Tunus: Devrik rejimin bürokratları yargı karşısında

Tunus Başbakanı İlyas el-Fahfah (Reuters)
Tunus Başbakanı İlyas el-Fahfah (Reuters)
TT

Tunus: Devrik rejimin bürokratları yargı karşısında

Tunus Başbakanı İlyas el-Fahfah (Reuters)
Tunus Başbakanı İlyas el-Fahfah (Reuters)

Çoğunluğunu devrik Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali’nin akrabalarının oluşturduğu 17 iş insanı ve eski bakanlar hakkındaki yolsuzluk davaları  Tunus Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.
Mahkeme tarafından başlatılan soruşturmalarda devrik rejimle ilişkisi olan bir dizi üst düzey siyasi ve güvenlik yetkilisinin adı geçiyor. Bunlar arasında, eski Başbakan Muhammed Gannuşi, eski Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Danışmanı Münci Safra, eski Cumhurbaşkanlığı Güvenliği Genel Müdürü Ali es-Saryati, eski Diyanet İşleri Bakanı Beşir et-Tekari, eski Tunus Divanı Genel Müdürü Süleyman Varak ve Mülkiyet ve Emlak İşleri Bakanı Rıza Kureyra gibi isimler bulunuyor.
Avukatların çoğu, suçlamaların ayrıntılarına vakıf olmak ve savunma için hazırlık yapmak amacıyla davaların görülmesinin ertelenmesini talep etti. Gözlemciler, avukatların bu şekilde zaman kazanmaya çalıştıklarını ve bir yasama affı beklediklerini ifade ettiler. Özellikle Tunus Parlamentosu Başkanı Raşid el-Gannuşi’nin geçen hafta sonu yaptığı açıklamada, önceki rejimin sembol isimleri ve iktidardaki siyasi İslam temsilcilerine düşman olan sol kanat liderleri ile ‘kapsamlı bir ulusal uzlaşı’ çağrısında bulunması bunda etkili oldu.
Ancak bazı sanıklara karşı yöneltilen kamu malını ele geçirmek ve iktidar ve nüfuzunu kullanmak gibi suçlar oldukça güçlü görünüyor ve bu durum onların idari uzlaşı yasası kapsamına dahil ediyor. Bu yasa meselenin çözümünün önünü açıyor, ancak yağmalanan fonlar iade edilmeksizin davanın kapanmasına izin vermiyor.
Es ki Tunus Cumhurbaşkanı el-Baci Kaid es-Sibsi, Temmuz 2015'te mali yolsuzluk ve kamu malının yağmalanmasıyla ilgili ihlallere yönelik bir ulusal uzlaşı projesi ilan etti. Ancak bu proje 2017 yılında idari uzlaşı yasasının kabul edilmesiyle sona erdi. Parlamento 2017 yılı içerisinde yasayı onayladı. Bu yasa, Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali’ye bağlı olan yüzlerce iş insanına doğrudan fayda sağlıyor.
Demokratik Akım Partisi Başkanı ve İdari Reformlar Bakanı Muhammed Abu, bu yasanın yolsuzluğun üstünü örtmek ve yolsuzlukla suçlananları aklamak için çıkarıldığını belirterek, bu yasanın yolsuzluğun normalleştirilmesi anlamına geldiği ve 2011 devrimi için bir gerilemeyi temsil ettiği değerlendirmesinde bulundu.
Demokratik Akım Partisi, son seçim kampanyasını ‘yolsuzlukla mücadele’ sloganı üzerine inşa etti ve önceki seçimlerde başaramadığı bir şeyi başararak parlamentoda 22 koltuk elde etti.
İdari uzlaşı yasası, kişisel menfaat elde etmeyi amaçlamadığı takdirde mali yolsuzluk ve kamu malının yağmalanmasına ilişkin eylemlerinde bulunan kamu görevlilerinin affını içeriyor. Bu yasanın, Zeynel Abidin bin Ali rejimine bağlı yaklaşık 400 iş insanı için bir çözüm sunması bekleniyor. Eski Başbakan Yusuf Şahid, 2017 yılında yolsuzluk suçlarına karşı kampanya başlatmış ve bunun sonucunda aralarında Şefik Ceraya ve Yasin eş-Şenufi’nin de bulunduğu bir dizi Tunuslu iş insanı hapis cezasına çarptırılmıştı.

 


Katz: Suriye'deki silahlı gruplar Golan Tepeleri'ni işgal etmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

Katz: Suriye'deki silahlı gruplar Golan Tepeleri'ni işgal etmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

Times of Israel'in haberine göre, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, dün Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi'nde yaptığı toplantıda, Suriye'de Golan Tepeleri'ni işgal etmeyi düşünen silahlı grupların bulunduğunu söyledi.

Katz, İsrail'in Şam ile bir güvenlik anlaşmasına veya normalleşmeye ulaşma yolunda olmadığını ve ülke içindeki Suriye güçlerinin veya çeşitli milislerin İsrail yerleşimlerine saldırmaya çalışabileceği veya Suriye Dürzi toplumunu yeniden tehdit edebileceği senaryolara hazırlandığını sözlerine ekledi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığı habere göre Husilerin Golan Tepeleri'ne kara harekâtı düzenlemeyi düşündükleri belirtildi.

İsrail güçleri ise Beşşar Esed rejiminin Aralık 2014'te devrilmesinden bu yana Güney Suriye'de dokuz noktaya konuşlandı. Bunların çoğu, iki ülke sınırında Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölge içinde yer alıyor. Bu noktalardan ikisi Hermon Dağı'nın Suriye tarafında bulunuyor.

İsrail, İsrail yerleşimlerini korumak ve Lübnan Hizbullahı veya diğer İran destekli milisler de dahil olmak üzere düşman güçlerin eline geçmesi durumunda tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak için Suriye topraklarının 15 kilometreye kadar uzanan bölgelerinde faaliyet gösterdiğini açıkladı.

Golan Tepeleri, Suriye'nin güneybatı köşesinde, Şam'ın 60 kilometre batısında yer almakta ve yaklaşık bin 860 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır.

İsrail, Haziran 1967'deki "Haziran Gerilemesi" olarak bilinen savaş sırasında Golan Tepeleri'nin yaklaşık bin 250 kilometrekarelik bir alanını işgal etti ve ardından 1981'de fiilen ilhak etti; ancak bu hamle Birleşmiş Milletler tarafından tanınmadı ve burası işgal edilmiş Suriye toprağı olarak görülmeye devam edildi.


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.