Rakamlarla tarihin en ölümcül salgınlarıhttps://turkish.aawsat.com/home/article/2186931/rakamlarla-tarihin-en-%C3%B6l%C3%BCmc%C3%BCl-salg%C4%B1nlar%C4%B1
Salgınlar ve kronik hastalıklar çağlar boyunca çok sayıda insanın hayatına mal olmuş ve uzun süre üstesinden gelinmesi gereken büyük krizlere yol açmıştır.
İngiltere merkezli ‘Daily Mail’ gazetesi, Antoninus Vebası’ndan (Galen'in Vebası) koronavirüse kadar tarihin en ölümcül salgınlarına ilişkin bir haber yayınladı.
Gazetenin haberine göre MS. 165-180 yılları arasında Roma İmparatorluğu’nu vuran Antoninus vebası tüm dünyaya yayılarak 5 milyon insanın ölümüne neden oldu.
MS. 541 ve 542 yılları arasında ortaya çıkan Justinianus Veba Salgını ise Bizans İmparatorluğu'nu vurdu ve tüm dünyada 30 milyondan fazla insanın hayatına mal oldu.
MS. 735 yılında Tokyo’da ortaya çıkan Japon Çiçek Hastalığı Salgını komşu ülkelere yayılarak iki yıl içinde yaklaşık bir milyon insanı öldürdü.
Tarihin en ölümcül salgınlarının başında ise Kara Veba (Kara Ölüm) geliyor. Hıyarcıklı Vebası (Bubonic Plague) olarak da bilinen salgın 1347 ve 1351 yılları arasında tüm dünyaya yayılarak yaklaşık 200 milyon insanın ölümüne neden oldu. Kara Veba’nın Çin'de veya yakınlarında ortaya çıktığına ve ardından önce İtalya'ya, daha sonra tüm Avrupa'ya, oradan da dünyanın dört bir yanına yayıldığına inanılıyor.
Çiçek Hastalığı Salgını (Small Pox) ise 1520 yılında ortaya çıktı ve 56 milyon insanın hayatına mal oldu.
1817 ve 1923 arasında ortaya çıkan Kolera 6 Salgını (Cholera Six Outbreak) da dünyanın dört bir yanından bir milyon can aldı.
Çin'in Yunnan Eyaleti’nde 1855 yılında, Üçüncü Veba (The Thirid Plague) olarak bilinen oldukça geniş kapsamlı bir veba formu ortaya çıktı. Salgın daha sonra dünyadaki tüm kıtalara yayıldı ve 12 milyon insanın hayatına mal oldu.
1889 - 1890 yılları arasında yayılan Rus Gribi (Russian Flu) salgınında ise bir milyon kişi öldü.
Çin'de 1956 yılında ortaya çıkan Asya Gribi (Asian Flu) nedeniyle de yaklaşık 1 milyon kişi hayatını kaybetti.
1918 yılında patlak veren İspanyol Gribi (Spanish Flu) sadece bir yılda yaklaşık 50 milyon insanın ölümüne neden oldu. Dünya nüfusunun dörtte biri salgından etkilendi.
Öte yandan tarihin bugüne kadarki en ölümcül hastalıkları arasında dünyada hâlâ yaygın olarak rastlanan AIDS (HIV) bulunuyor. İlk olarak 1981 yılında ortaya çıkan AIDS nedeniyle şuana kadar 35 milyon kişi öldü.
Yakın tarihte 2009-2010 yılları arasında ABD ve Meksika'da Domuz Gribi (Swine Flu) patlak verdi. Tüm dünyaya yayılan hastalık nedeniyle yaklaşık 200 bin insan hayatını kaybetti.
2002-2003 yılları arasında patlak veren SARS virüsünün yayılması sonucu 774 kişi ölürken MERS virüsü de 2012'den bu yana en az 828 kişinin canına mal oldu.
Dünya şimdi de Çin’de ortaya çıkan ve dünyanın birçok ülkesine yayılan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile boğuşuyor. Koronavirüs nedeniyle dünya çapında şuana kadar yaklaşık 8 bin kişi ölürken vaka sayısı 200 bine ulaştı.
Kylie Jenner'ın telefonundaki detay, ilişkisinin boyutunu gözler önüne serdi
(AP/Reuters)
Kylie Jenner bir resmin bin kelimeye bedel olduğunu ya da bu durumda, Timothée Chalamet'yle her zamankinden daha yakın olduklarının varsayılabileceğini kanıtladı.
21 Eylül'de Milano'da düzenlenen Prada İlkbahar/Yaz 2024 defilesinde fotoğraflanan 26 yaşındaki realite şov yıldızı, iPhone ekranındaki duvarkağıdının mevcut ilişki durumunu yansıtmasına izin verdi. Etkinlikte Jenner'ın siyah camlı güneş gözlükleri ve pırıltılı bir zincir etek giydiği görüldü; elbette her ikisi de Prada'ydı.
Ancak fotoğrafçının dikkatini çeken Jenner'ın kıyafeti değildi. Elle Mexico'nun çektiği samimi fotoğrafta, iki çocuk annesi Jenner güneş gözlüklerini indirdiğinde telefonunun duvar kağıdını da ifşa etti: Dune'la tanınan oyuncuyla görüldüğü duygu dolu bir özçekim.
