Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki M4 karayolunda Rusya ile devriye düzenlemeyi planlıyor

Dün İdlib kırsalındaki Afes beldesinden motosikletiyle geçen Suriyeli bir adam (AFP)
Dün İdlib kırsalındaki Afes beldesinden motosikletiyle geçen Suriyeli bir adam (AFP)
TT

Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki M4 karayolunda Rusya ile devriye düzenlemeyi planlıyor

Dün İdlib kırsalındaki Afes beldesinden motosikletiyle geçen Suriyeli bir adam (AFP)
Dün İdlib kırsalındaki Afes beldesinden motosikletiyle geçen Suriyeli bir adam (AFP)

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye’nin 15 Mart'tan itibaren Suriye'nin Halep-Lazkiye arasındaki uluslararası karayolu M-4’te Rusya ile ortak devriye düzenlemeye hazırlandığını söyledi. Akar, bu konuya ilişkin Rus tarafı ile yapılan askeri görüşmelerde iyi bir ilerleme kaydedildiğine dikkati çekti. Öte yandan İdlib'deki Türk gözlem noktalarının güvenliğinin Türkiye için bir öncelik olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye rejim güçleri ateşkesi ihlal ettikleri sürece askeri operasyonlara devam edeceklerinin altını çizdi.
Ankara’daki Rus askeri heyeti ile yapılan görüşmelerin yapıcı ve olumlu bir şekilde devam ettiğini aktaran Milli Savunma Bakanı Akar, Suriye’nin kuzeybatısında bulunan İdlib’deki mevcut durumun, geçtiğimiz hafta Ankara ile Moskova arasındaki ateşkes anlaşmasının imzalanmasından sonra sakinleştiğini kaydetti.
Dün yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin tüm unsurları ile İdlib'deki varlığının devam ettiğini bir kez daha yineleyen Akar, İdlib'de ateşkesin kalıcı hale gelmesini ve Suriyeli sivillerin gönüllü olarak evlerine dönmesini sağlamak için burada bir istikrar ve güvenlik atmosferi oluşmasını umduğunu belirtti.
Rus askeri heyetinin Ankara’daki görüşmeleri geçtiğimiz Salı günü başladı. İdlib'de ilan edilen ateşkesin uygulanmasına ilişkin detaylar üzerinde anlaşmaya varmak üzere yapılan görüşmeler, dün Milli Savunma Bakanlığı’nda devam etti. Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geçtiğimiz Perşembe günü Moskova'da gerçekleştirdikleri görüşmede bir mutabakata varmışlardı. Söz konusu mutabakat, aynı gün gece yarısından itibaren geçerli olmak üzere İdlib’de ateşkes ilan edilmesi, mutabakattan bir hafta sonra M-4 karayolunun kuzey ve güneyinde 6 kilometre derinliğinde güvenli bir koridor oluşturulması ve 15 Mart’tan itibaren ortak askeri devriyelerin başlatılmasını öngörüyordu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geçtiğimiz Salı günü, müzakerelerin başlamasından önce yaptığı açıklamada, M-4 karayolunun güney kısmını Rusya’nın kuzey kısmını ise Türkiye’nin denetleyeceğini söyledi.
Öte yandan Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Salı günü Türk mevkidaşı Hulusi Akar ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. İki bakan görüşmeleri sırasında İdlib'deki son durumu ve Gerginliği Azaltma Bölgeleri’nde istikrarın sağlanması için Moskova'da imzalanan mutabakata bağlı prosedürlerin uygulanmasına ilişkin konuları ele aldılar.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Akar'ın Rus mevkidaşıyla İdlib'deki ateşkesi kalıcı hale getirme ve yerinden edilmiş bir milyondan fazla insanın evlerine dönmesini sağlama konusunda görüş alışverişinde bulunduğu bildirildi.
Bakanlık açıklamasında ayrıca iki tarafın ateşkesin kalıcı hale gelmesinin yanı sıra Türkiye ve Rusya arasında yapılan İdlib ile ilgili mutabakat çerçevesindeki yükümlülüklerin ve bölgedeki barışı ve istikrarı destekleme çabalarını yerine getirme taahhütlerinin teyit edildiği belirtildi.
Rus resmi haber ajansı RIA Novosti’nin askeri bir kaynaktan aktardığı bilgilere göre Moskova'da varılan mutabakat çerçevesinde Türkiye, İdlib’deki kontrol noktalarından ağır silahları çekmeye başladı.
Diğer yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İdlib’de 8 adet Pantsir hava savunma sisteminin yok edildiğini duyurmuştu. Ancak Rusya Savunma Bakanlığı, Suriye’de 8 adet Pantsir hava savunma sisteminin yok edildiği yönünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulan verilerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı.
Bununla birlikte Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin şu anda İdlib’deki geçici ateşkesi, kalıcı hale getirmeye çalıştığını söyledi. Çavuşoğlu dün yaptığı açıklamalarda, İdlib'deki gelişmeleri görüşmek üzere Rusya'dan Türkiye'ye bir askeri heyetin geldiğini ve iki tarafın şu anda M-4 karayolunu güvenli bir şekilde geçişe açmak için alınacak önlemleri tartıştıklarını belirtti. Çavuşoğlu ayrıca Türkiye’nin iki gün önce bölgedeki ateşkes anlaşmasına yönelik küçük ihlaller sonrasında gerekli uyarıları yaptığının da altını çizdi.
