Erdoğan: NATO ittifak dayanışmasını net bir şekilde göstermesi gereken kritik bir dönemin içindedir

Erdoğan: NATO ittifak dayanışmasını net bir şekilde göstermesi gereken kritik bir dönemin içindedir
TT

Erdoğan: NATO ittifak dayanışmasını net bir şekilde göstermesi gereken kritik bir dönemin içindedir

Erdoğan: NATO ittifak dayanışmasını net bir şekilde göstermesi gereken kritik bir dönemin içindedir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AB Daimi Temsilciliğinde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüştü. Görüşme yaklaşık 1 saat sürdü. Görüşmenin ardından ikili ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede Suriye'deki durumu ele aldıklarını belirterek, Türkiye'nin NATO'dan talep ettiği ilave desteğin bir an önce sağlanmasını istediklerini söyledi. Suriye'deki duruma değinen Erdoğan, hiçbir Avrupa ülkesinin bu ülkedeki çatışmalara ve insani drama kayıtsız kalma lüksü olmadığını dile getirdi. Cumhurbaşkanı, “Türkiye'nin büyük özveriyle ve tek başına yürüttüğü bu mücadeleye müttefiklerimizin tamamının somut desteğini bekliyoruz. NATO, ittifak dayanışmasını net bir şekilde göstermesi gereken kritik bir dönemin içindedir” dedi.
Yunanistan'ım mültecilerle ilgili tutumunu da eleştiren Cumhurbaşkanı, “Bir müttefik ve komşu ülkenin düzensiz göç dalgasının müsebbibi olarak Türkiye'yi işaret etmesi akıl ve izan dışıdır. Bu ülkenin, mevcut durumu ve AB'yi de kullanarak kendine haksız kazanımlar elde etmeye çalışmasına izin vermeyeceğimizi Sayın Genel Sekretere de özellikle ifade ettim” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile düzenlediği ortak basın toplantısında, "Türkiye NATO'ya, NATO da Türkiye'ye güç katmaktadır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye'nin Avrupa Birliği Daimi Temsilciliğindeki görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, 27 Şubat'ta İdlib'de Türkiye'nin güvenliği için hayatlarını ortaya koyan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına yönelik saldırıyı anımsatarak, "Saldırının akabinde 28 Şubat günü Washington Antlaşması'nın 4'üncü maddesi çerçevesinde NATO Konseyi olağanüstü toplantıya davet edilerek müttefiklerimiz ile bilgi paylaştık, danışmalarda bulunduk" diye konuştu.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ile yaptıkları görüşmede öncelikle Suriye'deki durumu ele aldıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Konsey toplantısında NATO'dan ve müttefiklerimizden talep ettiğimiz ilave desteğin bir an önce sağlanmasının önemini vurguladım. Türkiye'nin Suriye sınırı aynı zamanda NATO'nun güneydoğu sınırıdır. Suriye kaynaklı kriz, güvenlik ve insani boyutlarıyla bölgemizi, hatta Avrupa'nın tamamını tehdit eder durumdadır. Hiçbir Avrupa ülkesinin Suriye'deki çatışmalara ve insani drama kayıtsız kalma lüksü yoktur. Suriye meselesinde çabalarımızı her zamankinden daha fazla artırmalıyız. Türkiye tam 9 yıldır Suriye kaynaklı tehdit ve tehlikelerle mücadele ediyor. DEAŞ'la göğüs göğüse çarpışan ve bu uğurda şehitler veren tek NATO ülkesiyiz. Ayrıca 3,6 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz."