Fotoğrafta iki yıldız ismin yüzlerini birbirine yapıştırdığı, 27 yaşındaki aktörün dudaklarının da hafifçe Jenner'ın yanağına değdiği görülüyor. Özçekimin yakınlaştırılmış ekran görüntüsü, güzellik devinin ince gülümsemesini ve pembemsi tenini ortaya çıkarıyor.
Jenner'ın Travis Scott'tan ayrılmasından sonra geçen birkaç ay boyunca Jenner ve Chalamet'nin birlikte olduğuna dair söylentiler dolaştı. Realite yıldızından Stormi Webster adlı 5 yaşında bir kızı ve Aire Webster adlı 19 aylık bir oğlu olan rapçi, bu yıl nisanda Jenner kardeşlerin küçüğüyle ayrıldıklarını teyit etmişti.
Jenner'ın arabasının Chalamet'nin Los Angeles'taki evinde görülmesinden, Beyoncé'nin Renaissance (Rönesans) Dünya Turnesi'nde ikilinin öpüşmesine kadar, söylentilere konu olan çift çıktıklarını kamuoyuna duyurmak için her şeyi yaptı.
Chalamet önceki haftalarda, New York Moda Haftası'nda tasarımcı Haider Ackermann onuruna verilen samimi bir akşam yemeğinde Kylie Cosmetics'in kurucusuna eşlik etmişti. Çift birkaç gün sonra, 10 Eylül'deki ABD Açık Tenis Turnuvası'nda kamuoyu önünde yakın davranışlar sergilemişti. Jenner'ın Arthur Ashe Stadyumu'nda başını çevirip Chalamet'ye doğru eğilerek ona birkaç öpücük kondurduğu görülmüştü.
İkili arasındaki fiziksel çekim yakın zamanda göz önünde olsa da hem Jenner hem de Chalamet ilişkilerinin ayrıntılarını gizli tutmaya kararlı. TMZ'nin 20 Eylül'de yayımladığı videoda, Jenner hakkında soru sorulunca Chalamet'nin ağzını bıçak açmamıştı.
Cartier çıkışı paparazilere yakalanan Beni Adınla Çağır'ın (Call Me By Your Name) yıldızına, ikilinin söylentilere konu olan ilişkisi sorulmuştu. Ancak muhabirlere aldırış etmeyerek hafifçe sırıtan Chalamet, kulaklıklarını takıp yürüyerek uzaklaşmıştı.
Chalamet daha önce aralarında Lily-Rose Depp, Lourdes Leon ve Eiza González'in de bulunduğu bir dizi ünlüyle birlikte anılmıştı. Jenner ise ASTROWORLD'le tanınan rapçiyle 6 yıllık ilişkisinden önce 33 yaşındaki rapçi Tyga'yla çıkıyordu.
Independent Türkçe
Beyaz gergedanların sayısı 2012'den bu yana tekrar artışa geçtihttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4562186-beyaz-gergedanlar%C4%B1n-say%C4%B1s%C4%B1-2012den-bu-yana-tekrar-art%C4%B1%C5%9Fa-ge%C3%A7ti
Beyaz gergedanların sayısı 2012'den bu yana tekrar artışa geçti
Afrika kıtasındaki gergedanların sayısı 2022'de arttı (AFP)
Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliğinden (IUCN) 22 Eylül Dünya Gergedan Günü'nde yapılan açıklamaya göre, beyaz gergedanların sayısı geçen yıla oranla yüzde 5,6 artarak 16 bin 803'e ulaştı.
2012 yılından bu yana ilk kez bu türün sayısında artış görülürken, siyah gergedan nüfusunun sayısı da artmayı sürdürerek 6 bin 487'ye çıktı.
Afrikalı yetkililer, 2022 sonu itibarıyla kıtada 23 bin 290 gergedan olduğunu tahmin ediyor.
Öte yandan, uzmanlar, kaçak avcılık nedeniyle korumanın sürdürülmesi gerektiğini belirtiyor.
Güney Afrika'da eylül başında bir sivil toplum kuruluşu, ülkede bulunan dünyanın en büyük gergedan çiftliğini satın aldığını ve içerisindeki 2 bin güney beyaz gergedanı doğaya salacağını açıklamıştı.
Kaçak avcılık sonucu elde edilen değeri yüksek gergedan boynuzları, başta Çin ve Vietnam olmak üzere bazı Asya kültürlerinde "statü ve gücü" simgeleyen lüks takı ve süs eşyası yapımında kullanılmak için satın alınıyor.
Shakira yeni klibinde Piqué'nin "kovduğu" dadıyı oynattıhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4561781-shakira-yeni-klibinde-piqu%C3%A9nin-kovdu%C4%9Fu-dad%C4%B1y%C4%B1-oynatt%C4%B1
Shakira yeni klibinde Piqué'nin "kovduğu" dadıyı oynattı
(AFP)
Shakira'nın en son klibinde, çocuklarına uzun süre bakan dadının sürpriz bir kameosu yer alıyor. Gerard Piqué'nin iddiaya göre şarkıcıyı aldattığını Shakira'ya haber verdiği için futbolcunun dadıyı kovduğu bildirilmişti.
Piqué'nin Shakira'yı aldattığına dair söylentilerin ortasında, 2011'in başlarından beri birlikte olan 46 yaşındaki Kolombiyalı pop yıldızı ve 36 yaşındaki eski İspanyol futbolcu Haziran 2022'de ayrıldıklarını açıklamıştı.
Eski çift ayrılık nedenlerini hiçbir zaman doğrulamasa da Shakira'nın sosyal medyada ve müziğinde eski sevgilisine bazı iğneleyici göndermeler yaptığı anlaşılıyor.
