Fetih'ten Hamas'a sert çıkış: Bölünmeyi sona erdirmek istemiyorlar

Filistinli gruplar, FKÖ heyetini Gazze’de karşılaması için Hamas’a baskı yapmaya çalışıyorlar. (Independent Arabia)
Filistinli gruplar, FKÖ heyetini Gazze’de karşılaması için Hamas’a baskı yapmaya çalışıyorlar. (Independent Arabia)
TT

Fetih'ten Hamas'a sert çıkış: Bölünmeyi sona erdirmek istemiyorlar

Filistinli gruplar, FKÖ heyetini Gazze’de karşılaması için Hamas’a baskı yapmaya çalışıyorlar. (Independent Arabia)
Filistinli gruplar, FKÖ heyetini Gazze’de karşılaması için Hamas’a baskı yapmaya çalışıyorlar. (Independent Arabia)

İzzeddin Ebu Ayşe
Hamas'ın Gazze Şeridi'nde Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) heyetini karşılaması için çokça baskı yapıldı. Son olarak Mısır güvenlik heyeti (geçen hafta Gazze'ye yaptığı ziyaret sırasında) hareketin liderlerinden, el-Fetih üyelerinin ziyaretini kolaylaştırmalarını ve yeni Filistin politikası çizmek adına onlarla birlikte masaya oturmalarını talep etti. Mısır heyetinin Filistin’deki gruplarla yaptığı görüşme oldukça olumlu geçti. Ardından Hamas, Gazze’de FKÖ heyetini kabul etmekten memnuniyet duyacağını duyurdu. Heyeti karşılamayı kabul etti.
Hamas’ın teklifi
FKÖ heyetinin Gazze Şeridi'ni ziyaret etmesi fikri her ne kadar Hamas’tan gelse de hareket daha sonra bundan geri adım attı. Teklif, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan Trump'ın barış planına karşı çıkmak için kapsamlı bir ulusal toplantı yapmak üzere Gazze'ye gelmesini istemesiyle gündeme geldi. Abbas, bu davetin ardından ulusal bir toplantı yapmak ve Filistin mutabakatı için ortam yaratmak üzere Gazze’ye heyet göndermeyi kabul etti.
Fetih ve Hamas hareketlerinin FKÖ heyetinin Gazze'de karşılanmasına ilişkin yaptıkları açıklamalarda çelişkiler mevcut. Nitekim FKÖ Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Mecdelani, Hamas liderliğine Abbas tarafından ‘kapsamlı bir ulusal toplantı için’ gerçek bir fırsatın sunulmadığını iletti.
Hamas’ın şartları
Mecdelani şartlar arasında “Gazze'yi ziyaret etmek isteyen heyet üyelerinin nasıl hareket edeceği, kimin kabul edilip kimin kabul edilmeyeceği ve heyet üyelerine siyasi bir gündemin dikte edilmesi” olduğunu söyledi.
FKÖ üyelerinin açıklamasına göre heyet, Devlet Başkanı Abbas tarafından oluşturuldu ve yeni bir Filistin politikasının belirlenmesi adına Gazze Şeridi'ni ziyaret etmesi talimatı verildi. Açıklamaya göre bu adım, heyetin ziyaretinin ardından Abbas’ın da Gazze’yi ziyaret etmesi için zemin hazırlama amacı taşıyordu.
Mecdelani, Hamas’ın ağır hareket etmesinin ve ziyaret için şartlar belirmesinin Gazze’de ulusal bir toplantı düzenlemeye hazır olmadığı anlamına geldiğini söyledi. Ayrıca ulusal bir çalışmanın önüne konulan bu tür şartların Hamas’ın FKÖ heyetini karşılamaktan kaçındığının da işareti olduğunu vurguladı.
