Irak'ta Sinek Köprüsü yeniden trafiğe açıldı

Bağdat Belediyesi çalışanları Iraklı güçlerin trafiğe açtığı Sinek Köprüsü’nde temizlik çalışmaları yapıyor (EPA)
Bağdat Belediyesi çalışanları Iraklı güçlerin trafiğe açtığı Sinek Köprüsü’nde temizlik çalışmaları yapıyor (EPA)
TT

Irak'ta Sinek Köprüsü yeniden trafiğe açıldı

Bağdat Belediyesi çalışanları Iraklı güçlerin trafiğe açtığı Sinek Köprüsü’nde temizlik çalışmaları yapıyor (EPA)
Bağdat Belediyesi çalışanları Iraklı güçlerin trafiğe açtığı Sinek Köprüsü’nde temizlik çalışmaları yapıyor (EPA)

Bağdat Operasyonlar Komutanlığı, iki aydır göstericiler tarafından trafiğe kapatılan Sinek Köprüsü’nü ulaşıma açtı.
Göstericiler bu adımın, güvenlik güçlerinin protesto grupları etrafındaki çemberi daraltmayı ve göstericileri Bağdat’taki Tahrir Meydanı’na sıkıştırmayı hedeflediği görüşünde. Yönetimin Bağdat’ta başka bir köprüyü açma niyetinde olduğu yönünde haberler çıksa da Başbakan’a yakın çevreler bu iddiayı yalanladı.
Bağdat Operasyonlar Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, vatandaşların özel ve genel menfaatlerin ve başkent Bağdat’taki trafik akşının korunmasını sağlamak için görevine devam ettiğini belirtti.
Açıklamada, “Barışçıl göstericilerin protesto alanı olarak Tahrir Meydanı’nı seçmesi dolayısıyla kendilerini ve protesto alanını koruması için koruma güçleri tahsis edildi. El-Hıllani, Reşid Caddesi, Vesbe Meydanı ve Sinek Köprüsü açıldı” ifadelerine yer verildi.
Bağdat Operasyonlar Komutanlığı, barışçıl göstericilerden, belirlenen ve güvenli protesto alanlarının dışına çıkmamalarını talep ederek, ‘halkın menfaatlerini tehdit eden yol kesme, kundaklama ve şiddet eylemlerine başvuranlar hakkında yürürlükteki yasalara uygun şekilde yasal işlem başlatılacağı’ uyarısında bulundu.
Bazı aktivistler, bu adımları, hükümetin protestolar etrafındaki çemberi daraltma ve göstericileri sadece Tahrir Meydanı’na sıkıştırma ve buradan da çıkarma çabası olarak değerlendiriyor.
Irak basınında dün, resmi makamların Tahrir Meydanı’na bağlanan Cumhuriyet Köprüsü’nü açma niyetinde olduğu yönünde haberler çıkmış ancak Başbakan’ın Askeri Sözcüsü söz konusu iddiayı yalanlamıştı.
Gösterici gruplar, Tahrir Meydanı’na yakın köprü ve yolları açma girişimine şüpheyle yaklaşıyor. Bazı göstericiler ise Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’a bağlı Mavi Şapkalıları, Bağdat Operasyonlar Komutanlığı’nın köprüleri açma trafiğe açma noktasında iş birliği yapmakla suçluyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan gazeteci aktivist Ali Abdulhalık, “Yönetimin, bu devrimin merkezi olan Tahrir Meydanı çevresinde çemberi daraltma girişimi hiçbir sonuç vermeyecek. Köprülerin açılması dengeleri yeniden değiştirmez ve Ekim öncesi duruma döndürmez. Bu nesil oyunun kurallarını sonsuza kadar değiştirdi” dedi.