"Düzensiz göç dalgasının müsebbibi olarak Türkiye'yi işaret etmesi akıl ve izan dışıdır"
Türkiye'nin büyük özveriyle ve tek başına yürüttüğü bu mücadelesine müttefiklerin tamamından somut destek beklediklerini vurgulayan Erdoğan, "NATO, ittifak dayanışmasını net bir şekilde göstermesi gereken kritik bir dönemin içindedir. NATO'dan taleplerimizin önemli bir kısmı 2012 ve 2015 yıllarında alınan kararlar temelinde Türkiye'nin savunmasını desteklemeye yönelik tedbirlerin tam manasıyla uygulanmasına ilişkindir" şeklinde konuştu.
Genel Sekreter Stoltenberg'in bu konuda ittifak içindeki çalışmaların sürdüğünü ve süreci bizzat takip ettiğini söylediğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sayın Genel Sekreter'e ayrıca düzensiz göç konusunda değerlendirmelerimizi aktardım. Bu hususları birazdan bir araya geleceğim Avrupa Birliği Konseyi ve Komisyonu başkanları ile de görüşeceğiz. Bir müttefik ve komşu ülkenin düzensiz göç dalgasının müsebbibi olarak Türkiye'yi işaret etmesi akıl ve izan dışıdır. Bu ülkenin mevcut durumu ve Avrupa Birliğini de kullanarak kendine haksız kazanımlar elde etmeye çalışmasına izin vermeyeceğimizi Sayın Genel Sekreter'e de özellikle ifade ettim. Değerli dostumla Afganistan'daki barış süreci ile bu ülkedeki NATO mevcudiyetinin geleceği hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Türkiye, gelişmelerden bağımsız olarak Afganistanlı kardeşlerinin yanında olmayı sürdürecektir."
Türkiye'nin NATO'ya, NATO'nun da Türkiye'nin gücüne güç kattığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Tabii burada esas olan NATO'nun ülkemizin savunmasına ve terörle mücadelesini katma değer sağlamasıdır. Ayrıca müttefiklerimizin ülkemizde dayanışmalarını ayrım gözetmeden ve siyasi koşullar ileri sürmeden sergilemelidir. Talep ettiğimiz desteğin daha fazla gecikmeksizin karşılanması bu bakımdan çok önemlidir. Önümüzdeki süreçte gereken adımların atılacağına inanıyor, Sayın Genel Sekreter'e teşekkür ediyorum."

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Türkiye çok ağır bir sığınmacı yükü altındadır
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye'nin ağır bir sığınmacı baskısı altında olduğunu belirterek,
"NATO olarak Türkiye'nin güvenliğine güçlü şekilde destek veriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) düzeyinde resmi temaslarda bulunmak üzere Belçika'nın başkenti Brüksel'e geldi. Türkiye'nin AB Daimi Temsilciliğinde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüşen Erdoğan, görüşme sonrasında Stoltenberg ile ortak basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında konuşan Stoltenberg, Türkiye'nin önemli ve değerli bir NATO üyesi olduğunu ifade ederek, “Bugün Sayın Erdoğan ile çok farklı yönlerden güvenlik konusunu görüşme imkanımız oldu. Suriye'deki güvenlik durumu konusunu görüştük. Buna bağlı olarak sığınmacılar konusunu ve maliyetlerini ele aldık. İdlib'de ateşkes konusunu ve son günlerdeki gelişmeleri görüştük. Sivillerin korunması ve insani yardımların eriştirilmesi çok önemlidir. Türkiye, Suriye'de şiddetin son bulması için etkili oluyor” dedi.
Stoltenberg, “NATO, Türkiye'yi Suriye'den gelebilecek tehditlere karşı farklı açılardan desteklemeye devam edecektir. Savunma ve misil sistemleri, NATO son yıllarda 5 milyar avrodan fazla askeri ve altyapı alanlarında destekler vermiştir. NATO olarak Türkiye'nin güvenliğine güçlü şekilde destek veriyoruz” ifadelerini kullandı.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Türkiye'nin ağır yüküne vurgu yaparak, “Esad rejimi ve Rusya tarafından yapılan saldırılar görülmemiş insani bir krize neden olmuştur. Bu saldırılar insanların Türkiye'ye sığınmasına neden olmuştur. Türkiye çok ağır bir sığınmacı yükü altındadır. Türkiye NATO üyeleri içinde en fazla terör saldırısına maruz kalmış olan ülkedir. Çok ağır bir sığınmacı baskısı altında olduğunu kabul ediyoruz ve AB arasındaki diyalogdan memnunuz” dedi.
Stoltenberg, görüşmede ele alınan diğer konulara da değinerek, “Bugün ayrıca NATO-Rusya ilişkileri ve Afganistan'da yaşanan gelişmeleri de ele aldık” dedi.

 


Amerika, Avrupa'da insan haklarının "gerilemesinden" üzüntü duyuyor

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)
TT

Amerika, Avrupa'da insan haklarının "gerilemesinden" üzüntü duyuyor

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın dün yayınladığı yıllık rapora göre Washington, özellikle ifade özgürlüğü konusunda olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde insan hakları durumunun "kötüleşmesinden" duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Dışişleri Bakanlığı, ABD Başkanı Donald Trump'ın yeni dış politika önceliklerini ortaya koyması beklenen dünya insan hakları raporunda, Almanya, İngiltere ve Fransa'da “insan haklarının geçen yıl kötüleştiğini” ifade etti.