20 Eylül Çarşamba günü yayımlanan El Jefe adlı şarkısının yeni klibinden anlaşıldığı üzere Grammy ödüllü sanatçı, Piqué'ye halihazırda bir kez daha yüklendi.
Şarkının sonuna doğru kamera, Piqué'nin kovduğu iddia edilen dadı Lili Melgar'ın yüzüne yakınlaşıyor.
Bu sırada Shakira da Today'in yaptığı çeviriye göre şu şarkı sözlerini söylüyor:
Lili Melgar / Bu şarkı sana gelsin, sana tazminat ödemediler.
The Independent yorum için Shakira ve Piqué'nin temsilcileriyle temasa geçse de henüz yanıt alamadı.
Haziran 2022'de yaptığı açıklamayla ayrıldıklarını duyuran Shakira şöyle demişti:
Ayrıldığımızı doğrulamaktan üzüntü duyuyoruz. En büyük önceliğimiz olan çocuklarımızın esenliği için mahremiyetimize saygı duymanızı rica ediyoruz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Eski çiftin 10 yaşındaki Milan ve 8 yaşındaki Sasha adında iki oğlu var.
Shakira ve Lili Melgar (Shakira/Vevo ekran görüntüsü)
Piqué halihazırda, Shakira'dan ayrılmasından sadece üç ay sonra Ağustos 2022'de ilk kez birlikte görüldüğü 23 yaşındaki halkla ilişkiler öğrencisi Clara Chia Marti'yle birlikte.
Geçen yıl eylülde Elle dergisine konuşan Shakira, "Bu sadece benim için değil çocuklarım için de zorlu oldu. İnanılmaz derecede zor. Dışarıda kamp kurmuş paparazziler var... Çocuklarımla birlikte onlardan saklanabileceğim bir yer yok... [Onların] önünde durumu gizlemeye çalışıyorum" demişti.
Shakira geçen hafta (12 Eylül) katıldığı MTV Video Müzik Ödülleri'nde Video Vanguard Ödülü'ne layık görülmüştü. Hips Don't Lie'la tanınan şarkıcı New Jersey'deki tören öncesinde kırmızı halıda iki oğluyla birlikte yürümüştü.
Süperstar kendisine verilen onurla ilgili kırmızı halıda "Buna inanamadım" demişti.
Bu çok önemli bir ödül. Yani Michael Jackson ve daha pek çok inanılmaz sanatçı bu ödülü bir kez aldı ve burada olmaktan tevazu duyuyorum.
Shakira ve Piqué ilk kez, Shakira'nın Waka Waka (This Time for Africa) adlı 2010 FIFA Dünya Kupası resmi şarkısının müzik videosunda futbolcunun yer almasıyla, 2010 baharında tanışmıştı.
Independent Türkçe
Game of Thrones’un yazarı da dahil 17 yazar OpenAI şirketine dava açtıhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4560451-game-thrones%E2%80%99un-yazar%C4%B1-da-dahil-17-yazar-openai-%C5%9Firketine-dava-a%C3%A7t%C4%B1
Game of Thrones’un yazarı da dahil 17 yazar OpenAI şirketine dava açtı
ChatGPT logosu (Reuters)
Aralarında Game of Thrones’un yaratıcısı George R.R. Martin ve John Grisham’ın da yer aldığı 17 yazar, çalışmalarını fikri mülkiyet haklarına saygı göstermeden ChatGPT programını geliştirmek için kullandığı gerekçesiyle Kaliforniya merkezli OpenAI şirketine dava açtı.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, söz konusu yazarlar, Salı günü New York’taki Federal Mahkeme’ye sunulan belgelerde, ChatGPT programını ‘kitlesel ölçekte sistematik hırsızlığa’ dayanan devasa bir ticari girişim olarak nitelendirdi.
Avukatlara göre, yapay zekanın ön saflarında yer alan büyük dil modelleri, yazarlara ödeme yapılması gereken metinleri otomatik olarak ücretsiz (veya çok düşük bir fiyata) oluşturmasına izin veriyor ve bu yüzden yazarların geçimlerini sağlama yetenekleri için bir tehdit oluşturuyor.
Yazarlar, yazdıkları kitapları temel alan, taklit eden veya özetleyen türev içerik üretmek için yapay zeka araçlarının kullanılabileceği konusunda uyardılar.
Yazarlar ve sendikalar, zarar ve ziyanlar için tazminat ödenmesini, telif hakkıyla korunan kitapların dil modellerinin eğitiminde ‘açık izin alınmadan’ kullanılmasının yasaklanmasını talep ediyor.
OpenAI, AFP’nin bu davayla ilgili yorum talebine yanıt vermedi.
Şirketin dil modelini eğitmek için büyük miktarda çevrimiçi metne ihtiyacı vardı, ancak hangi siteler ve komut dosyalarının kullanıldığı tam olarak belirtilmedi.
OpenAI ve rakip şirketlerine karşı sanatçılar, kuruluşlar ve programcılar tarafından başka davalar da açıldı.
ChatGPT programının yaygın başarısı sayesinde dev yapay zeka şirketlerinden biri haline gelen OpenAI, bir dizi benzer davayla karşı karşıya.
Bir grup sanatçı, Ocak ayında yapay zeka şirketleri Stability AI, Midjourney ve DeviantArt’a karşı dava açtı.
