Kan davası terörizme evrildi: 9 Mali askeri öldürüldü

Şiddet ve terör eylemlerinin tırmanmasının ardından Mali’deki sokaklarda devriye gezen Fransız askerleri (Reuters)
Şiddet ve terör eylemlerinin tırmanmasının ardından Mali’deki sokaklarda devriye gezen Fransız askerleri (Reuters)
TT

Kan davası terörizme evrildi: 9 Mali askeri öldürüldü

Şiddet ve terör eylemlerinin tırmanmasının ardından Mali’deki sokaklarda devriye gezen Fransız askerleri (Reuters)
Şiddet ve terör eylemlerinin tırmanmasının ardından Mali’deki sokaklarda devriye gezen Fransız askerleri (Reuters)

Mali’deki şiddet olaylarının son iki gün içinde yükselmesiyle merkezdeki bölgelere yapılan farklı saldırılarda 31 sivil ve 9 asker öldürüldü. DEAŞ ve El Kaide ile bağlantılı terörist grupların birkaç yıldır ülkede yayılması, merkez devletin varlığını tehdit ediyor. Ülkenin en büyük iki kabilesi olan Fulaniler ve Dogoniler arasındaki tarihi kan davasının terör örgütlerine taban sağlaması sorunu daha da derinleştiriyor.
Mali ordusu, devriyelerinden biri Cuma gecesi Bintie köyünde pusuya düştüğü sırada 8 askerin öldürüldüğünü, yaralananların da olduğunu bildirdi. Ordu tarafından yapılan açıklamada “Kurulan pusu, Mali Silahlı Kuvvetleri saflarından 8 ölü, 4 yaralı ve ekipman kaybına neden oldu” ifadeleri kullanıldı. Aynı zamanda merkezdeki Mondoro bölgesinde gerçekleştirilen diğer bir terör saldırısında ise dokuzuncu bir askerin öldürüldüğü bildirildi.
Ordu tarafından yapılan açıklamada saldırıların failleri hakkında herhangi bir ayrıntı verilmedi. Ancak El Kaide bağlantılı, genellikle Mali’nin kuzey ve merkez bölgelerinde aktif olan yerel ‘Nusret'ul İslam ve’l Muslimin’ örgütünden şüpheleniliyor.
Söz konusu saldırılar, Fulani ve Dogon kabileleri arasında gerçekleştiği düşünülen ve Perşembe günü Ogossogou köyünde yaşanan etnik saldırıda 31 sivilin ölümünün ardından geldi. Geçen yıl da bu köyde ülkenin son yıllarda şahit olduğu en büyük katliam gerçekleşmiş, 161 kişinin ölümüyle sonuçlanmıştı.
Fulani kabilelerinin yaşadığı ve Mali’nin merkezinde bulunan bu köydeki saldırının failleri, Mali hükümetinin konuyla ilgili resmi açıklamasında belirtilmedi. Saldırının ordunun köyden uzaklaşmasından saatler sonra gerçekleştiği öne sürüldü.
Fulani etnik grubunun bir üyesi olan Hammadu Diku, “Gelip, hareket eden her şeyi vurdular” ifadelerini kullanırken, çeşitli kaynaklar saldırının 30 militan tarafından gerçekleştirildiğini, cesetlerin yok edilmesi için evlerin ateşe verildiğini bildirdi. 
Şarku’l Avsat’a bilgi aktaran yerel kaynaklar, saldırının yıllardır Fulani kabilesiyle savaşan Dogon kabilesindeki geleneksel avcılar tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürdü. Zirâ iki kabile arasındaki kan davası, otorite boşluğu sebebiyle son iki yılda oldukça arttı; bölgedeki silah kaçakçılarının çoğalması ve terör örgütleriyle bağlantılı grupların artan etkisiyle de körüklendi.
Bankas Belediye Başkanı Mulay Guindo ve adını vermek istemeyen bir yetkili, saldırının, Mali güçlerinin köyden ayrılmasından 24 saat sonra gerçekleştiğini söyledi. Askeri bir sözcü ise ordunun saldırıyı püskürtmek için asker konuşlandırdığını öne sürdü.
Mali merkezi sakinleri, halkı 200 bin insanı yerinden eden, yerel yönetim ve savunma araçları yokluğunda birçok köyde yaşanan şiddetten koruyamadığını söyleyerek orduyu eleştiriyor.
Kan davasından terör eylemlerine
Ülke, 2015 yılında âdeta şiddet fırtınasının içine düştü. Adamu Kufa’nın آliderliğinde silahlı dini bir grup ortaya çıktı ve Fulani kabilesinden çok sayıda insanı silahlandırdı. Kufa, kabilenin gelecek umutlarını kaybetmiş gençlerinin devletten intikam almak ve adaletsizliği sona erdirmek için gruba katılmasını istediği görüntülerde sık sık yer aldı.
Kufa’nın bu görüntüleri ve açıklamaları nedeniyle, bu kabilelerin mensupları El Kaide’yle bağlantıları olduğu ön yargılarından muzdarip hale geldi. Uluslararası raporlar, Mali ordusu unsurlarının sırf bu yüzden bu kabilelerden vatandaşlara karşı ihlallerde bulunduğunu gösteriyor. Hatta ordudan bazı unsurların Fulanilerle savaşmaları için Dogon avcılarını teşvik edip desteklediği öne sürülüyor.  
Mali’deki etnik gerginliğin artması, komşu ülke Burkina Faso’ya da yansıyor. Nitekim Burkina Faso da terörist saldırılarda bir tırmanış yaşıyor. Burkina Faso'nun kuzeydoğusunda yer alan Sahel bölge valisi, Salı günü silahlı bir grup tarafından kaçırılan ve içlerinde bir rahibin de olduğu beş kişinin cesedine ulaşıldığını açıkladı.
Konuyla ilgili açıklamada “11 Şubat gecesi, Sebba şehrinde silahlı bir grup, iki farklı eve saldırdı” ifadeleri kullanıldı. Saldırıda bir kişinin öldürüldüğü, 7 kişinin kaçırıldığı belirtildi. Savunma ve Güvenlik Kuvvetleri tarafından yapılan arama operasyonlarında, kaçırılan iki kişiye canlı olarak, diğer beşinin ise cesetlerine ulaşıldığı ifade edildi. Bir rahip ve yakınlarının öldürülenler arasında olduğu açıklandı.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.