Fransız Senatörden İhvân’a karşı uluslararası işbirliği çağrısı

Fransız Senatör Nathalie Goulet
Fransız Senatör Nathalie Goulet
TT

Fransız Senatörden İhvân’a karşı uluslararası işbirliği çağrısı

Fransız Senatör Nathalie Goulet
Fransız Senatör Nathalie Goulet

Fransız Senatör Nathalie Goulet, Müslüman Kardeşler (İhvan) Teşkilatı'nı yasaklamak için uluslararası işbirliği çağrısında bulundu.
Goulet, Suudi Arabistan'ın nefret söylemi karşısında büyük çabalar gösterdiğini ve İran'ın bölgedeki kollarıyla mücadeleye katkıda bulunduğunu vurguladı.
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a gerçekleştirdiği ziyaretin oturum aralarında Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda Goulet, "Fransa ve Suudi Arabistan arasındaki işbirliği, özellikle kültürel düzeyde iyi gelişmeler kaydediyor ve önümüzdeki dönemde bunu daha da canlandırmak için büyük fırsatlar var" açıklamasında bulundu.
Senatör, "Turizm gibi diğer önemli alanlarda işbirliğini arttırmak için çok şeyler yapabiliriz. Ayrıca, diplomatik sektörde ve kamu hizmetlerinde önemli miktarda işbirliği yapabiliriz. Bu bakımdan Fransa seçkin bir özelliğe ve ulusal yönetim okuluna sahiptir" açıklamasında bulundu.
Suudi Arabistan’ın uygulamaya koyduğu değişikliklerin oturması için zamana ihtiyacı olduğunu vurgulayan senatör, “Bazı Avrupalılar son dönemde Suudi Arabistan Krallığı'nda meydana gelen önemli değişimler konusunda hala sağlam bilgi sahibi değil. Onlara Vizyon 2030 projesinin realitesini göstermeliyiz ki onlar da Suudi Arabistan’ın bir gecede İsviçre olamayacağını görsünler zira bu değişiklikler için zamana ihtiyaç vardır” ifadelerini kullandı.
Fransız Senatör Nathalie Goulet, Suudi Arabistan’ın bölgenin güvenlik ve istikrarında “çok önemli bir role” sahip olduğunu belirterek övgüde bulundu ve “Suudi Arabistan'ın terörizme karşı ittifak oluşturduğunu” dile getirdi.
Küresel Radikal İdeoloji ile Mücadele Merkezi dahil olmak üzere Suudi Arabistan’ın çeşitli araçlarla nefret söylemiyle mücadeleyi güçlendirmeye devam ettiğine dikkat çeken Senatör ayrıca, “Krallığın stratejik konumunun İran’ın bölgedeki temsilcileriyle mücadelesine katkı sağladığını, ancak kendisinin asıl hayalinin Müslüman Kardeşlerin uluslararası örgütlenmesini küresel olarak yasaklamak için işbirliği yapmak olduğunu” ifade etti.
Senatör, yaptığı açıklamada, “kara para aklama ile mücadele alanında gösterilen çabalar hakkında bilgilendirildiğini, Suudi Arabistan Para Ajansı ve Güvenlik Bakanları dahil olmak üzere yetkililerle birçok toplantıda bir araya geldiğini, Suudi Arabistan hükümetinin çabalarını gözden geçirdiğini, Krallığın bu konuda uluslararası tüm yükümlülükleri yerine getirerek terör finansmanı ve kara para aklama ile mücadele ettiğini tespit ettiğini” dile getirdi.
Goulet, “Bugünün önemi, Suudi Arabistan’ın son yıllardaki girişimlerini ve başarılarını artırmak ve teşvik etmek” olduğunu ifade etti. Senatör, “Suudi Arabistan’ın bu yönde özellikle de terörizm ve kara para aklama ile mücadele ve ilerlemenin hakikatini kavrama noktasındaki çabalarını dünyanın bilmesinin çok önemli olduğunu” belirtti. Goulet, “Bu nedenle de Fransa olarak iki yıl önce başlattığımız çalışmaları takip etmek için Paris ve Riyad arasındaki işbirliğini artıracak bazı etkinlikler düzenleyeceğim. Bu uzun ve kesintisiz süreçte Suudi Arabistan Para Ajansı ve Finansal Araştırma Kurumu Genel İdaresi (SAFIU), ile işbirliği yapmaktan dolayı çok mutlu ve gururluyum” ifadelerine yer verdi.  
Fransız Senatör, “Suudi Arabistan'ın şu anda yaşadığı dönüşüm, değişim ve ilerlemenin inanılmaz olduğuna” dikkat çekti. “10 yıldan bu yana Krallığı iyi tanıyorum. En önemli husus Suudi Arabistan’ın ilerlemesine geri dönülemez şekilde devam etmesidir. Gelişmelerin yalnız Suudi gençliği için değil aynı zamanda tüm dünya için önemli olduğuna” vurgu yaptı.
Goulet, Suudi Arabistan İnsan hakları Komisyonu yetkilileriyle de görüştüm ve bu konudaki çabaların çok önemli olduğunu gördüm. Önümüzdeki Kasım ayında G20 zirvesine ev sahipliği yapacak olan Suudi Arabistan’ın kendisini dünyaya yeni bir vizyon ile sunması için harika bir fırsat olacağını düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.



Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
TT

Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)

(Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LK) lideri Samir Caca, Hizbullah'ın askeri kanadının Lübnan'ın en büyük sorunu olduğunu söylerken Hizbullah’ın askeri yapısının tasfiyesini geciktirmek için hiçbir neden olmadığını savunuyor.