Microsoft, Eylül ayı başında üretken yapay zeka araçları kullanılarak oluşturulan içerikle ilgili telif hakkı ihlali nedeniyle dava açılan müşterilerine yasal koruma sağlayacağını duyurdu.
Dünyanın en büyük ve hoş olmayan kokuya sahip çiçeği tehlike altındahttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4560441-d%C3%BCnyan%C4%B1n-en-b%C3%BCy%C3%BCk-ve-ho%C5%9F-olmayan-kokuya-sahip-%C3%A7i%C3%A7e%C4%9Fi-tehlike-alt%C4%B1nda
Dünyanın en büyük ve hoş olmayan kokuya sahip çiçeği tehlike altında
Bilim insanları, 42 Rafflesia türünün yüzde 60'ının ormansızlaşma gibi faktörler nedeniyle ‘kritik tehlike altında’ olduğu görüşünde. (Reuters)
Bilim insanları yakın zamanda, çürümüş veya bozulmuş et kokusunu taklit eden, hoş olmayan kokusuyla bilinen en büyük çiçeğinin neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bilim insanları, 42 türü olan Rafflesia'nın yüzde 60'ının ormansızlaşma, tohum ve üreme bankası eksikliği gibi faktörler nedeniyle ‘kritik tehlike altında’ olduğu görüşünde. Uzmanlar ayrıca bazı yeni türlerin bilim keşfetmeden yok edildiğini söylüyor.
Londra'daki Kew Gardens’a göre bir metre büyüklüğe ulaşabilen Rafflesia dünyadaki en büyük çiçek. Söz konusu çiçek, polen taşıyan sinekleri çekmek için keskin bir koku yayıyor.
Rafflesia, Endonezya'nın Sumatra ve Java gibi bölgelerinin yanı sıra Borneo, Malezya, Tayland ve Filipinler'in bazı bölgelerinde bulunuyor.
Bu devasa çiçekler beş loblu olup, kırmızımsı kahverenginin yanı sıra beyaz beneklere sahip ve bir hafta boyunca görünebiliyor.
Çiçek aynı zamanda yerli topluluklarda enerji içecekleri yapmak, ateş ve sırt ağrısını tedavi etmek gibi çeşitli şekillerde kullanılıyor.
Ancak uzmanlar, türlerin üçte ikisinin şu an korunan alanların dışında bulunduğuna ve bu durumun korunmalarını özellikle zorlaştırdığına dikkat çekiyor.
Bilim insanları çalışmalarında ‘dünyanın en seçkin çiçeklerini’ kurtarmak için ‘acil ve ortak bir yaklaşımın’ artık hayati önem taşıdığını vurguluyorlar.
Ayrıca koruma alanlarının genişletilmesinin, doğal yaşam alanlarının dışına yayılmasının, ekoturizmin ve sosyal medya kampanyalarının bitki korumanın bir ‘simgesi’ olarak öne çıkarılmasının önemine dikkat çekiyorlar.
Uzmanlardan oluşan bir ekip son zamanlarda ilaçları daha kabul edilebilir hale getirmek daha önce görülmemiş bir hızda çalışıyor. (Reuters)
Bilim insanları, çocuk ilaçlarının tadını iyileştirmek için yapay zeka kullanıyor.
Kötü tat, sadece günlük hayatta değil, HIV için antiretroviraller ve tüberküloz için antibiyotikler gibi uzun vadede alınması gereken ilaçlara uyum konusunda da çocukların ilaç almasının önündeki en önemli engellerden birini teşkil ediyor.
Bu durum genellikle tedavi başarısızlığı ve komplikasyonların yanı sıra antimikrobiyal direncin (AMR) artmasına da yol açabiliyor.
Ancak şimdi University College London'daki uzmanlardan oluşan bir ekip, ilaçları daha lezzetli hale getirmek için çalışıyor.
Şarku’l Avsat’ın The Telegraph'dan aktardığı habere göre elektronik dil adı verilen sistem tarafından toplanan veriler, tadı tahmin etmek üzere bir yapay zeka modeli oluşturmak için kullanılıyor.
Yeni model, bir ilacı tadı belirleyen bir dizi kimyasal tarife ayırıyor ve acılık seviyelerini tahmin etmek için bunu haritalamak üzere eğitiliyor.
University College London Küresel Sağlık İşletme Okulu'nda yardımcı doçent olan Dr. Hind Abdülhakim: “Kimyasal bileşimi, moleküler yapıyı ve tadı acı yapan diğer fiziko-kimyasal faktörleri anlamaya çalışmak için bir makine öğrenimi algoritması çalıştırıyoruz ve bir ilişki olup olmadığını anlamaya çalışıyoruz" dedi.
"En başta çocuklarla ilgili bir sorun."
Algılanabilen diğer tat nitelikleri arasında tuzlu, tatlı, ekşi, acı ve diğerleri de bulunuyor.
Acılık çalışmanın ana odak noktasında yer alıyor çünkü hastaların ilaçlarına uyma olasılığını azaltan bir tat olarak öne çıkıyor.
Yapay zeka, ilaç geliştirmenin ilk aşamalarında insan tadım denemelerine duyulan ihtiyacı ortadan kaldırarak ilaç geliştirme sürecini hızlandıracak.
Nihayetinde, Yapay zekanın elektronik dile bile ihtiyaç duymayacağı umuluyor.
