Irak'ta yeni kabine belirsizliğini koruyor

Irak'ta yeni kabine belirsizliğini koruyor
TT

Irak'ta yeni kabine belirsizliğini koruyor

Irak'ta yeni kabine belirsizliğini koruyor

Irak’ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Muhammed Tevfik Allavi’nin kara kutusu dün (Pazartesi) de açılmadı. Yeni hükümette hangi isimlerin yer alacağı ise hala belirsizliğini koruyor.
Irak basınında kabinede yer aldığı iddia edilen bazı isimler dolaşıma koyulsa da Allavi’ye yakın bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ‘hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını’ belirtti.
Kaynak, Allavi’nin, kabineye seçtiği isimleri en yakınlarına dahil hiç kimseyle paylaşmadığına işaret ederek, “Allavi, bizzat yaptığı görüşmeler veya yurtdışında olup da özgeçmişini yollayan kişilerle gerçekleştirdiği telefon görüşmeleri neticesinde onlarca kişi içerisinden 22 bakan seçti” dedi.
Kaynak, “Kabine tamamlandı. Medyada kabinede şimdiye kadar sadece 16 bakanlığın tamamlanabildiği veya güvenlikten sorumlu (İçişleri ve Savunma) bakanlıkların henüz netleştirilemediği yönünde çıkan söylentiler asılsızdır” diye konuştu.
Kaynak, parlamento oturumu ve kabinenin güvenoyu oylaması için belirli bir tarih olup olmadığı sorusuna, “Bu mesele, parlamentonun mekanizmaları ve çalışma planına bağlıdır. Allavi kabineyi tamamladı. Oturumun hafta sonu veya gelecek hafta yapılması bekleniyor. Bazı siyasi partilerin hükümete veya Allavi’ye değil, aday seçim mekanizmasına yönelik itirazları var. Yani Allavi’nin başbakanlık makamına seçilmesinde izlenen yol ve yöntemlere itiraz ediyorlar. Ancak bu itirazlara rağmen hükümetin rahat çoğunlukla oylanmasını bekliyorum” dedi.
Protesto meydanları
Meydanlardaki göstericiler ise özellikle protestoların önde gelen yöneticilerinden Eczacı Ala er-Rukkabi’nin başbakanlık için adaylığını ilan etmesinin ardından Allavi’ye karşı gerilimi tırmandırmaya başladı. Göstericiler ‘siyasi partilerin adayı’ olduğu gerekçesiyle Allavi’yi reddediyor. Protesto meydanlarında Allavi karşıtı sloganlar atılırken, üzerinde kırmızı çarpı işareti bulunan posterleri göstericiler tarafından her yere asılıyor.
Göstericilerin tepkisi hükümetin kurulması noktasında etkili olmasa da göstericiler ile Allavi arasındaki ilişkinin hangi yönde gelişeceği Allavi’nin başbakanlık koltuğuna oturmasından sonra netlik kazanacak. Özellikle Allavi’nin ‘göstericilerin katillerini yargıya teslim etme’ vaadi, iki taraf arasındaki ilişkinin ilk testi olacak.
Siyasi partilerin tutumu
Diğer taraftan siyasi partiler (özellikle Kürt ve Sünni partiler), Allavi’nin kabinede yer vereceği bakanları kendilerine danışmadan seçmesine karşı itiraz ediyor.
Allavi’nin bu hususta tek başına karar vermesine tepki gösteren Kürt ve Sünni partiler, ülkedeki siyasi karar alma mekanizmasını kendi tekeline alan Şii partilerin başbakan seçme hakkını Allavi’den yana kullanmasına rağmen kabineye bakan seçme haklarını ellerinden alınabileceği endişesini dile getiriyor.
Parlamentoda Sünni bileşenlerin temsilci olan Güçler Birliği Koalisyonu Sözcüsü Falih el-İsavi, Allavi’yi Sünnileri marjinalleştirme girişimine karşı uyardı.
İsavi, yaptığı açıklamada, “Allavi hükümeti, anayasa göz ardı edilerek ve partilerin değil bileşenlerin temsiliyeti olmadan geçirilemez. Eğer ki parlamentodan rahat çoğunlukla geçerse birkaç ay içinde düşer. Bu hükümetin Sünni, Şii ve Kürtlerin uzlaşması doğrultusunda geçmesi için çabalıyoruz. Kim olursa olsun bağımsız bir bakan kendisini destekleyecek siyasi partiler bulamazsa başarısız olur. Allavi hükümeti, temsil gücü bulunan siyasi partilerle istişare ve iş birliği olmaksızın geçmeyecek. Eğer bu olmazsa tarihi ve hayati kararlar alırız. Elimizde seçim kazanımları varken, Allavi’nin hükümet kabinesinde ulusal dengeleri gözeteceğinde ısrar ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı Hasan Turan, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Allavi, Irak’ta üçüncü bileşen olarak Türkmenlere bakanlık verme sorununu çözmüş görünüyor. Bu daha önce Haydar el-İbadi ve Adil Abdulmehdi hükümetlerinde gerçekleşmemişti. Tahminler, Allavi kabinesinin geçeceği yönünde. Ancak partilerin, şahsi ve parti çıkarları doğrultusunda Allavi’ye iradelerini dayatmaktan vazgeçmeleri için ortak bir pozisyon alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.



İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzak tutmak için güç kullanmakla tehdit ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
TT

İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzak tutmak için güç kullanmakla tehdit ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)

Üst düzey Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, uluslararası toplumun Lübnan-İsrail sınırındaki tehlikeli gerilimi durdurmaması halinde Ortadoğu'da bir ‘yangın’ çıkacağı uyarısında bulunarak, Lübnan'da binlerce çağrı cihazının patlatılmasını uluslararası yasaların ihlali olarak nitelendirdi. Yetkililer ayrıca, söz konusu olayın soruşturulmasını ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini ifade etti. Lübnan İsrail'i ‘terörizmle’ suçlarken, İsrail de Hizbullah'ı Litani Nehri'nin kuzeyindeki Mavi Hat'tan geri püskürtmek için ‘elindeki tüm imkânları kullanma’ tehdidinde bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Lübnan ve İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Lübnan ve İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)

BM Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Cezayir'in talebi üzerine dün (Cuma) Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib'in de katılımıyla düzenlenen acil toplantının başında verdiği brifingde, Lübnan ve İsrail arasındaki mevcut durumu ‘çatışmaların durdurulmasının tekrar tekrar ihlal edilmesi ve 1701 sayılı kararın çiğnenmesi’ nedeniyle ‘endişe verici’ olarak nitelendirdi. ‘Bu şiddet döngüsünün genişleme riskinin çok ciddi olduğunu ve Lübnan, İsrail ve tüm bölgenin istikrarı için tehdit oluşturduğunu’ vurgulayan DiCarlo, özellikle Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasının ‘genciyle yaşlısıyla Lübnan toplumunu ciddi şekilde travmatize ettiğini ve paniğe sevk ettiğini’ kaydetti. Tüm tarafları ‘gerilimin daha da artmasını önlemek için azami itidal göstermeye’ çağıran DiCarlo, ‘olayların bu şekilde devam etmesi halinde, şu ana kadar gördüğümüz yıkım ve acıyı bile gölgede bırakabilecek bir yangın görme riskiyle karşı karşıya olduğumuz’ uyarısında bulundu. DiCarlo, “Böyle bir çılgınlıktan kaçınmak için henüz çok geç değil. Diplomasi için halen fırsat var. Bu fırsat gecikmeden kullanılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Faillerin sorumlu tutulması

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, 17-18 Eylül tarihlerinde Lübnan'da çağrı cihazlarının patlatılmasıyla meydana gelen ve savaşta yeni bir gelişmeyi temsil eden, iletişim araçlarının silaha dönüştüğü, pazarlarda, sokak köşelerinde ve evlerde eş zamanlı olarak vuku bulan saldırılar karşısında ‘siviller adına duyduğu dehşeti’ dile getirdi. ‘Savaşın da kuralları olduğunu’ hatırlatan Türk, ‘uluslararası insancıl hukukun görünüşte zararsız taşınabilir nesneler şeklindeki patlayıcı cihazların kullanımını yasakladığını’ belirtti. Söz konusu patlamaların koşullarına ilişkin bağımsız, kapsamlı ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulunan Türk, ‘bu saldırıların emrini veren ve gerçekleştirenlerin sorumlu tutulması gerektiğini’ ifade etti.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (BM)Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (BM)

Cezayir'in BM Daimî Temsilcisi Amar Bendjama, İsrail'in eylemlerinin, ‘BM Güvenlik Konseyi kararlarının, uluslararası hukukun ve Lübnan egemenliğinin aleni ihlalini temsil ettiğini’ söyledi ve çağrı cihazlarının patlatılmasını ‘savaş suçuyla eşdeğer’ olarak niteledi. Bendjama, İsrail'i ‘barışla ilgilenmemekle’ suçladı.

Batı'nın tutumu

Daha sonra söz alan ABD'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Ortadoğu'da daha geniş çaplı bir çatışmanın ‘ne arzu edilir ne de kaçınılmaz’ olduğunu savundu. ABD'nin Lübnan'daki son olaylarda ‘hiçbir rol oynamadığını’ vurgulayan Wood, “Önümüzdeki günlerde çeşitli tarafların atacağı adımlar durumun nasıl gelişeceğini bir kez daha belirleyecek” dedi. Tüm tarafların bölgeyi ‘yıkıcı bir savaşa’ sürükleyebilecek her türlü eylemden kaçınması gerektiğini ifade eden Wood, BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmanın kökenini ‘görmezden gelemeyeceğini’ belirtti. Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik saldırılarından önce, 1701 sayılı kararın kabulünden bu yana 18 yıldır Mavi Hat boyunca büyük ölçüde sükunetin hâkim olduğunu, ancak Lübnan'dan devlet dışı silahlı grupların ‘provokasyon olmaksızın’ İsrail'e saldırmasıyla ‘istikrarın bozulduğunu’ hatırlattı. Wood, 1701 ve 1559 sayılı kararların uygulanması talebini yineledi.

ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Lübnan ile İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında (BM)ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Lübnan ile İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında (BM)

İngiltere'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı James Kariuki de 8 Ekim'den bu yana İsrail ile ‘provokasyon olmaksızın’ savaşan Hizbullah'ı hedef alarak, ülkesinin ‘1701 sayılı kararın tam olarak uygulanmasında üzerine düşen rolü oynamaya hazır olduğunu’ belirtti. Kariuki, “Uluslararası hukuk tam olarak uygulanmalıdır. Şimdi gerilimi azaltma ve derhal ateşkes zamanı” şeklinde konuştu.

Fransa'nın BM Daimî Temsilcisi Nicolas de Riviere ise ‘potansiyel olarak trajik sonuçları olabilecek açık savaş riskinin her geçen gün arttığı’ uyarısında bulundu. “Bu her ne pahasına olursa olsun kaçınılması gereken bir olasılıktır” diyen de Riviere, BM Güvenlik Konseyi tarafından 28 Ağustos'ta kabul edilen ve Lübnan'daki BM Geçici Barış Gücü'nün (UNIFIL) görev süresini uzatan 2749 sayılı kararı uygulayarak ‘tüm tarafların gerilimi azaltma yönünde acilen çalışması gerektiğini’ belirtti. İsrailli yetkilileri Lübnan'da ‘azami itidal göstermeye’ çağıran de Riviere, ‘Hizbullah'a, İsrail topraklarına yönelik saldırılarını derhal durdurması çağrısını’ yineledi.

Rusya ve Çin

Diğer yandan Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenzia, İsrail'in yaklaşık bir yıldır sürdürdüğü yıkıcı bombalama, hava saldırıları ve ‘acımasız temizlik’ operasyonunun Ortadoğu'da ‘korkunç bir gerçeklik’ haline geldiğini vurguladı. Nebenzia, “Uluslararası toplumun protestolarına rağmen, hedefli tasfiyenin iğrenç uygulaması genişliyor. Görünen o ki, bu şiddet kazanında artık hepimizin burada defalarca kınamadığı hiçbir eylem kalmadı” ifadelerini kullandı. Lübnan ve Suriye'de elektronik cihazlarla yapılan saldırıların ‘yüksek teknolojinin yeni bir boyutunu’ oluşturduğunu ve bunun ‘Rusya'nın kesin bir dille kınadığı tehlikeli bir değişim’ olduğunu ifade eden Nebenzia, “Bunu uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturan ve tüm Ortadoğu için öngörülemez sonuçları olan bir terör eylemi olarak değerlendiriyoruz” dedi.

Çin'in BM Daimî Temsilcisi Fu Cong ise ülkesinin Lübnan sokaklarında yaşanan ‘korkunç’ olaylar karşısında ‘derin bir şok’ yaşadığını belirterek, “Sokaklarda oynayan çocuklar gözlerini kaybetti, süpermarketlerde alışveriş yapan anneler uzuvlarının kesildiğini gördü” dedi. Saldırıları, ‘Lübnan'ın ulusal egemenliğinin ve uluslararası hukukun açık bir ihlali’ olarak nitelendiren Cong, İsrail'e ‘güç kullanma saplantısından vazgeçmesi ve Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlarını gecikmeksizin durdurması’ çağrısında bulundu.

Lübnan ve İsrail

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, Lübnan'da binlerce çağrı cihazının patlatılmasını ‘terörist’ bir saldırı olarak nitelendirdi ve bundan İsrail'i sorumlu tuttu. Bunun ‘vahşet ve terörizm açısından eşi benzeri görülmemiş bir savaş yöntemi’ olduğunu belirten Buhabib, “Evlerinde, sokaklarda, işlerinde, alışveriş merkezlerinde işlerini yapan her yaştan binlerce insanı hedef almak, tek kelimeyle terörizmdir” dedi. Buhabib, ‘İsrail'in bize vaat ettiği yeni maceranın, Ortadoğu'daki coğrafi kapsamı bakımından öncekilerden farklı olan ezici bir bölgesel savaşa yol açabileceği’ uyarısında bulundu.

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)

İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon, ülkesinin ‘Hizbullah'ın provokasyonlarına devam etmesine izin vermeyeceğini’ belirterek, ‘daha geniş bir çatışma istemediklerini’ iddia etti. “Halkımızın sürekli tehdit altında yaşamasına izin vermeyeceğiz. Hizbullah'ın Lübnan topraklarını şiddet uygulamak için bir platform olarak kullanmasına izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullanan Danon, Hizbullah’ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmemesi halinde ‘İsrail'in halkını korumak için elindeki tüm araçları kullanacağı’ tehdidinde bulundu.