Hafter Macron’la görüşmesinde ‘ateşkese’ hazır olduğunu söyledi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve LUO Komutanı Halife Hafter 2018 (GETTY)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve LUO Komutanı Halife Hafter 2018 (GETTY)
TT

Hafter Macron’la görüşmesinde ‘ateşkese’ hazır olduğunu söyledi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve LUO Komutanı Halife Hafter 2018 (GETTY)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve LUO Komutanı Halife Hafter 2018 (GETTY)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dün Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Halife Hafter'i Elysee Sarayı'nda kabul etti.  Fransız cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre; Hafter, Paris'te gerçekleşen görüşmede Macron’a ‘’Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin uyması durumunda ateşkes imzalamaya hazır olduğunu’’ söyledi.   
Ancak Berlin Konferansı’nda belirtilen şartlar aksine, Hafter’in ele geçirdiği yerleri terk etmeyerek ateşkes seçeneği üzerinde durduğu bildirildi.
Halife Hafter’in ofisinden yapılan açıklamada Hafter’in Paris’e, Cumhurbaşkanı Macron’un resmi daveti sonucu gittiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:  “Mareşal Hafter Elysee Sarayı’nda Macron, Savunma ve İçişleri bakanları ile genelkurmay başkanı tarafından karşılandı. Görüşmede terörle mücadele ve yasadışı göç konuları başta olmak üzere ikili ilişkiler ele alındı. Cumhurbaşkanı Macron LUO’nun terörle mücadelede üstlendiği rolünü övdü ve bölgede istikrarın sağlanmasını desteklediğini vurguladı.’’
Öte yandan Libya meselesini yakından takip eden kaynaklar, Fransızların Halife Hafter’i Paris’e davet etmesinin asıl amacının, Libya’daki son durumu değerlendirmek ve bu görüşme uyarınca bazı konularda tutum takınmak olduğunu bildirdi. Fransa aynı zamanda Berlin Konferansı kararlarının uygulanması için de çaba gösterdiğini dünyaya göstermek istiyor, böylelikle Libya konusunda dışarıda bırakılmayacağını vurgulamış oluyor. Aynı kaynaklara göre, Paris’te Halife Hafter’in savaşı kazanıp tüm Libya’da kontrolü sağlayıp sağlayamayacağı konusunda şüpheler var. Dolayısıyla Fransızlar LUO’nun geçen sene Nisan ayında başlattığı operasyonların sonucunun ne olacağını bizzat Hafter ile görüşüp değerlendirmeyi ve Libya içinde aktif bir şekilde yeniden yer almayı planlıyor.
Fransız diplomatik kaynakları, Paris’in Libya meselesini Rusya ve Türkiye’nin kontrolüne bırakmak istemediğini, dolayısıyla bir oyun kurucu olarak müdahil olmak istediklerini aktardı.
Hafter Fransa’ya ilk defa davet edilmiyor, geçen yıl Mayıs ayında, Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanı Fayiz es-Serrac’ın Paris ziyaretinden birkaç gün sonra Hafter de bu ülkeye gitmişti. Hafter Cumhurbaşkanı Macron ve Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ile ikili görüşmeler gerçekleştirmişti. Macron Libya konusunda Fransız diplomasisini harekete geçirerek, Temmuz 2017 ve Mayıs 2018’de iki konferans düzenlemiş, ancak bu çabalar herhangi bir sonuç vermemişti. Başarısızlığın nedenlerinden biri olarak, bazı Avrupa ülkelerinin Paris’i LUO taraftarı tutum takınmakla suçlaması ve Libya’da iktidarın nasıl paylaşılması gerektiği hususundaki kafa karışıklığı olarak görülüyor.
Macron Serrac hükümetini siyasi meşruiyetin temsilcisi olarak değerlendirirken, Libya Ulusal Ordusunu da askeri meşruiyetin temsilcisi addediyor. Geçen yıl yayınlanan Jean Gisenel'in ‘Fransız Dış İstihbaratının Gizli Hikâyesi’ başlıklı kitapta, Fransa’nın ‘Hafter ve Serrac kartlarını birlikte oynadığı’ iddia edilmişti. Bir yandan Hafter’e lojistik ve istihbarat desteği sağlarken, öte yandan hükümet güçlerini eğitmek için askeri uzmanlar gönderiyordu. Geçtiğimiz Temmuz ayında ABD Dışişleri Bakanlığı soruşturmasında, ‘’LUO’ya Fransa üzerinden gelişmiş silahlar verildiği, bu silahların kullanımının zor olmasının da bölgede Fransız askeri uzmanlarının bulunduğu anlamına geldiği’’ ifadeleri yer almıştı. Yani Hafter’in Trablus operasyonları devam ederken, Fransızların desteği de sürmekteydi.
Berlin Konferansı’ndan bu yana, Fransız hükümeti ‘uluslararası uzlaşıyı’ desteklediğini açıklıyor. Ancak görülen o ki bu açıklamalar, Fransa’nın farklı bir tutum sergilemesine engel teşkil etmiyor. Fransa ayrıca Türkiye’nin Libya politikalarını en sert eleştiren ülkeler arasında yer alıyor. Paris hükümeti, Ankara’nın Libya’ya Suriyeli savaşçıları taşımasını ve Yunanistan ile (Güney) Kıbrıs’ın haklarını ihlal ederek tek taraflı ekonomik anlaşmalar yapmasını eleştiriyor.
Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, geçtiğimiz hafta, hem Hafter’in hem de Serrac’ın Berlin Konferansı kararlarına saygı duymaları gerektiğini söylemişti. Ayrıca istifa eden BM Özel Libya Temsilcisi Gassan Selame yerine birinin acil bir şekilde atanması gerektiği üzerinde durmuştu. Selame defalarca, Libya’ya müdahil olan tarafları ‘ikiyüzlülükle suçlamış’ verilen sözlerle eylemlerin birbirini tutmadığını ifade etmişti. Fransa Libya’yı tüm Afrika’daki çıkarları kapsamında değerlendiriyor. Afrika’dan gelen yasa dışı göçmenler genelde Libya üzerinden deniz yoluyla Fransa’ya yöneliyor.



Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
TT

Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)

Lübnan hükümetinin önümüzdeki salı günü ‘silahların devletin elinde toplanmasını’ onaylamak için yaptığı çağrı, uzmanların, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında İsrail ile yaşanan savaşın yanı sıra İsrail'in sürekli saldırıları ve Güney Litani bölgesindeki Hizbullah tesislerinin yıkılması nedeniyle aşındığını söylediği Hizbullah’a ait askeri cephanelik hakkında sorular gündeme getirdi.

Lübnan hükümeti, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki askeri mevzilerinin çoğundan çekildiğini, tesislerinin ve fırlatma merkezlerinin yüzde 90'ından fazlasının yoğun İsrail saldırılarına maruz kaldığını ve Lübnan ordusunun diğer tesisleri de yıktığını söylüyor. Bu arada Hizbullah, askeri yeteneklerini tanıtmaya ve gerektiğinde savaşı genişletme tehdidinde bulunmaya devam ediyor.

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan askeri uzmanlar, bu söylemin arkasında ‘Hizbullah’ın muharebe yapısındaki derin boşlukların ortaya çıktığına’ inanıyor. Uzmanlar, ‘Hizbullah'ın lojistik avantajlarını kaybettiği ve stratejik derinliğinin zedelendiği, İsrail'in gözetleme kabiliyetlerinin ise eşi benzeri görülmemiş seviyelere ulaştığı’ konusunda hemfikir.

Saha gerilemesine rağmen Hizbullah, İsrail'in derinlerine ulaşabilecek orta ve uzun menzilli füzelere sahip olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Ancak saha gelişmeleri ciddi şüpheler uyandırıyor: Bu cephanelik halen etkili mi? Hava kontrolünün sıkı olduğu bir ortamda kullanılabilir mi?

Açıkta bulunan ve etkisiz hale getirilebilen füzeler

Uzmanların değerlendirmesine göre, bu füzeler fiilen hizmet dışı kalmış durumda. Emekli Tuğgeneral Halil el-Halu, ‘Hizbullah’ın kışkırtıcı söyleminin operasyonel kapasitesindeki büyük gerilemeyi gösterdiğini’ düşünüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan el-Halu, “Bu tür füzeler, zaman ayarlı ekipmanlar ve sabit veya yarı sabit platformlar gerektirir; bu da onları İsrail hava gözetleme sistemleri için kolay hedefler haline getirir” dedi.