Tipik olarak, ilaçlar tat denemelerinde test edilmeden önce bir laboratuvarda değerlendiriliyor ve bir tat derecesi veriliyor ancak bu zaman alıcı ve pahalı olabiliyor
Geliştirilmekte olan yapay zeka modeli açık erişimli bir araç olacak ve yaygın olarak kullanılan ilaçların lezzetine ilişkin verilerden faydalanabilecek.
HIV veya diyabet ilaçları da dahil olmak üzere birçok uzun etkili ilaç için tat, insanların reçete edilen rejime bağlı kalma olasılıkları açısından en önemli faktörlerden biri.
Bu, özellikle yaşlılar ve çocuklar gibi hassas gruplar için daha büyük önem taşıyor.
Abdülhakim şöyle diyor: “Bu çocuklar için özel bir sorun, çünkü tat alma duyuları yüksek. Kronik ilaçlarda, uyumu etkilediği için mesele sadece çocuğun seçici olmasıyla ilgili olmuyor.”
Avrupa Birliği'nde yapılan bir araştırmada, 10-18 yaş arası çocukların yüzde 63'ü ilaçların tadının kötü olmasını bir engel olarak tanımlıyor.
Abdülhakim, “Bu HIV gibi uzun süreli hastalıklar için bir sorun. Antretroviral ilaçların tadı güzel değil. Dolayısıyla, bir hasta hayatının geri kalanında her gün bu hapları almak zorundaysa, özellikle de çok genç yaşta almaya başladıysa, bu çok daha büyük bir sorun oluyor. Harika bir ilaç olsa bile, hasta almazsa işe yaramayacaktır."
Antibiyotik tedavisine uyum, tedavinin tam olarak uygulanmaması halinde antimikrobiyal direnç riski göz önüne alındığında özellikle büyük gereklilik arz ediyor.
Hemşireler için en iyi 5 mobil uygulama nedir?https://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4560381-hem%C5%9Fireler-i%C3%A7in-en-iyi-5-mobil-uygulama-nedir
Hemşireler, hemen hemen herkesten daha meşguldür. Bu nedenle, görevlerini organize etme ve kolaylaştırma konusunda biraz yardım sunan birçok uygulamaya yönelmeleri doğaldır.
Son yıllarda hemşirelere özel olarak tasarlanan mobil uygulamaların geliştirilmesinde büyük bir artış yaşanıyor.
Bu konuda, hastalara bakımda doğruluğu artırmaya yardımcı olan uygulamalardan, daha fazla verimlilik vaat eden uygulamalara kadar dikkate alınması gereken pek çok uygulama var.
Şarku’l Avsat’ın Atlanta Journal gazetesinden aktardığı habere göre, hepsi ücretsiz olan, Apple ve Android mağazalarında bulunan, hemşireler için en popüler beş mobil uygulama şunlar;
Nurse.com
Bu uygulama hemşirelere özel tek sosyal ağ uygulaması.
Uygulamayı kullanan diğer sağlık çalışanları, hemşireler için özel olarak tasarlanmış bir topluluk oluşturabilir.
Uygulama, aynı zamanda bir dizi eğitim aracı ve kaynağı da sağlıyor.
Adni
Pazardaki en son ürünleri nereden alacağını düşünenler için Adni uygulaması mükemmel bir fırsat sunuyor.
Ürünleri satmak ve satın almak için kullanılan Andi uygulaması, klinik araçlar, kaynaklar ve alışveriş için dijital bir kaynaktır.
My Shift Planner (Vardiya Planlayıcım)
Bu uygulama, sürekli değişen programları konusunda endişelenen hemşirelere gerçek zamanlı olarak doğrudan güncellemeler göndererek, iş arkadaşlarının ne zaman çalıştığını görmelerine olanak tanıyor.
Ayrıca bordro sorunları ve insan kaynaklarıyla ilgili ile işlerin organize edilmesine de yardımcı olabilir.
MediBabble Translator
Bu uygulamayla, başka bir dil konuşan hastalarla iletişim kurmakta zorlandığınız günler çok daha kolaylaştı.
MediBabble Translator uygulaması, hastalarla birden fazla dilde iletişim kurabilir ve kabuller, değerlendirmeler, fizik muayeneler ve daha fazlası için kullanılabilir.
MedSpace
Bu uygulama klinik yanıtlar, en son klinik haberler, araçlar ve hastalıklar ve ilaçlar hakkında bilgi sağlamak üzere tasarlandı.
Uygulama, 9 binden fazla reçeteyle ilgili prosedürler ve güvenlik bilgileri hakkında adım adım videolar sunuyor.
"Frodo" tanınmaz halde: Ünlü oyuncu yeni filminde Penguen'e benzedihttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4560286-frodo-tan%C4%B1nmaz-halde-%C3%BCnl%C3%BC-oyuncu-yeni-filminde-penguene-benzedi
"Frodo" tanınmaz halde: Ünlü oyuncu yeni filminde Penguen'e benzedi
Yönetmen Blair, Elijah Wood'un karakteri için Tim Burton'ın 1986 yapımı Batman Dönüyor'undaki Penguen'den ilham aldı (EW)
Düşük bütçeli kült film The Toxic Avenger, yıllar sonra yıldızlarla dolu bir oyuncu kadrosuyla yeniden çekiliyor.
Michael Herz ve Lloyd Kaufman'ın yönettiği 1984 yapımı klasiğin yeniden çevrimi, zehirli atık çukuruna düştükten sonra deforme olmuş bir canavara dönüşen ve kendisine haksızlık eden herkesten intikam almak için yola çıkan bir temizlik görevlisinin hikayesini anlatıyor.
