Moritanya Cumhurbaşkanı, Şarku’l Avsat’a konuştu: Moritanya, güvenliğini, istikrarını ve çıkarlarını etkileyecek her şeye karşı daima Suudi Arabistan’ın yanındadır

Moritanya lideri, Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunuyor (Fotoğraf/Ahmed Fethi)
Moritanya lideri, Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunuyor (Fotoğraf/Ahmed Fethi)
TT

Moritanya Cumhurbaşkanı, Şarku’l Avsat’a konuştu: Moritanya, güvenliğini, istikrarını ve çıkarlarını etkileyecek her şeye karşı daima Suudi Arabistan’ın yanındadır

Moritanya lideri, Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunuyor (Fotoğraf/Ahmed Fethi)
Moritanya lideri, Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunuyor (Fotoğraf/Ahmed Fethi)

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen bir konferansa katılan Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled eş-Şeyh el-Gazvani, Şarku’l Avsat’a yaptığı özel açıklamalarda, ülkesinin, ‘güvenliğini, istikrarını ve çıkarlarını etkileyecek her şeye karşı’ Suudi Arabistan’ın yanında yer aldığını açıkladı. Gazvani, ülkesi ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkiye de dikkati çekti.
Moritanya Cumhurbaşkanı Gazvani, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, geçtiğimiz Çarşamba günü gerçekleşen Riyad ziyaretinin, iki ülke arasındaki kardeşlik, dostluk ve mevcut işbirliği bağlarını artıracağını, aynı zamanda ortak öneme sahip çeşitli konularda dayanışmayı geliştireceğini ifade etti. Gazvani, Libya’da kimseyi dışlamayan kapsamlı bir diyaloğa ihtiyaç olduğunu söylerken, ‘krizin, tüm tarafların katıldığı barışçıl bir çözüm bulmayı amaçlayan anayasal meşruiyetin inşasına ve diyaloğa bağlı olduğunu’ vurguladı.
İşte, Şarku’l Avsat’ın Moritanya Cumhurbaşkanı Gazvani ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı;

Başlangıç olarak, Suudi Arabistan’a ziyaretiniz, ele alınan en önemli meseleler ve iki ülke arasındaki işbirliğini güçlendirmenin önemi hakkında bize bilgi verir misiniz?
Suudi Arabistan’a ziyaretimiz, iki ülke arasındaki kardeşlik, dostluk ve işbirliği çerçevesinde gelişti. İki kardeş halk arasındaki bağların geçmiş tarihlere dayandığını biliyorsunuz. Taraflar arasındaki ilişki meşhurdur. Tüm sıkıntılara katlandılar, o dönemlerdeki araçların oldukça mütevazi olmasına rağmen, oldukça değerli çaba sarf ettiler. Ancak karşılığında saygı ve takdir gördüler, bilgiyle tanındılar. Bu; saygı ve sevgi ilişkilerini, iki halkın kültürel ve medeni kimliğe katılımını, diplomatik ilişkilerinin, verimli ve yapıcı işbirliklerinin temelini oluşturdu. Suudi Arabistan, farklı alanlarda Moritanya’nın büyük bir destekçisi olmuştur. Moritanya ayrıca, güvenliğini, istikrarını ve çıkarlarını etkileyecek her şeye karşı daima Suudi Arabistan’ın yanındadır. Bu ziyaret, ortak öneme sahip farklı konularda danışma ve iki ülke arasındaki işbirliğini geliştirip çeşitlendirme yollarını gözden geçirme fırsatı sağladı.
 
Yaklaşık 5 aydır devlet işlerini üstleniyorsunuz. Peki, hükümetinizin ülkedeki ekonomik, siyasi ve kültürel güvenliği artırmak için çalıştığı en önemli konular nelerdir?
Hükümetimiz, yoksulluk, dışlanma ve ötekileştirmeyle mücadele etmeyi, eğitim sisteminde reform yapmayı, istihdam yaratmada ve katma değer üretmede etkili olan güçlü bir ekonomi inşa etmeyi en büyük öncelik haline getirmiştir. Aynı şekilde çeşitli taraflar arasında diyalog ve karşılıklı saygı kültürünü pekiştirmenin yanı sıra bunun, ülkenin ekonomik, siyasi ve kültürel güvenliğini artırdığına inanıyoruz.