Toplantının Gazze dışında yapılması
Mecdelani, Hamas'ın Fetih Hareketi’nin liderliğine bir mesaj gönderdiğini ve ulusal toplantıyı Gazze Şeridi dışında yapmayı tercih ettiğini ilettiğini belirtti. Ancak Fetih ve FKÖ liderlikleri bunu kabul etmedi.
ABD planının başarısız olması hususunda hiçbir tarafından Filistinlilerden daha istekli olmadığını ifade eden Mecdelani, bir Filistin vizyonunun belirlenmesi için uluslararası arenaya başvurmanın utanç verici olduğunu, Filistin topraklarında bir toplantı yapabilecek gücün bulunduğunu vurguladı.
Teklifler
Hamas ise FKÖ heyetinin ziyaretine engel olduğu yönündeki açıklamaları yalanladı ve heyetin ziyareti için herhangi bir şart koşmadıkları gibi bazı kolaylıklar sağladıklarını duyurdu.
Hamas Sözcüsü Hammad Rakab, Hamas’ın davetinin aslında Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a yönelik olduğunu ve sonrasında Fetih Hareketi Devrim Konseyi Üyesi Azzam el-Ahmed'in kendileriyle irtibata geçerek bir heyet oluşturduklarını ilettiğini açıkladı.
Ayrıca davetin Abbas için olmasına rağmen böyle bir durumu da memnuniyetle karşıladıklarını belirten Rakab sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sonrasında Fetih Hareketi, toplantının sadece Hamas'la yapılmasını şart koştu. Biz ise toplantının Filistinli grupların katılımıyla yapılması teklifinde bulunduk. Ardından herhangi bir grupla ikili görüşmelerin yapılabileceğini dile getirdik. Fetih ise bunu reddetti ve Hamas'ın birtakım şartlar belirlediğini iddia etmeye başladı.”
Heyetin bu teklifi memnuniyetle karşıladığını ve Hamas’ın söz konusu ziyareti beklemeye koyulduğunu belirten Rakab, toplantının Gazze Şeridi dışında yapılması gibi herhangi bir öneride bulunmadıklarını, bilakis meselenin bütünüyle Filistin merkezli olması nedeniyle toplantının ülke topraklarında yapılması fikrinde olduklarını kaydetti.
Siyasi çıkarlar
Fetih’in iddiasına göre Hamas, FKÖ heyetini karşılamaktan vazgeçti. Bu durum gözlemciler nezdinde bazı soruları gündeme getirdi. Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler uzmanı Mansur Ebu Kerim, Hamas’ın bu davranışının Gazze Şeridi'ndeki yönetimini sürdürme amacından kaynaklandığı görüşünde. Mansur Ebu Kerim yaptığı açıklamada bu konunun Trump’ın barış planında da yer aldığına dikkat çekerek Hamas’ın İsrail ile olan anlaşmalarına dayanarak kendi çıkarlarını gerçekleştirmeyi hedeflediğini belirtti.
Ebu Kerim, Abbas'ın Gazze Şeridi'ne şahsen gelmesi talebinden dolayı heyetin ziyaretinin reddedilmesi meselesine değindiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
 “Böyle bir şeyin olduğunu düşünmüyorum. Filistin uzlaşısı süreci Hamas’ın nezdinde son buldu. Hamas'ın Gazze Şeridi dışında ulusal bir toplantı yapma çağrısı, çıkarları için daha fazla zaman kazanmak adına yapılan politik bir manevradır.”



İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzak tutmak için güç kullanmakla tehdit ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
TT

İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzak tutmak için güç kullanmakla tehdit ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)

Üst düzey Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, uluslararası toplumun Lübnan-İsrail sınırındaki tehlikeli gerilimi durdurmaması halinde Ortadoğu'da bir ‘yangın’ çıkacağı uyarısında bulunarak, Lübnan'da binlerce çağrı cihazının patlatılmasını uluslararası yasaların ihlali olarak nitelendirdi. Yetkililer ayrıca, söz konusu olayın soruşturulmasını ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini ifade etti. Lübnan İsrail'i ‘terörizmle’ suçlarken, İsrail de Hizbullah'ı Litani Nehri'nin kuzeyindeki Mavi Hat'tan geri püskürtmek için ‘elindeki tüm imkânları kullanma’ tehdidinde bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Lübnan ve İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Lübnan ve İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)

BM Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Cezayir'in talebi üzerine dün (Cuma) Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib'in de katılımıyla düzenlenen acil toplantının başında verdiği brifingde, Lübnan ve İsrail arasındaki mevcut durumu ‘çatışmaların durdurulmasının tekrar tekrar ihlal edilmesi ve 1701 sayılı kararın çiğnenmesi’ nedeniyle ‘endişe verici’ olarak nitelendirdi. ‘Bu şiddet döngüsünün genişleme riskinin çok ciddi olduğunu ve Lübnan, İsrail ve tüm bölgenin istikrarı için tehdit oluşturduğunu’ vurgulayan DiCarlo, özellikle Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasının ‘genciyle yaşlısıyla Lübnan toplumunu ciddi şekilde travmatize ettiğini ve paniğe sevk ettiğini’ kaydetti. Tüm tarafları ‘gerilimin daha da artmasını önlemek için azami itidal göstermeye’ çağıran DiCarlo, ‘olayların bu şekilde devam etmesi halinde, şu ana kadar gördüğümüz yıkım ve acıyı bile gölgede bırakabilecek bir yangın görme riskiyle karşı karşıya olduğumuz’ uyarısında bulundu. DiCarlo, “Böyle bir çılgınlıktan kaçınmak için henüz çok geç değil. Diplomasi için halen fırsat var. Bu fırsat gecikmeden kullanılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Faillerin sorumlu tutulması

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, 17-18 Eylül tarihlerinde Lübnan'da çağrı cihazlarının patlatılmasıyla meydana gelen ve savaşta yeni bir gelişmeyi temsil eden, iletişim araçlarının silaha dönüştüğü, pazarlarda, sokak köşelerinde ve evlerde eş zamanlı olarak vuku bulan saldırılar karşısında ‘siviller adına duyduğu dehşeti’ dile getirdi. ‘Savaşın da kuralları olduğunu’ hatırlatan Türk, ‘uluslararası insancıl hukukun görünüşte zararsız taşınabilir nesneler şeklindeki patlayıcı cihazların kullanımını yasakladığını’ belirtti. Söz konusu patlamaların koşullarına ilişkin bağımsız, kapsamlı ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulunan Türk, ‘bu saldırıların emrini veren ve gerçekleştirenlerin sorumlu tutulması gerektiğini’ ifade etti.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (BM)Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (BM)

Cezayir'in BM Daimî Temsilcisi Amar Bendjama, İsrail'in eylemlerinin, ‘BM Güvenlik Konseyi kararlarının, uluslararası hukukun ve Lübnan egemenliğinin aleni ihlalini temsil ettiğini’ söyledi ve çağrı cihazlarının patlatılmasını ‘savaş suçuyla eşdeğer’ olarak niteledi. Bendjama, İsrail'i ‘barışla ilgilenmemekle’ suçladı.

Batı'nın tutumu

Daha sonra söz alan ABD'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Ortadoğu'da daha geniş çaplı bir çatışmanın ‘ne arzu edilir ne de kaçınılmaz’ olduğunu savundu. ABD'nin Lübnan'daki son olaylarda ‘hiçbir rol oynamadığını’ vurgulayan Wood, “Önümüzdeki günlerde çeşitli tarafların atacağı adımlar durumun nasıl gelişeceğini bir kez daha belirleyecek” dedi. Tüm tarafların bölgeyi ‘yıkıcı bir savaşa’ sürükleyebilecek her türlü eylemden kaçınması gerektiğini ifade eden Wood, BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmanın kökenini ‘görmezden gelemeyeceğini’ belirtti. Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik saldırılarından önce, 1701 sayılı kararın kabulünden bu yana 18 yıldır Mavi Hat boyunca büyük ölçüde sükunetin hâkim olduğunu, ancak Lübnan'dan devlet dışı silahlı grupların ‘provokasyon olmaksızın’ İsrail'e saldırmasıyla ‘istikrarın bozulduğunu’ hatırlattı. Wood, 1701 ve 1559 sayılı kararların uygulanması talebini yineledi.

ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Lübnan ile İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında (BM)ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Lübnan ile İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında (BM)

İngiltere'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı James Kariuki de 8 Ekim'den bu yana İsrail ile ‘provokasyon olmaksızın’ savaşan Hizbullah'ı hedef alarak, ülkesinin ‘1701 sayılı kararın tam olarak uygulanmasında üzerine düşen rolü oynamaya hazır olduğunu’ belirtti. Kariuki, “Uluslararası hukuk tam olarak uygulanmalıdır. Şimdi gerilimi azaltma ve derhal ateşkes zamanı” şeklinde konuştu.

