Ortadoğu’da dengeler değişiyor: Rusya güçlenirken İran zayıflıyor

Suriye’deki iç savaştan bir kare (Reuters)
Suriye’deki iç savaştan bir kare (Reuters)
TT

Ortadoğu’da dengeler değişiyor: Rusya güçlenirken İran zayıflıyor

Suriye’deki iç savaştan bir kare (Reuters)
Suriye’deki iç savaştan bir kare (Reuters)

Menal Nahas  
Arap Devletleri Ligi, kurulduğu 1945’ten bu yana, üye ülkelerinin iç ve dış sorunlarının çözümünde başarısız oldu. Bu sorunların en önemli örnekleri, Filistin davası ve 1979’dan bu yana ‘devrimi’ bölge ülkelerine ihraç etmeye çalışan İran karşısındaki başarısızlık olarak gösterilebilir. İkinci Dünya Savaşı akabinde oluşan bölgesel ittifaklar ve savaş sonrası, Lübnan, Suriye, Irak, Ürdün gibi Ortadoğu ülkelerinin bağımsızlığını kazanması sonucu Arap Ligi oluşturuldu. İngiltere, Filistin sorunun çözümü ve Fransa’nın etkisini kırmak amacıyla ‘birliğin’ kuruluşunu aktif bir şekilde destekledi. O zamanlar Fransa ve İngiltere bölge üzerinde rekabet halindeydi.
Arap Ligi kuruluşundan bu yana, iki eksen arasında çekişmeler yaşadı. Birinci ekseni Suudi Arabistan ile Mısır, ikinci ekseni ise Irak ile Ürdün temsil ediyordu. Bu iki eksen arasındaki gerilim, Mısır ve Suriye’nin Cemal Abdunnasır döneminde birleşmesiyle biraz düşse de, bu birliktelik uzun süreli olmadı. Kuzey Afrika’daki Arap ülkeleri bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından Arap Ligi’ne katıldılar. Soğuk Savaş döneminde, Muhafazakâr Sünni ve Nasırcı direniş ekseni olmak üzere ‘birlik’ ikiye bölündü. 1973 Savaşı’nın ardından Kahire yönetimi Sovyetler Birliği’nden uzaklaşarak ABD’nin tarafına geçti. Barış görüşmelerinin sonucunda, İsrail-Mısır ve İsrail-Ürdün barış antlaşmaları gerçekleşti. Suriye ve İsrail arasında da BM gözetiminde çatışmasızlık anlaşması yapıldı. Daha sonra gerçekleşen İsrail-Suriye savaşında, Mısır ve Ürdün söz konusu anlaşmalara uyarak müdahil olmamayı tercih etti. Arap Birliği günümüzde İran etrafında bölünmüş durumdadır. Bazı Arap ülkeleri ‘velayet-i fakih’ ekseninde hareket ederken, bazıları da İran’ın yayılmacılığına karşı çıkmaktadır. Bu bölünüş, devletlerin ulusal sınırlarını aşmıştır. Bazı ülkelerde hem İran yanlıları hem de İran karşıtları bulunmaktadır. Ayrıca Arap Ligi, Türkiye ve İsrail konusunda da bir bölünme yaşamaktadır.  
Ortadoğu kargaşasıSon yıllarda, ‘Arap Baharı’nın’ patlak vermesiyle birlikte, Ortadoğu'daki ABD jeopolitik modelinde büyük bir kargaşa yaşandı.
Richard Nixon yönetiminde ABD Dışişleri Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanlığı yapan Henry Kissinger 2017 yılında bu gözlemini paylaşmıştı. Bölgedeki dört ülke egemenliğini kaybetti. Suriye, Irak (ABD’nin 2013’teki işgalinden bu yana) Libya ve Yemen korkunç çatışmalara sahne oldu. Zaten Lübnan 1969’daki Kahire Anlaşması’ndan bu yana bölgesel ülkelerinin vekilleri aracılığıyla çatıştığı bir arena olarak öncü ülke konumundaydı. ‘Asad Of Syria’ kitabının yazarı, tarihçi Patrick Seale, 2009’da Lübnan El-Nehar gazetesine yaptığı açıklamada, Lübnanlılara ‘’Bölgesel çatışmaların bir parçası olmak yerine, vatandaşlık bilincini geliştirerek birleşmelerinin vaktinin geldiğini’’ hatırlatmıştı.

