarihçiler, uzun bir süredir ülkelerindeki makamları, başta "Direniş arşivleri (1954-1962)" olmak üzere sömürge dönemi arşivlerini talep ederken ‘ciddi olmamakla’ suçluyor.
Cezayirli tarihçi Muhammed el-Emin Belgis, Fransa’daki mevcut arşivlerin ülkeye getirilmemesi gerektiğini savunuyor. Belgis, “Belgeleri korumak için gerekli teknolojiye sahip değiliz” ifadelerini kullandı. Cezayirli tarihçi, öncelikle orijinal belgeleri değil, kopyalarını almayı önerirken, “Arşiv, oryantalistlere ait idari dosyaları, sanat resimlerini, nakit paraları, kafataslarını ve yazılı hazineleri içeriyor” dedi.
Muhammed el-Emin Belgis, “Tunus tecrübesi, arşiv sorununun çetrefilli olduğunu gösteriyor. Fransa’daki arşivlerle ilgilenen kurumlar, Vincennes Şatosu, Savunma Bakanlığı, Yurtdışı Arşivi, polis merkezleri ve gümrüklerden oluşuyor. Bu merkezlerin tamamı, tonlarca belgeye sahip” ifadelerini kullandı.
Cezayirli tarihçi Amir Rahile de “Tarihi belgeler meselesi, bağımsızlıktan bu yana gündemde. Ama bu alanda neredeyse hiç adım atmadık. Cezayir’in pozisyonu, Fransa’nın arşivi teslim etme hususundaki isteksizliğini haklı çıkarıyor” ifadelerini kullandı.
“Kara Ayaklar”
Birkaç hafta önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, sürpriz şekilde "Cezayir'in tarihsel belleği sorununu yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini" belirtti.
Macron, Cezayir Dışişleri Bakanı'nın, Jean-Yves Le Drian ile görüşmesi sırasında söz konusu meseleyi açmak istemesine yanıt olarak Cezayir’de Fransa’nın şartlarının dikkate alınması gerektiğine dikkati çekti.
2012'de  Fransa'nın Cezayir'de yaşananlardan ötürü pişmanlık duymadığını da vurgulayan Macron, "O tarihte ulusal sınırlarımız içinde yer alan Cezayir'de Fransa'nın yürüttüğü askeri operasyonlar, Fransa Cumhuriyeti tarafından, meşru ve demokratik biçimde seçilmiş hükümetlerin otoritesi altında gerçekleştirilmiştir. Aşırıya kaçan olaylar meydana gelmiştir. Karşılıklı dehşet verici olaylar yaşanmıştır. Bu aşırı ve dehşet verici olaylar kınanmalıdır ama Fransa bu savaş nedeniyle pişmanlık duyamaz" ifadelerini kullanmıştı.
Cezayir Devriminin Direniş süreci
5 Temmuz 1830'da Cezayir'i sömürgeleştiren Fransa Emir Abdülkadir önderliğindeki direniş hareketi sebebiyle ülkenin bütününü 1847’de ele geçirebildi. Osmanlı yönetimi, Fransız işgalini tanıyarak Cezayir üzerindeki haklarının sona erdiğini ilan etti. İlk sömürge birimleri Cezayir şehri çevresinde kuruldu. Avrupa’dan gelen göçmenlere yerli kabilelerin ellerinden alınan arazilerin verilmesiyle Cezayir'de Avrupalı nüfusu artış gösterdi. 1841-1850 yılları arasında 115 bin hektar arazi dışarıdan gelenlere dağıtıldı. 1847’de ülkedeki Avrupalılar’ın sayısı 104 bin iken 1872’de 245 bine, 1911 yılında da 752 bin’e yükseldi. Bununla birlikte yabancıların sahibi olduğu arazinin miktarı 1860’ta 365 bin iken, 1930’da ise 2 milyon 345 bin hektardı.
2. Dünya Savaşı'ndan sonrasında 5 Ağustos 1945’te gerçekleştirilen gösterilerde, Fransızlar’ın silahlı müdahalede bulunmasıyla binlerce Cezayirli öldürülmüş ve çok sayıda gösterici işkence görmüş ve tutuklanmıştı.
8 Mayıs 1945'te Fransız ordusu Setif ve Guelma'da 45 bin Cezayirliyi katletti. Cezayirliler, 1945'te meydana gelen ve 1968'e kadar süren toplu saldırıları "soykırım" olarak tanımlıyorlar.
Bunun sonucunda Cezayir'de 1 Kasım 1954 tarihinde silahlı direniş başlatıldı. Ülkeyi bağımsızlık direnişinin ülke geneline yayılması üzerine, Sömürge yönetimi 28 Ağustos 1955'te olağanüstü hal ilan etti. 19 Eylül 1958’de Kahire’de toplanan Cezayirliler’in ileri gelenleri bağımsız Cezayir Cumhuriyetini ilan ederek Ferhad Abbas’ın başkanlığında bir geçici hükümet kurdular. 18 Mart 1962’de Evian antlaşması ile savaşın sona ermesiyle ateşkes ilan edildi. Antlaşma şartlarına göre 1 Temmuz 1962 tarihinde yapılan referandumda Cezayirliler'in yüzde 91’i bağımsızlık lehinde oy kullanmasıyla Cezayir bağımsızlığına kavuştu.
Peki Fransa’nın şartları ne?
Akademisyenler, Fransız makamlarının niyetlerinin "Kara Ayaklar" meselesinden feragat etme olduğuna inandıklarını belirtti. Bu tabir, Cezayir’de doğan ve bağımsızlıktan sonra buradan ayrılan Fransız yerleşimcileri ifade ediyor. Fransa’nın bakış açısına göre mesele, ‘mülkiyet’ meselesini içeriyor. Kara Ayaklar olarak bilinen Fransız vatandaşlarının çoğunun, Cezayir'in bağımsızlığından sonra terk ettikleri mülkleri geri almak için yerel davalar açmaya hazırlandığı unutulmamalı.
3 Temmuz 1962 tarihinde gerçekleşen ‘kendi kaderini tayin etme’ referandumu sonrasında Cezayir’den ayrılan binlerce Kara Ayak Fransız yerleşimci, Fransa’daki makamlara ‘Cezayir’de terk ettikleri mülkleri hakkında Cezayirli mevkidaşlarından tazminat talebinde bulunma’ çağrısı yaptı.
Cezayir Savaşı 1954 yılında başlamış ve 18 Mart 1962 tarihinde Cezayir'in bağımsızlığı üzerine Fransa'nın Evian kentinde imzalanan anlaşmayla sona ermişti. Anlaşma sonrası savaş sırasında Fransa'nın saflarında yer almış on binlerce Müslüman Cezayirli (Harkiler) ile "Kara Ayaklar" olarak tanımlanan Hristiyan ve Musevi Fransızlar Fransa'ya göç etmek zorunda kalmıştı.
Fransa'ya göçün ardından yıllar boyu büyük kentlerin gecekondu semtlerinde yaşamak zorunda kalan Harkiler bugün hâlâ Fransa için mücadelelerinin resmen tanınması için mücadele veriyor.
Fransa'da devlet 1999 yılına kadar Cezayir Savaşı'nın "Cezayir olayları" olarak tanımlıyordu. Cezayir devleti sömürgeciliğe karşı verilen savaşı "Direniş" bağımsızlığa ulaşan süreci de "Cezayir Devrimi" olarak adlandırıyor.