Öte yandan ateşkese uyulmaması halinde Türkiye’nin İdlib’de başka askeri operasyonlar yapmaktan çekinmeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İdlib geçici ateşkesini kalıcı hale getirmek için çalışıyoruz” diye konuştu. Erdoğan, Suriye rejimini uyararak İdlib'deki Türk gözlem noktalarına yapılan herhangi bir saldırıya en ağır karşılığı vermeye hazır olduklarını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İdlib bölgesinde, Suriye rejimi ve onunla birlikte çalışan mezhepçi milislerin ateşkes anlaşmasına yönelik bir takım ‘ufak tefek ihlalleri’ olduğunu söyledi.
Rusya'yı Suriye rejimini durdurmak için gerekli önlemleri almaya çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye bu geçici ateşkesi ve buna bağlı anlaşmaları; rejime ve terör örgütlerine gücü yetmediği için değil İdlib’deki krize tüm taraflar bakımından uygulanabilir bir çözüm yolu bulunabilmesi için yaptı”  ifadelerini kullandı.
Rejimin ve onunla birlikte çalışan mezhepçi milislerin ateşkese ne kadar bağlı kalacaklarının belirsiz olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rejimi ve onu destekleyen milislerin ateşkes hattına yaptıkları yığınakları da yakından takip ediyoruz. Karşımızdakiler sözlerimi tutmazsa bir öncekinden daha ağır bir şekilde üzerlerine gitmekten de asla kaçınmayız” diye konuştu.
Türkiye’nin İdlib'de bir ay boyunca etkin bir şekilde yürüttüğü operasyonların ülke sınırlarındaki tehditleri önleme kararlılığını yansıttığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib’deki Türk gözlem noktalarının güvenliğinin Türkiye'nin en önemli öncelikleri arasında olduğunu ve Ankara'nın şu anda İdlib'deki ateşkesi kalıcı hale getirmek için çalıştığını vurguladı.
Türkiye’nin Suriye’de bulunma amacının ‘ne bu ülkelerin topraklarını işgal veya ihlak etmek ne de bölgedeki güçlerle bilek güreşinde tutuşmak’ olmadığını belirten Erdoğan, “Türkiye’nin Suriye’de özellikle vermekten geri durduğu her mücadeleyi kısa bir süre sonra kendi topraklarında yürütmek zorunda kalacağı gerçeğini asla aklımızdan çıkartmamalıyız. Suriye ile olan 911 kilometrelik sınır hattımızın her karışını, hem terör örgütlerini hem de mezhepçi rejim güçlerini uzak tutacak şekilde güvenlik altına almakta kararlıyız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in İdlib’de ağır bir ders aldığını ve kendi gücüyle Türk ordusunun gücünü gördüğünü kaydetti.
Türkiye’nin yerinden edilmiş kişileri barındırmak ve yaşam şartlarını iyileştirmek için İdlib’in kuzey kesiminde küçük evler inşa etmeye başladığını belirten Erdoğan, Suriye krizinin, ancak bu ülkenin toprak bütünlüğünü garanti eden kalıcı bir çözümün bulunmasıyla sona erebileceğini ve uluslararası toplumun bu konuda daha fazla çaba göstermesi gerektiğini vurguladı.
Terör örgütleriyle mücadele konusunda ise Erdoğan, “PKK’ya YPG veya SDG etiketi yapıştırmakla, gerçekler ortadan kalkmıyor, hakikatlerin üzeri örtülmüyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarını şöyle sürdürdü;
“Tel Rıfat bölgesindeki bölücü terör örgütü mensuplarının saldırı teşebbüsleri de giderek artıyor. Teröristleri bulduğumuz yerde etkisiz hale getiriyoruz.”
Suriye rejimini ve destekçilerini, Suriye'nin üçte birini PKK/YPG terör örgütünün işgalinden kurtarmaya çağıran Erdoğan, eğer bu gerçekleşirse İdlib ve diğer bölgelerdeki krize daha kolay çözüm bulunabileceğini söyledi.
Erdoğan, Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriye’deki gelişmeler ve Suriye hükümeti ile tekrar tekrar diyalog kurma çağrıları konusundaki tutumlarını eleştirdi.
Öte yandan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanı (SACEUR) Orgeneral Tod D.Wolters ile Salı günü akşam saatlerinde bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Görüşmede, İdlib’deki son gelişmeler ele alındı.
Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri, İdlib'e askeri sevkiyatlarını sürdürüyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün İdlib'in kuzeyindeki Kefer Lusin sınırından bölgedeki Türk gözlem noktalarına doğru giden yaklaşık 70 araçlık bir askeri konvoyunun girdiğini bildirdi.
SOHR, İdlib'de ilan edilen ateşkese rağmen Türkiye’nin Suriye topraklarına yönelik askeri sevkiyatlara devam ettiğini ve ateşkesin başladığı Perşembe gece yarısından itibaren Suriye topraklarına yüzlerce askerle birlikte giren askeri araç sayısının 820’ye ulaştığını belirtti. SOHR, 2 Şubat'tan bu yana Türkiye’den İdlib'deki Gerginliği Azaltma Bölgesi’ne giren askeri araç sayısının 4 bin 220’yi geçtiğini, aynı zamanda İdlib ve Halep'te konuşlandırılan asker sayısının ise 9 bin 200’ü aştığını kaydetti.



Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
TT

Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, dün yayınlanan bir röportajında, Ukrayna ile savaşı sona erdirmek için Rusya ile yapılan görüşmelerde "bazı ilerlemeler" sağlandığını söyledi.

Rubio, Fox News’te yaptığı açıklamada, "Yapmaya çalıştığımız şey, bu konuda bir miktar ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum, Ukraynalıların gelecekte güvenlik garantisi sağlayacak şekilde yaşayabilecekleri şeyleri bulmaktır" dedi. ABD'nin, anlaşmanın onlara "sadece ekonomilerini yeniden inşa etmelerine değil, aynı zamanda bir ulus olarak refaha kavuşmalarına da olanak sağlayacağını" umduğunu belirtti.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
TT

İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)

İşgalci İsrail güçleri, Ramallah ve El Halil'de askerlerin ezilip bıçaklandığı peş peşe iki saldırıya uğradı. Olaylar, İsrail ordusunun Batı Şeria'daki şehirlere düzenlediği baskınlara ve saldırılara misilleme olarak görüldü.

Dün, bir Filistinli Ramallah yakınlarında iki İsrail askerine saldırdı ve onları bıçaklamaya çalıştı. Ancak hafif yaralanan askerler onu vurarak öldürdü.

Bıçaklama girişimi, bir Filistinlinin Batı Şeria'nın güneyindeki Kiryat Arba Yahudi yerleşim birimi yakınlarında bir kadın askeri ezip kaçtığı başka bir saldırından birkaç saat sonra gerçekleşti. Filistinli, El Halil’de yapılan kovalamacanın ardından işgalci İsrail askerleri tarafından öldürüldü.

İsrail televizyonu Kanal 12, Filistinlilerin saldırılarının, İsrail ordusunun Batı Şeria'nın kuzeyinde yürüttüğü Beş Taş Operasyonu’nun başlamasının ardından gerçekleştiğini söyledi. İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta başlayan operasyonunu genişleterek Tubas'ın yanı sıra Kabatiya'ya baskı düzenledi ve sokağa çıkma yasağı uyguladı.

İsrail güçleri, Nablus'un batısındaki Zevata'da Filistinli tutuklu Abdulkerim Sunbur'un evini havaya uçururken, işgalci İsrail ordusunun buldozerleri Tubas'ın kuzeyindeki Akabe beldesinde tutuklu Eymen Necah Ganam'ın evini yıktı. İşgal İsrail güçleri Beytullahim’de iki evi daha yıktı.

Filistinli Esirler Kulübü tarafından dün yapılan açıklamada, İşgalci İsrail güçlerinin 7 Ekim 2023'ten bu yana Kudüs dahil Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde 21 kişiyi tutukladığını açıkladı.