Mübarek’in hayatındaki 10 dönüm noktası

Mısır'ın devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in  1982 yılında çekilen fotoğrafı. (AFP)
Mısır'ın devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in 1982 yılında çekilen fotoğrafı. (AFP)
TT

Mübarek’in hayatındaki 10 dönüm noktası

Mısır'ın devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in  1982 yılında çekilen fotoğrafı. (AFP)
Mısır'ın devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in 1982 yılında çekilen fotoğrafı. (AFP)

Mısır eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in gerek 1981’den 2011’e kadar iktidarda olduğu üç dönemde, gerekse halk protestolarının baskısı altında iktidardan ayrıldıktan sonraki süreçte mücadelelerle dolu hayatı dün sabah 92 yaşında sona erdi.
Mübarek’in hayatının ordudaki ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinde ciddi dönüm noktaları vardı.

Hava kuvvetlerini kurmak
4 Mayıs 1928’de Mısır’ın kuzeyinde, el-Munufiye’nin Kafr Al Musaylhah bölgesinde doğan Mübarek, 1967’deki yenilgi sonrasında yaşanan Yıpratma Savaşı’nda Mısır Hava Kuvvetleri’ninin yeniden kurulmasında önemli bir rol oynadı. 5 Haziran 1967’de Beni Suef Hava Üssü komutanı görevini yürütürken aynı yılın kasım ayında Hava Kuvvetleri Akademisi’nin direktörlüğünü üstlendi.

Ekim Savaşı

Nisan 1972’de, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na, yine aynı yıl Savaş Bakanlığı Yardımcılığı’na atanan Mübarek, 1973 Ekim Savaşı’nda Mısır Hava Kuvvetleri'ne liderlik etti. Bir yıl süren savaşın ardından 1974'te tümgeneralliğe terfi etti. 15 Nisan 1975’te de merhum Cumhurbaşkanı Muhammed Enver Sedat tarafından cumhurbaşkanı yardımcısı seçilerek bu görevini 1975-1981 yılları arasında yürüttü.

Mısır Cumhurbaşkanlığı

Sedat, 1978’de kendi başkanlığında Ulusal Demokrat Parti’nin kuruluşunu ilan etti, başkan yardımcılığına da Mübarek’i getirdi. Bu görevi sırasında birden çok Arap ve uluslararası misyonda görev alan Mübarek, birçok dünya ülkesini ziyaret ederek söz konusu ülkelerin Mısır ile ilişkilerini güçlendirmede ciddi bir rol oynadı. Sedat’ın 6 Ekim 1981’de Ekim Zaferi’nin yıl dönümünün kutlandığı bir askeri geçit töreninde suikasta kurban gitmesinin ardından yönetim için 14 Ekim’de halk oylamasıyla aday gösterilen Mübarek, Mısır Arap Cumhuriyeti’nin liderliğini devraldı.

Taba’nın geri alınışı

1982’de hem Enver Sedat’ın İsrail ile Camp David’de başlattığı barış müzakereleri hem de söz konusu yıl Sina’dan çekilen İsrail’in işgali altındaki Mısır topraklarının belirlenmesi tamamlandı. Taba konusundaki sınır anlaşmazlığı ise uluslararası hakemlik yoluyla çözüldü. İsrail 1989'da Taba’dan çekildi. Taba'nın kurtuluşu, tüm Sina üzerinde Mısır egemenliğinin sağlanması ve Mübarek döneminde Mısır diplomasisinde büyük bir zafer olarak görülüyor.

Arap ilişkileri

İktidara gelmesinin ardından Mübarek, Arap ülkeleriyle ilişkileri güçlendirmeye, Sedat’ın İsrail ile barış için yürüttüğü girişimlerin ardından bu ilişkilerde süregelen kesintileri eski haline döndürmeye çalıştı. Böylece Mısır, Arap Birliği üyeliğine geri döndü; birliğin geçici olarak Tunus’a taşınan merkezi ise yeniden Kahire’ye getirildi. Mübarek, Ocak 1991’de başlayan savaştan sonra Irak kuvvetlerini Kuveyt'ten çıkarmak için kurulan koalisyon güçlerine de askeri destek verdi.

