​Trump ve diğer başkan adaylarının Ortadoğu’ya yönelik tutumları arasındaki farklar

Trump nükleer anlaşmayı reddetmeye devam edecek ve Tahran ile müttefikleri üzerinde baskıyı artıracak. (Getty Images)
Trump nükleer anlaşmayı reddetmeye devam edecek ve Tahran ile müttefikleri üzerinde baskıyı artıracak. (Getty Images)
TT

​Trump ve diğer başkan adaylarının Ortadoğu’ya yönelik tutumları arasındaki farklar

Trump nükleer anlaşmayı reddetmeye devam edecek ve Tahran ile müttefikleri üzerinde baskıyı artıracak. (Getty Images)
Trump nükleer anlaşmayı reddetmeye devam edecek ve Tahran ile müttefikleri üzerinde baskıyı artıracak. (Getty Images)

Velid Faris
 ABD Başkanı Donald Trump’ın rakipleri olan Demokrat Partili adayların seçim kampanyaları başlarken gözlemciler, kendi aralarında yarış içerisinde olan söz konusu adaylar ile Başkan Trump’ın gündemleri arasındaki farklara dikkat çektiler.
Ortadoğu’daki gelişmelerle ilgilenenler artık “Beyaz Saray’ın efendisi” ile önde gelen muhalif başkan adaylarının dış politika ile ilgili tutumlarına ilişkin okumaları rahatlıkla yapabiliyor.
Bernie Sanders, Joe Biden, Elizabeth Warren ve Pete Buttigiegi konuşmalarında Ortadoğu’daki çeşitli meselelere değinirken aynı meselelerde Trump’tan farklı tutum sergilediler. Her ne kadar söz konusu tutumlarda kasım ayına kadar değişiklikler yaşanabileceği göz önüne alınsa da akıllarda tarafların bu meselelere yönelik tutumlarına ilişkin bir görüntü şimdiden oluşmuş durumda. Bu görüntünün henüz bir derinliği olmasa da ikinci seçim turunun yapılacağı 4 Kasım günü netleşecektir.
ABD başkanlığına aday isimlerin çeşitli konulara yönelik tutumlarına yönelik karşılaştırmayı aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

ABD ile İran arasındaki anlaşmazlık
Demokrat Parti'nin önde gelen adayları, Washington'ın Tahran'la imzalanan nükleer anlaşmaya bir dizi teklifle geri dönmesini istiyor. Joe Biden ve Bernie Sanders da dahil olmak üzere Trump'ın anlaşmadan çekilmesini ‘ölümcül bir hata’ olarak niteleyen adayların bu konudaki genel tutumu oldukça net. Dolayısıyla eğer söz konusu adaylardan biri başarılı olursa, bir sonraki ABD yönetimi derhal bölge politikalarındaki tüm uygun değişikliklerle birlikte nükleer anlaşmaya geri dönecektir.
Buna karşın Trump bilindiği üzere anlaşmayı reddetmeye devam edecek ve seçimlerin ardından sahada gerçek bir çatışma seviyesine ulaşabilecek sonuçlarla Tahran ve müttefikleri üzerindeki baskısını artıracaktır. Bu da Trump ile muhalefetin tutumları arasındaki farkın oldukça büyük olacağı anlamına geliyor. Bu nedenle aralarındaki uçurum da kapatılamıyor.