Fransa'nın BM Daimî Temsilcisi Nicolas de Riviere ise ‘potansiyel olarak trajik sonuçları olabilecek açık savaş riskinin her geçen gün arttığı’ uyarısında bulundu. “Bu her ne pahasına olursa olsun kaçınılması gereken bir olasılıktır” diyen de Riviere, BM Güvenlik Konseyi tarafından 28 Ağustos'ta kabul edilen ve Lübnan'daki BM Geçici Barış Gücü'nün (UNIFIL) görev süresini uzatan 2749 sayılı kararı uygulayarak ‘tüm tarafların gerilimi azaltma yönünde acilen çalışması gerektiğini’ belirtti. İsrailli yetkilileri Lübnan'da ‘azami itidal göstermeye’ çağıran de Riviere, ‘Hizbullah'a, İsrail topraklarına yönelik saldırılarını derhal durdurması çağrısını’ yineledi.

Rusya ve Çin

Diğer yandan Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenzia, İsrail'in yaklaşık bir yıldır sürdürdüğü yıkıcı bombalama, hava saldırıları ve ‘acımasız temizlik’ operasyonunun Ortadoğu'da ‘korkunç bir gerçeklik’ haline geldiğini vurguladı. Nebenzia, “Uluslararası toplumun protestolarına rağmen, hedefli tasfiyenin iğrenç uygulaması genişliyor. Görünen o ki, bu şiddet kazanında artık hepimizin burada defalarca kınamadığı hiçbir eylem kalmadı” ifadelerini kullandı. Lübnan ve Suriye'de elektronik cihazlarla yapılan saldırıların ‘yüksek teknolojinin yeni bir boyutunu’ oluşturduğunu ve bunun ‘Rusya'nın kesin bir dille kınadığı tehlikeli bir değişim’ olduğunu ifade eden Nebenzia, “Bunu uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturan ve tüm Ortadoğu için öngörülemez sonuçları olan bir terör eylemi olarak değerlendiriyoruz” dedi.

Çin'in BM Daimî Temsilcisi Fu Cong ise ülkesinin Lübnan sokaklarında yaşanan ‘korkunç’ olaylar karşısında ‘derin bir şok’ yaşadığını belirterek, “Sokaklarda oynayan çocuklar gözlerini kaybetti, süpermarketlerde alışveriş yapan anneler uzuvlarının kesildiğini gördü” dedi. Saldırıları, ‘Lübnan'ın ulusal egemenliğinin ve uluslararası hukukun açık bir ihlali’ olarak nitelendiren Cong, İsrail'e ‘güç kullanma saplantısından vazgeçmesi ve Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlarını gecikmeksizin durdurması’ çağrısında bulundu.

Lübnan ve İsrail

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, Lübnan'da binlerce çağrı cihazının patlatılmasını ‘terörist’ bir saldırı olarak nitelendirdi ve bundan İsrail'i sorumlu tuttu. Bunun ‘vahşet ve terörizm açısından eşi benzeri görülmemiş bir savaş yöntemi’ olduğunu belirten Buhabib, “Evlerinde, sokaklarda, işlerinde, alışveriş merkezlerinde işlerini yapan her yaştan binlerce insanı hedef almak, tek kelimeyle terörizmdir” dedi. Buhabib, ‘İsrail'in bize vaat ettiği yeni maceranın, Ortadoğu'daki coğrafi kapsamı bakımından öncekilerden farklı olan ezici bir bölgesel savaşa yol açabileceği’ uyarısında bulundu.

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)

İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon, ülkesinin ‘Hizbullah'ın provokasyonlarına devam etmesine izin vermeyeceğini’ belirterek, ‘daha geniş bir çatışma istemediklerini’ iddia etti. “Halkımızın sürekli tehdit altında yaşamasına izin vermeyeceğiz. Hizbullah'ın Lübnan topraklarını şiddet uygulamak için bir platform olarak kullanmasına izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullanan Danon, Hizbullah’ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmemesi halinde ‘İsrail'in halkını korumak için elindeki tüm araçları kullanacağı’ tehdidinde bulundu.