Pentagon'un Irak'a gönderdiği 'gizli' mektup ortaya çıktı: Ülkenize Patriot sistemi kuralım

(Reuters)
(Reuters)
TT

Pentagon'un Irak'a gönderdiği 'gizli' mektup ortaya çıktı: Ülkenize Patriot sistemi kuralım

(Reuters)
(Reuters)

ABD Savunma Bakanı Esper’in eski Irak Başbakanı Abdulmehdi’ye gönderdiği mektupta ülkede ‘Patriot Savunma Sistemi’ kurulması yönünde talepte bulunduğu ortaya çıktı. Eski Başbakan Abdulmehdi'nin ‘Gizil’ ibareli mektubunda ABD'nin talebine verdiği cevap var.
İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra Irak Parlamentosu aldığı kararla ABD askerlerinin Irak’tan çıkmasını istemişti.
Gerek ABD üslerine yapılan saldırılar gerekse de diğer ilişkilerle ilgili olarak ABD Savunma Bakanı Mark Esper’in Irak Başbakanı'na yazdığı mektupta savunma sisteminin kurulması noktasında isteklerde bulunduğu ortaya çıktı.
Irak'ın eski Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin ofisinden sızdırılan mektuba göre Esper, Amerikan askerlerinin bulunduğu Ayn el-Esad ve Erbil askeri üslerine yönelik İran saldırılarının ardından Irak hükümetinden bu üslere "Patriot Savunma Sistemi" kurulması için istekte bulundu. Esper’in Irak hava savunma sistemini yetersiz bulduğu ifade edildi.
Independent Arabia'nın haberine göre Esper’in mektubuna cevaben yazılan mektupta Abdulmehdi, bu konunun detaylarını, Irak’taki yansımalarını ve nasıl bir sonuç yaratacağı konusunda açıklama istedi.
Mektupta Abdulmehdi, Patriot sisteminin kurulması talebini incelediklerini, bu konuda ABD tarafı ile ortak toplantı gerçekleştirdiklerini yazdı.
Patriot sisteminin "IŞİD’e mi yoksa İsrail saldırılarına karşı mı” kullanılacağını soran Abdulmehdi, Irak Parlamentosu’nun ABD askerlerinin ülkeden çıkarılmasını öngören tasarıyı onayladığını hatırlatarak "Patriot Füzeleri Savunma Sistemleri’nin getirilmesi, mevcut güçlerin sayılarının kademeli olarak azalması anlamına gelmeyecek" dedi.
Adil Abdulmehdi’nin Mark Esper’e yazdığı söz konusu mektup şöyle:

Irak Cumhuriyeti Başbakanı Adil Abdulmehdi
Çok gizl
Sayın ABD Savunma Bakanı Mark Esper
Selam üzerinize olsun
31 Ocak 2020 tarihli mektubunuz, 2 Şubat 2020’de öğleden sonra elimize ulaştı. Bunun için teşekkürlerimizi sunuyoruz. İlgili açıklama aşağıdadır:
1 - İkili ilişkilerimizin önemi ve bu ilişkilerin başta IŞİD ile mücadele olmak üzere tüm alanlarda derinleştirilmesi gerektiği konusunda size tamamen katılıyorum. Irak’ın, bölgenin ve dünyanın geleceğini önemsiyoruz. Bu ilişkileri geliştiriyor ve tüm alanlarda daha da ilerletmeye çalışıyoruz. Bu konuda son derece ciddiyiz.

2 - Daha önceki bir talepte, acil olarak bir dizi hasarlı aracın tazminatının yanı sıra bazı giriş olanaklarının kolaylaştırılması ve Ayn el-Esed ve Erbil üslerine hava savunma sistemlerinin konuşlandırılmasını istediniz. Ayrıca, Irak hava savunma sisteminin yetersiz olduğunu belirttiğiniz için, ilk iki talebe hızlı bir şekilde cevap verdik. Şimdi Patriot Savunma Sistemi ile ilgili talebi inceliyoruz. Irak Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Fuad Hüseyin’in başkanlığında bu durumun takibi için bir komisyon kurduk. Dün sabah ABD tarafı ile ortak bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantının notlarından bazılarını görmeme rağmen henüz resmi oturum tutanaklarını almadım. Burada Patriot Savunma Sistemi incelemesinin önemiyle ilgili görüşümü açıklamama izin verin.