Yemen dosyasındaki büyük farklılıklar
Demokrat Partili adayların hepsi Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Yemen'e yönelik müdahalesine karşı çıkıyorlar. Eğer onlardan biri başkan seçilirse söz konusu müdahaleye bir son vermek için Riyad'a büyük bir baskı uygulayacaktır. Sonuç olarak, böyle bir durum İran rejimini müttefiki olan Husilere verdiği destek konusunda rahatlatabilir. Demokratlar bunun karşılığında Tahran'dan Yemen'deki gerilimi azaltmasını isteyeceklerdir.
Trump ise prensip olarak müttefikleri Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen stratejisini destekliyor ve terörist örgütlerle mücadele devam ederken siyasi bir çözüm bulunmasını istiyor. Seçimleri kazanırsa bu tutumu aratarak devam edebilir.
Lübnan, Suriye ve Irak konularında karmaşık tutumlar
Trump, DEAŞ’la mücadele misyonlarını sürdürmek istiyor. Bununla birlikte bu misyonları İran'ın milisleriyle mücadele için de genişletmeyi de istiyor. Fakat aynı zamanda ABD birliklerini Irak ve Suriye'den çekme konusunda da kararlı. İşte tam burada bir çelişki ortaya çıkıyor. Çünkü ABD birliklerinin çekilmesi, İran milislerinin yayılmasına olanak sağlamak anlamına geliyor. Ancak Trump bunu istemiyor. Lübnan konusunda ise Washington net bir politikaya sahip değil. Beyaz Saray, mevcut hükümeti destekleyip desteklememe konusunda herhangi bir açıklamada bulunmadı.
Demokrat adaylar, ABD askerlerinin Irak'tan çekilmesini ve Suriye'de Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) korunmasını istiyorlar. Lübnan ile ilgili ise henüz herhangi bir tutumları yok. Suriye'nin kuzeyindeki ve Irak'taki Kürtlerle ilgili belirsizlik ise devam ediyor.
Trump, SDG’nin geri çekilmesi pahasına Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye'nin kuzeyine konuşlandırılmasına razı oldu. Diğer yandan rejim veya DEAŞ tarafından saldırıya uğramamaları için de Kürtleri desteklemeye karar verdi. Demokratlar ise Sanders hariç ABD birliklerinin Suriye'den çekilmesini isterken Biden müzakereler yoluyla siyasi bir çözüme ulaşılana kadar bazı güçlerin bölgede korunması taraftarı.
Demokratlar arasında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed konusunda bir bölünme söz konusu. Demokrat Partili aday Sanders, Suriye rejiminin zorla devrilmesi taraftarı değilken Biden, Esed’e daha fazla baskı yapılmasını istiyor. Trump ise Esed rejimini şiddetle eleştiriyor. Ancak rejimi dönüştürme veya değiştirme konusunda herhangi bir adım atmıyor.
Demokratlar Mısır konusunda farklı düşünüyor
Demokrat Partili adaylar arasında Mısır konusunda da farklı tutumlar mevcut. Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve hükümetiyle ittifak halinde. Ayrıca Sina Yarımadası’nda terörle mücadeleyi de destekliyor. Demokrat Partili adayların çoğu ise Cumhurbaşkanı Sisi’yi eleştiriyor ve Müslüman Kardeşler’in talepleriyle aynı çizgide yer alıyor.

Libya dosyası
Demokrat Partili adayların çoğu Trablus hükümeti destekliyor. Trump yönetimi de Trablus hükümetini tanımaya devam ederken Mareşal Halife Hafter’i terörle mücadelede önemli bir isim olarak görüyor.  Ancak Libya dosyasında her iki tarafın da açık bir planı olmadığı ortada.

Filistin-İsrail dosyası
Başkan Trump, ağırlığını Binyamin Netanyahu hükümetinden yana koydu. Bunu da ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs'e taşıyarak ve İsrail'in Golan Tepeleri üzerindeki ilhakını tanıyarak gösterdi. Bununla birlikte sunduğu ‘Yüzyılın Anlaşması’ Filistinliler ve Arap ülkelerinin çoğu tarafından reddedildi.
Demokrat adaylar arasında ise bu konuda iki farklı tutum söz konusu. Biden'in merkezci grubu, Trump'ın yaptığı gibi İsrail'in yanında yer almak istemese de ittifakı sürdürmek taraftarı. Bernie Sanders'ın temsil ettiği diğer eğilim ise Trump’ın karşısında yer alıyor.  Sanders, Filistin meselesinden bahsederken büyükelçiliğin taşınması gibi Tel Aviv ittifakıyla ilgili tüm adımları yeniden gözden geçireceğini açıkça belirtti.
Bugün Trump ile ana muhalefet ve muhalifleri arasındaki tavır ve tutum konusunda önemli ve nitelikli farklar olduğunu görüyoruz. Ancak aralarında bu büyük farklılıkların bugün ile seçim tarihi arasında değişeceğini düşünmüyorum.
*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independet Arabia'dan çevrilmiştir.



Elon Musk "silmeyi" planladığı devlet kuruluşunu açıkladı

Elon Musk, federal kurum ve departmanlarda önemli kesintiler yaparak harcamaları azaltmayı amaçlayan danışma komitesi Kamu Verimliliği Bakanlığı'nın eş başkanı (Reuters)
Elon Musk, federal kurum ve departmanlarda önemli kesintiler yaparak harcamaları azaltmayı amaçlayan danışma komitesi Kamu Verimliliği Bakanlığı'nın eş başkanı (Reuters)
TT

Elon Musk "silmeyi" planladığı devlet kuruluşunu açıkladı

Elon Musk, federal kurum ve departmanlarda önemli kesintiler yaparak harcamaları azaltmayı amaçlayan danışma komitesi Kamu Verimliliği Bakanlığı'nın eş başkanı (Reuters)
Elon Musk, federal kurum ve departmanlarda önemli kesintiler yaparak harcamaları azaltmayı amaçlayan danışma komitesi Kamu Verimliliği Bakanlığı'nın eş başkanı (Reuters)

Milyarder girişimciyken siyasi danışman olan Elon Musk, X'te (Twitter) Donald Trump yönetimini, bir finansal gözlem kurumu Tüketici Mali Koruma Bürosu'ndan (Consumer of Financial Protection Bureau, CFPB) kurtulmaya ikna etmeyi planladığını X'te (Twitter) duyurdu.

