Münih Avrupa-Arap girişimi Yüzyılın Anlaşmasına alternatif olabilir mi?

Batı Şeria Tulkarm kentinden gelen Filistinliler, ayrılık duvarını böyle aştı (EPA)
Batı Şeria Tulkarm kentinden gelen Filistinliler, ayrılık duvarını böyle aştı (EPA)
TT

Münih Avrupa-Arap girişimi Yüzyılın Anlaşmasına alternatif olabilir mi?

Batı Şeria Tulkarm kentinden gelen Filistinliler, ayrılık duvarını böyle aştı (EPA)
Batı Şeria Tulkarm kentinden gelen Filistinliler, ayrılık duvarını böyle aştı (EPA)

İsrail basınında yer alan yorumlara göre, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın ilan ettiği Yüzyılın Anlaşmasına alternatif olabilecek Avrupa-Arap girişimi Münih’te düzenlendi. Toplantıda güvenlik konusunda çeşitli temaslar gerçekleşti.
Şarku'l Avsat'ın Tel Aviv merkezli Maariv gazetesi’nden aktardığına göre bu girişimin, Münih’te düzenlenen Güvenlik Konferası’nda Ürdün, Mısır, Fransa, Almanya Dışişleri Bakanları arasında yapılan toplantıda gündeme geldiği düşünülüyor.
Diğer İsrail gazetesi Haaretz de Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn'un İrlanda, Fransa, Belçika, İspanya, Portekiz, Finlandiya, İsveç, Malta ve Slovenya dışişleri bakanlarıyla görüşmesini haberleştirdi.
Avrupa Birliği (AB), Filistin Büyükelçisi Adil Atiyye, AB üye ülkelerinin Dışişleri bakanları  toplantısında, Mart ayında yapılacak bir sonraki toplantıda “Uluslararası Dörtlü”yü aktive etmenin yollarının tartışılacağını söyledi.
Müniht’teki toplantıda Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, ülkesinin "uluslararası hukuk ve BMGK kararları doğrultusunda, iki taraf arasında barış müzakerelerini ve iki devletli çözümü desteklemeye hazır” olduğunu açıkladı.
Filistin tartışmasına katılan Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen el-Safadi ise Maariv'e şunları söyledi: “Şimdi işlerin nasıl gittiğini göreceğiz, konuyla ilgili öneriler var.” Safadi, Filistin sorununun çözümü hakkında uluslararası toplumu göreve çağırdı.
İsrailli siyasi kaynaklar, Avrupa girişimiyle ilgili endişelerini dile getirerek, bu girişimi engellemek için ilgili devletlere mesaj gönderildiğini açıkladı. Bu mesajda, “Filistin’i devlet olarak tanımanın zamanı olmadığı eğer tanınırsa bu durumun taraflar arasında doğrudan müzakere imkanını boşa çıkaracağı” ifadelerine yer verildi.
Netanyahu’ya yakınlığıyla bilinen sağcı Israel Hume gazetesinin haberine göre ise, İsrail, tek taraflı Amerikan barış planı konusunda baskı yapmaları için Avrupa’da bulunan büyükelçilerini göreve çağırdı. Büyükelçilerden Yüzyılın Anlaşmasına karşı bir girişimi engellemeye çalışmaları istendi.
İştiyye Filistin için uluslararası konfrenas talep etti
Öte yandan, Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye, "Suriye sorunu gibi bölgesel krizlerin de ele alınacağı İsrail-Filistin konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesi” gerektiğini söyledi.
İştiyye, "Yüzyılın Anlaşması"nı "Netanyahu ve Trump arasında bir mutabakat zaptı" olarak nitelendirdi.
Münih'teki siyasi kaynaklar, çok taraflı bir girişimin hemen gerçekleşmeyeceğini belirtti. Safadi, İştiyye ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu’l Gayt, 2 Mart'ta yapılacak İsrail seçimlerinin İsrail'in barış süreci ile ilgili karar verme yeteneğini sınırlayacağını öne sürdü ve bu nedenle görüşme için “seçimlerden sonraya kadar beklemeliyiz” dediler. Gayt "İsrail'in Arap devletlerinin Arap-İsrail çatışması üzerindeki pozisyonunda bir değişiklik olacağını ümit etmenin bir dayanağı olmadığını vurgulayarak Arap ülkelerinin ise Filistin’in tüm taleplerini desteklemeye devam edeceğini” belirtti.
