Kahire ve Addis Ababa uluslararası alanda destek arıyor

Fotoğraf (Arşiv_Reuters)
Fotoğraf (Arşiv_Reuters)
TT

Kahire ve Addis Ababa uluslararası alanda destek arıyor

Fotoğraf (Arşiv_Reuters)
Fotoğraf (Arşiv_Reuters)

Mısır ve Etiyopya arasında Nadha (Rönesans) Barajı’na ilişkin anlaşmazlık, ABD ve Dünya Bankası’nın sponsorluğunda gerçekleşen durgun müzakerelerin ardından zorlu bir rekabete tanık oluyor. Zira iki ülke, farklı başkentlerdeki yoğun turları kapsayan diplomatik hamlelerle pozisyonlarına uluslararası destek kazanmaya çalışıyor.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, bugün Güney Afrika, Tanzanya, Ruanda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Güney Sudan ve Nijer’i de içeren Afrika turu kapsamında Burundi’ye ziyarette bulunacak. Bakan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’den ‘müzakerelerin durdurulması ve Mısır’ın çözüm vizyonu’ hakkında söz konusu ülkelerin liderlerine bir mesaj iletecek.
Şukri, Afrika turu öncesinde geçen hafta da Arap ve Avrupa ülkelerini ziyaret etti. Buna karşın Addis Ababa, Şukri’nin ‘bir etkisi olmadığını’ belirterek baraj hususundaki pozisyonunu değerlendirmek üzere Avrupa ve Afrika’ya heyetler gönderdi.
İki ülke arasındaki anlaşmazlık, Etiyopya’nın şubat ayı sonunda Washington’da düzenlenen toplantıya katılmaması sonrasında daha da arttı. Toplantıda Mısır ile Sudan arasında ‘Addis Abada’nın 2011 yılından bu yana inşa ettiği’ barajın doldurulması ve işletilmesine dair kurallar hususunda nihai bir anlaşma imzalanması amaçlanmıştı.
Etiyopya’nın Washington anlaşmasına ilişkin tavrına, temmuz ayında baraj rezervuarının doldurulmasının ilanı sonrasında yetkililerden sert bir diplomatik dil ile karşılık verildi. Bu çerçevede Mısır, uluslararası desteği harekete geçirmek amacıyla diplomatik adımlarına hız verdi.
Samih Şukri’nin belirttiğine göre Mısır’ın tavrı, ABD anlaşmasını imzalaması için Etiyopya’ya baskı yaparak ve ciddi sonuçlar doğuracak tek taraflı eylemlerden kaçınarak tüm tarafların çıkarlarını koruyan bir çözüme odaklı.
Mısırlı Bakan, ülkesinin güvenliğini koruyan Arap pozisyonuna güvendiğini de vurguladı. Bakan ayrıca geçen cumartesi günü bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada AB ülkeleri tarafından müzakerelerde Etiyopya’nın uyuşmazlığının ciddiyetine ve bunun sonucunda Afrika Boynuzu’nda ortaya çıkan gerilimin etkilerinin anlaşıldığına da değindi. Şukri, “Mısır’ın tavrı adildir. Mısır halkı, su çıkarlarını koruyan sonuçlara ulaşmayı hak ediyor” dedi.
Müzakerelerin sponsorları olarak Arap ortakları ve ABD ile temasların devam ettiğine dikkat çeken Samih Şukri’ye göre Washington müzakerelerinin kötüleşmesinden bu yana Etiyopya ve Mısır arasında herhangi bir temas olmadı.
Mısır turları, ‘yaşam hakkının savunulması gerekçesiyle Mısır davasını desteklemek için bir küresel pozisyon’ sağlamayı hedefliyor. Mısır’ın eski Dışişleri Bakanı Yardımcısı Büyükelçi Cemal Buyumi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ülkesinin uluslararası hukukun desteğini alarak Etiyopya’yı ‘Mısır su güvenliğine zarar vermemek için eski taahhütlerini yerine getirmeye’ zorlamak amacıyla siyasi hareketliliğini sürdürdüğünü belirtti.