Anayasal reformlar

Mübarek’in döneminde yerel düzeyde birçok zorlukla karşı karşıya kalındı. İşsizlik, yoksulluk, artan nüfus, çeşitli ekonomik krizler, hız kazanan grevler, karakollarda yaygın olan işkenceler, cezai soruşturmalar ve kadına şiddet gibi sorunlar çözülemezken metro inşası, yeni şehirlerin kurulması ve henüz bitmemiş Toşko projesi ise hayata geçirildi.
Mübarek, başkanlığı sırasında, siyasi reform konusunda bir dizi yoğun talep aldı. 2005'te parlamento üyelerinin üçte ikisinin onayından sonraki halk referandumunu değil de cumhurbaşkanın seçimlere doğrudan karar vermesine yönelik anayasayı değiştirdi. Anayasal değişiklik, Mısır anayasal sisteminin izin verdiği mekanizmalara ve araçlara uygun olmasına rağmen siyasi tartışmaların varlığı ve siyasi değişiklik karşıtı muhalefetin ortaya çıkması ile ilişkilendirildi. Bu tartışma, adaylar hakkındaki şartları zorlaştırarak siyasi ağırlığı olanların yanında adaylığa başvurulmasını imkansız kılmasından kaynaklanıyordu.
Mübarek, muhalefetin söz konusu yasanın onayı konusundaki kuşkularına ve rüşvet iddialarına rağmen seçimi oy sandığında büyük bir farkla kazandı.

Suikast girişimi

Mübarek birden fazla suikast girişimine maruz kalmıştı. Bunlardan en önemlisi 26 Haziran 1995'te, Addis Ababa'da yaşandı. Mübarek’in konvoyu silahlı unsurlar tarafından hedef alınması üzerine korumalarının eşliğinde Kahire’ye döndü. Olayda beş terörist etkisiz hale getirildi.
Sudan’daki İslami hareketin kurucusu Hasan et-Turabi, 2016’da, Dışişleri Bakanı Ali Osman Muhammed Taha ve Genel Güvenlik Teşkilatı Başkanı Nafi Ali Nafi’nin Mübarek’in suikastına karıştığını duyurdu.
Mübarek daha sonra Eylül 1999’da Port Said'de bir vatandaş tarafından keskin bir aletle suikast girişimine maruz kaldı.

Torununun ölümü
Torunu Ala Mübarek’in 19 Mayıs 2009’da, 13 yaşındayken ölümü, Mübarek’in hayatının ve sağlığının dönüm noktalarından biri oldu. Zirâ Mübarek’in aile yakınları, onun torununa ne denli bağlı olduğuna, ölümünün ardından ise psikolojisinin kötüye gittiğine dikkat çekti. 

Ocak 2011 ve görevden ayrılma

Mübarek, 30 yıl süren iktidarın ardından yaşam, özgürlük ve adalet talebinde bulunan protestocuların halkı sokağa çağırmasıyla eşi benzeri görülmemiş protestolarla karşı karşıya kaldı.
Mübarek, Kahire’deki Tahrir Meydanı merkezli protestoların 18’inci gününde milletvekili General Ömer Süleyman'ın ağzından ülkeyi yaklaşık bir buçuk yıldır yöneten Mısır Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi'ndeki görevinden ayrıldığını duyurdu. 

12 Nisan 2011'de Mübarek hakkında protestocuları öldürmek suçundan soruşturma başlatıldı. 3 Ağustos’ta ise ilk kez mahkemeye çıktı. Duruşmada tıbbi bir yatakta görüldü. Suçlamaları reddetse de 22 Şubat 2012’ye kadar hakkında 45 farklı duruşma gerçekleşti.
Haziran 2012'de mahkeme tarafından protestocuları öldürmekten müebbet hapis cezası alan Mübarek, sağlık durumu nedeniyle Tura Cezaevi Hastanesi’ne transfer edildi.

Yargıtay, Ocak 2013’te Mübarek hakkındaki tüm kararların iptal edilmesi ve tüm sanıkların yeniden yargılanması kararı aldı.
Kahire Ceza Mahkemesi aynı yılın nisan ayında protestocuların ördürülmesi ve yolsuzluk suçları sebebiyle ikamet edeceği yerin sabit olması şartıyla Mübarek’in serbest bırakılması kararını verdi.
Bir sonraki ay duruşmalar yeniden başladı. Mayıs 2014’teki “başkanlık sarayları” davasında Mübarek 3, oğulları da 4’er yıl hapis cezası aldılar.
Mübarek mahkeme ve yargı koridorlarında en son 2018 yılında, Müslüman Kardeşler’e (İhvan) mensup eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin duruşması sırasında görüldü. Buradaki ifadesinde ülkedeki kaosu artırmak için 800 silahlının 29 Ocak 2011’de kanunu ihlal ederek tüneller vasıtasıyla ülkeye girdiğini, protestocuları öldürmede İhvan’a yardım ettiğini söyledi.
Mübarek en son YouTube’da torunu tarafından yayınlanan ve 1973 Ekim Savaşı’nı anlattığı bir videoda görünmüştü.



Gazze ateşkesi: Arabulucuların çıkmazı aşmak için seçenekleri neler?

