Belçikalı DEAŞ’lı kadınlar çatışma bölgelerine geri dönüyor

Reuters arşiv
Reuters arşiv
TT

Belçikalı DEAŞ’lı kadınlar çatışma bölgelerine geri dönüyor

Reuters arşiv
Reuters arşiv

Belçika Federal Savcılığı’ndan yapılan açıklamada, şu an Suriye’de yaşayan yabancı kökenli bir kadının Brüksel Mahkemesi'nde gıyaben yargılandığı belirtildi. Söz konusu DEAŞ’lı kadının sosyal medya platformlarında birçok kez Belçika’ya dönmek istemediğini söylediği biliniyor.
DEAŞ’lı kadın hakkında bir terör örgütünün eylemlerine katılması suçlamasıyla 5 yıl hapis cezası ve 8 bin euro para cezasına çarptırma ayrıca vatandaşlıktan çıkara kararı verilmişti. Siham isimli kadın 2014 yılında eşi Süfyan ile buluşmak üzere Suriye’ye gitti. 2013 yılının Eylül ayında Suriye’ye giden Süfyan, eski adı Nusra Cephesi olan Heyetu't- Tahriru'ş- Şam’a katıldı. Eşi 2018 yılının Mart ayında öldürülen Siham, Suriye’de kalma kararı aldı. Başsavcılığın açıklamasına göre Siham, Suriye’ye gitme konusunda internet üzerinden yapılan propagandalardan etkilendi. Siham, ‘ İslam’ın köklerine’ dönmek için çalıştığını iddia eden ‘CRM’ isimli bir öğrenci örgütünün faaliyetlerini takip ediyordu. Söz konusu örgütün üyeleri arasında 2016 yılının Mart ayında Brüksel Havalimanı’ndaki saldırılara katılan intihar bombacısı Nuceym el-Aşravi de bulunuyordu.
Brüksel’de bir mahkemede bu ayın başında gerçekleştirilen duruşmada ayrıca Saide isminde bir başka kadın hakkında da 5 yıl hapis cezası ve vatandaşlıktan çıkarılma kararı verildi. Saide ise 2013 yılında küçük oğlu ile birlikte Mücahit Şura Meclisi’ne ardından da DEAŞ’a katılan eşi Reşid’le buluşmak üzere Suriye’ye gitmişti. Reşid, 2015 yılında ’Belçika’daki Şeriat Grubu’ davasında 8 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Saide’nin kardeşi İbrahim de Suriye gitmesinin ardında gerçekleştirilen gıyabi duruşmada aynı davadan 10 yıl hüküm giymişti. 
Saide, 2014 yılının sonlarına doğru hamileliğinin son günlerinde ikinci çocuğunu doğurmak üzere Belçika’ya dönmüştü. 2015 yılının yazında Polonya’ya oradan da Ukrayna’ya gitmeyi başararak DEAŞ’a katıldı.
Belçika basını, DEAŞ’la mücadele eden Uluslararası Koalisyon güçlerinin, 2017 yılının Mayıs ayında Rakka’daki DEAŞ kadısı tarafından hazırlanan bir evlilik belgesi bulduğunu duyurdu. Belgenin Saide’nin başka bir kişiyle evlendiğini gösterdiği belirtildi. Bu durum Belçika’da gıyaben yargılanan ilk kocası Reşid’in öldüğünü doğruluyor.
Brüksel Ceza Mahkemesi, geçen yılın aralık ayında üç DEAŞ mensubu; 26 yaşındaki Nura, 27 yaşındaki Hafsa ve 30 yaşındaki İlham hakkında gerçekleştirilen gıyabi duruşmalarda beşer yıl hapis cezası kararı vermişti. Söz konusu kadınlar için ayrıca terör örgütü faaliyetlerine katılmaları nedeniyle derhal tutuklama ve vatandaşlıktan çıkarma kararı alındı.
Brüksel Federal Savcılığı tarafından geçen kasım ayında yapılan açıklamada 27 yaşındaki Tatyana ve 26 yaşındaki Büşra’nın Türkiye- Suriye sınırındaki Ayn İsa Kampı’ndan kaçmayı başarmasının ardından beraberlerindeki 6 çocukla birlikte gönüllü bir şekilde teslim oldukları aktarıldı. Söz konusu şahıslar daha önce de örgüt faaliyetlerine katılmaları nedeniyle beşer yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Tatyana ve Büşra, 2013 yılında Suriye’ye gitmiş, bir süre sonra ailelerinden gördükleri bakılar neticesinde doğum yapmak için Belçika’ya dönmüştü.
Genç kadınların eşleri doğumdan kısa bir süre sonra öldürülmüştü. Doğum yaptıktan sonra Büşra ve Tatyana’nın başka savaşçılarla evlendiği biliniyor.
Belçika basınında yer alan haberlere göre Büşra ve Tatyana’nın toplam 6 çocuğu var bunlardan 4’ünün Belçika topraklarında doğduğu bildirildi. Ancak diğer iki çocuk Suriye topraklarında dünyaya geldi. Söz konusu çocuklara DNA testi yapılması bekleniyor.