Iraklı şair ve aktivist Ahmed Abdulhüseyin, Sinek Köprüsü’nün açılmasıyla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Bu köprü üzerinde, söyleyecek sözleri olan, gönüllerinde aşk taşıyan ve ruhlarında hayatın zorluklarıyla başa çıkma azmi olan gençler öldü. Karşı yaka, onlarla sadece zehirli gaz, mermi, vatan hainliği ve şüphe yoluyla diyalog kurdu. Peki, karşı yaka bize ne vaat ediyor” diye yazdı.
Abdulhüseyin, ‘karşı yaka’ ifadesiyle, Bağdat’ı ortadan ikiye bölen Dicle Nehri’nin diğer yakasında kalan hükümet kurumlarına atıfta bulunuyor.        
Bağdat’taki göstericiler öğle saatlerinden sonra Sinek Köprüsü’nü tekrar kapatmak için lastik yaktı. Ancak güvenlik güçleri müdahale ederek buna engel oldu.
Diğer yandan Iraklı kadınlar, Sadr Hareketi’nin gösterici kadınlara yönelttiği suçlamalara cevap vermek için bugün ‘kadın protestosu’ düzenlemeye hazırlanıyor.
Mukteda es-Sadr, önceki gün Mavi Şapkalıları feshettiğini ilan etmesine rağmen destekçilerine hareketin bir üyesi değil, normal bir vatandaş olarak protestolarda yer almasını talep etmesi sonrası göstericiler ile söz konusu kişiler arasında sürtüşmeler ve karşılıklı suçlamalar devam ediyor.
Necef kentinde geçtiğimiz hafta Mavi Şapkalıların protestoların yapıldığı Sadreyn Meydanı’nda göstericilere saldırması sonucu başından aldığı darbe nedeniyle ağır yaralanan Hasan Ahmed es-Sair’in ölüm haberinin duyurulması üzerine göstericiler meydandaki Sadr destekçilerini Sair’in ölümüyle suçladı. İki taraf arasında yaşanan sözlü tartışma gerginliğe neden oldu.
Necef Polis Müdürlüğü Sözcüsü Mukaddem Mikdam el-Musevi, geçtiğimiz hafta Sadreyn Meydanı’na yapılan baskınla ilgili İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma ekibi gönderdiğini açıkladı.
Nasıriye kentinde ise göstericilere destek vermesiyle bilinen Ali Mearic isimli avukatın Zikar Temyiz Mahkemesi önünde suikast girişiminden kurtulması sonrasında göstericiler gerilimi tırmandıracak eylemler gerçekleştirdi. Mearic’in dün sabah Zikar Temyiz Mahkemesi önünde kimliği belirsiz kişilerce uğradığı suikast girişiminden sağ kurtulduğu ancak yanında bulunan bir kişinin saldırıda ağır yaralandığı belirtildi. Yaralanın hastanede tedavi altında olduğu bildirildi.
Şarku’l Avsat’ın Nasıriye’deki kaynaklardan edindiği bilgilere göre, kentteki göstericiler Mearic’e yönelik suikast girişiminin ardından baz ana yolları ve El-Behve kavşağını trafiğe kapattı.



İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzak tutmak için güç kullanmakla tehdit ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
TT

İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzak tutmak için güç kullanmakla tehdit ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)

Üst düzey Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, uluslararası toplumun Lübnan-İsrail sınırındaki tehlikeli gerilimi durdurmaması halinde Ortadoğu'da bir ‘yangın’ çıkacağı uyarısında bulunarak, Lübnan'da binlerce çağrı cihazının patlatılmasını uluslararası yasaların ihlali olarak nitelendirdi. Yetkililer ayrıca, söz konusu olayın soruşturulmasını ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini ifade etti. Lübnan İsrail'i ‘terörizmle’ suçlarken, İsrail de Hizbullah'ı Litani Nehri'nin kuzeyindeki Mavi Hat'tan geri püskürtmek için ‘elindeki tüm imkânları kullanma’ tehdidinde bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Lübnan ve İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Lübnan ve İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)

BM Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Cezayir'in talebi üzerine dün (Cuma) Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib'in de katılımıyla düzenlenen acil toplantının başında verdiği brifingde, Lübnan ve İsrail arasındaki mevcut durumu ‘çatışmaların durdurulmasının tekrar tekrar ihlal edilmesi ve 1701 sayılı kararın çiğnenmesi’ nedeniyle ‘endişe verici’ olarak nitelendirdi. ‘Bu şiddet döngüsünün genişleme riskinin çok ciddi olduğunu ve Lübnan, İsrail ve tüm bölgenin istikrarı için tehdit oluşturduğunu’ vurgulayan DiCarlo, özellikle Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasının ‘genciyle yaşlısıyla Lübnan toplumunu ciddi şekilde travmatize ettiğini ve paniğe sevk ettiğini’ kaydetti. Tüm tarafları ‘gerilimin daha da artmasını önlemek için azami itidal göstermeye’ çağıran DiCarlo, ‘olayların bu şekilde devam etmesi halinde, şu ana kadar gördüğümüz yıkım ve acıyı bile gölgede bırakabilecek bir yangın görme riskiyle karşı karşıya olduğumuz’ uyarısında bulundu. DiCarlo, “Böyle bir çılgınlıktan kaçınmak için henüz çok geç değil. Diplomasi için halen fırsat var. Bu fırsat gecikmeden kullanılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Faillerin sorumlu tutulması

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, 17-18 Eylül tarihlerinde Lübnan'da çağrı cihazlarının patlatılmasıyla meydana gelen ve savaşta yeni bir gelişmeyi temsil eden, iletişim araçlarının silaha dönüştüğü, pazarlarda, sokak köşelerinde ve evlerde eş zamanlı olarak vuku bulan saldırılar karşısında ‘siviller adına duyduğu dehşeti’ dile getirdi. ‘Savaşın da kuralları olduğunu’ hatırlatan Türk, ‘uluslararası insancıl hukukun görünüşte zararsız taşınabilir nesneler şeklindeki patlayıcı cihazların kullanımını yasakladığını’ belirtti. Söz konusu patlamaların koşullarına ilişkin bağımsız, kapsamlı ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulunan Türk, ‘bu saldırıların emrini veren ve gerçekleştirenlerin sorumlu tutulması gerektiğini’ ifade etti.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (BM)Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (BM)

Cezayir'in BM Daimî Temsilcisi Amar Bendjama, İsrail'in eylemlerinin, ‘BM Güvenlik Konseyi kararlarının, uluslararası hukukun ve Lübnan egemenliğinin aleni ihlalini temsil ettiğini’ söyledi ve çağrı cihazlarının patlatılmasını ‘savaş suçuyla eşdeğer’ olarak niteledi. Bendjama, İsrail'i ‘barışla ilgilenmemekle’ suçladı.

Batı'nın tutumu

Daha sonra söz alan ABD'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Ortadoğu'da daha geniş çaplı bir çatışmanın ‘ne arzu edilir ne de kaçınılmaz’ olduğunu savundu. ABD'nin Lübnan'daki son olaylarda ‘hiçbir rol oynamadığını’ vurgulayan Wood, “Önümüzdeki günlerde çeşitli tarafların atacağı adımlar durumun nasıl gelişeceğini bir kez daha belirleyecek” dedi. Tüm tarafların bölgeyi ‘yıkıcı bir savaşa’ sürükleyebilecek her türlü eylemden kaçınması gerektiğini ifade eden Wood, BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmanın kökenini ‘görmezden gelemeyeceğini’ belirtti. Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik saldırılarından önce, 1701 sayılı kararın kabulünden bu yana 18 yıldır Mavi Hat boyunca büyük ölçüde sükunetin hâkim olduğunu, ancak Lübnan'dan devlet dışı silahlı grupların ‘provokasyon olmaksızın’ İsrail'e saldırmasıyla ‘istikrarın bozulduğunu’ hatırlattı. Wood, 1701 ve 1559 sayılı kararların uygulanması talebini yineledi.

ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Lübnan ile İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında (BM)ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Lübnan ile İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında (BM)

İngiltere'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı James Kariuki de 8 Ekim'den bu yana İsrail ile ‘provokasyon olmaksızın’ savaşan Hizbullah'ı hedef alarak, ülkesinin ‘1701 sayılı kararın tam olarak uygulanmasında üzerine düşen rolü oynamaya hazır olduğunu’ belirtti. Kariuki, “Uluslararası hukuk tam olarak uygulanmalıdır. Şimdi gerilimi azaltma ve derhal ateşkes zamanı” şeklinde konuştu.