Trump'a devlet harcamalarının nasıl kısılacağı konusunda danışmanlık sunan Kamu Verimliliği Bakanlığı'nda (DOGE) eş başkanlığı üstlenen Musk, The Joe Rogan Experience adlı podcast'ten bir kesiti 10 kelimeyle yanıtlayarak yeni görevi kapsamında bu önemli duyuruyu yaptı. 

Musk "CFPB'yi silin. Birbirinin kopyası olan çok fazla düzenleyici kurum var" yazdı.

Bu öneriyi, iş insanı Marc Andreessen'in Joe Rogan'a, tüketicileri yıkıcı uygulamalardan korumayı ve finansal kurumlara kurallar koymayı amaçlayan bağımsız kurum hakkında yakınmasını yanıtlayarak yaptı.

Musk fikrini detaylandırmadı veya CFPB'nin neden diğer finansal düzenleyici kurumlarla birbirinin "kopyası olduğuna" inandığını açıklamadı. Ancak Musk'ın Trump'a yakınlığı göz önünde bulundurulduğunda, CFPB'den kurtulma fikrinde büyük ihtimalle ciddi.

CFPB'nin ortadan kaldırılması, Heritage Foundation'ın hazırladığı ve Trump'ın kampanya sürecinde arasına mesafe koymaya çalıştığı muhafazakar yönerge Project 2025'te de öneriliyor.

CFPB, 2008 Küresel Krizi'yle mücadele için hazırlanan ve yürürlüğe giren Dodd-Frank Wall Street Reformu'yla Tüketicinin Korunması Yasası kapsamında 2010'da kurulmuştu.

Büro, yasaları çiğneyen şirketlere karşı harekete geçerek tüketicileri haksız, aldatıcı veya istismar edici finansal uygulamalardan korumayı amaçlıyor. CFPB, yanlış kredi ödemeleri, haksız yere el konan evler ve daha fazlasına yol açan "geniş çaplı kötü yönetim" gerekçesiyle Wells Fargo'nun 3,7 milyar dolar ödemesini 2022'de emretmişti.

CFPB, tüketicilerin paralarını daha iyi yönetebilmesi ve haksız uygulamaları saptayabilmesi için kişisel finansal araçlar ve bilgiler de sunuyor.

Büro, ABD Merkez Bankası'na benzer bir şekilde yürütme organından bağımsız çalışıyor. Kurumun temelleri, o dönemde Harvard Hukuk Fakültesi profesörü olan Elizabeth Warren'ın ortaya attığı fikre dayanıyor.

CFPB, kuruluşundan bu yana, fazla düzenleyici olduğunu düşünen Cumhuriyetçilerden yoğun tepki alıyor.

Andreessen, Rogan'ın podcast'inde CFPB'nin görevinin "finansal kurumları terörize etmek" olduğundan yakınmış ve asılsız bir şekilde kurumun sadece Warren'ın talimatıyla hareket ettiğini ileri sürmüştü.

Andreessen, CFPB'nin uygulamalarına aşina çünkü kurum, kendisinin bir zamanlar yatırım yaptığı LendUp adlı maaş günü kredisi (borçlunun maaşı yattığında geri ödemek koşuluyla aldığı yüksek faizli kredi -çn.) şirketini, tüketicileri yanılttığı gerekçesiyle kapatmıştı.

Ancak Cumhuriyetçilerin ve finans kuruluşlarının CFPB'ye karşı çıkmasına rağmen, kurumdan kurtulmaya yönelik tüm girişimler sonuçsuz kaldı.

Bu yıl ABD Yüksek Mahkemesi, kurumun nasıl finanse edildiğini sorgulayan bir davada CFPB lehine karar vermişti.

Bu durum Musk'ın kurumun kaldırılmasını önermesini engellemese de CFPB'nin ortadan kalkması için kararın ABD Kongresi'nde onaylanması gerekir.

The Independent cevap hakkı için CFPB'yle iletişime geçti.
 

Independent Türkçe, independent.co.uk/news