Libya’da siyasi çözüm çabaları devam ediyor

LUO Komutanı Mareşal Halife Hafter’in yandaşları, Libya’nın doğusunda bulunan sahil kenti Bingazi’de bir gösteriye katıldı (AFP)
LUO Komutanı Mareşal Halife Hafter’in yandaşları, Libya’nın doğusunda bulunan sahil kenti Bingazi’de bir gösteriye katıldı (AFP)
TT

Libya’da siyasi çözüm çabaları devam ediyor

LUO Komutanı Mareşal Halife Hafter’in yandaşları, Libya’nın doğusunda bulunan sahil kenti Bingazi’de bir gösteriye katıldı (AFP)
LUO Komutanı Mareşal Halife Hafter’in yandaşları, Libya’nın doğusunda bulunan sahil kenti Bingazi’de bir gösteriye katıldı (AFP)

Zayed Hediyye
Libya’nın batısındaki savaş alanlarında kısmi sükûnet hakim olurken, Libya krizinin kulisleri de kırılgan barışı, kalıcı ve istikrarlı bir hale dönüştüren siyasi bir çıkış yolu bulmak için, son iki gündür diplomatik faaliyetlerde yoğunluk yaşanıyor.
Askeri komutan Mareşal Halife Hafter ve Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanı Fayiz es-Serrac, siyasi çözüm yolunda yeni girişimler hususunda uluslararası yetkililere danışmak amacıyla ters yönlere hareket etti.
Avrupa kıtasının kuzeyine yönelen Hafter, önce Paris’e ardından da Berlin’e gitti. İki ülkenin liderleriyle bir araya geldi. Serrac ise, Güney Afrika cumhurbaşkanı ile görüşmek ve Birleşmiş Millerler (BM) Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin istifasından önce karmaşık hale gelen Libya krizini tartışmak amacıyla Başkent Pretorya’ya yöneldi.
 
Paris, petrol pompalamak için baskı yapıyor
Libya Ulusal Ordusu (LUO) komutanı, Avrupa turuna geçen pazartesi günü Fransa’nın başkenti Paris ziyaretiyle başladı. Hafter, ziyareti sırasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ile bir araya geldi.
Ziyareti sonrasına başta Le Monde gazetesi olmak üzere Fransız basın kaynakları, Hafter ve Macron arasında ele alınan en önemli noktalara dikkati çekti. Elysee, yaptığı açıklamada, “Bir saat süren toplantı, ateşkes meselesi ve petrol limanlarının kapatılması da dahil Libya’daki son gelişmelere değindi” ifadelerini kullandı.
Açıklamaya göre Mareşal Hafter, Trablus milislerinin ateşkese uyması ve onu ihlal etmemesi şartıyla ateşkes imzalamaya hazır olduğuna dikkati çekti.
Toplantıda, petrol limanlarının kapatılması meselesi de ele alınırken, Elysee’den  yapılan açıklamada Macron’un, “Tüm Libyalılar, petrol gelirlerinden faydalanmalıdır” ifadelerine yer verilidi.
Paris ve diğer Avrupa başkentleri de çatışmanın uluslararası hale gelmesinden endişe ederken Fransa Cumhurbaşkanı ise ülkeyi kaostan kurtarmak için siyasi sürece yoğunlaştı. Macron, ‘ülkesinin, başta terörist milisler, silah kaçakçıları ve yasadışı göçmen kaçakçıları olmak üzere silahlı grupların büyümesine ilişkin korkusunu’ dile getirdi.
 
Ara çözüm
Le Monde gazetesine göre toplantı sırasında, Libya Merkez Bankası’ndan uzak bir şekilde, gelir dağılımında ciddi bir vizyonun sunulmasının yanı sıra, petrol limanları üzerindeki kuşatmanın kaldırılmasını öngören bir Fransız çözümü ortaya koyuldu.
Gazete, Elysee’in çözümünü ‘ara bir çözüm’ olarak nitelendirirken, bu girişim uyarınca gelirlerin, Trablus Merkez Bankası’ndan geçmeden, Libya bölgeleri arasında eşit dağıtılacağını ifade etti.
Ordu tarafından kontrol edilen bölgelerdeki Libya kabileleri, petrol ihracat limanlarının kapatılmasını, Trablus’taki merkez Bankası aracılığıyla UMH’nin faaliyetlerine bağladı. Zira kabileler,  Libya’ya gönderilen yabancı paralı askerlerin maaşlarının, petrol gelirlerinden ödendiğine dikkati çekti.
Ziyarete ilişkin herhangi bir basın açıklaması yapılmaması ise gözlerden kaçmadı. Fransa Cumhurbaşkanlığı, haber ajanslarını ‘LUO komutanının, bir şartla ateşkes imzalamaya hazır olduğu’ hususunda bilgilendirirken aktarılana göre, ‘diğer tarafın bu anlaşmaya saygı duyması’ şart koşuldu.
Libyalı bir gazeteci olan Sıddık el-Varfali, “Paris’in ana hedefi Hafter’i Elysee’ye davet etmek. İki aydır kapalı olan petrol limanlarını açmak için Hafter’e baskı yapıyor. Çünkü bu durum, Libya petrolüne yaptığı büyük yatırımlar nedeniyle kendi çıkarlarına doğrudan zarar veriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Varfali, “Libya’ya silah ambargosunun takibi amacıyla Akdeniz’deki Avrupa askeri hareketliliğine ilişkin konuşmanın, ziyaretin ana odağı olduğu doğru. Ancak ziyaretten sonraki sızıntılar, tam tersini gösterdi” dedi.
 