Her ne kadar Arap Birliği, kendi iç tüzüğünü ihlal etmeyerek, üyelerinin bağımsızlık ve egemenliğine saygı duymuş olsa da, bazı ülkeler şartlar gereği kaçınılmaz olarak egemenliklerini kaybetti. 19. Yüzyıldan sonra Avrupa’ya egemen olan, Uluslararası hukukun temel prensibi olan, başka ülkelerin “İç İşlerine Karışmama İlkesi’’ maalesef Ortadoğu’da uygulama alanı bulamadı. Kissinger bu yüzden ‘’Dünya sistemi Ortadoğu’da çöküyor’’ tespitinde bulunmuştu. İran’ın, terör örgütü DEAŞ’tan boşalan bölgelerde kontrolü sağlaması, Tahran’dan Beyrut’a uzanan ‘kara kuşağı’ hedefini gerçekleştirmesine olanak sağladı. Böylelikle, aşırılık yanlısı bir ‘imparatorluk’ doğmuş oldu.

İran egemenliğinin temelleri sarsılıyor
Ancak bugün bu imparatorluğun sütunları, 2019 sonbaharında Irak ve Lübnan’da başlayan kitlesel gösterilerle sarsılmaya başladı. Kasım ayında yakıt sübvansiyonlarının kaldırılmasıyla İranlılar da rejime karşı sokağa çıktı. Ocak ayında, yolcularının çoğu İran vatandaşı olan Ukrayna yolcu uçağının Devrim Muhafızları tarafından düşürülmesi büyük bir öfkeye neden oldu. Gösteriler ülke genelinde yayılarak, bazı şehirler günlerce rejimin kontrolünden çıktı. İran rejimi gösterileri orantısız şiddet kullanarak sonlandırabildi. Gösterilerde yüzlerce kişi hayatını kaybetti. İran protesto gösterileriyle sarsılıyorken bir büyük olay daha gerçekleşti. 3 Ocak’ta Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, Bağdat Havaalanında suikasta uğradı. Suikastın ardından düzenlenen destek gösterilerinde, halk rejimin etrafında kenetlenmiş gibi görünüyordu. Ancak 8 Ocak’ta Ukrayna yolcu uçağının düşürülmesi nedeniyle protestolar yeniden başladı. İran rejimi son gösterileri, daha da büyümesinden endişe ederek şiddet kullanarak dağıtmayı tercih etmedi. Yolcu uçağının düşürülmesi, İran kamuoyunda rejimin meşruiyetinin tartışılmasına yol açtı, orta sınıf değişimden umudunu kestiği için genel seçimlere katılım gerçekleştirmedi. Rejimin iç desteği zayıflarken, ekonomik ve mali yaptırımlar da sıkılaştırılmaya başladı. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) bünyesindeki Mali Eylem Görev Gücü (FATF), terörizmin finansmanı ve kara para aklama konusundaki mali reformları tamamlamadığı gerekçesiyle İran'ı gri listeden kara listeye aldığını duyurdu.
Birçok uzmana göre, Çernobil faciasının, felaketin boyutlarını gizlemeye çalışan SSCB'nin sonunu getirdiği gibi, Ukrayna uçağının düşürülmesinin gizlenmesi de İran yönetiminin sonunu hazırlayabilir. Dolayısıyla Ukrayna yolcu uçağı, İran’ın Çernobil’i olarak yorumlandı. İran’ın yolcu uçağını düşürdüğünü duyuran Devrim Muhafızları Komutanı, uçağın ‘insani hata’ sonucu yanlışlıkla düşürüldüğünü söylemişti. İranlılar, Çernobil felaketinin, Sovyetler Birliği’nin yetersizliğini gösterdiği gibi, Ukrayna yolcu uçağının düşürülmesinin de, İran rejiminin kifayetsizliğini gösterdiğini düşünüyor. İranlılar bu yaz boyunca, Çernobil Dizisi’nin korsan kopyalarını yoğun bir şekilde izledi. Bu dizide nükleer tesislerde gerçekleşen bir kaza sonrasındaki sürecin, beceriksiz politikacılar tarafından kötü yönetilmesi ve haftalarca dünyadan gizlenmesi ele alınıyordu. İranlılar ayrıca Rusya tarafından yapılan nükleer tesislerin ortaya çıkarabileceği tehlikelerden dolayı da endişe ediyor. Yıllar önce Beyrut’u ziyaret eden Rus bir pilot, uzun seneler İran’daki nükleer tesislerde çalıştığını, bölge halkı ne zaman araçlarına rastlasa kendilerini ‘taş yağmuruna’ tuttuğunu anlatmıştı. Rus pilota göre halkın tutumu politik değildi, sadece kendi hayatlarından endişe ettikleri için, bölgelerinde nükleer tesis istemiyorlardı. İran Wire sitesi yazarlarından Araş Azizi, ‘’Devrim Muhafızları, ABD’lilerin Irak’taki üslere düzenlenen füze saldırılarında hayatlarını korumak için yüksek çaba gösterdi, ancak içinde İranlı sivillerin yer aldığı uçağı düşürürken aynı hassasiyeti gösteremedi’’ ifadelerini kullandı.
Bugün koronavirüsün hızlı yayılımı, İran rejiminin yetersizliğini bir kez daha gözler önüne serdi. İran devleti dar çıkarlarını (seçimler gibi) vatandaşlarının can güvenliğine önceledi. Seçimlerin yapıldığı gün Sağlık Bakanlığı koronavirüs dolayısıyla dört vatandaşın hayatını kaybettiğini duyurdu. Oysa öncesinde İran’da koronavirüse rastlanmadığı açıklanmıştı. Bu ölümler, virüs salgının ülkede yayıldığını, ancak yetkililerin bu bilgiyi halktan gizlediğini gösteriyor. Seçimlerin ertelenmesi ya da virüs görülen bölgelerin karantinaya alınmaması da, yönetimin sorumsuzluğu olarak ön plana çıkıyor.