Hükümetin ‘çok kutuplu bir dünyaya uyum sağlama, küresel ekonominin merkezinde devam eden mevcut dönüşüme uyum sağlama ve ekonomik güç dengesini değiştirme’ yönünde bir planı var mı?
Küreselleşme, ulusların gelişmesini ve kalkınmasını yöneten geleneksel kuralları kökten değiştirdi. Ülkeler, küreselleşmenin getirdiği ufuklardan ve potansiyelden yararlanmak ve olumsuz yansımalarını hafifletmek için birbirleriyle bloklaşmaya girmek zorunda kaldı.
Bu blokların oluşumunun ve çok taraflı işbirliğinin desteklenmesinin, Birleşmiş Milletler’de (BM) benimsediğimiz sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmanın en iyi yolu olduğuna ikna olduk ve 2030 ufku ile bunları gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Arap ve İslam ümmetlerinin karşı karşıya olduğu büyük zorluk ve müdahalelerle başa çıkma yollarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Arap ve İslam ümmetlerimiz, çeşitli hedeflere maruz kalıyorlar. Ciddi zorluklar, güvenlik, kalkınma ve kültürel zorluklarla karşı karşıyalar. Bu zorlukların, Arap dünyasındaki mevcut çatışmaların, toprak sahibi devletleri, bağımsızlığı ve halkının onuru güvence altına alacak şekilde aşılması zorunludur. Radikalizm ortadan kaldırılmalı, hoşgörü ve ılımlılık yayılmalıdır. Ortak Arap eyleminin geliştirilmesi, ekonomik entegrasyona ulaşılması, gençlerin enerjilerinin serbest bırakılması, adaletsizlik ve dışlanmayla mücadele edilmesi dışında bu durum gerçekleştirilemez. Toplumsal bütünlük ve ulusal birlik güçlendirilmelidir, rejimler ve halklar arasındaki uçurum azaltılmalıdır.

Filistin meselesi hakkında ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklanan barış planını takip ettiniz. Bu planı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak, Filistin halkının haklarını, başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet kurulmasını garanti ederek, Filistin meselesi hususunda her zaman adil ve kapsamlı bir çözüme bağlı kaldık.

Yemen, Irak, Lübnan ve Sudan’da da olduğu gibi Libya, bölünmeler ve dış müdahalelerle karşı karşıya. Bu krizleri nasıl değerlendirirsiniz?
Bu krizlere üzüntüyle, acıyla ve kederle bakıyoruz. Libya hususunda, kimsenin dışlanmadığı kapsamlı bir diyalog hızlandırılmalıdır. BM, Afrika Birliği ve Arap Birliği’nin çabaları, bu diyaloğun başarısı için kullanılmalıdır. Yemen’e gelince, tüm partilerin katıldığı barışçıl bir çözüm bulmak için anayasal meşruiyet inşa edilmelidir. Bu diyalog mantığı, krizleri çözmenin tek yolu olarak Irak, Lübnan ve Sudan’da, hatta Arap dünyasında ve tüm dünyada geçerli olması gereken mantıkla aynıdır.



Gazze Sivil Savunması sağlık görevlilerinin öldürüldüğü ‘saha infazlarını’ kınadı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Gazze Sivil Savunması sağlık görevlilerinin öldürüldüğü ‘saha infazlarını’ kınadı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Gazze'deki Sivil Savunma Müdürlüğü, İsrail ordusu tarafından dün yayınlanan bir iç soruşturma raporunu yorumlayarak mart ayında Gazze Şeridi'nde 15 sağlık görevlisinin ölümüne neden olan bir çatışmanın ardından bugün İsrail ordusunu ‘saha infazları’ yapmakla suçladı.