Siyasi süreci canlandırmak
Öte yandan Libya Temsilciler Meclisi üyesi İsam el-Cihani, “Hafter’in Paris ziyareti, Libya’daki siyasi süreci canlandırmayı amaçlaması dolayısıyla önemliydi” ifadelerini kullandı.
Cihani, yaptığı basın açıklamasında “Toplantıda, Libya’daki ateşkesin sürdürülebilirliği ve herkesin, şu anda savaş için seferber olması ele alındı” dedi. İsam el-Cihani ayrıca, siyasi bir çözüme sahip olmanın, olası askeri gelişmelerden önce geldiğini ifade etti.
 
Paris’ten Berlin’e
Hafter, Paris ziyareti sonrasında Berlin’e yönelirken, burada da geçen salı günü Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bir araya geldi.
Ziyaretten sonra bir bildiri yayınlayan Almanya hükümeti, Merkel’in LUO komutanına ‘Libya çatışmasının askeri bir çözümünün olmadığı ve bu nedenle ateşkesin ve siyasi süreçte ilerlemenin gerekli olduğu’ bilgisi verdiğine dikkati çekti.
LUO’dan Almanya hükümetinin ifadeleri hakkında, herhangi bir açıklama gelmezken, orduya yakın bazı kaynaklar ise, “İki taraf arasındaki görüşmeler, silah ambargosu ve Libya’ya savaşçıların gönderilmesi de dahil olmak üzere ateşkes ve Libya konulu Berlin Konferansı sonuçlarına odaklandı” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Tobruk merkezli Libya Temsilciler Meclisi Ulusal Savunma Güvenlik Komitesi Başkanı Talal el-Mihub, “Mareşal Halife Hafter’in Fransa ve Almanya ziyaretleri, ‘önerilen çözüm yollarıyla’ ilgilidir” dedi.
Mihub, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, “Uluslararası toplum, Libya’ya yapılan terörist transferinin farkında” derken, ziyaretin de Libya arenasındaki tüm gelişmelere odaklandığını vurguladı.
Hafter’in ateşkes anlaşmasını imzalama olasılığına da değinen Talal el-Mihub, “Ordunun önceden ortaya koyduğu koşullar hala değişmedi. Daha önce açıklanan şartlar yerine getirilirse ateşkes imzalamak için bir adım atılabilir” dedi.
 
Serrac, Güney Afrika’da
Öte yandan Serrac, hükümetinden bir heyetle geçen salı günü Güney Afrika’ya ziyarette bulundu. UMH’ye yakın medya organları, “Başkan, Güney Afrika Devlet Başkanı ve Afrika Birliği (AfB) dönem başkanı Cyril Ramaphosa ile Libya krizinin etkilerini ele aldı” ifadelerini kullandı.
Aktarılana göre görüşme sırasında, Libya krizinin ‘başkent Trablus’a karşı silahlı bir düşmanlığa’ dönüştüğü ve ülkenin totaliter bir yönetime kavuşmasının amaçlandığı ifade edildi. Aynı şekilde Serrac, “Libya halkı, demokratik ve sivil bir devlet kurma hakkına sahiptir” dedi.
Diğer taraftan Ramaphosa ise, Libya işlerine dış müdahalenin olumsuz etkilerine karşı uyarırken, Libya’da barışın sağlanmasının, Birlik Başkanı olarak önceliklerinden biri olduğuna dikkati çekti.
Devlet Başkanı, “Ülkenin çıkarı barışı sağlamak, siyasi bir çözümü sağlamak ve askeri çatışmayı durdurmaktan yanadır” dedi.
 
ABD- Afrika işbirliği
Serrac’ın Güney Afrika ziyaretiyle eş zamanlı olarak ABD, ‘BM’nin öncülük ettiği Libya çatışmasının çözüm çabalarını desteklemek amacıyla, AfB’nin yeni başkanı olarak Güney Afrika ile birlikte çalışmak istediğini’ açıkladı.
ABD’nin Libya Büyükelçiliği, “Büyükelçisi Richard Norland ve ABD’nin Güney Afrika Büyükelçiliği Başkan Yardımcısı Ian McCurry, başkent Pretorya’da Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği İdaresi temsilcileriyle bir toplantı düzenledi” diyerek, toplantının ‘verimli’ geçtiğine dikkati çekti.

 


İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.


SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
TT

SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)

Suriye'nin devlet televizyon kanalı El-İhbariye dün akşam, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Rakka'nın doğusundaki Ma’adan çevresinde Suriye ordusu mevzilerine ani bir saldırı düzenlemesinin ardından bölgede şiddetli çatışmaların patlak verdiğini bildirdi.

SDG bu haftanın başlarında, Rakka'nın doğusunda Suriye güçlerinin saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiklerini açıklamıştı.

SDG, Suriye'nin kuzeyinin ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki tüm askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.