Geçiş süreci 
Sonuç olarak, dünya düzeni ve özellikle Ortadoğu’daki düzen, henüz özellikleri tanımlanmamış olan bir geçiş aşamasındadır. İran’ın bu süreçteki konumu belirsizdir. Batı ülkeleri, başta ABD olmak üzere, bölgeye dair çekimser ve belirsiz bir politika izlemektedir. ABD’nin jeopolitik huşuları dikkate almayarak bölgeden çekilme planları yapması da bunun göstergesidir. Kissinger’e göre, ABD’nin bölgede bıraktığı boşluğu sadece Rusya değerlendirmeyecektir, Çin ve Hindistan da müdahil olacaktır. Ortadoğu’daki kaosun boyutları belirli bir aşamaya ulaştığında, Pekin ve Yeni Delhi de sahneye çıkacaktır. Henüz bu gerçekleşmemişken, Moskova ve Ankara bölgede, özellikle de Libya ve Suriye’deki etkilerini genişletmeye çalışmaktadır. Bu iki ülkede terazinin Rus tarafının ağır bastığını söylemekte fayda var. Rusya Suriye’ye askeri müdahalede bulunduğu 2015 Eylül’ünden bu yana, daha çok Wagner savunma şirketini kullandı. Suriye Meclisi 2018 yılında, Rusya’nın ‘fosfat endüstrisinde’ 50 yıl boyunca adeta tekel olmasını onayladı. Wagner şirketi, Libya’da Halife Hafter’in zengin petrol bölgesinde olan limanları ele geçirmesine yardımcı oldu. Moskova son aylarda Libya’daki gücünü pekiştirdi. Avrupa’ya giden petrol vanalarının başını tutan Rusya yönetimi, bölgedeki nüfuzunu iyice arttırdı. ABD Afrika Kuvvetleri Komutanı General Stephen Townsend, Rusya’nın bölgeye müdahalesi ve Afrika’daki doğal kaynakları kontrolüne alması konusunda Avrupa’yı uyardı. Townsend, Rus güvenlik şirketlerinin Afrika’nın istikrarını sarstığını söyledi. Rusya’nın özel güvenlik şirketlerinin amacı Rus yatırımlarını korumak, ancak bu şirketlerin birçok ‘kirli işe’ bulaştığı biliniyor. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, geçtiğimiz hafta düzenlediği Afrika turunda, Trump yönetiminin Afrika'daki ABD güçlerini azaltmayı düşündüğünü açıkladı. ABD’li yetkililerin bu çelişkili açıklamaları ise kafa karışıklığına neden oldu.
*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan  çevrilmiştir.

 


150 binden fazla "Vatansever Amerikalı", ICE'ta çalışmak istiyor

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
TT

150 binden fazla "Vatansever Amerikalı", ICE'ta çalışmak istiyor

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)

Trump yönetimi göçmenlik konusundaki katı tutumunu sertleştirirken, ABD İç Güvenlik Bakanlığı'na bağlı Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) kurumuna iş başvurusunda bulunanların sayısı 150 bini aştı.

ICE'ın topluluklara yönelik baskınları yoğunlaşırken, yönetimin bölücü yaklaşımını destekleyenler için bir çekim merkezi haline geldiği görülüyor.

İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem yaptığı açıklamada, "ICE, ABD'deki en kötünün de kötüsü suçlu kaçak göçmenleri ülkeden uzaklaştırarak vatanlarını savunmak isteyen yurtsever Amerikalılardan 150 binden fazla başvuru aldı" dedi.

Şimdiden 18 binden fazla geçici iş teklifi sunduk.

Amerikalılar, katilleri, pedofilleri, tecavüzcüleri, teröristleri ve çete üyelerini ülkemizden uzaklaştırmak için ülkelerinin çağrısına yanıt veriyor ve yardım ediyor.

ICE yazılı kıyafetler giyme coşkusu ve sosyal medya takipçilerinden at sırtında olduğu fotoğraflar arasında en sevdiklerini söylemesini istemesi nedeniyle "ICE Barbie" lakabıyla anılan Noem, bu hafta Illinois eyaletinde ICE baskınlarını denetliyor.

Salı günü, ICE'ın Şikago'nun dış mahallelerinde şafak vakti düzenlediği ve insanların gözaltına alındığını gösteren bir video paylaştı:

Başkan Trump açıkça belirtti: Eğer politikacılar vatandaşlarının güvenliğini ön planda tutmazsa, bu yönetim tutacaktır. Geri adım atmayacağımızı açıkça belirtmek için bugün Şikago'da sahadaydım.

ABD'de yasadışı yollarla bulunan ve sabıka kaydı olan göçmenleri hedef alan bir operasyon kapsamındaki göçmenlik uygulamalarındaki artışta, bu yıl şimdiye kadar 200 binden fazla kişi tutuklandı ve 50 binden fazla kişinin gözaltına alındı. Birçoğu işe giderken, adliyelerin önünde ve mağazaların otoparklarında yakalandı.

dfgthy
Los Angeles Polis Teşkilatı (LAPD) görevlileri, Los Angeles şehir merkezinde düzenlenen ICE karşıtı protesto sırasında uzun bacaklar takan bir protestocuyu tutukladı (AFP)

Boston ve Şikago gibi şehirlerdeki büyük çaplı baskınlarda aileler, evlerinden çıkmaktan ve gözaltına alınma riskinden korkarak evlerine kapandı. Geçen hafta ICE görevlileri, Illinois'da tutuklamaya direndiği ve polis memurlarına arabayla çarptığı iddia edilen bir adamı vurarak öldürdü.

Noem, yakın zamanda ABD'nin, ICE baskınlarının ardından sınırdışı etme operasyonları için özel olarak bir uçak filosuna yatırım yapmasını istediğini söyledi.

Haziranda yönetime ve ICE operasyonlarına karşı protestolar ABD genelinde en az 40 şehre yayılmış, Los Angeles, Denver, Şikago ve New York'ta büyük gösteriler düzenlenmiş ve sivil kargaşayla yaşanmıştı.

Salı günü ICE, "göçmenlik statüsüne bakılmaksızın bir ICE görevlisine saldıran herkes, federal ağır saldırı suçlamalarıyla ve yasaların izin verdiği en geniş kapsamda kovuşturmayla karşı karşıya kalacak" uyarısında bulundu.

Ajansın X'teki paylaşımına, "Direnmeden önce düşün" ifadesinin yer aldığı sıkılmış bir yumruk resmi eşlik ediyordu.

Trump yönetimi, Şikago'daki "Midway Blitz Operasyonu" ve Massachusetts'teki "Patriot 2.0" gibi baskılar için duygusal bir dil kullandı. Bu eylemler, ABD'nin sağcı aktivist Charlie Kirk'ün suikastıyla daha da kötüleşen artan kutuplaşmayla boğuştuğu bir dönemde, siyasi çalkantılarla dolu bir ortamda gerçekleşti.

Independent Türkçe


ABD, Rusya-Belarus tatbikatına neden davet edildi?

Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
TT

ABD, Rusya-Belarus tatbikatına neden davet edildi?

Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)

Rusya ve Belarus'un ortak düzenlediği tatbikata ABD'li askerlerin davet edilmesi dikkat çekti.

Wall Street Journal'ın (WSJ) aktardığına göre, 12-16 Eylül'de düzenlenen "Zapad" adlı ortak tatbikatlara ABD ordusundan subaylar da davet edildi.

Belarus Savunma Bakanlığı'nın pazartesi günü Telegram'dan yayımladığı videoda, Savunma Bakanı Viktor Khrenin'in en az iki ABD subayını selamladığı görüldü.