Yıldızlarla dolu kadro
Yeniden çevrimin oyuncu kadrosunda Winston Gooze/The Toxic Avenger rolünde Game of Thrones'un yıldızı Peter Dinklage yer alırken ona, Yüzüklerin Efendisi'nin Frodo'su Elijah Wood, Kevin Bacon, Taylour Paige ve Jacob Tremblay eşlik ediyor.
Yeniden çevrimin yönetmeni Macon Blair, Entertainment Weekly'ye yaptığı açıklamada Elijah Wood, Peter Dinklage ve Kevin Bacon gibi yıldızlarla düşük bütçeli kült filmin yeni bir versiyonunu yapmanın "çok gerçeküstü" bir deneyim olduğunu söyledi.
Blair, rolü için pembe bir tütü giyen Peter Dinklage'in canlandırdığı karakteri şöyle açıkladı:
İlk Toxic Avenger'a benzer şekilde, kahraman olmak için tek başına niteliksiz. Özellikle cesur değil, özellikle kurnaz değil ama kalbi doğru yerde ve köşeye sıkıştığında bunu sonuna kadar kullanmaya başlıyor.
Yüzüklerin Efendisi'nin yıldızı Wood kararmış dişleri, panda gözleri ve çoğunlukla kel olan kafasından sarkan uzun saç tutamlarıyla Fritz Garbinger adında kötü bir adamı canlandırıyor.
Yönetmen Blair, Wood'un filmdeki görünümünü "Rocky Horror Picture Show'daki Riff Raff ve Danny DeVito'nun Penguen'inin karışımı gibi" diye açıkladı.
54 yaşındaki Peter Dinklage, Game of Thrones'da 6 sezon boyunca Tyrion Lannister'ı canlandırmıştı (EW)
"Yüzüklerin Efendisi'nden tanıdığınızı unutun"
"Bu görünüm tasarımcılarımızla ve Elijah'nın kendisiyle yaptığım tartışmalar sonucunda ortaya çıktı" diyen Blair, sözlerine şöyle devam etti:
Buradaki fikir, onun Yüzüklerin Efendisi'nden ya da başka bir şeyden tanıdığınız Elijah olduğunu unutmanız.
Fritz, Kevin Bacon'ın canlandırdığı yozlaşmış parton Bob Garbinger'ın kardeşi. Tıpkı kardeşi gibi Bob da bir DC süper kötüsünden ilhamla yaratılmış: Lex Luthor.
Yönetmen Macon Blair karakteri, dünyadaki tüm para ve kaynaklara sahip olması anlamında "Lex Luthor'un kalıbında" diye tanımlıyor.
The Toxic Avenger, ilk gösterimini bugün Teksas'ın Austin kentinde düzenlenen Fantastic Fest'te yapacak.
Independent Türkçe
Hukuk, algoritmik diktatörlüklere karşı en iyi mücadele yöntemidirhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4560241-hukuk-algoritmik-diktat%C3%B6rl%C3%BCklere-kar%C5%9F%C4%B1-en-iyi-m%C3%BCcadele-y%C3%B6ntemidir
Hukuk, algoritmik diktatörlüklere karşı en iyi mücadele yöntemidir
Nash Weerasekera
Tevfik Şenbur
Matematik profesörü Alan Turing, 1950 yılında ‘Bilgisayar Mekanizması ve Zekâ’ başlıklı makalesinde günün birinde bir makineye düşünme becerisi kazandırmanın mümkün olup olmadığını sorguladı.
Bundan beş yıl sonra başka bir matematik profesörü John McCarthy, özel bir atölyede içeriğini açıkça belirtmeden ilk defa ‘yapay zekâ’ terimini kullandı. Ardından peş peşe birçok ve çeşitli tarif yapıldı. Bunlardan en sonuncusu ve önemlisi, Avrupa Parlamentosu’nun 14 Haziran 2023’te benimsediği tanımlamaydı. Buna göre yapay zekâ, ‘farklı bağımsızlık düzeylerinde çalışacak şekilde tasarlanmış ve açık ve örtük hedefler için fiziksel veya sanal ortamları etkileyen tahmin, öneri veya karar gibi sonuçlar üretebilen otomatik bir sistemdir.’
Yapay zekâ düzenlemesine ABD, Avrupa ve Çin yön veriyor. Yapay zekâ kurallarını belirlemede Avrupa Birliği’nin yaklaşımı, piyasalar ve şirketler tarafından yönlendirilen kolaylaştırıcı ABD modelinden ve devletin, iktidar partisinin kontrolünü sağlamlaştırmak adına gözetim ve propagandayı artırmak için öncülük ettiği Çin modelinden farklı
Birleşmiş Milletler Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’in ifadesiyle yapay zekâdaki hızlı gelişim, beraberinde gelen büyük tehlikeleri çok geçmeden ortaya çıkardı. Ödeme yöntemlerinden yapay zekâyı benimseyen kurumlardaki istihdamın azaltılmasına, özel verilerin ortaya dökülmesine, deepfake teknolojisine, demokrasinin tehdit edilmesine, özel hayata, güvenliğe, insan haklarına saldırıya ve başka şeylere kadar uzanan bu tehlikeler, insanlığa saldırıp kendi kendine çalışan öldürücü silahlarla onu yok etme tehdidiyle sonuçlanabilir.