Trump'ın Rusya-Ukrayna Barış Planı Witkoff'a güvenmeyen Cumhuriyetçileri kızdırdı

ABD Başkanı Donald Trump, New York'ta düzenlenen bir tenis maçı sırasında Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile yan yana (Arşiv - Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, New York'ta düzenlenen bir tenis maçı sırasında Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile yan yana (Arşiv - Reuters)
TT

Trump'ın Rusya-Ukrayna Barış Planı Witkoff'a güvenmeyen Cumhuriyetçileri kızdırdı

ABD Başkanı Donald Trump, New York'ta düzenlenen bir tenis maçı sırasında Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile yan yana (Arşiv - Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, New York'ta düzenlenen bir tenis maçı sırasında Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile yan yana (Arşiv - Reuters)

ABD Kongresi'ndeki bazı Cumhuriyetçiler, Başkan Donald Trump’ın Rusya-Ukrayna Barış Planı nedeniyle Beyaz Saray'ı sert bir şekilde eleştirirken planın Rusya'nın lehine olduğunu söylediler. Ancak bu durum, Trump'ın neredeyse tüm girişimlerini güçlü bir şekilde destekleyen bir parti için nadir görülen bir çıkıştı. Ukrayna’yı destekleyen Cumhuriyetçiler, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek amacıyla ilk kez geçtiğimiz hafta açıklanan 28 maddelik planın, Trump yönetiminin Kiev'i büyük ölçüde Moskova lehine olan bir barış anlaşması imzalamaya zorlayabileceği endişesini dile getirdiler.

ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Senatör Roger Wicker, cuma günü yaptığı açıklamada, “Bu sözde 'barış planının’ gerçek sorunları var ve barış getireceğinden oldukça şüpheliyim” dedi.

Bu endişeler, Bloomberg News'in salı günü, Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un 14 Ekim'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Siyasi İşler Danışmanı Yuri Ushakov ile yaptığı telefon görüşmesinde, barış planı üzerinde birlikte çalışılması ve Putin'in bu planı Trump'a sunması gerektiğini söylediğini bildirmesiyle daha da arttı.

Senato üyesi: Witkoff'a güvenemezsiniz

Ukrayna'nın egemen, demokratik bir ülke olmasını isteyen Rusya’nın işgaline karşı çıkanlara göre Witkoff'un tamamen Rus yanlısı olduğu aşikar. Cumhuriyetçi Parti Temsilcisi Don Bacon, sosyal medya platformu X'te “Bu müzakereleri yürütmesi için ona güvenilemez. Ücretli bir Rus ajanı başka ne yapabilir ki? Görevinden alınması gerekir” diye yazdı.

Cumhuriyetçi Parti halen Trump'ı ezici bir çoğunlukla destekliyor olsa da bu ayki seçimlerde Demokratların zaferi ve Kongre'nin reşit olmayan kız çocuklarına yönelik fuhuş ağı oluşturduğu iddiasıyla yargılandığı sırada hapishanede ölü bulunan Jeffrey Epstein ile ilgili Adalet Bakanlığı dosyalarının yayınlanmasını desteklemesi gibi Trump’ın son zamanlarda yaşadığı aksilikler göz önüne alındığında, Cumhuriyetçi milletvekillerinin eleştirileri göz ardı edilemez.