Hindistan ve İran'dan askerler de dahil 30'dan fazla ülkeden savaşçı tatbikata katıldı. Çin ve Kuzey Kore'den temsilciler de ABD'yle birlikte tatbikatı izledi.

Haberde, Washington'a resmi davetin Belarus tarafından gönderildiği belirtiliyor. Ancak davetin ABD'ye iletilmesinin Moskova tarafından istendiği savunuluyor.

Analize göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump'la Ukrayna savaşına dair yürüttüğü diplomasi trafiğini koruyabilmek için böyle bir hamle yaptı. Putin'in, Trump'ın olası yaptırımlarından kaçınmak amacıyla ikili iletişim kanallarını açık tutmak istediği yazılıyor.

Düşünce kuruluşu Avrupa Politika Analiz Merkezi'nden emekli Korgeneral Lance Landrum şu değerlendirmeleri yapıyor:

Bu, ABD'yle ilişkileri sürdürmek ve Putin'le Trump arasındaki diyaloğu devam ettirmek için nispeten düşük maliyetli ve düşük riskli bir yol olabilir.

Bunlara ek olarak Hindistan'ın, tatbikatta Rusya'nın yanında durması da dikkat çekti. Trump, Rusya'dan petrol alımını durdurması için Narendra Modi yönetimine uzun süredir baskı yapıyor. Tatbikata Hindistan'ın da davet edilmesi, Yeni Delhi yönetiminin Kremlin'den uzaklaşmayacağına dair bir mesaj olarak değerlendiriliyor.

Analizde, ABD'li subayların Belarus'a gitmesiyle Washington'la Moskova'nın müttefikinin yakınlaştığı yorumu yapılıyor.

Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko, 11 Eylül'de 52 siyasi tutukluyu serbest bırakmıştı. Bu kişilerden 6'sı Litvanyalı, geri kalanlarsa Fransa, Almanya, Polonya ve Birleşik Krallık uyrukluydu. En dikkat çeken isimlerden biri de Belaruslu aktivist Mikola Statkeviç'ti. Bunun karşılığında ABD, Belarus devletine ait havayolu şirketi Belavia da dahil çeşitli firmalara uygulanan yaptırımları kaldırmıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov ise tatbikata dair açıklamasında, Batı'nın Ukrayna'ya desteğini eleştirerek NATO'nun Kiev'e arka çıkarak Rusya'ya karşı savaşa girdiğini öne sürmüştü.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times


Çin'in "Guam katili" ABD'yi endişelendiriyor

"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)
"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)
TT

Çin'in "Guam katili" ABD'yi endişelendiriyor

"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)
"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)

Çin'in "Guam katili" füzesi ABD-Pasifik hattında endişe yaratıyor.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu (ÇHKO), Pekin'in merkezindeki Tiananmen Meydanı'nda eylül başında düzenlenen askeri törende DongFeng-26D füzesini tanıtmıştı.

Guardian’ın analizinde, füzenin ABD’nin Pasifik’teki stratejik merkezi Guam’da büyük tedirginlik yarattığı yazılıyor. Çin’in yaklaşık 3 bin kilometre doğusundaki Guam’da ABD ordusuna ait büyük bir askeri birlik de var.

Uzmanlar, Çin’in Tayvan’ı işgal etmesi halinde Guam’ın çatışmalarda ön cephe haline gelebileceğini söylüyor.

Batı Pasifik'teki askeri operasyonları denetlemek için ABD’nin yeni kurduğu komuta merkezi Mikronezya Müşterek Görev Gücü'nden Michelle Tucker şunlar söylüyor:  

Guam, Batı Pasifik'te ABD için stratejik öneme sahip bir yer. Ordu, vatanımızı Guam’dan başlayarak korumaya hazır.

Çin medyasında “Guam katili” diye de anılan füzenin tanıtımında Çin lideri Şi Cinping’in yanında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un yer alması da dikkat çekmişti.

ABD merkezli bir paralı askerlik şirketinden Gina T. Reilly, üç lideri yan yana görene kadar Çin’in hamlelerinden endişe duymadığını söylüyor. Ancak bu karenin, sözkonusu ülkeler arasında “çok daha yakın siyasi bağlar olduğunu gösterdiğini” belirtiyor:

Bu, bölgesel ve küresel diplomasiyi değiştirebilir, koordineli eylemlerin gerçekleşme olasılığını artırabilir. Bu durum, ülkeler arasında askeri ve güvenlik açısından işbirliğine işaret ettiğinden endişelendirici.

Independent Türkçe, Guardian, Chosun