Ünlü fizikçi Stephen Hawking, ‘yapay zekânın tam anlamıyla geliştirilmesinin insanlığın sonu getirebileceğine’ dikkati çekti. ChatGPT programının mucidi Sam Altman da onu bu konuda teyit ederek, ‘nükleer veya biyoteknoloji mevzuatına benzer küresel bir düzenleyici çerçevenin oluşturulması’ çağrısında bulundu. Aynı şekilde pek çok uzman, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e, yapay zekâ için Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na benzer bir uluslararası denetim heyetinin oluşturulması yönünde bir teklif sundu. Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz 17 Temmuz’da yapay zekâ meselesi ve bunun barış ve güvenliğe etkisine dair ilk tartışmasını gerçekleştirdi.
İş adamı Elon Musk da ChatGPT programının yayılmasıyla birlikte yapay zekânın çılgınca gelişimi ve insana ihtiyaç duymadan özel programlarını geliştirebilecek aşamaya gelişi konusunda uyardı. Bu özel programlar kapsamında insanlığa savaş açmak da var. Bu bize 2029 yılındaki olayları anlatan ünlü Terminatör filmini anımsatıyor.
Future of Life kuruluşunun yayımladığı açık mektuplara uluslararası isimler de imza attı. Mektuplarda yapay zekâyla çalışan otonom askerî robotların, sistemlerin ve silahların giderek artan tehlikeli rolü konusunda uyarı yapılarak, yetkililerden bu sistemlerin ve silahların geliştirilmesinden, üretilmesinden, ticaretinin yapılmasından veya kullanılmasından uzak durmaları ve ülkelerinin BM’de bu yönelime oy veren ülkeler grubuna katılması talep edildi. Bu isimler, yapay zekâyla ilişkili tehlikelerle mücadelenin ‘salgın hastalıklar ve nükleer silahlar gibi toplum için tehdit oluşturan diğer tehlikelere benzer şekilde küresel bir öncelik’ olması gerektiğini vurguladı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 1 Eylül 2017’de ülkesindeki öğrencilere hitaben ‘yapay zekâda üstün olanın dünyaya hükmedeceğini’ söylemişti. Ardından Mart 2018’de tamamen yapay zekâyla çalışan nükleer bir denizaltı inşa edildiğini açıkladı. Daha önce 2011 yılında da ülkesinin, dünyanın herhangi bir bölgesinden bir atom bombası atıldığı tespit edilir edilmez nükleer karşılık verebilen Perimetr 15E601 sisteminden destek aldığını duyurmuştu. France 24 kanalı bu son iki haberi, ‘Nükleer Caydırıcılık: Atom Bombasından Yapay Zekâ Bombasına (Dissuasion nucléaire: de la bombe A a la bombe IA)’ başlıklı bir makaleyle aktardı.
Kurallar ve yasal düzenlemeler
Karamsar görüşün aksine yapay zekâ; eğitim, sağlık, çevre, güvenlik, ulaşım, avukatlık, yargı, finans ve bankacılık işleri, gazetecilik ve kamu hizmetleri gibi hayatın her alanında insanlığa, bireylere ve kurumlara sürekli ve istikrarlı olarak birçok hizmet sunuyor.
Columbia Üniversitesi’nde hukuk profesörü olan Anu Bradford, Dijital İmparatorluklar: Teknoloji Düzenlemesi İçin Yapılan Küresel Savaş (Digital Empires: The Global Battle to Regulate Technolohgy) adlı kitabında yapay zekâyı düzenleme kurallarına ilişkin olarak şu üç küresel eğilim arasında ayrım yaptı:
ABD tarafından benimsenen ve piyasa tarafından yönlendiren ilk yönelim, yeniliğe ve ekonomik üstünlüğe odaklanıyor. Yapay zekânın düzenlenmesine ilişkin kuralların belirlenmesi ise ikincil bir mesele veya Beyaz Saray’ın Ekim 2022’de Yapay Zekâ Hakları Yasa Tasarısı (Blueprint for an AI Bill Of Rights) yayınlamasında olduğu gibi geç kalan bir telafi uygulaması.
Çin’in benimsediği ikinci yönelim, yapay zekânın Komünist Parti’nin kontrolünü güçlendirmek amacıyla, gözetimi ve propagandayı geliştirmek için kullanımına dayanıyor. Üretken yapay zekânın (Generative AI) keşfi, yeni ve ciddi bir zorluk ortaya çıkardı; buna karşı direnişin mümkün olup olmadığını veya ne kadar mümkün olduğunu tahmin etmek zor. Bu durum, Çin hükümetini üretken zekâyı düzenlemek için yasa tasarıları hazırlamaya sevk etti. Bu tasarılar, Komünist Parti’nin değerlerinden sapan içerik konusunda geliştiricilere sorumluluk yüklüyor.
