Koronavirüsü teşhis yönteminin değiştirilmesinin ardından vaka ve ölüm sayısında artış yaşanıyor

Koronavirüsü teşhis yönteminin değiştirilmesinin ardından vaka ve ölüm sayısında artış yaşanıyor
TT

Koronavirüsü teşhis yönteminin değiştirilmesinin ardından vaka ve ölüm sayısında artış yaşanıyor

Koronavirüsü teşhis yönteminin değiştirilmesinin ardından vaka ve ölüm sayısında artış yaşanıyor

Pekin yönetimi dün 15 binden fazla koronavirüs vakası kaydedildiğini açıkladı. Vakaların belirlenmesinde uygulanan yeni bir yöntem ile ortaya çıkan bu yeni rekor veri ile toplam vaka sayısı 60 binin üzerine çıktı.
Ulusal Sağlık Komisyonu’ndan yapılan açıklamada da salgın nedeniyle 254 kişinin daha öldüğü ve böylece toplam bilançonun bin 367’ye yükseldiği bildirildi. Bu sayıda ölüm vakasının bir gün içinde yaşanmasının virüsün Wuhan’da ortaya çıkmasından bu yana bir ilk olduğu belirtildi.
Vaka sayısındaki artış ne anlama geliyor?
AFP’nin haberine göre bu artış, vakaların teşhisinde yeni bir yola gidilmesinden, Çinli yetkililerin vakaları “klinik olarak teşhis edilmiş” saymasından kaynaklanıyor. Diğer bir deyişle, akciğer röntgeni teşhis için yeterli görülüyor ve DNA testine gerek duyulmuyor
Kobe Üniversitesi Profesörü ve bulaşıcı hastalıklar uzmanı Kentaro Iwata “Yetkililer, mümkün olan en kısa sürede hastalara tedavi sağlamak için bu yeni yöntemi seçti. Bu makul bir çözümdür” açıklamasında bulundu. Aynı şekilde Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde Çin dosyasında uzman olarak görev yapan Profesör Yun Jiang da bu görüşü desteklediğini, yeni yaklaşımın ‘pratik bir önlem’ olduğunu kaydetti. Yun Jiang, “Sayının siyasi amaçlar için tahrif edildiğini düşünmüyorum. Ancak muhtemelen doğru değiller” ifadesini kullandı.
Çin’de siyasi eleme
Pekin, yeni teşhis yönteminin hayata geçirilmesiyle Hubei eyaletindeki Çin Komünist Partisi üst düzey yetkilisini görevden alarak yerine başkan Şi Cinping’e yakın olan Şanghay Belediye Başkanı Ying Yong’u getirdi. Aynı zamanda Wuhan’daki Komunist Parti yetkilisi Ma Guoqiang de görevden alındı.
Söz konusu görevden almalar, kamuoyunun öfkesinin ardından geldi. Zirâ çok sayıda vatandaş yerel yetkilileri, ilk vakanın teşhis edilmesinin ardından çok yavaş hareket etmekle suçluyor. Vatandaşlardaki bu hoşnutsuzluk, virüse ilk dikkat çeken doktor lan 34 yaşındaki Li Wenliang’ın virüse bağlı ölümünün ardından öfkeye dönüştü. Emniyet güçleri, ‘söylenti’ yaydığı gerekçesiyle Li Wenliang’ı uyarmıştı.
Dün açıklanan rakamlar, çarşamba günü yayınlananlardan oldukça farklı görünüyor. Zirâ Çin, son iki haftaya bakılırsa vaka sayısında azalma olduğuna işaret etmiş, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de durumun ‘olumlu gidişatına’ dikkat çekmişti.
Ancak Dünya Sağlı Örgütü, (WHO) Cenevre’deki toplantısında daha ciddi bir uyarıda bulundu. WHO’ya bağlı Acil Sağlık Programları Direktörü Mike Ryan, “Bugün bir salgının başında, ortasında ya da sonunda olduğumuzu kestirmek için henüz çok erken olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Ryan, WHO’nun özel ekibini virüsün merkezi Wuhan’da araştırma yapmak için Çin’e yollayacağı bilgisini verdi. WHO aynı zamanda vaka kayıtları güncellemeleriyle ilgili ‘daha şeffaf’ veriler sağlama çağrısında bulundu.
Gemi laneti
Mike Ryan, WHO’nun Covid-19 adını verdiği virüsün bağlı olduğu vakalarda Çin ve Diamond Princess gemisi haricinde ciddi bir artış görülmediğini belirtti.