İsrail teknolojisinin üstünlüğü

El-Halu sözlerini şöyle sürdürdü: “Güney Lübnan artık fırlatma için güvenli bir ortam değil ve Bekaa Vadisi’nin kuzeyi de hassas vuruşlar aldı. Dolayısıyla, bu silahın ciddi bir saldırı görevi yerine getiremeyeceği kesinleşmiştir. Bu füzelerin bir kısmı kalmış olsa bile, yoğun hava gözetimi altında çalıştırılması, anında tespit edilmeden veya önleyici bir saldırıya maruz kalmadan ateşlenmesi imkânsız.”

İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)

‘Tel Aviv'in insansız hava araçları (İHA), uydular ve biyometrik sensörlere dayanan, görsel ve termal sinyalleri analiz edebilen yapay zekâ sistemleriyle desteklenen üstün bir gözetim ağı geliştirdiğini’ belirten el-Halu, “Bu ağ, herhangi bir füze hareketi, fırlatıcıların nakliyesi veya platformların donatılması gibi adımları riskli hale getiriyor” dedi.

El-Halu, “İsrail, Demir Kubbe ile birlikte lazerle önleme teknolojilerini kullanmaya başladı. Bu da Hizbullah'ın kalan füze kapasitesinin etkinliğini azaltıyor ve silahlarını caydırıcı olmaktan çok bir yük haline getiriyor” ifadelerini kullandı.

Suriye artık güvenli bir geçit değil

Emekli Tuğgeneral Nizar Abdulkadir, Hizbullah'ın askeri gerçekliğini inkâr ettiğini ve uzun menzilli füze fırlatma tehditlerinin sahadaki gerçekliği yansıtmadığını vurguladı.

Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi: “Hizbullah’ın füzelerini fırlatmak için Litani'nin güneyinde konuşlanmasına gerek olmadığını düşünüyordum. Bekaa'ya yönelik İsrail saldırıları bu yeteneğin ciddi şekilde kısıtlı olduğunu kanıtladı. Artık füzelerini açığa çıkmadan veya hedef alınmadan fırlatma esnekliği kalmadı.”

İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)

Abdulkadir, “Suriye üzerinden kaçakçılık yolları felç oldu, kara geçişleri ve deniz limanları sıkı denetim altına alındı. Bu da füzelerin veya bunların üretim ekipmanlarının İsrail saldırılarına maruz kalmadan ülkeye sokulmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor” şeklinde konuştu.

Abdulkadir, Hizbullah'ın bugün ağır silahlarına sarılmasının ‘askeri yararından değil, siyasi sembolizminden kaynaklandığını’ düşünüyor ve “Cephaneliğin geri kalanı askeri amaçlarla kullanılmıyor, iç ve dış baskı aracı olarak kullanılıyor” diyor.

Cephanelikten geriye ne kaldı?

Birkaç gün önce İsrail Kuzey Komutanlığı'ndan gelen bir açıklama da dahil olmak üzere, birbiriyle kesişen askeri tahminler, füze cephaneliğinden geriye kalanların son savaşın patlak vermesinden önceki boyutunun yüzde 30'unu geçmediğini gösteriyor.

El-Halu, “Hizbullah artık herhangi bir saldırıyı püskürtmeyi amaçlayan yerel bir strateji kapsamında, önleyici saldırılar gerçekleştirmek yerine, hafif taşınabilir silahlar ve savunma zırhlarına karşı silahlar kullanıyor” dedi.

Caydırıcılıktan yük haline

Hizbullah’ın medyadaki söylemi değişmemiş olsa da güç dengeleri değişti. El-Halu ve Abdulkadir’e göre ‘on yıl önce Tel Aviv'i tehdit eden füze, bugün yapay zekanın merceği altında.’

Bu bağlamda el-Halu şu ifadeleri kullandı: “Hizbullah’ın Litani Nehri'nin güneyinden çekilme ve Lübnan'ın iç kesimlerinde askerî açıdan açık hale gelmesiyle birlikte saldırı başlatma kabiliyeti azaldı. Uzun menzilli füzeleri, artık bir enkaz gibidir. Ağır caydırıcı silahlara duyulan güven ise eskisi gibi bir güç kartı olmaktan çıkıp siyasi ve askeri bir yük haline geldi.”