Mısır’ın hamleleri kapsamında Arap İşleri Dışişleri Bakanı Yardımcısı Büyükelçi Yasir Osman başkanlığındaki ve Nil Suyu İşleri Dışişleri Bakanı Yardımcısı Büyükelçi Yasir Surur’un da dahil olduğu Dışişleri Bakanlığı’ndan bir heyet Cezayir, Tunus ve Moritanya’ya ziyarette bulundu. Heyet, ziyaretler sırasında üç ülkenin liderlerine Cumhurbaşkanı Sisi’nin Nahda Barajı hususundaki müzakerelere ilişkin bir mesajını da iletecek.
Diğer yandan ABD’deki Mısır topluluğu, ABD’yi ‘Mısır’ın su haklarının korumak üzere daha fazla çaba sarf etmeye teşvik etmek’ için Beyaz Saray’ın önünde bir gösteri düzenledi. Aynı şekilde Dünya Bankası merkezi önünde de bir gösteri gerçekleştirildi. Gösterilerde ‘Etiyopya’nın Nahda Barajı’nın Mısır üzerindeki etkilerine’ değinildi. Topluluklar, Mısır’ın ikliminin oldukça kuru olduğunu (yüzde 95’i çöl), suyunun yüzde 97’sinin Nil’den geldiğini ve başka su kaynaklarının bulunmadığını belirtti. Ayrıca Nil Nehri’nin 110 milyon vatandaş için yaşam ve varlık meselesi olduğuna dikkat çekildi.
Gösterilerden önce ise ABD yönetimini ‘Mısır’ın su haklarını desteklemek için daha fazla çaba sarf etmeye’ teşvik edecek bir mutabakat imzalamak üzere elektronik bir kampanya başlatıldı. Kampanya çerçevesinde yurt dışında ve içinde Mısırlılar arasında yaklaşık 19 bin katılımcının imzası toplandı.
Etiyopya, yaklaşık 4 milyar dolara mal olan ve yüzde 70’ten fazlasının tamamlandığı barajın inşasının elektrik sağlamak üzere gerekli olduğunu savunuyor. Addis Abada geçtiğimiz günlerde, Mısır’ın hamleleri karşısında müzakerelere dair tavrını netleştirmek için diplomatik bir faaliyet başlattı.
Bu çerçevede Etiyopya Devlet Başkanı Sahle-Work Zewde, Kenya Cumhurbaşkanı Uhuru Kenyatta ile görüşmek üzere Nairobi’yi ziyaret etti. Zewde görüşme sırasında ‘Mısır ile Nahda Barajı hususundaki müzakerelerin ilerleyişi’ hakkında Kenyalı mevkidaşına bilgi verdi. Etiyopya Devlet Başkanı, Kenya’daki Etiyopya vatandaşlarına desteklerinden ötürü övgüde bulunurken katkılarını artırma çağrısı yaptı. Sahle-Work Zewde ayrıca Uganda Cumhurbaşkanı Yoweri Museveni ile de bir araya geldi. Museveni görüşme sırasında Nil Nehri sularının adil ve sürdürülebilir şekilde kullanılması ve Nil Havzası ülkeleri için acil bir Afrika zirvesi yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Etiyopya geçtiğimiz günlerde Nahda Barajı konusundaki tavrını göstermek üzere çeşitli ülkelere farklı düzeylerde heyetler göndermeye başladı. Etiyopya haber ajansına göre ülkenin eski Devlet Başkanı Mulatu Teshome başkanlığındaki bir heyet, Avrupa Birliği üst düzey yetkilileri ve üye devletlerle görüşmek üzere Avrupa’ya ziyarette bulundu. Etiyopya ayrıca benzer bir görev için ABD ve diğer ülkelere de üst düzey heyetler göndermeyi planlıyor.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.