Japonya’nın Yokohama Limanı’na demirleyen Diamond Princess gemisinde 44 vakanın daha kaydedilmesiyle toplam sayı 219’a çıktı. Yetkililer, gemide yaşça büyük olanların bugün inmelerine izin verileceğini aktardı.
Korona sebebiyle 10 gündür hiçbir liman tarafından kabul edilmeyen kruvaziyer MS Westerdam ise dün Kamboçya’da kabul gördü. Gemide herhangi bir vakaya rastlanmadığı belirtiliyor.
Japonya’da virüse bağlı ilk ölüm
Çin dışında Hong Kong, Filipinler ve Japonya'da virüse bağlı üç ölüm yaşandı. Japonya Sağlık Bakanı Katsunobu Kato dün, koronavirüse yakalanan bir kadının öldüğünü ancak ölüm nedeninin virüs olup olmadığının henüz netleşmediğini açıkladı.
Vietnam'da on binlerce kişi karantinada
Vietnamlı iki yetkili tarafından dün Reuters’a yapılan açıklamada başkent Hanoi yakınlarında yaklaşık on bin nüfuslu bir kırsal yerleşim yerinin salgın korkusuyla 20 gün süreyle karantina altına alındığı bildirildi.
Vietnam’da aralarında üç aylık bir bebeğin de olduğu toplam 16 virüs vakasından 11’i Hanoi’den yaklaşık 44 kilometre uzaklıktaki Son Loi köyünde tespit edildi.
 Koordineli Avrupa çabaları
Dün Brüksel'de bir araya gelen Avrupa sağlık bakanları, ‘Covid 19’la mücadele prosedürleri koordinasyonunun iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Özellikle Çin'den ithal edilen ilaç ve koruyucu ekipman tedarikinde sorun yaşanması olasılığı gündeme geldi.
Salgınla mücadelede, Avrupa Birliği'nin (AB) her bir üyesi kendi karantina prosedürlerini, yolculara uygulanan kurallara ve seyahat tavsiyelerini benimsemiş durumda. Ancak AFP tarafından aktarılanlara göre sonuç taslağında, hareket özgürlüğünü esas alan AB’de 27 ülke ulusal tedbirlerin ‘etkinliğini artırmak’ amacıyla kendi aralarında ‘mevcut koordinasyonun geliştirilmesi’ gerekli görüldü.
Söz konusu toplantıya katılan Fransa Sağlık Bakanı Agnes Buzyn, konuya dair şunları söyledi:
“Daha hızlı ilerlememiz, prosedürleri koordine etmemiz, vakaları analiz etmemiz ve stokları önlememiz gerekiyor. Tek bir ağızdan konuşmalıyız. Kriz birkaç ay daha sürebilir.”
Durumun sağlık personeli için maske ve eldiven gibi koruyucu ekipmanın bulunmasına ilişkin ‘yansımalarına’ dair endişesini dile getiren Buzyn “Bu ekipmanların üreticilerinin çoğu Çin’de ve onların da stokları tükendi” dedi.
Toplantının sonuç taslağına göre Avrupa Komisyonu, olası eksiklikleri en aza indirmek için bireysel koruyucu ekipmanlara gerekli erişimi kolaylaştırmak üzere üye devletler tarafından görevlendirilecek.
AB’nin Sağlık ve Gıda Güvenliğinden Sorumlu Üyesi Stella Kyriakides, toplantıdaki açıklamasında “Virüs, sınır tanımıyor. AB’nin bu krize koordineli ve ortak bir cevap verme zamanı geldi” ifadelerini kullandı. Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn da “Bu bölgesel salgının dünya çapına yayıldığı göz ardı edilemez” derken Çek mevkidaşı Adam Vojtech da Schengen Bölgesi’nde yakın zamanda hareket özgürlüğüne kısıtlamalar getirileceğini söyledi. Avrupa Birliği Kriz Yönetiminden Sorumlu Bakanı Janez Lenarcic, de “Avrupa’daki vaka sayısı sınırlı olsa da risk mevcut. Bu yüzden her türlü senaryoya hazırlıklı olmalıyız” uyarısında bulundu.
Avrupalı yetkililer açıklamalarında salgının Avrupa’daki ilaç arzı üzerindeki etkilerinin önlenmesi gerekliliğine de dikkat çekti. Zirâ Çin, ilaç yapımında kullanılan ana maddelerin üreticisi konumunda bulunuyor. 