Raporda Fransa ile ilgili olarak “ifade özgürlüğüne yönelik ciddi kısıtlamalar olduğuna dair güvenilir bilgiler” yer aldı. Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre raporda antisemitik eylemlerin artması da kınandı.

Washington, Birleşik Krallık'ta çocukları daha iyi korumayı amaçlayan yeni bir internet güvenliği yasası hakkında endişelerini dile getirdi.

Geçen hafta, ismini açıklamak istemeyen üst düzey bir ABD'li yetkili, ABD hükümetinin “siyasi veya dini belirli seslerin sansürlenmesi veya marjinalleştirilmesi olarak gördüğümüz konular hakkında ortaklarımız ve müttefiklerimizle açık müzakereler yapmayı” planladığını doğruladı.

Dünyadaki insan hakları durumunu ortaya koyan bu yıllık rapor, birçok hükümetin tepkisini çekiyor.

Kongre'nin talebi üzerine hazırlanan rapor, birçok uzman tarafından referans olarak kabul ediliyor.

Demokrat Başkan Joe Biden'ın önceki yönetimi döneminde hazırlanan raporun bir kısmı, Dışişleri Bakanlığı tarafından Trump yönetiminin önceliklerini içerecek şekilde değiştirildi ve yeniden yapılandırıldı. Bu öncelikler arasında, çeşitlilik programlarını veya kürtajı destekleyen politikalara karşı çıkmak yer alıyor.

Raporda, “Bu yılki raporlar, sahada ve ortaklar tarafından daha yararlı ve erişilebilir olması ve temel yasal yetkiye daha iyi yanıt vermesi ve yönetim kararlarıyla uyumlu olması için basitleştirildi” denildi.

Demokrat muhalefet milletvekilleri ve sivil toplum örgütleri, raporun Trump'ın politikalarıyla uyumlu olduğu ve dünya çapındaki insan hakları ihlallerinin gerçek resmini yansıtmadığı konusunda endişelerini dile getirdiler.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Trump yönetiminin yakın müttefiki El Salvador konusunda "ciddi insan hakları ihlallerine işaret eden güvenilir bir bilgiye sahip olmadığını" iddia ediyor. Bu ülke, halkı terörize eden çetelere karşı yürüttüğü amansız mücadele ve terörle mücadele merkezi nedeniyle, özellikle sivil toplum kuruluşları tarafından eleştiriliyor.

Buna karşılık, ABD hükümeti, ilişkilerinin son derece gergin olduğu iki ülke olan Güney Afrika ve Brezilya'yı eleştirdi.

Washington, "Güney Afrika'daki insan hakları durumunun son bir yılda önemli ölçüde kötüleştiğini" belirterek, Pretorya'nın "ülkedeki etnik azınlıkların haklarını ihlal ederek, mülklere el koyma konusunda endişe verici bir adım attığını" değerlendirdi.

Brezilya'ya gelince, ABD Dışişleri Bakanlığı, “mahkemelerin ifade özgürlüğünü ve demokratik diyaloğu, demokrasiye zararlı gördüğü, elektronik içeriğe erişimi kısıtlayarak aşırı ve orantısız aldığı önlemleri” kınadı.

ABD Hazine Bakanlığı'nın, mevcut Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva'ya karşı darbe girişiminde bulunmaktan yargılanan eski Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro'ya karşı "sansür ve zulmün mimarı" olarak bilinen Brezilya Yüksek Mahkemesi Yargıcı Alexandre de Moraes'e yaptırım uygulaması dikkat çekici.

Şubat ayında, ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Münih Güvenlik Konferansı'nın açılışında Avrupa'da “ifade özgürlüğünün gerilediğini” belirtti. De Vance, "Avrupa ile ilgili olarak beni en çok endişelendiren tehdit Rusya, Çin veya başka bir dış güç değil, iç tehdit. Avrupa bazı temel değerlerinden uzaklaşıyor” ifadelerini kullandı.

J.D. Vance, “İngiltere ve Avrupa'nın çeşitli yerlerinde ifade özgürlüğünün gerilediğinden korkuyorum" şeklinde konuştu.