Sivil Savunma Müdürlüğü yetkilisi Muhammed el-Muğayyar, bir sağlık görevlisi tarafından çekilen videonun İsrail’in olayla ilgili anlatısının yalan olduğunu ve saha infazları gerçekleştirdiğini kanıtladığını söyledi. Muğayyar, İsrail'i ‘uluslararası meşru kararları atlatmaya ve hesap vermekten kaçmaya çalışmakla’ suçladı.

İsrail ordusu tarafından dün yapılan açıklamada, geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde 15 acil yardım çalışanının öldürülmesine ilişkin soruşturmada ‘çok sayıda profesyonel hata’ tespit edildiği ve olayla ilgili olarak bir komutanın görevden alınacağı belirtildi. 23 Mart günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehri yakınlarında 15 sağlık görevlisi ve yardım çalışanı üç ayrı saldırıda öldürüldü ve Birleşmiş Milletler (BM) ile Filistin Kızılayı yetkililerinin bir hafta sonra cesetlerini bulduğu bir çukura gömüldüler.

asfrt
Gazze sınırında bir grup yaralıyı tedavi ederken İsrail’in düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybeden meslektaşları Abdullah Awad'ın cenaze namazını kılan Filistinli sağlık görevlileri (DPA)

İsrail ordusunun açıklamasına göre eksik ve yanlış rapor sunduğu gerekçesiyle bir komutana kınama cezası verilmesi ve sahadaki birlikleri komuta eden yedek subay olan bir komutan yardımcısının görevinin sonlandırılması kararı alındı. Reuters’ın aktardığına göre İsrail ordusu, soruşturmanın ‘çok sayıda mesleki başarısızlığı, emir ihlalini ve eksik raporlamayı’ ortaya çıkardığını ekledi.

İsrail ordusunun açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Soruşturma, ilk iki olayda ateş açılmasının, kendileriyle çatışan düşman bir güçten gerçek bir tehdit algıladıkları için askerlerin yanlış bir operasyonel anlayışından kaynaklandığı sonucuna varmıştır. Üçüncü olayda ise bir çatışma esnasında emirlere aykırı olarak ateş edilmiştir.”

Açıklamada, askeri savcının olayla ilgili soruşturma yürüttüğü ve suç duyurusunda bulunmaya karar verebileceği belirtildi.

Öldürülen sağlık görevlilerinin birinin telefonunda bulunan ve Filistin Kızılayı tarafından yayınlanan bir videoda, İsrail askerlerinin üniformalı acil durum çalışanları, ambulanslar ve ışıkları yanan itfaiye araçlarına ateş açtıkları görülüyor.

Öldürülen sağlık görevlilerinden sekizi Filistin Kızılayı, altısı Gazze Sivil Savunma Müdürlüğü ve biri de Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) üyesiydi. Cesetler olaydan birkaç gün sonra BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nin (OCHA) ‘toplu mezar’ olarak tanımladığı yerde kuma gömülü halde bulundu. Filistin Kızılayı tarafından dün yapılan açıklamada İsrail ordusu tarafından yapılan soruşturmadaki bulgular reddedildi.

Filistin Kızılayı’nın işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentindeki Sözcüsü Nibal Fersah, Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, “Raporda yalanlar hüküm sürdüğü müddetçe geçersiz ve kabul edilemez olmaya devam edecek. Zira cinayete ilişkin bir gerekçe içeriyor. Konunun sorumluluğunu saha komutanlığındaki kişisel bir hataya mal ediliyor. Oysa gerçek bunun tam tersi” ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk'e göre olay uluslararası kınamalara ve ‘savaş suçu’ şüphelerine yol açtı.

Han Yunus’a düzenlenen bombardımanda 5 kişi öldü

Gazze'den yayın yapan El-Aksa televizyonu bugün, Han Yunus şehrinin doğusunda İsrail bombardımanında beş kişinin öldüğünü duyurdu. El-Aksa TV tarafından aktarılan haberde “Siyonistlerin bugün şafak vakti Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla beldesinin ez-Zana bölgesindeki bir evi hedef alan hava saldırısında beş kişi öldürüldü” ifadeleri yer aldı.

El-Aksa TV’nin aktardığına göre saldırı sonucunda çok sayıda kişi de yaralandı.