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da bulunan Endonezya Hastanesi’nde kefene sarılmış kızı için ağlayan Filistinli bir baba (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da bulunan Endonezya Hastanesi’nde kefene sarılmış kızı için ağlayan Filistinli bir baba (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Arabulucuların çıkmazı aşmak için seçenekleri neler?

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da bulunan Endonezya Hastanesi’nde kefene sarılmış kızı için ağlayan Filistinli bir baba (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da bulunan Endonezya Hastanesi’nde kefene sarılmış kızı için ağlayan Filistinli bir baba (AFP)

Hamas'ın 7 Ekim 2023'ten bu yana devam eden savaşı sona erdirecek kapsamlı bir anlaşmanın imzalanması önceliğinde ısrar etmesi ve geçici ateşkes önerisini göz ardı etmesinden sonra Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının tekrar başlaması yeni bir krizle karşı karşıya.

Özellikle İsrail'in gerilimi artırması ve ABD Başkanı Donald Trump'ın önümüzdeki ay bölgeye yapacağı ziyaretin yaklaşması nedeniyle ateşkes anlaşmasını kabul etmeye kapıyı kapatmayan Hamas, daha önce Doha'da liderleriyle görüşen ABD Başkanı Donald Trump'ın rehine işlerinden sorumlu özel temsilcisi Adam Boehler'e kapsamlı bir anlaşmanın imzalanması konusunda pozisyonlarının aynı olduğunu bildirdi. Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar bu durumu, Filistin hareketinin manevraları ile Binyamin Netanyahu hükümetinin gerilimi artırması arasında çok zor ‘parmak ısırma’ aşamasının tanımı olarak görüyor.

Uzmanlar arabulucuların rolü konusunda, kapsamlı bir anlaşmaya varmaya ya da iki tarafı yeniden yakınlaştırmaya çalışmak ile Hamas'ın hafta ortasında İsrailli muadile sunulmadan önce prensipte kabul ettiği son Mısır önerisine göre, ABD'nin ve muhtemelen Türkiye'nin desteği ve garantisiyle kapsamlı bir anlaşmaya yol açacak kısmi ateşkesi kabul etmeleri için iki tarafa baskı yapmak arasında bölünmüş durumda.

Alternatif bir öneri sunan Hamas'ın Gazze'deki lideri Halil el-Hayye, perşembe akşamı televizyonda yaptığı konuşmada, ‘hareketin, İsrail'in bölgeden çekilmesini garanti altına alan ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdiren bir anlaşma çerçevesinde, tüm esirlerin İsrail tarafından alıkonulan mutabık kalınan sayıda Filistinliyle takas edilmesini öngören bir anlaşmayı derhal müzakere etmeye hazır olduğunu’ söyledi. El-Hayye, “Tüm esirlerin ve işgal tarafından tutulan mutabık kalınan sayıda mahkûmun serbest bırakılmasını içeren kapsamlı bir paket üzerinde müzakerelere derhal başlamaya hazır olduğumuzu yineliyoruz. Bunun karşılığında işgal, halkımıza karşı yürüttüğü savaşı tamamen durdurmalı ve Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmelidir” ifadelerini kullandı.

El-Hayye sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısmi anlaşmalar Netanyahu ve hükümeti tarafından, bedeli tüm esirlerin feda edilmesi olsa bile, imha ve açlık savaşının sürdürülmesine dayalı siyasi gündemine bir kılıf olarak kullanılıyor. Biz bu politikanın bir parçası olmayacağız.”

El-Hayye, ABD Özel Temsilcisi Adam Boehler'in esir dosyası ve savaşın birlikte sona erdirilmesi yönündeki tutumunu memnuniyetle karşılayarak, bunun, ‘hareketin kapsamlı bir anlaşmaya varılması yönündeki tutumuyla kesiştiğini’ söyledi. Diğer yandan, ‘Hamas'ın bizim şartlarımıza uygun bir şey sunması halinde bu teklife sıcak baktıklarını’ belirten Boehler, esirler konusunda kapsamlı bir anlaşmaya varılması ihtimalinin her zaman mevcut olduğunu ifade etti.

erlerinden edilmiş Gazzeli kadın ve çocuklar, eşyalarıyla birlikte bir kamyonetin arkasında seyahat ediyorlar. (AFP)Yerlerinden edilmiş Gazzeli kadın ve çocuklar, eşyalarıyla birlikte bir kamyonetin arkasında seyahat ediyorlar. (AFP)

CNN, ismi açıklanmayan bir Hamas liderinin pazartesi günü “Kahire'den gelen İsrail teklifini reddediyoruz ve kapsamlı bir anlaşma istiyoruz” dediğini aktardı.