Burada birkaç sorumuz olacak; Bu sistem, kendi temsilcileriniz tarafından bize verilen bilgilere göre tekrarlanan İsrail saldırılarına mı, IŞİD'e mı yoksa bir başka ülkeye mi karşı kullanılacak? Bununla birlikte hükümet ve Temsilciler Meclisi tarafından ABD güçlerinin ülkeden çıkarılmasını öngören yasa onaylandı. Patriot Füzeleri Savunma Sistemleri’nin getirilmesi, mevcut güçlerin sayılarının kademeli olarak azalması anlamına gelmeyecek, daha ziyade aksi bir durum olarak yorumlanacaktır. Bu da mevcut durumların ötesinde karmaşaya ve kartların ABD, Irak ve bölgenin çıkarlarına karşı yeniden karılmasına neden olacaktır.

4 - Bu konuda bizim için büyük bir belirsizlik söz konusu. Bu yüzden size önerimiz şöyle:
                A - Uygun kararın alınması ve onaylanmak üzere meclise gönderilmesi için yeni kabinenin tamamlanmasını bekleyin.
                B - Tüm bölge ve askeri üsler için entegre bir savunma sistemi oluşturmak amacıyla sizden teknik yardım alarak sistemin, Irak'ın çıkarlarını sağlayıp sağlayamayacağının anlaşılması için gerekli çalışmaların yapılmasını bekleyin. Böylece, Irak hava savunmasının yetersiz olduğunu düşündüğünüz boşluğu kapatabilirsiniz. Bununla birlikte Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Irak Hava Sahası'nın korunması için bu tür sistemlere sahip ülkelerle müzakere etme konusunda daha önce aldığı bir karar var.
                C - Aramızda Irak’ta sizin ve bizim güvenliğimizin sağlanması amacıyla yapılmış bir anlaşma var. Bu anlaşmada askeri ve güvenlik boyuttan önce siyasi bir denklem söz konusu. Bu siyasi denklem, özellikle 2011’den 2019 yılına kadar daha önce olanların aksine ülkedeki güvenliğin tesis edilmesini ve ABD güçlerinin kayıplarının en aza indirilmesini güvence altına almaktadır. Eksen politikasını reddeden Irak’ın sizinle, İran’la, bölgedeki ve dünyadaki diğer ülkelerle olan mükemmel ilişkilerini kullanarak ortamı sakinleştirme rolüne güvenin. Irak’ın bu rolü üstlenmesi, müzakere yolunun açılması ve tansiyonun düşürülmesi için iyi bir fırsattır. Diğerlerinin gerginlik olarak gördüğü önlemler, onlarında bu önlemlere karşı tedbirler almasına neden olabilir. Bu da herkesin bedel ödeyeceği savaşlar zincirine doğru gitmemiz anlamına gelir. ABD, İran ve diğer komşu ülkelerin Irak’taki gelişmelere hassas derecede anlayış göstermeleri, Irak’ın savaş ve çatışma sahası değil, barış içinde yaşanabilir bir yer olması için hükümete ve halkına destek vermeleri bizim için son derece önemlidir.
Sayın Bakan, diyaloga ve herkesin çıkarına olacak şekilde bu sorunları işbirliği ile çözmeye yardımcı olacak öneri ve görüşlere açığız.  Herkesin güvenliğini garanti altına almayı istediğimize emin olabilirsiniz. Ortak çıkarlarımız adına en iyi çözümlere ulaşmak için tüm bu konuları hükümeti kurmakla görevli Başbakanla (Muhammed Allavi) istişare edeceğim.
Saygılarımla

Irak Parlamentosu, İranlı komutan Kasım Süleymani’nin 3 Ocak’ta ABD saldırısında öldürülmesinin ardından Irak Parlamentosu, ülkedeki Amerikan askerlerinin çıkarılmasını öngören tasarıyı onaylamıştı.
Süleymani’nin öldürülmesinin ardından İran’dan Irak’taki ABD üslerine yapılan saldırıda birçok Amerikan askeri yaralanmıştı.



İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzak tutmak için güç kullanmakla tehdit ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
TT

İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzak tutmak için güç kullanmakla tehdit ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)

Üst düzey Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, uluslararası toplumun Lübnan-İsrail sınırındaki tehlikeli gerilimi durdurmaması halinde Ortadoğu'da bir ‘yangın’ çıkacağı uyarısında bulunarak, Lübnan'da binlerce çağrı cihazının patlatılmasını uluslararası yasaların ihlali olarak nitelendirdi. Yetkililer ayrıca, söz konusu olayın soruşturulmasını ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini ifade etti. Lübnan İsrail'i ‘terörizmle’ suçlarken, İsrail de Hizbullah'ı Litani Nehri'nin kuzeyindeki Mavi Hat'tan geri püskürtmek için ‘elindeki tüm imkânları kullanma’ tehdidinde bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Lübnan ve İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Lübnan ve İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)

BM Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Cezayir'in talebi üzerine dün (Cuma) Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib'in de katılımıyla düzenlenen acil toplantının başında verdiği brifingde, Lübnan ve İsrail arasındaki mevcut durumu ‘çatışmaların durdurulmasının tekrar tekrar ihlal edilmesi ve 1701 sayılı kararın çiğnenmesi’ nedeniyle ‘endişe verici’ olarak nitelendirdi. ‘Bu şiddet döngüsünün genişleme riskinin çok ciddi olduğunu ve Lübnan, İsrail ve tüm bölgenin istikrarı için tehdit oluşturduğunu’ vurgulayan DiCarlo, özellikle Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasının ‘genciyle yaşlısıyla Lübnan toplumunu ciddi şekilde travmatize ettiğini ve paniğe sevk ettiğini’ kaydetti. Tüm tarafları ‘gerilimin daha da artmasını önlemek için azami itidal göstermeye’ çağıran DiCarlo, ‘olayların bu şekilde devam etmesi halinde, şu ana kadar gördüğümüz yıkım ve acıyı bile gölgede bırakabilecek bir yangın görme riskiyle karşı karşıya olduğumuz’ uyarısında bulundu. DiCarlo, “Böyle bir çılgınlıktan kaçınmak için henüz çok geç değil. Diplomasi için halen fırsat var. Bu fırsat gecikmeden kullanılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Faillerin sorumlu tutulması

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, 17-18 Eylül tarihlerinde Lübnan'da çağrı cihazlarının patlatılmasıyla meydana gelen ve savaşta yeni bir gelişmeyi temsil eden, iletişim araçlarının silaha dönüştüğü, pazarlarda, sokak köşelerinde ve evlerde eş zamanlı olarak vuku bulan saldırılar karşısında ‘siviller adına duyduğu dehşeti’ dile getirdi. ‘Savaşın da kuralları olduğunu’ hatırlatan Türk, ‘uluslararası insancıl hukukun görünüşte zararsız taşınabilir nesneler şeklindeki patlayıcı cihazların kullanımını yasakladığını’ belirtti. Söz konusu patlamaların koşullarına ilişkin bağımsız, kapsamlı ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulunan Türk, ‘bu saldırıların emrini veren ve gerçekleştirenlerin sorumlu tutulması gerektiğini’ ifade etti.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (BM)Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (BM)

Cezayir'in BM Daimî Temsilcisi Amar Bendjama, İsrail'in eylemlerinin, ‘BM Güvenlik Konseyi kararlarının, uluslararası hukukun ve Lübnan egemenliğinin aleni ihlalini temsil ettiğini’ söyledi ve çağrı cihazlarının patlatılmasını ‘savaş suçuyla eşdeğer’ olarak niteledi. Bendjama, İsrail'i ‘barışla ilgilenmemekle’ suçladı.

Batı'nın tutumu

Daha sonra söz alan ABD'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Ortadoğu'da daha geniş çaplı bir çatışmanın ‘ne arzu edilir ne de kaçınılmaz’ olduğunu savundu. ABD'nin Lübnan'daki son olaylarda ‘hiçbir rol oynamadığını’ vurgulayan Wood, “Önümüzdeki günlerde çeşitli tarafların atacağı adımlar durumun nasıl gelişeceğini bir kez daha belirleyecek” dedi. Tüm tarafların bölgeyi ‘yıkıcı bir savaşa’ sürükleyebilecek her türlü eylemden kaçınması gerektiğini ifade eden Wood, BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmanın kökenini ‘görmezden gelemeyeceğini’ belirtti. Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik saldırılarından önce, 1701 sayılı kararın kabulünden bu yana 18 yıldır Mavi Hat boyunca büyük ölçüde sükunetin hâkim olduğunu, ancak Lübnan'dan devlet dışı silahlı grupların ‘provokasyon olmaksızın’ İsrail'e saldırmasıyla ‘istikrarın bozulduğunu’ hatırlattı. Wood, 1701 ve 1559 sayılı kararların uygulanması talebini yineledi.

ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Lübnan ile İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında (BM)ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Lübnan ile İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında (BM)

İngiltere'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı James Kariuki de 8 Ekim'den bu yana İsrail ile ‘provokasyon olmaksızın’ savaşan Hizbullah'ı hedef alarak, ülkesinin ‘1701 sayılı kararın tam olarak uygulanmasında üzerine düşen rolü oynamaya hazır olduğunu’ belirtti. Kariuki, “Uluslararası hukuk tam olarak uygulanmalıdır. Şimdi gerilimi azaltma ve derhal ateşkes zamanı” şeklinde konuştu.

Fransa'nın BM Daimî Temsilcisi Nicolas de Riviere ise ‘potansiyel olarak trajik sonuçları olabilecek açık savaş riskinin her geçen gün arttığı’ uyarısında bulundu. “Bu her ne pahasına olursa olsun kaçınılması gereken bir olasılıktır” diyen de Riviere, BM Güvenlik Konseyi tarafından 28 Ağustos'ta kabul edilen ve Lübnan'daki BM Geçici Barış Gücü'nün (UNIFIL) görev süresini uzatan 2749 sayılı kararı uygulayarak ‘tüm tarafların gerilimi azaltma yönünde acilen çalışması gerektiğini’ belirtti. İsrailli yetkilileri Lübnan'da ‘azami itidal göstermeye’ çağıran de Riviere, ‘Hizbullah'a, İsrail topraklarına yönelik saldırılarını derhal durdurması çağrısını’ yineledi.

Rusya ve Çin

Diğer yandan Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenzia, İsrail'in yaklaşık bir yıldır sürdürdüğü yıkıcı bombalama, hava saldırıları ve ‘acımasız temizlik’ operasyonunun Ortadoğu'da ‘korkunç bir gerçeklik’ haline geldiğini vurguladı. Nebenzia, “Uluslararası toplumun protestolarına rağmen, hedefli tasfiyenin iğrenç uygulaması genişliyor. Görünen o ki, bu şiddet kazanında artık hepimizin burada defalarca kınamadığı hiçbir eylem kalmadı” ifadelerini kullandı. Lübnan ve Suriye'de elektronik cihazlarla yapılan saldırıların ‘yüksek teknolojinin yeni bir boyutunu’ oluşturduğunu ve bunun ‘Rusya'nın kesin bir dille kınadığı tehlikeli bir değişim’ olduğunu ifade eden Nebenzia, “Bunu uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturan ve tüm Ortadoğu için öngörülemez sonuçları olan bir terör eylemi olarak değerlendiriyoruz” dedi.

Çin'in BM Daimî Temsilcisi Fu Cong ise ülkesinin Lübnan sokaklarında yaşanan ‘korkunç’ olaylar karşısında ‘derin bir şok’ yaşadığını belirterek, “Sokaklarda oynayan çocuklar gözlerini kaybetti, süpermarketlerde alışveriş yapan anneler uzuvlarının kesildiğini gördü” dedi. Saldırıları, ‘Lübnan'ın ulusal egemenliğinin ve uluslararası hukukun açık bir ihlali’ olarak nitelendiren Cong, İsrail'e ‘güç kullanma saplantısından vazgeçmesi ve Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlarını gecikmeksizin durdurması’ çağrısında bulundu.

Lübnan ve İsrail

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, Lübnan'da binlerce çağrı cihazının patlatılmasını ‘terörist’ bir saldırı olarak nitelendirdi ve bundan İsrail'i sorumlu tuttu. Bunun ‘vahşet ve terörizm açısından eşi benzeri görülmemiş bir savaş yöntemi’ olduğunu belirten Buhabib, “Evlerinde, sokaklarda, işlerinde, alışveriş merkezlerinde işlerini yapan her yaştan binlerce insanı hedef almak, tek kelimeyle terörizmdir” dedi. Buhabib, ‘İsrail'in bize vaat ettiği yeni maceranın, Ortadoğu'daki coğrafi kapsamı bakımından öncekilerden farklı olan ezici bir bölgesel savaşa yol açabileceği’ uyarısında bulundu.

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)

İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon, ülkesinin ‘Hizbullah'ın provokasyonlarına devam etmesine izin vermeyeceğini’ belirterek, ‘daha geniş bir çatışma istemediklerini’ iddia etti. “Halkımızın sürekli tehdit altında yaşamasına izin vermeyeceğiz. Hizbullah'ın Lübnan topraklarını şiddet uygulamak için bir platform olarak kullanmasına izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullanan Danon, Hizbullah’ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmemesi halinde ‘İsrail'in halkını korumak için elindeki tüm araçları kullanacağı’ tehdidinde bulundu.