Gazze'de 21 aylık savaşın ardından yaşanan katliam ve yıkımın boyutu nedir?

Gazze Şeridi'nin kuzeyinde savaş nedeniyle yıkılan binalar (AP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde savaş nedeniyle yıkılan binalar (AP)
TT

Gazze'de 21 aylık savaşın ardından yaşanan katliam ve yıkımın boyutu nedir?

Gazze Şeridi'nin kuzeyinde savaş nedeniyle yıkılan binalar (AP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde savaş nedeniyle yıkılan binalar (AP)

İsrail, Hamas'ın sınır ötesi saldırısına yanıt olarak Ekim 2023'te Gazze Şeridi'ni işgal etti. O tarihten bu yana geçen 21 ay içinde İsrail'in askerî harekâtı Filistin topraklarının büyük bir bölümünü yerle bir etti.

Aşağıda, çoğu Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nin (OCHA) raporlarına dayanan vefat sayısı ve yıkımın bir özeti yer alıyor.

Gazze Şeridi'ndeki ölümler

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, 7 Ekim 2023 ile 13 Temmuz 2025 tarihleri arasında en az 58 bin 26 Filistinlinin hayatını kaybettiğini ve 138 bin 500'den fazla kişinin yaralandığını bildirdi. Buna 18 Mart'ta ateşkesin çökmesinden bu yana öldürülen 7 bin 200'den fazla kişi de dâhil.

Bakanlığın rakamları siviller ve savaşçılar arasında ayrım yapmıyor, ancak öldürülenlerin yarısından fazlasının kadın ve çocuk olduğunu belirtiyor. Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre İsrail en az 20 bin kişinin Hamas mensubu olduğunu iddia ediyor.

Birleşmiş Milletler (BM) 11 Temmuz'da yaptığı açıklamada, ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın gıda dağıtımına başladığı mayıs sonundan bu yana 798 kişinin gıdaya erişmeye çalışırken öldürüldüğünü bildirdi. Bu ölümlerin 615'inin Gazze İnsani Yardım Vakfı tesislerinin yakınlarında, 183'ünün ise çoğunlukla BM yardım konvoylarının güzergâhlarında gerçekleştiği kaydedildi.