Cumhuriyetçi Temsilci Brian Fitzpatrick, Witkoff'un çağrısını büyük bir sorun olarak nitelendirdi ve bu yaklaşımda bir değişiklik yapılması çağrısında bulunarak “Bu saçma yan konuların ve gizli toplantıların sona ermesi gereken birçok nedenden biri de bu” dedi.

Senato'nun eski Cumhuriyetçi lideri Senatör Mitch McConnell, Trump'ın yeni danışmanlara ihtiyacı olduğunu belirterek “Rusya’nın katliamını ödüllendirmek ABD’nin çıkarları için felaket olur” ifadelerini kullandı.

Trump'ın yakın çevresinden savunma

Trump'ın yakın çevresindeki Senato üyeleri onu eleştiren Senato üyelerine karşı çıktı. Ukrayna'ya yardımları eleştiren Başkan Yardımcısı J.D. Vance, McConnell'ı savaşı sona erdirme planına karşı ‘saçma bir saldırı’ başlatmakla suçladı.

Başkan Trump’ın oğlu Donald Trump Jr. İse sosyal medya üzerinden McConnell'ın ‘sadece babasını eleştiren kıskanç biri’ olduğunu söyledi.

Ancak analistler, Cumhuriyetçi Parti’nin muhalif üyelerinin eleştirilerinin, son zamanlarda yaşanan siyasi rüzgarlarla birleşerek Trump yönetimi için daha büyük bir soruna işaret edebileceğini söyledi. Brookings Enstitüsü’nden araştırmacı Scott Anderson, “Tüm bunlar, onun son dokuz veya on ayda göründüğünden daha politik olarak savunmasız olduğunu gösteriyor” yorumunda bulundu.

Anketler, Amerikalıların çoğunun Ukrayna'nın Rusya tarafından işgal edilmesine karşı mücadelesini desteklediğine işaret ederken Cumhuriyetçiler muhtemelen Kongre'nin kontrolü için kıyasıya bir rekabetin yaşanacağı 2026 yılındaki ara seçimlere odaklanacaklar. Bu yarışa aktif olarak katılan Cumhuriyetçi adaylar, bağımsız seçmenlere hitap etmek zorunda kalacak.

En sert eleştiriler, seçimlerde yeniden aday olmayan Bacon ve McConnell gibi Cumhuriyetçilerden geldi. Ancak Anderson’a göre bu iki isim başkalarının özel olarak söylediklerini kamuoyuna açıklıyor.


Yeni Delhi, Şanghay havaalanında bir Hintli vatandaşın gözaltına alınmasının ardından Çin'e sert protestolarda bulundu

Çin ve Hindistan bayrakları Çin'in Tianjin kentinde dalgalanıyor (Reuters)
Çin ve Hindistan bayrakları Çin'in Tianjin kentinde dalgalanıyor (Reuters)
TT

Yeni Delhi, Şanghay havaalanında bir Hintli vatandaşın gözaltına alınmasının ardından Çin'e sert protestolarda bulundu

Çin ve Hindistan bayrakları Çin'in Tianjin kentinde dalgalanıyor (Reuters)
Çin ve Hindistan bayrakları Çin'in Tianjin kentinde dalgalanıyor (Reuters)

Reuters'ın haberine göre Hindistan, Şanghay Havalimanı'nda bir Hint vatandaşının keyfi olarak gözaltına alınmasına sert bir itirazda bulunduğunu duyurdu ve bu tür olayların ilişkileri yeniden kurma çabalarına "tamamen yardımcı olmadığını" belirtti.

Hindistan medyası, Çin yetkililerinin 21 Kasım'da Şanghay Havalimanı'nda beklerken İngiltere'de yaşayan bir Hintli kadını gözaltına aldığını ve kendisine, doğu eyaleti Arunachal Pradesh'te doğduğu için Hindistan pasaportunun geçersiz olduğunu bildirdiğini yazdı.