Caca, LK’nin ilk genel konferansında, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam'a açık bir mesaj göndererek şunları söyledi:

“Hizbullah'ın askeri kanadının, yaşadığımız büyük sorunun merkezinde olduğu artık açıkça ortada. Herkes, bu sorunun çözülmesinin mali durumu hafifletmek için bir ön koşul olduğu konusunda hemfikir.”

Caca ayrıca, önümüzdeki bahar için planlanan parlamento seçim yasası ile ilgili olarak Meclis Başkanı Nabih Berri'ye bir mesaj gönderdi. Ona, iç düzenlemelerin uygulanmak için oluşturulduğunu, partizan amaçlara ulaşmak, parlamentonun işleyişini bozmak ve parlamento seçimlerini sekteye uğratmaya çalışmak için kullanılmak üzere oluşturulmadığını söyledi.


Hamas yetkilisi: Silahların "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazırız

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
TT

Hamas yetkilisi: Silahların "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazırız

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)

Hamas'tan üst düzey bir yetkili dün yaptığı açıklamada, hareketin İsrail ile varılan ateşkes anlaşması kapsamında silah cephaneliğinin "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazır olduğunu belirtti. Yetkili, böylece ABD arabuluculuğundaki anlaşmanın en karmaşık konularından birini çözmek için olası bir formül önerdiğini söyledi.

Hareketin siyasi büro (karar alma organı) üyesi Basem Naim'in açıklamaları, tarafların anlaşmanın ikinci ve daha karmaşık aşamasına geçmeye hazırlandığı bir zamanda geldi.

Naim, hareket liderlerinin çoğunun bulunduğu Katar'ın Doha kentinde Associated Press'e (AP) verdiği demeçte, "Daha fazla gerilimi veya daha fazla çatışma veya patlamayı önlemek için kapsamlı bir yaklaşım benimsemeye açığız" ifadelerini kullandı.

Naim, Hamas'ın "direnme hakkını" koruduğunu, ancak hareketin Filistin devleti kurma sürecinin bir parçası olarak silah bırakmaya hazır olduğunu ifade etti. Naim, bunun nasıl uygulanacağı konusunda ayrıntı vermese de müzakerelere olanak sağlamak için beş ila on yıllık uzun vadeli bir ateşkes önerdi.

Naim, "bu sürenin ciddi ve kapsamlı bir şekilde kullanılması gerektiğini" vurgulayarak, Hamas'ın silahlarıyla ilgili mevcut seçeneklere "çok açık" olduğunu belirtti. Naim, "Filistin'in ateşkes veya müzakere süresince silahların hiçbir şekilde kullanılmayacağına dair garanti vermesiyle, silahların dondurulması, depolanması veya imha edilmesi hakkında konuşabiliriz" ifadesini kullandı.

Ateşkes, ABD Başkanı Donald Trump'ın ekim ayında sunduğu ve "garantör devletler" olarak hareket eden uluslararası tarafların da katılımıyla hazırlanan 20 maddelik bir plana dayanıyor. Naim, "planın çok fazla açıklığa kavuşturulması gerektiğini" belirtti.

Uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılması şu anda en acil endişeler arasında.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre en önemli konulardan biri, bu gücün Hamas'ı silahsızlandırmaktan sorumlu olup olmayacağı.

Naim, bunun Hamas için kabul edilemez olduğunu ve hareketin, söz konusu gücün anlaşmanın uygulanmasını izlemesini beklediğini vurguladı. Naim, "Ateşkes anlaşmasını izlemek, ihlalleri bildirmek ve olası bir gerilimi önlemek için sınıra yakın bir BM gücünün bulunmasını memnuniyetle karşılıyoruz" dedi. "Ancak, bu güçlere Filistin topraklarında silahsızlanma veya bu tür eylemlerde bulunma yetkisi verilmesini kabul etmiyoruz" diye ekledi.

Naim, ilerlemenin bir işareti olarak, Hamas ve rakibi Filistin Yönetimi'nin, Gazze'deki günlük işleri yönetecek yeni teknokrat komiteyi kurma konusunda ilerleme kaydettiğini açıkladı.

Yönetim ve Hamas'ın, Batı Şeria'da ikamet eden ancak aslen Gazzeli olan Filistin hükümetinden bir bakanın komiteye başkanlık etmesi konusunda anlaştıklarını söyledi.


Netanyahu, ikinci aşamanın Hamas iktidarının sona ermesine bağlı olduğunu ileri sürüyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)
TT

Netanyahu, ikinci aşamanın Hamas iktidarının sona ermesine bağlı olduğunu ileri sürüyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'nın el Halil kentinde dün İsrail tarafından öldürülen bir işçinin cenazesini taşıyor (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze'deki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin yakın olduğunu öngörmesine rağmen, bunu Hamas'ın iktidarının sona ermesine bağladı.

Netanyahu, dün İsrail'de Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile düzenlediği basın toplantısında, "Kimse Trump'ın rehineleri serbest bırakması için Hamas'a baskı yapmasını beklemiyordu ama başardık. Şimdi ikinci aşama, Hamas'ı ve Gazze'yi silahsızlandırmak" ifadelerini kullandı.

Merz'in İsrail ziyareti, Netanyahu'nun Gazze Savaşı'nın ardından yaşadığı göreceli Avrupa izolasyonuna son verdi. Merz, Tel Aviv'in yanında durmanın "Almanya politikasının ayrılmaz ve temel bir parçası olduğunu ve öyle kalacağını" belirtti, ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze'de işlendiği iddia edilen savaş suçları nedeniyle çıkardığı tutuklama emrine atıfta bulunarak, Netanyahu'ya Berlin'i ziyaret daveti göndermeyi reddetti.