Filistinliler, tek taraflı Amerikan barış planını reddediyor çünkü Kudüs'ü İsrail'e veriyor, İsrail'in Ürdün Vadisi ve yerleşim yerlerinin ilhakının tanınmasını içeriyor ayrıca mültecilerin geri dönüş hakkını ortadan kaldırıyor ve Filistinlileri parçalanmış bir kanton devleti haline getiriyor. İsrail ise, bu plana güveniyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu planla ilgili olarak “Filistinliler kabul etmesin ya da etmesin planı uygulayacaklarını” söyledi.
Dün, Filistin Dışişleri Bakanlığı Filistin meselesini tasfiye etmeye yönelik "Yüzyılın Anlaşması"nın uygulanmasını durdurmak için acil uluslararası eylem çağrısında bulundu. Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, uluslararası toplumun iki devletli bir çözüm temelinde barışa ulaşmak için kalan fırsatları kurtarmak için fazla vaktinin olmadığını söyledi. Ve bu tehlikeli ABD-İsrail planına yönelik belirsiz, tarafsız veya tereddütlü formüllerin, ABD hukukunu uluslararası hukuka ve uluslararası meşruiyete ve kararları karşısında durdurmaya yeterli olmadığını belirtti.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, Netanyahu'nun yayılmacı, barış karşıtı açıklamaları kınandı ve ABD-İsrail barış planının maddelerinin uygulanmaya başladığı konusunda uyarıda bulunarak “işgal altındaki Filistin topraklarında ABD himayesinde emri vaki yapılarak ilhak oldu bittiye getirilmeye çalışılıyor” ifadelerine yer verildi. Bunun en son ABD-İsrail komisyonları kurulmasıyla somutlaştığı da vurgulandı.
Başbakan Netanyahu, 17 Eylül'de yapılan seçim öncesi, Batı Şeria'da yer alan Ürdün Vadisi'ni ilhak etme vaadinde bulunmuştu.
Dünyanın deniz seviyesinin en altındaki kara parçalarını barındırıyor. Deniz yüzeyinden yaklaşık 380 metre aşağıda yer alıyor. Batı Şeria’nın diğer bölümleri gibi Ürdün Vadisi de, Oslo Anlaşması uyarınca: "A","B" ve "C" bölgelerine bölünmüş durumda. Ürdün Vadisi’ndeki çoğu bölgeler C kısmında yer alıyor ve İsrail tarafından askeri alan olarak görülüyor.
İsrail Filistinlilere ait 700 evi yıktı
B’Tselem’in yayınladığı rapora göre, İsrail yönetimi Ürdün Vadisi’nde 2006-2017 arasında, Filistinlilere ait olan en az 700 evi yıktı. İsrail’in bu gayrı meşru uygulamaları dolayısıyla 1334’ü çocuk olan 2984 kişi evsiz kaldı. Ayrıca 386 kişinin yeniden yaptığı evler de yıkıma uğradı. İsrail’in Ürdün Vadisi’ni işgalinden bu yana, en az 50 bin Filistinli göç etmek İsrail basını ise ABD'nin tek taraflı Ortadoğu Planı'nı, Mart'taki seçimlerde yeniden aday olmaya hazırlanan ve hakkında yolsuzluk, rüşvet ve güveni kötüye kullanmak suçlamaları bulunan Netanyahu için bir "hediye" olarak değerlendiriyor.
Trump'ın tek taraflı barış planı, Hamas'ın silah bırakması ve Gazze Şeridi'nin askerden tamamen arındırılmasının da yer aldığı bazı şartlar karşılığında bir Filistin devletinin kurulmasını öngörüyor. Yine plana göre, Kudüs bölünmeden İsrail'in başkenti olarak tanınıyor ve gelecekteki Filistin devletine de Doğu Kudüs'de duvarın bulunduğu bölgenin bir bölümünde başkent vadediliyor. ABD'nin Doğu Kudüs'te bir büyükelçilik açması da öngörülüyor.
Hem Filistin Yönetimi hem de Gazze'yi yöneten Hamas, planı reddediyor. Filistin yönetimi henüz açıklanmadan planı kabul etmediklerini duyurmuştu. Filistin lideri Mahmud Abbas, planın "tarihin çöplüğüne gideceğini" açıklamıştı. zorunda kaldı.



Irak, Güney Kore ile hava savunma sistemi anlaşması imzaladı

Güney Kore'nin Cheongung-II hava savunma sistemi (Defence Blog)
Güney Kore'nin Cheongung-II hava savunma sistemi (Defence Blog)
TT

Irak, Güney Kore ile hava savunma sistemi anlaşması imzaladı

Güney Kore'nin Cheongung-II hava savunma sistemi (Defence Blog)
Güney Kore'nin Cheongung-II hava savunma sistemi (Defence Blog)

Irak, hava ve balistik füze savunma sistemi satın almak üzere Güney Koreli bir şirketle anlaşırken, Savunma Bakanlığı, görevden alınan meclis başkanı Muhammed el-Halbusi'nin yol açtığı siyasi tartışmalara rağmen Peşmerge güçlerine ABD yapımı silahlar verilmesi kararını savundu.

Güney Koreli LIG Nex1 şirketi dün (Cuma) yaptığı açıklamada, Irak'a Kore yapımı hava ve balistik füze savunma sistemi ihraç etmek üzere bir anlaşma imzalandığını duyurdu. Gelişmiş silah sistemleri üreticisi yaptığı açıklamada, Güney Kore'nin M-SAM2 hava savunma sistemi olarak da bilinen Cheongung-II sistemini ihraç etmek için Irak Savunma Bakanlığı ile 2,78 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladığını belirtti. Irak, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan'ın ardından Ortadoğu'da Güney Kore üretimi hava ve balistik füze savunma sistemini satın alan üçüncü ülke oldu. Güney Kore'nin füze savunma stratejisinin en önemli parçasını oluşturan sistem, öncelikle Kuzey Kore tehditlerine karşı koruma sağlamak amacıyla füze ve uçakları durdurmak üzere tasarlandı.

Füzeler ve M-SAM-2 entegre sistemi LIG Nex1 tarafından üretilmekte, Hanhwa Systems şirketi radarı sağlamakta ve Hanhwa Aerospace de füze rampaları ve araçlarını üretmektedir.

Cheongung-II, Rus füze sistemlerinde kullanılan 9M96 füzesinin teknolojisi temel alınarak geliştirilen orta menzilli bir karadan havaya savunma sistemidir.

Kürt Peşmerge güçleri Haziran 2023'te Erbil'de düzenlenen bir törende (AFP)Kürt Peşmerge güçleri Haziran 2023'te Erbil'de düzenlenen bir törende (AFP)

Peşmerge silahları

Irak Savunma Bakanlığı, ABD yapımı obüslerin Peşmerge güçlerine teslim edilmesini savundu.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Peşmerge güçlerine tahsis edilen 105 mm'lik obüslerle ilgili olarak medyada ve sosyal medyada dolaşan haberlere cevaben, silahların alımının Savunma Bakanı İrfan el-Hayali döneminde sözleşmeye bağlandığını ve Savunma Bakanı Cuma Anad döneminde değiştirildiğini açıklığa kavuşturmak isteriz” denildi.

Bakanlığın açıklamasına göre, meblağlar mevcut hükümetin kurulmasından önce ödendi ve silahlar 20 Kasım 2023 tarihinde Umm Kasr Limanı’na ulaştı.

Silahlar Umm Kasr Limanı’na varışlarının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Peşmerge Bakanlığı’na teslim edilmemiş. Ardından Genelkurmay Başkanı tarafından bir nota verildikten ve gerekli tüm tedbirler alındıktan sonra bu işlem gerçekleştirilmiş.

Savunma Bakanlığı, ‘Peşmerge güçlerinin Irak'a sadakatinden şüphe duyulmayan ulusal bir güç olduğunu ve daha önce bahsi geçen silahlar konusunun yedi yıldan fazla bir süre önce gerçekleştiğini, silahların ancak bu konuda tüm tedbirler alındıktan sonra teslim edildiğini’ vurguladı.

Söz konusu mesele, özellikle Tekaddum Partisi lideri Muhammed el-Halbusi'nin silahların Erbil'e teslim edilmesi anlaşmasına itiraz etmesinin ardından büyük bir siyasi tartışmaya yol açtı.

Halbusi geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, “Bu tür silahlar, yetenek ve kapasitelerine sürekli ihtiyaç duyduğumuz Irak ordusunun tekelinde olmalıdır” dedi.

Ancak Halbusi kısa bir süre önce açıklamalarını tersine çevirerek, ‘bölgedeki mevcut siyasi liderliğin varlığı göz önüne alındığında, Peşmerge güçlerine teslim edilen ABD silahlarını kullanmaktan korkmadığını’ belirtti. Halbusi bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, “IKBY liderleri mantıklı hareket ediyor ama gelecek korkuları var” ifadesini kullandı.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre siyasi partiler, özellikle de Şii Koordinasyon Çerçevesi'ndeki güçler, Mustafa Kazımi'ninki de dahil olmak üzere önceki hükümetlerin silahları IKBY'ye teslim etmeyi reddettiğini belirterek, karara itiraz ettiler.

IKBY Peşmerge Bakanı Şoreş İsmail geçtiğimiz ağustos ayında, ABD Savunma Bakanlığı'nın Irak federal hükümetinin onayıyla Peşmerge güçlerine bir dizi ağır silah verdiğini açıkladı.