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu 10 Temmuz'da yaptığı açıklamada, 2023 yılında 2 milyon 226 bin 544 olan Gazze Şeridi nüfusunun 2 milyon 129 bin 724'e düştüğünü bildirdi. Savaşın başlamasından bu yana yaklaşık 100 bin Filistinlinin Gazze Şeridi'ni terk ettiği tahmin ediliyor.

İsrail’in kayıpları

İsrail resmi kaynaklarına göre 7 Ekim 2023 ile 13 Temmuz 2025 tarihleri arasında yaklaşık bin 650 İsrailli ve yabancı öldürüldü.

Buna 7 Ekim günü öldürülen bin 200 kişi ve Ekim 2023'te kara harekâtının başlamasından bu yana Filistin bölgesinde veya İsrail sınırında öldürülen 446 asker de dâhil. Mart ayında çatışmaların yeniden başlamasından bu yana 37 asker öldürüldü ve 197 asker yaralandı.

Öldüğü ilan edilen ve cesetleri alıkonulan 28 esir de dâhil olmak üzere 50 kadar İsrailli ve yabancı hâlâ Gazze Şeridi'nde tutuluyor.

Yerinden edilme

Diğer yandan İsrail ordusu bu yıl 18 Mart'tan bu yana Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 81'ini kapsayan 54 yerinden edilme emri yayınladı.

BM Dünya Gıda Programı (WFP) bu süre zarfında 700 binden fazla insanın yerinden edildiğini açıkladı. 9 Temmuz itibariyle Gazze Şeridi'nin yüzde 86'sı İsrail askeri bölgeleri içinde ya da yerinden edilme emirlerine tabi durumda.

OCHA, birçok kişinin aşırı kalabalık yerinden edilme alanlarına, geçici barınaklara, hasarlı binalara ve sokaklara sığındığını bildirdi.

Gıda ve açlık

WFP, 5 Temmuz'da yaptığı güncellemede, sınır kapılarının sınırlı miktarda yardım geçişi için yeniden açıldığı 21 Mayıs'tan bu yana 18 bin 247 ton gıda yardımı taşıyan bin 200'den fazla tır gönderdiğini açıkladı.

WFP tarafından yapılan açıklamada, “Bu çabalara rağmen şu ana kadar ulaştırılan gıda, iki milyonu aşkın nüfusun hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğu gıdanın çok küçük bir kısmını oluşturuyor” denildi.

Gazze Şeridi'ne gıda yardımı taşıyan tırların çoğu aç siviller tarafından durduruluyor. İsrail ile mutabık kalınan hedefin Gazze Şeridi'ne her gün 2 bin ton gıda yardımı ulaştırmak olduğu belirtildi.

WFP, bu yıl mayıs ve eylül ayları arasında yaklaşık 470 bin kişinin ‘feci bir açlıkla’ karşı karşıya kalmasının beklendiğini bildirdi. Gazze Şeridi’nde yetersiz beslenme artıyor ve yaklaşık 90 bin çocuk ve kadının acil tedaviye ihtiyacı var.

Gazze İnsani Yardım Vakfı mayıs ayı sonunda az sayıda dağıtım merkezi aracılığıyla gıda dağıtımına başladı. Vakıf, BM dışında faaliyet gösteriyor ve İsrail tarafından destekleniyor. Gazze İnsani Yardım Vakfı 8 Temmuz'da yaptığı açıklamada, bir ay içinde 66 milyon öğünden fazla ücretsiz yemek dağıttığını duyurdu.

İsrail ordusu yardım dağıtım merkezlerinin yakınlarında Filistinli sivillerin zarar gördüğünü kabul etti ve İsrail güçlerine ‘alınan dersler’ olarak tanımladığı yeni talimatlar verildiğini kaydetti.

Hasar raporları

OCHA, 9 Temmuz itibariyle tahminen 436 bin konutun (toplam konutların yüzde 92'si) hasar gördüğünü veya yıkıldığını; Gazze Şeridi'ndeki tüm binaların yüzde 70'inin ve tüm yolların yüzde 81'inin hasar gördüğünü veya yıkıldığını bildirdi.

Nisan ayında yayınlanan bir BM raporunda ekilebilir arazilerin yüzde 83'ünün, tarımsal su kuyularının yüzde 83'ünün ve seraların yüzde 71'inin tahrip edildiği belirtildi.

Sağlık Hizmetleri

OCHA Gazze Şeridi'ndeki 36 hastaneden sadece 18'inin kısmen faaliyette olduğunu açıkladı. 16 sahra hastanesinden 10'u çalışıyor ve Gazze Şeridi'ndeki birinci basamak sağlık merkezlerinin üçte birinden biraz fazlası kısmen çalışıyor.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) bir milyondan fazla çocuğun bir tür psikososyal desteğe ihtiyacı olduğunu duyurdu. OCHA çatışmalar sırasında bin 580 sağlık çalışanının öldürüldüğünü açıkladı.