Maariv gazetesi tarafından dün yayınlanan yeni bir ankete göre İsraillilerin yüzde 62'si çatışmaların durdurulması ve Gazze Şeridi'nden çekilme karşılığında tüm esirlerin bir kerede serbest bırakılacağı bir anlaşmaya destek verirken, yüzde 21'i buna karşı çıktı, yüzde 17'si ise fikrini belirtmedi.

Hamas'ın tutumunun ardından dün İsrailli bir güvenlik kaynağı, ‘İsrail'in Gazze Şeridi üzerindeki askeri baskıyı yoğunlaştıracağını, bu reddin Hamas'a ve üst düzey yetkililerine zarar vereceğini, havadan, denizden ve karadan askeri baskının artacağını’ söyledi. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich dün X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Hamas'a cehennemin kapılarını açmanın ve Gazze Şeridi'ni tamamen işgal edene kadar çatışmaları yoğunlaştırmanın zamanı geldi” dedi.

Mısırlı askeri uzman Tümgeneral Semir Ferec, “Hamas'ın nihai çözüme adım adım değil, bir kezde ulaşılmasını istediğini ve bu isteğin ABD'nin arzusuyla uyumlu olduğunu” belirterek, bunun Trump'ın Ortadoğu ziyareti öncesinde Amerikan baskısıyla karşılaşabilecek olan Binyamin Netanyahu'nun arzusuyla çeliştiğine işaret etti.

Beyt Lahiya'da İsrail saldırısında öldürülen akrabaları için ağlayan Filistinli bir kadın (AFP)Beyt Lahiya'da İsrail saldırısında öldürülen akrabaları için ağlayan Filistinli bir kadın (AFP)

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab, askıdaki ateşkesin ‘parmak ısırma’ aşamasında olduğuna inanıyor. Özellikle de Beyaz Saray'daki toplantıda Trump'ın talimatıyla bu ayın sonuna kadar mühleti olduğunun farkına varan Netanyahu'nun büyük tırmanışıyla birlikte bu çok zor bir aşama. İsrail medyasına sızan bilgilere göre Hamas da bunun farkında ve bu nedenle İsrail Başbakanı üzerindeki baskıyı arttırmayı reddediyor.

Er-Rakab, İsrail'in önerisinin Netanyahu tarafından reddedilmek üzere sunulduğunu, özellikle de çekilmeden ya da esirlerin serbest bırakılmasının anahtarlarından bahsetmemesi gibi birçok kusuru olduğunu ve Hamas'ın ‘kapsamlı bir anlaşma’ çağrısında bulunan yanıtının Washington'dan gelen önceki açıklamalarla örtüştüğü için İsrail içinde geniş kabul gördüğünü belirtti.

Başta Kahire ve Doha olmak üzere arabulucular Hamas'ın pozisyonu hakkında yorum yapmadı. Ancak Halil el-Hayye'nin kapsamlı bir anlaşmaya bağlı kalınması yönündeki konuşmasından önce Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani perşembe günü Moskova'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede, “Filistin halkının acılarını sona erdirecek bir anlaşmaya varmak için görüşleri yakınlaştırmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail'in Gazze'nin Şucaiyye mahallesinde bir konuta düzenlediği saldırının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinli arama kurtarma görevlileri (AFP)İsrail'in Gazze'nin Şucaiyye mahallesinde bir konuta düzenlediği saldırının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinli arama kurtarma görevlileri (AFP)

Er-Rakab, Mısır ve Katar'ın Hamas'ın ‘kapsamlı bir anlaşma’ talebini dikkate almaksızın kısmi bir ateşkese varmak ve uzlaşmaya yönelik yaklaşımlar oluşturmak için agresif bir şekilde hareket edeceğine inanıyor. Hamas, Mısır'ın kalıcı bir ateşkesin önünü açan son kısmi önerisini kabul etmeye istekli. İsrail hafta ortasında, hareketin silahsızlandırılmasını da içeren bir teklifle karşılık verdi, ancak bu teklif reddedildi.

Mısır ve Katar krizi çözüp görüşleri yakınlaştırana kadar Washington'un önemli bir adım atmayacağına inanan Ferec, ABD'nin Hamas'a garanti vermesi koşuluyla Trump'ın bölgeye yapacağı ziyaret öncesinde özel bir baskıyla ABD müdahalesinin belirleyici olacağına inanıyor.

Ferec'e göre arabulucuların ‘kapsamlı anlaşmanın’ tamamlanması, ABD taahhüdü ve pratikte savaş öncesiyle aynı olmayan silahsızlanmanın reddinin nasıl aşılacağına dair anlayışlar dışında bir seçeneği yok.