BAE, onlarca Yemenli öğrenciyi Wuhan’dan tahliye ediyor

Yemenli öğrenciler Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) uçağıyla Wuhan’dan tahliye edildi. (Independent Arabia)
Yemenli öğrenciler Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) uçağıyla Wuhan’dan tahliye edildi. (Independent Arabia)
TT

BAE, onlarca Yemenli öğrenciyi Wuhan’dan tahliye ediyor

Yemenli öğrenciler Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) uçağıyla Wuhan’dan tahliye edildi. (Independent Arabia)
Yemenli öğrenciler Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) uçağıyla Wuhan’dan tahliye edildi. (Independent Arabia)

Kenan el-Humeyri
Yemenli onlarca aile ve öğrenci, koronavirüs salgını kapsamında yürütülen acil tahliye kapsamında, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait bir uçakla dün Wuhan’dan Abu Dabi'deki havaalanına götürüldü.
Wuhan'daki Yemenli öğrencilerin medya sorumlusu olan Heysem Ali, salgının merkez noktası Wuhan’dan kalkan uçakta 58 öğrencinin bulunduğunu söyledi. Independent Arabia’ya konuşan Heysem, BAE yetkililerinin Yemenli öğrencileri Abu Dabi’de 25 günlük bir karantinaya aldığını, ardından Aden’e gönderileceklerini kaydetti. Heysem ayrıca gördükleri insani, cömert ve kardeşçe muameleden dolayı teşekkürlerini sundu.
 
Herhangi bir vaka yok
Çin'deki Yemen Öğrenci Birliği Akademik Komitesi Başkanı Edip el-Ceidi, Yemenli öğrenciler arasında bugüne kadar herhangi bir vaka kaydedilmediğini bildirdi. Independent Arabia’ya konuşan Ceidi, virüs Wuhan’da yayılmaya başladığından bu yana öğrenciler ve aileler arasında ciddi bir endişe ve korku yalandığını aktardı. Ceidi, salgını önlemek için henüz aşı bulunamaması ve Çin makamlarının karantina prosedürleri nedeniyle daha da endişelenen öğrencilerin tahliye için hükümete ve dışişlerine başvurduklarını ancak bunun fayda vermediğini kaydetti.

Wuhan’dan tahliye edilen Yemenli öğrenciler (Independent Arabia)
Çin’in 80 farkı bölgesinde yaklaşık 5 bin Yemenli öğrenci olduğunu belirten Ceidi, söz konusu kişilerin evlerinde ya da yurtlarda karantina altına alındığını ve prosedürler doğrultusunda giriş çıkışlarının yasaklandığını ifade etti.
Ceidi, dış dünyadan tamamen izole bir şekilde adeta hapisteymiş gibi yaşayan öğrencilerin Çin hükümetinden ödeyerek aldıkları hizmetler haricinde ellerinde başka hiçbir seçenek olmadığını kaydetti. “Böyle korkunç bir atmosferde öğrencilerin Yemen'deki ailelerinin ve akrabalarının neler hissettiğini tahmin edebilirsiniz” ifadesini kullandı.
 
Resmi ihmal
Ceidi, binlerce öğrencinin tahliyesi konusunda hükümetin geciken önlemlerine ilişkin şunları söyledi.
“Virüs yayılmaya başladığından beri Yemen hükümeti, başbakan, büyükelçilik, parlamento gibi makamlardan çok geç olmadan tahliye edilme çağrısında bulunduk. Ancak ne yazık ki tüm bu çağrılar cevapsız kaldı. Ancak bir grup tarafından sosyal medyada bu konu gündem haline getirilince somut adımlar atıldı. Hükümet, istisnai durumlarda Çin'deki Yemenli öğrencilerin temel ihtiyaçlarını karşılayamadı. Öğrencilere maddi ve psikolojik destek verilemedi. Öğrencilerin bursları en az 6 ay ödenmedi ve güvenli bir yere hızlı bir şekilde tahliye yapılmadı.”
 
Yavaş prosedürler
Ceidi, büyükelçiliğin iki hafta önce Yemen hükümetinin yalnızca Wuhan’daki yaklaşık 220 öğrencinin BAE ile birlikte tahliye edileceğini belirtti. Ceidi’ye göre bu, diğer şehirlerdeki yaklaşık 4 bin 800 öğrencinin kaderlerine mahkum edildiği anlamına geliyor.
Ceidi, Independent Arabia aracılığıyla gönderdiği mesajda Yemen hükümetine şöyle seslendi:
“Yemen hükümetini öğrencilerin gecikmiş burslarını ödemeye, diğer şehirlerde yaşayanları da tahliye etmeye, gerçek bir felakete yol açabilecek bu acil ve korkutucu mesele ile sorumlu bir şekilde ilgilenmeye çağırıyoruz.”
 