BM, Trump’ın Gazze planına ilişkin karar taslağını büyük çoğunlukla onayladı

ABD Başkanı Donald Trump, Knesset'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile tokalaşırken, 13 Ekim 2025 (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, Knesset'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile tokalaşırken, 13 Ekim 2025 (AP)
TT

BM, Trump’ın Gazze planına ilişkin karar taslağını büyük çoğunlukla onayladı

ABD Başkanı Donald Trump, Knesset'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile tokalaşırken, 13 Ekim 2025 (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, Knesset'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile tokalaşırken, 13 Ekim 2025 (AP)

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze için hazırladığı yol haritasını büyük çoğunlukla onaylayarak, 20 maddelik planına uluslararası meşruiyet kazandırdı.

Taslak karar, Rusya ve Çin'in çekimser kalmasına rağmen, pazartesi akşamı BMGK’da 15’e 13'lük çoğunlukla kabul edildi. Bu gelişme, Trump yönetimi için önemli bir diplomatik zafer oldu.

Filistin Yönetimi, kararın onaylanmasını memnuniyetle karşılarken, Hamas ve diğer Filistinli gruplar, bunu ‘Filistin’in milli iradesinin dışında sahada düzenlemeler yapılmasının önünü açan bir karar’ olarak değerlendirerek, ortak ve ayrı ayrı açıklamalarla kararı reddettiklerini bildirdiler. Ayrıca Gazze'ye konuşlandırılacak herhangi bir uluslararası gücün ‘bir tür vesayet veya dayatılan yönetim’ haline geleceğini söylediler. Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli gruplardan kaynaklar, söz konusu uluslararası gücün rolü ve bu grupların üyelerini takip etmek ve tutuklamak için potansiyel olarak kullanılabileceği konusundaki endişeleri dile getirdiler.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İngilizce olarak Trump ve Gazze planını öven bir blog yazısı yayınlarken, hükümet üyeleri sessizliğini korudu. Bu durum, İsrail'de Trump'ın planından duyulan memnuniyetsizlik ile onu kızdırmamak arasındaki ikilem arasında gerçek bir krizin yaşandığını gösterdi. İsrail televizyonu Kanal 12 muhabiri Barak Ravid, “İsrail-Filistin çatışmasının bir daha asla eskisi gibi olmayacağını söylemek mümkün” ifadelerini kullandı.


ABD, Tayvan'a 700 milyon dolar değerinde hava savunma füzesi satışını doğruladı

Norveç savunma ve uzay silahları fabrikasında üretim aşamasındaki bir Nasams roketatar (AFP)
Norveç savunma ve uzay silahları fabrikasında üretim aşamasındaki bir Nasams roketatar (AFP)
TT

ABD, Tayvan'a 700 milyon dolar değerinde hava savunma füzesi satışını doğruladı

Norveç savunma ve uzay silahları fabrikasında üretim aşamasındaki bir Nasams roketatar (AFP)
Norveç savunma ve uzay silahları fabrikasında üretim aşamasındaki bir Nasams roketatar (AFP)

Amerika Birleşik Devletleri, Ukrayna'da test edilen yaklaşık 700 milyon dolar değerindeki gelişmiş bir hava savunma füze sisteminin Tayvan'a satışını onayladı. Bu, ABD'nin Taipei ile bir hafta içinde yaptığı ikinci silah anlaşması.

ABD, geçen yıl Tayvan'ın 2 milyar dolarlık bir silah anlaşması kapsamında RTX tarafından üretilen üç orta menzilli karadan havaya füze (NASAMS) alacağını duyurmuştu. Bu, Tayvan için yeni bir silah, çünkü şu anda bölgede yalnızca Avustralya ve Endonezya kullanıyor.   

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) pazartesi günü yaptığı açıklamada, şirketin NASAMS üniteleri satın almak için sabit fiyatlı bir sözleşme imzaladığını ve tahminlere göre çalışmanın Şubat 2031'de tamamlanacağını belirtti. RTX henüz yorum talebine yanıt vermedi. 

Ukrayna'da Rus saldırılarını püskürtmek için kullanılan NASAMS sistemi, ABD'nin talebin arttığı Tayvan'a ihraç ettiği hava savunma kabiliyetlerine önemli bir katkı sağlıyor.

ABD, perşembe günü Tayvan'a 330 milyon dolarlık savaş uçağı ve diğer uçak parçaları satışını onayladı. Bu, Başkan Donald Trump'ın ocak ayında göreve gelmesinden bu yana yapılan ilk anlaşmaydı. Bu hamle Pekin'i öfkelendirdi.

Tayvan ordusu, adayı kendi toprağı olarak gören Çin'den gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı daha iyi savunma sağlamak için hayati önem taşıyan deniz ikmal hatlarını savunmak üzere, özel olarak tasarlanmış denizaltılar inşa etmek gibi çabalarla yeteneklerini güçlendiriyor.

Resmi diplomatik ilişkilerin olmamasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri'nin Tayvan'a kendini savunması için gerekli araçları sağlamakla yasal olarak yükümlü olması, Pekin'in tepkisini çekmeye devam eden bir tartışma konusu. Tayvan hükümeti, Pekin'in ada üzerindeki egemenlik iddialarını reddediyor.


Macron: İki ülke arasındaki ilişkiler konusunda Cezayir Cumhurbaşkanı ile diyaloğa hazırız

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 18 Kasım 2025'te Almanya'nın Berlin kentinde düzenlenen Avrupa Dijital Egemenlik Zirvesi'nde düzenlediği basın toplantısında (AP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 18 Kasım 2025'te Almanya'nın Berlin kentinde düzenlenen Avrupa Dijital Egemenlik Zirvesi'nde düzenlediği basın toplantısında (AP)
TT

Macron: İki ülke arasındaki ilişkiler konusunda Cezayir Cumhurbaşkanı ile diyaloğa hazırız

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 18 Kasım 2025'te Almanya'nın Berlin kentinde düzenlenen Avrupa Dijital Egemenlik Zirvesi'nde düzenlediği basın toplantısında (AP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 18 Kasım 2025'te Almanya'nın Berlin kentinde düzenlenen Avrupa Dijital Egemenlik Zirvesi'nde düzenlediği basın toplantısında (AP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki gergin ilişkiler konusunda Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebboune ile diyaloğa hazır olduğunu söyledi. Bu hafta sonu Güney Afrika'da düzenlenecek G20 zirvesi kapsamında Tebboune ile görüşme olasılığı hakkındaki bir soruya yanıt veren Macron, "Fransa'ya saygı duyulmasını ve ciddi ve sakin bir diyalog içinde olmamızı sağlamak istiyorum" ifadelerini kullandı.

"Bu şartlar sağlanırsa ve sonuç alınabilirse, elbette her türlü diyaloğa hazırım" diyen Macron, Fransız diplomatik heyetlerin "bu konu üzerinde çalıştığını" ifade etti.