Neyrab saldırısı sonrasında Türkiye'den İdlib'e askeri sevkiyat

(İHA-Arşiv)
(İHA-Arşiv)
TT

Neyrab saldırısı sonrasında Türkiye'den İdlib'e askeri sevkiyat

(İHA-Arşiv)
(İHA-Arşiv)

Türkiye destekli askeri muhalif güçlerin rejim kontrolündeki mevzilere düzenlediği şiddetli saldırıların başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından dün Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kentinde gözle görülür bir sükunet hakim oldu.
Neyrab’ı hedef alan saldırının Suriye rejim güçleri tarafından püskürtülmesi, Türkiye’nin, rejimi Soçi Anlaşması’nda belirlenen sınırların gerisine çekmek için askeri operasyon tehditlerini sürdürmesini engelleyemedi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün yaptığı açıklamada, Türkiye’ye ait yeni askeri konvoyların gece geç saatlerde Suriye topraklarına giriş yaptığını bildirdi.
Gözlemevi’nin aktardığına göre zırhlı araç ve tanklardan oluşan 20 askeri aracın içinde bulunduğu konvoy, İdlib’in kuzeyindeki Kefer Lusin’den geçerek bölgedeki Türk gözlem noktalarına ulaştı.
SOHR’un açıklamasında, 2 Şubat’tan bugüne kadar Suriye topraklarına giren, tank, zırhlı personel taşıyıcı, zırhlı araç ve zırhlı mobil kabin taşıyan kamyon ve askeri araç sayısının 2 bin 610’un üzerine çıktığı belirtildi. Açıklamada ayrıca söz konusu dönemde İdlib ve Halep’te konuşlanan Türk askerlerinin sayısının 7 bin 400’ün üzerinde olduğu bilgisi verildi.
Gözlemevi’nin bir başka açıklamasında ise Neyrab kasabasında Perşembe günü çıkan şiddetli çatışmaların sonucunda rejim ve silahlı milis gruplardan 14 kişinin öldüğü belirtildi. Açıklamada, ‘öldürülenler arasından bazı kişilerin başlarının cihatçılar tarafından kesildiği’ ifade edildi. 
Gözlemevi’nin açıklamasında, söz konusu çatışmalarda ‘cihatçılara’ bağlı 28 unsurun ve iki Türk askerinin hayatını kaybettiği, Rus savaş uçaklarının Neyrab çevresinde düzenlediği hava saldırılarında da bazı kişilerin yaralandığı aktarıldı.
Türkiye destekli muhalif güçler Perşembe günü Neyrab’a karşı başlattığı büyük çaplı saldırıda kasabanın büyük bir bölümünde kontrolü ele geçirmiş ancak rejim güçlerinin Rus hava saldırılarının şemsiyesi altında karşı saldırıya geçmesi sonrasında kasaba tamamen rejim kontrolüne geçmişti.
Diğer taraftan SOHR’un dünkü açıklamasında Rus savaş uçaklarının Halep’in batısında Tevvame, El-Ebzemu, Şeyh Süleyman, Tekad, Kefer Nuran ve Dare İzze bölgeleri ile Eriha ilçesinin çevresindeki Kefernebel, Cebel Erbain ve Keminas bölgelerine hava saldırıları düzenlediğini bildirdi. Açıklamada ayrıca rejim uçaklarının İdlib’in güneyindeki dağ ve köyleri bombaladığı belirtildi. Ancak SOHR, rejim ve Rus uçaklarını birbirinden nasıl ayırt ettiği hususunda detay vermedi.
Suriyeli aktivistler, Twitter üzerinden paylaştığı videoda, Türk askeri olduğu iddia edilen bazı kişileri göstererek, söz konusu kişilerin İdlib üzerinde uçuş yapan Rus uçaklarını karadan havaya füzelerle hedef aldığını iddia etti.



Güvenlik Konseyi'nden önce Lübnan, iletişim cihazı patlamaları nedeniyle İsrail'i 'terörizmle' suçladı

 Lübnan'daki durumu görüşmek üzere toplanan BM Güvenlik Konseyi oturumu (EPA)
Lübnan'daki durumu görüşmek üzere toplanan BM Güvenlik Konseyi oturumu (EPA)
TT

Güvenlik Konseyi'nden önce Lübnan, iletişim cihazı patlamaları nedeniyle İsrail'i 'terörizmle' suçladı

 Lübnan'daki durumu görüşmek üzere toplanan BM Güvenlik Konseyi oturumu (EPA)
Lübnan'daki durumu görüşmek üzere toplanan BM Güvenlik Konseyi oturumu (EPA)

Lübnan Dışişleri Bakanı dün (Cuma) yaptığı açıklamada, bu hafta ülkesinde binlerce iletişim aracının patlatılmasını “terörist” bir saldırı olarak nitelendirdi ve İsrail'i suçladı.

AFP'nin haberine göre Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi'ne yaptığı açıklamada, iki gün boyunca Lübnan genelinde onlarca kişinin ölümüne neden olan patlamaların “vahşet ve terörizm açısından eşi benzeri görülmemiş bir savaş yöntemi” olduğunu söyledi.

Buhabib, “Evlerinde, sokaklarda, işlerinde, alışveriş merkezlerinde işlerine giden her yaştan binlerce insanı hedef almak tek kelimeyle terörizmdir” dedi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, dün Güvenlik Konseyi'nde, uluslararası hukukun sivil cihazlara “bubi tuzağı” kurulmasını yasakladığını vurguladı.

Bu hafta Lübnan'da Hizbullah iletişim cihazlarının eş zamanlı olarak patlatılmasının ardından Cezayir tarafından talep edilen bir toplantı sırasında yaptığı açıklamada Türk, “Siviller arasında terör yaymayı amaçlayan şiddet eylemlerinde bulunmak bir savaş suçudur” ifadesini kullandı.

Volker Türk, “Savaşın kuralları vardır,” diyerek ‘bağımsız, kapsamlı ve şeffaf’ bir soruşturma yapılması çağrısını yineledi. Türk, “İster sivil ister silahlı grup üyesi olsun binlerce kişinin, ilgili teçhizatı kimin taşıdığı, bulundukları yer ve saldırı anındaki ortamları bilinmeden eş zamanlı olarak hedef alınması, uluslararası insancıl hukuku ve uygulanabildiği yerlerde uluslararası hukuku ihlal etmektedir” dedi.

“Bu koşullar altında, bu tür saldırıların ayrımcılık, orantılılık ve ihtiyatlılık temel ilkeleriyle nasıl tutarlı olabileceğini görmek zordur” diyen BM Komiseri sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu saldırılar savaşta iletişim araçlarının silaha dönüştüğü yeni bir gelişmeyi temsil ediyor (...) Bu yeni normal olamaz.”

Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan binlerce iletişim cihazının salı ve çarşamba günleri patlatılması sonucu 37 kişinin öldüğü ve 2,931 kişinin yaralandığı operasyonun ardından, İsrail ordusu ile İran destekli Hizbullah arasındaki saldırılar perşembe gününden bu yana yoğunlaştı.