Hükümetten gelen ilk açıklama
Yemen hükümetinden gelen ilk resmi açıklamada öğrencileri Wuhan’dan tahliye ettiği için BAE’ye teşekkür edildi.
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Öğrencilerimizi ve ailelerini Wuhan'dan tahliye etmesi, BAE'deki kardeşlerimizin cömert ve asil bir davranışıydı” dedi. Abdulmelik aynı zamanda Çin hükümetine de Yemenli öğrencilere gösterdiği ilgi ve alakadan dolayı teşekkür etti.
Koronavirüs, Aralık 2019’da Vuhan’da ortaya çıkmış, Ocak 2020’de 75 bin 775 kişinin bu virüse yakalandığı kaydedilmişti. Böylece Ardından Çin’in birçok şehrinde, 57 milyon kişiyi etkileyecek şekilde seyahat yasağı uygulanmaya başlanmıştı.  
Resmi verilere göre salı akşamı geç saatlerden itibaren uluslararası alanda toplam 3 bin 617 ölüm ve 92 bin 870 vaka kaydedildiği bildirildi. Sadece Çin’de 80 bin 152 vaka ve 2 bin 945 ölüm meydana geldi.
Diğer yandan Çinli yetkililer, Dünya Sağlık Örgütü’nün de doğruladığı gibi günlük kaydedilen vakalarda düşüş yaşandığını savunuyor. Ancak WHO, diğer ülkelerdeki gidişattan endişeli.

 


Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
TT

Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)

Umman ve Lübnan, bugün yayımladıkları ortak bildiride, İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik süregelen saldırılarından ve Arap topraklarının işgalinden derin kaygı duyduklarını belirtti. Bildiride, bu adımların 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyete ilişkin kararların açık ihlali olduğu vurgulandı.

Taraflar ayrıca, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Arap tutumunun değişmezliğini yineledi. Bildiride, Arap dayanışmasının güçlendirilmesinin, devletlerin egemenliğine saygının ve iyi komşuluk ilkeleri ile uluslararası hukukun öneminin altı çizildi.

Ortak bildiri, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Umman’a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda yayımlandı. Avn, ziyareti sırasında Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile iki oturumdan oluşan görüşmeler yaptı.

Bildiride, Avn’ın ziyaretinin ‘Umman ile Lübnan arasındaki köklü kardeşlik ilişkilerinden’ kaynaklandığı ve ikili iş birliğini güçlendirme iradesini yansıttığı ifade edildi.

Sultan Heysem bin Tarık ile Cumhurbaşkanı Avn’ın gerçekleştirdiği resmi görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı; taraflar siyasi, ekonomik, yatırım, bankacılık, turizm, ulaşım ve lojistik hizmetler gibi alanlarda iş birliğini genişletme kararlılıklarını dile getirdi.

İki ülke, ikili iş birliğini güçlendirecek yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalanması için çalışma yürütme konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ticari, kültürel ve bilimsel değişimi destekleme; özel sektörün ortaklık ve kalkınma fırsatlarından daha geniş biçimde yararlanmasının teşvik edilmesi kararlaştırıldı.

Bölgesel gelişmeler

Bölgesel gelişmelere ilişkin bölümde, iki taraf İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik devam eden saldırıları ile Arap topraklarının işgalinden duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu adımların, 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyetin açık ihlali olduğu vurgulandı. Taraflar, saldırıların derhal durdurulması ve işgal altındaki tüm Lübnan ve Arap topraklarından tam çekilme çağrısında bulundu. Ayrıca gerilimin önlenmesi, istikrarın sağlanması, yerinden edilenlerin dönüşünün kolaylaştırılması ve yeniden imar çabalarına destek verilmesi gerektiği ifade edildi.

Umman tarafı, Lübnan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini yinelerken, devlet kurumlarının -başta Lübnan ordusu ve meşru güvenlik güçleri olmak üzere- güçlendirilmesinin ve Lübnan liderliğinin yürüttüğü ekonomik, mali ve idari reformların desteklenmesinin önemini vurguladı.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu sabah Maskat’taki el-Alam Sarayı'nda özel bir oturum gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Umman resmi haber ajansı ONA’dan aktardığına göre, görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, iki ülke ve iki halkın yararına olacak iş birliği ve ortaklık fırsatlarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekildi; kültürel, ekonomik ve kalkınma alanları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde bağların daha da sağlamlaştırılması gerektiği belirtildi.


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz