Erdoğan'dan İdlib operasyonu sinyali

Halep’in batısındaki el-Atarib’de dün devriye gezen Türk askerleri (AFP)
Halep’in batısındaki el-Atarib’de dün devriye gezen Türk askerleri (AFP)
TT

Erdoğan'dan İdlib operasyonu sinyali

Halep’in batısındaki el-Atarib’de dün devriye gezen Türk askerleri (AFP)
Halep’in batısındaki el-Atarib’de dün devriye gezen Türk askerleri (AFP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem Ankara hem de Moskova’da düzenlenen Türk-Rus görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, İdlib’de her an bir askeri operasyon olabileceği uyarısında bulundu.
Türkiye’nin Rusya ile görüşmelerinden beklediği sonucu alamadığını, bu görüşmelerin ülkesinin istediğinden oldukça uzak bir minvalde ilerlediğini ifade eden Erdoğan, İdlib'deki askeri operasyon planının hazır olduğunu bildirdi. Ay sonunda Suriye rejimini İdlib’deki bazı bölgelerden çekilmeye davet eden Erdoğan, “Artık son ikazlarımızı yapıyoruz. Her operasyonda olduğu gibi bu konuda da ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ diyoruz. İdlib harekâtı bir an meseledir” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, dün partisinin meclisteki grup toplantısında yaptığı açıklamada, “İdlib’de rejimin saldırganlığını sona erdirip, Soçi Mutabakatı sınırlarına çekilmesi için son günlere giriyoruz. Gerek ülkemizde gerek Rusya’da gerekse sahada yapılan görüşmelerde şu ana kadar maalesef arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ diyoruz. Daha açık bir ifadeyle, İdlib harekâtı an meseledir. Ne pahasına olursa olsun İdlib’i hem Türkiye hem de bölge halkı açısından güvenli bir yer haline dönüştürmekte kararlıyız” dedi.
Erdoğan, Rus tarafının, Türkiye’nin İdlib’deki Suriye ordusuna karşı yapılacağını belirttiği operasyonu “en kötü senaryo” olarak değerlendirmesine, “Rus tarafıyla müzakerelerde bulunan meslektaşlarımız, bana daha önce böyle bir şey iletmedi. Rusya’nın böyle kötü bir senaryoda yer alacağını düşünmüyorum” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Idlib dosyasında Türkiye ile beraber çalıştıklarına değinen Erdoğan, “Aramızda her an her düzeyde bir işbirliği olabilir” dedi.
Erdoğan, İdlib'deki olası bir Türk askeri harekâtına Hava Kuvvetleri'nin katılma olasılığı ve harekâtın adı sorusuna ise, “Dediğim gibi: Bir gece ansızın gelebiliriz, bu da her şeyi beraberimizde getireceğimiz anlamına gelir” yanıtını verdi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ise Suriye topraklarındaki gözlem noktalarından herhangi bir şekilde çekilmenin söz konusu olmadığını açıkladı. Dün TBMM’de yaptığı açıklamada, bu noktalara karşı yapılacak herhangi bir saldırının misliyle karşılık bulacağını vurgulayan Akar, Türkiye’nin Soçi Mutabakatı’nca garantör ülke sıfatıyla, ateşkesin sağlanması için gerekli tedbirleri alma yetkisine sahip olduğunu belirtti.
Bakan Akar, aynı zamanda Avrupa ülkelerini ve ABD'yi Suriye hususundaki taahhütlerine uymaya ve somut adımlar atarak sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Salı akşamı yaptığı açıklamada, İdlib görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlandığını ifade ederek “Şuana kadarki müzakerelerden bizi tatmin edici bir sonuç çıkmamıştır. Bize sunulan kağıdı ve haritayı biz kabul etmedik” dedi.
Kalın, Külliye'deki kabine toplantısı sonrasında yaptığı söz konusu açıklamalarında, Türkiye’nin bu müzakerelerdeki konumunun Suriye ordusunun Soçi Mutabakatı’nda öngörülen sınırlara geri çekilmesi üzerinde yoğunlaştığını ifade etti. Aynı zamanda Rusya ile İdlib konusunda görüşmelerin devam edeceğini vurguladı.
İdlib'deki Türk gözlem noktalarının yerlerinin değiştirilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Kalın, Türkiye’nin İdlib’i ve buradaki sivilleri korumak hedefiyle bölgeye askeri takviye göndermeye devam edeceğini belirtti. Kalın ayrıca, Türk askerlerine daha önce olduğu gibi herhangi bir saldırı düzenlendiği takdirde Türk ordusunun buna en ağır cevabı vereceğine değindi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) ise dün, Türk kuvvetlerinin İdlib'in güneybatısındaki Başnakul yakınlarında M4 (Lazkiye- Halep) otoyolunda kendilerine yeni bir askeri nokta kurduklarını bildirdi.
Ekim 2017’de imzalanan Astana Anlaşması gereğince 'Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde Türkiye’ye ait 12 gözlem noktası bulunduğunu ifade eden SOHR, Suriye ordusu saldırılarının artması ve Aralık ayının sonundan bu yana ilerlemesinin ardından bu sayının 37’ye çıktığını belirtti.
Öte yandan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dün, Suriye Kürt Ulusal Konseyi heyeti ile Ankara'da bir araya geldi. Çavuşoğlu, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin bu konseyin Suriye Ulusal Koalisyonu içindeki ve siyasi süreçteki rollerini desteklediğini vurguladı. Çavuşoğlu ayrıca, Kürtlere en çok zarar verenin YPG olduğuna değindi.



Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
TT

Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)

Suriye hükümeti tarafından dün yapılan açıklamada federal sistemin reddedildiği bir kez daha ifade edilirken Kürt güçlerine orduya katılmaları çağrısı yapıldı. Kürt ve resmi Suriye kaynaklarına göre bu karar Cumhurbaşkanı Ahmed Şer'in Suriye Demokratik Güçleri Komutanı Mazlum Abdi ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın katıldığı bir toplantıda alındı.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre Suriyeli bir Kürt yetkili, Şara ve Abdi, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni (KDSÖY)Suriye devletine entegre etme çabalarını görüşmek üzere bir araya geldiğini ifade etti.

Kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan yetkili, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack'ın da toplantıya katıldığını söyledi.

Toplantının, ‘KDSÖY ile Şam hükümeti arasındaki ilişkiler ile ekonomik ve askeri konuların’ görüşülmesi için düzenlendiğini de sözlerine ekledi.

Bu toplantı, Şara ve Abdi arasında henüz uygulanmayan bir ikili anlaşmanın imzalanmasından dört ay sonra gerçekleşti.

Şara’nın 10 Mart'ta ABD’nin himayesinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Abdi ile imzaladığı anlaşma, ‘Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır geçişleri, havaalanı, petrol ve gaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimi altına alınmasına’ ilişkin maddeler içeriyordu.

Ancak KDSÖY, anayasal bildirinin ardından hükümetin çeşitliliği yansıtmadığını söyleyerek yönetimi eleştirdi. Kürt güçler geçtiğimiz ay ‘merkezi olmayan demokratik’ bir devlet talebinde bulunmuş, Şam ise buna ülkede ‘bölünme girişimlerini’ reddettiğini vurgulayarak yanıt vermişti.

Suriye hükümetinden bir kaynak dün devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “Suriye devleti, ‘tek Suriye, tek ordu, tek hükümet’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı olduğunu yineler ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne aykırı her türlü bölünme veya federalizm biçimini kesin bir şekilde reddeder” ifadelerini kullandı.

Kaynak, “Suriye ordusu, tüm vatandaşları birleştiren ulusal bir kurumdur. Devlet, SDG'den Suriyeli savaşçıların anayasal ve yasal çerçeve içinde ordunun saflarına katılmasını memnuniyetle karşılıyor” dedi.

Kaynak ayrıca, ‘imzalanan anlaşmaların uygulanmasındaki herhangi bir gecikmenin ulusal çıkarlara hizmet etmeyeceği, aksine durumu karmaşıklaştıracağın ve Suriye'nin tüm bölgelerinde güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına yönelik çabaları engelleyeceği’ uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Şara, geçtiğimiz yıl aralık ayında İslamcı grupların ittifakının başında eski Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimini devirerek Şam'da iktidarı ele geçirdi. O tarihten bu yana Şara, Suriye'deki tüm askeri grupların lağvedilmesini savunuyor.

Ancak Suriyeli Kürtler, on binlerce erkek ve kadından oluşan askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Suriye'nin birliğini korumak ve ülkede güvenliği yeniden tesis etmek, yeni yetkililer için başlıca zorluklar arasında yer alıyor.

On yıllardır ötekileştirilmeye ve dışlanmaya maruz kalan Suriyeli Kürtler, bugün yeni iktidarın karar alma sürecini merkezileştirme ve geçiş döneminin yönetiminden önemli unsurları dışlama çabalarını eleştiriyorlar.

SDG lideri Abdi, mayıs ayı sonlarında bir televizyon röportajında “Şam ile yaptığımız anlaşmaya bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmeye çalışıyoruz” dedi. Ancak ‘Suriye'nin merkezi olmayan, tüm bileşenlerinin tüm haklarına sahip olduğu ve kimsenin dışlanmadığı bir ülke olması’ konusunda kararlı olduğunu da vurguladı.

Şara, Şam’da iktidarı devralmasının ardından tüm silahlı grupların feshedileceğini açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, DEAŞ’ı 2019 yılında son kalesinden de kovana kadar mücadelede etkinliğini kanıtlamış olan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Kürt özyönetim, Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda, Şam’daki kaynaklara ihtiyaç duyduğu en önemli petrol ve doğalgaz sahalarını da içeren geniş bir alanı kontrol ediyor. Aralarında binlerce yabancının da bulunduğu DEAŞ üyelerini de kamplarda ve gözaltı merkezlerinde tutuyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani daha önce yaptığı bir açıklamada, KDSÖY’le imzalanan anlaşmanın maddelerinin uygulanmasında ‘oyalanmanın ülkedeki kaosu uzatacağını’ söylemişti.