Fransa'nın BM Daimî Temsilcisi Nicolas de Riviere ise ‘potansiyel olarak trajik sonuçları olabilecek açık savaş riskinin her geçen gün arttığı’ uyarısında bulundu. “Bu her ne pahasına olursa olsun kaçınılması gereken bir olasılıktır” diyen de Riviere, BM Güvenlik Konseyi tarafından 28 Ağustos'ta kabul edilen ve Lübnan'daki BM Geçici Barış Gücü'nün (UNIFIL) görev süresini uzatan 2749 sayılı kararı uygulayarak ‘tüm tarafların gerilimi azaltma yönünde acilen çalışması gerektiğini’ belirtti. İsrailli yetkilileri Lübnan'da ‘azami itidal göstermeye’ çağıran de Riviere, ‘Hizbullah'a, İsrail topraklarına yönelik saldırılarını derhal durdurması çağrısını’ yineledi.

Rusya ve Çin

Diğer yandan Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenzia, İsrail'in yaklaşık bir yıldır sürdürdüğü yıkıcı bombalama, hava saldırıları ve ‘acımasız temizlik’ operasyonunun Ortadoğu'da ‘korkunç bir gerçeklik’ haline geldiğini vurguladı. Nebenzia, “Uluslararası toplumun protestolarına rağmen, hedefli tasfiyenin iğrenç uygulaması genişliyor. Görünen o ki, bu şiddet kazanında artık hepimizin burada defalarca kınamadığı hiçbir eylem kalmadı” ifadelerini kullandı. Lübnan ve Suriye'de elektronik cihazlarla yapılan saldırıların ‘yüksek teknolojinin yeni bir boyutunu’ oluşturduğunu ve bunun ‘Rusya'nın kesin bir dille kınadığı tehlikeli bir değişim’ olduğunu ifade eden Nebenzia, “Bunu uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturan ve tüm Ortadoğu için öngörülemez sonuçları olan bir terör eylemi olarak değerlendiriyoruz” dedi.

Çin'in BM Daimî Temsilcisi Fu Cong ise ülkesinin Lübnan sokaklarında yaşanan ‘korkunç’ olaylar karşısında ‘derin bir şok’ yaşadığını belirterek, “Sokaklarda oynayan çocuklar gözlerini kaybetti, süpermarketlerde alışveriş yapan anneler uzuvlarının kesildiğini gördü” dedi. Saldırıları, ‘Lübnan'ın ulusal egemenliğinin ve uluslararası hukukun açık bir ihlali’ olarak nitelendiren Cong, İsrail'e ‘güç kullanma saplantısından vazgeçmesi ve Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlarını gecikmeksizin durdurması’ çağrısında bulundu.

Lübnan ve İsrail

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, Lübnan'da binlerce çağrı cihazının patlatılmasını ‘terörist’ bir saldırı olarak nitelendirdi ve bundan İsrail'i sorumlu tuttu. Bunun ‘vahşet ve terörizm açısından eşi benzeri görülmemiş bir savaş yöntemi’ olduğunu belirten Buhabib, “Evlerinde, sokaklarda, işlerinde, alışveriş merkezlerinde işlerini yapan her yaştan binlerce insanı hedef almak, tek kelimeyle terörizmdir” dedi. Buhabib, ‘İsrail'in bize vaat ettiği yeni maceranın, Ortadoğu'daki coğrafi kapsamı bakımından öncekilerden farklı olan ezici bir bölgesel savaşa yol açabileceği’ uyarısında bulundu.

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)

İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon, ülkesinin ‘Hizbullah'ın provokasyonlarına devam etmesine izin vermeyeceğini’ belirterek, ‘daha geniş bir çatışma istemediklerini’ iddia etti. “Halkımızın sürekli tehdit altında yaşamasına izin vermeyeceğiz. Hizbullah'ın Lübnan topraklarını şiddet uygulamak için bir platform olarak kullanmasına izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullanan Danon, Hizbullah’ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmemesi halinde ‘İsrail'in halkını korumak için elindeki tüm araçları kullanacağı’ tehdidinde bulundu.