Pekin, Zhannan olarak adlandırdığı Arunachal Pradesh'i kendi topraklarının bir parçası olduğunu iddia ederken, Yeni Delhi bu iddiayı sürekli olarak reddetti.

Hint medyası, Hintli kadın Prema Wanjum Thongdoke'nin Japonya'ya giden uçağa binmesinin engellendiğini ve 18 saat boyunca gözaltında tutulduğunu söylediğini belirtti.

Hindistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Randhir Jaiswal, Hindistan'ın olayı Çin'e "kesin bir şekilde" ilettiğini söyledi.

Jaiswal, düzenlediği basın toplantısında, "Çin'in keyfi eylemleri... Arunachal Pradesh'li bir Hintlinin gözaltına alınması da dahil olmak üzere, her iki tarafın karşılıklı güven ve anlayış inşa etme ve iki ülke arasındaki ilişkileri kademeli olarak normalleştirme çabalarına zarar veriyor" dedi.

Jaiswal daha önce Çin'in eylemlerinin "küresel hava yolculuğunu düzenleyen bir dizi anlaşmayı ihlal ettiğini" ileri sürmüştü.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü salı günü yaptığı açıklamada, denetimlerin yasa ve yönetmeliklere uygun olarak gerçekleştirildiğini belirtti.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öngörülemeyen dış politikaları nedeniyle dört yıldır süren anlaşmazlıkların ardından iki Asya devi, bir dizi üst düzey ikili ziyaret düzenleyerek ilişkileri temkinli bir şekilde onarmaya çalışıyor.


Avrupa’da sosyal medya için 16 yaş sınırı önerisi

Avrupa Parlamentosu üyeleri, küçüklerin sosyal medyaya bağımlı olmasına yol açan teknoloji ve içeriklerin yasaklanmasını talep etti (AFP)
Avrupa Parlamentosu üyeleri, küçüklerin sosyal medyaya bağımlı olmasına yol açan teknoloji ve içeriklerin yasaklanmasını talep etti (AFP)
TT

Avrupa’da sosyal medya için 16 yaş sınırı önerisi

Avrupa Parlamentosu üyeleri, küçüklerin sosyal medyaya bağımlı olmasına yol açan teknoloji ve içeriklerin yasaklanmasını talep etti (AFP)
Avrupa Parlamentosu üyeleri, küçüklerin sosyal medyaya bağımlı olmasına yol açan teknoloji ve içeriklerin yasaklanmasını talep etti (AFP)

Avrupa Parlamentosu dün, AB ülkelerinde 16 yaşın altındakilerin sosyal medyayı sınırsız kullanmasını yasaklayan bir teklif sundu. Bu teklif, sosyal medyanın çocuk ve ergenler üzerindeki "fiziksel ve psikolojik risklerini" azaltmak amacıyla önerildi.

Avrupa Parlamentosu üyeleri, Strazburg'da (Doğu Fransa) düzenlenen genel kurul toplantısında büyük çoğunlukla kabul edilen bağlayıcı olmayan bir raporda, "Avrupa Birliği'nde sosyal ağlar, video yayın platformları ve yapay zeka tabanlı sohbet programlarının kullanımı için asgari yaş sınırının 16 olarak belirlenmesi ve ebeveynlerinin onayıyla 13-16 yaş arasındakilerin kullanımına izin verilmesi şartının getirilmesi" çağrısında bulundu.

Ayrıca, küçük yaştakilerin sosyal medyaya bağımlı olmasına yol açan teknoloji ve içeriklerin, sayfayı yenilemek için ekranı aşağı çekme veya "yenilemek için çekme" olarak bilinen yöntemin ve ödül sistemlerinin yasaklanması çağrısında bulundular.

Avrupa Parlamentosu üyeleri, Avrupa düzenlemelerine uymayan web sitelerinin yasaklanmasını önerdi.

Uzmanlardan oluşan bir komitenin, yasağı bizzat destekleyen Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e önerilerini yıl sonuna kadar sunması bekleniyor.