Körfez ülkeleri, 2022 Hükümetlerin Yapay Zekâya Hazırlığı Endeksi’nde İsrail’den sonra ikinci sırada yer aldı
AB’nin planladığı üçüncü yönelim ise piyasalar tarafından yönlendirilen kolaylaştırıcı ABD modelinden ve devletin yönettiği kısıtlayıcı Çin modelinden farklı. Bu yönelim, yeniliği teşvik etmekle birlikte teknoloji şirketlerinin faaliyetlerini kontrol altına alıp onları yasaya tâbi tutarak, kullanıcıları ve vatandaşları yapay zekâ gelişmelerinin zararlı ve yıkıcı olasılıklarından korumaya odaklanıyor. Avrupa yaklaşımı ve bu yaklaşıma dayalı yasal düzenlemeler ve yasalar, hükümetler için gitgide artan bir cazibe kaynağı. Bazıları, Brüksel yaklaşımının, yapay zekâyı ve dijital faaliyeti düzenleyen Avrupa standartlarının küreselleşmesine yol açacağını düşünüyor. Halihazırda Avrupa modelinin benimsediği en önemli yasal düzenlemeler şunlar: Genel Avrupa Veri Koruma ve Aktarma Sistemi, Dijital Hizmetler ve Piyasalar Kanunu (Législations sur les services et les marchés numériques) ve son olarak geçtiğimiz 14 Haziran’da Avrupa Parlamentosu’nda üzerinde anlaşmaya varılan çeşitli düzenlemeler. Yapay zekâ sistemlerinin insan kontrolünde kalmasını ve güvenli, şeffaf, takip edilebilir olup ayrımcı olmamasını sağlayacak merkezî bir düşünce oluşturmayı hedefleyen bu düzenlemeler, yasakların ve tedarikçilerle kullanıcıların yükümlülüklerinin hassas bir şekilde sınıflandırılmasını da içeriyor.
Söz konusu düzenlemeler, tedarikçilerle kullanıcılar için dört risk düzeyi belirledi: düşük veya sıfır risk, sınırlı risk, sağlığa, emniyete, temel haklara ve çevreye verilen zararı içerecek kadar geniş yüksek risk ve kişisel güvenlik için kabul edilemez risk ki bu kesinlikle yasak. Oldukça tehlikeli yapay zekâ sistemlerinin yayılmasıyla mücadeleden sorumlu bir heyet oluşturulması da önerildi.
Yapay zekâ kullanımına ilişkin hukuki sorumluluk
2020 yılında Avrupalılar, yapay zekâ sistemlerinin teknik karmaşıklığından, sistemlerin işletilmesiyle ilgilenen tarafların çokluğundan, yabancıların bu sistemlere sızıp nüfuz etmesi ihtimalinden, sistemlerin faaliyetiyle ortaya çıkan zarara katkıları takip etmenin zorluğundan, bağımsız bir şekilde kendi kendine öğrenme yeteneğinden, verileri doğru ve güvenli bir şekilde toplayıp depolamasının, paylaşmasının ve kullanmasının öneminden, bu sistemlere onları sorumlu tutacak tüzel kişiliğin verilememesinden ve benzer şeylerden kaynaklanan hukuki sonuçları ele almak amacıyla, yapay zekâ kullanımından doğan hukuki sorumluluk için bir yasal sistem benimsemişti. Zira yukarıda saydıklarımızın hepsi, yapay zekâ cihazlarının, sistemlerinin ve uygulamalarının kullanımından doğan hukuki sorumluluk için özel bir yasal çerçevenin oluşturulmasını gerektiren büyük tehlikelerdi.
Burada asıl amaç, bir yandan vatandaşların korunmasını sağlayan ve diğer yandan şirketleri yapay zekâ alanında yeniliğe yatırım yapmaya teşvik eden bir denge içerisinde olacak şekilde, yapay zekâ araçlarından kendilerine veya mal varlıklarına yönelik zarara uğrayan insanların uygun tazminatı alabilmesidir.
Avrupa Topluluğu’nun benimsediği çözüm, yüksek riskli yapay zekâ sistemlerini işleten tüm taraflara, yapay zekâ araçlarının ve sistemlerinin tüm üretim, kullanım ve kontrol aşamalarında hukuki sorumluluk yüklemektir.
İlgili taraflar şunlar:
-Ürün güvenliğinden sorumlu olanlar, ki bu grup üreticileri, geliştiricileri, programcıları, hizmet sağlayıcılarını ve kaynak operatörlerini içeriyor.
-İleri işletim sorumluları ki bunlar, genellikle zarar gören taraflar için ilk görünür temas noktalarıdır.
-Sisteme sızan ve bu sistem aracılığıyla ilgili kişiler için zararlı eylemlerde bulunan dış odaklar.
Birçok faaliyeti otonom olarak yürüten yüksek riskli yapay zekâ araçları için ilke, bu araçların faaliyetlerinden kaynaklanan zararlardan tam sorumlu olmalarıdır. Zararın mücbir sebeplerden kaynaklanması dışında bu araçların işletmecileri, gerekli özeni gösterdiklerini iddia ederek kendilerini sorumluluktan muaf tutamazlar. Bu araçların ön yüz işletmecileri, işletimlerinin tehlikelere karşı zorunlu teminatı içerdiğini garanti etmelidir.
Cezai sorumluluk
Avrupa Topluluğu’nun kararları, cezai sorumluluk çerçevesinde birtakım tavsiyeler içeriyor. Bunlardan en önemlileri şunlardır:
Polisin ve adli yetkililerin yasal, adil ve şeffaf bir şekilde ve belirli, açık ve meşru amaçlarla, aşırıya kaçmadan ve gereğinden fazla saklamadan kullanılan uygulamaları benimsemesi.
Kolluk kuvvetleri ve yargı yetkilileri tarafından kullanılan yapay zekâ destekli her türlü teknoloji için sıkı bir demokratik denetimin olması ve gereklilik, orantılılık ve meşru savunma hakkı ilkelerine riayet etmeyen uygulamaların kullanımının yasaklanması.
Nihayetinde cezai sorumluluğun yapay zekâ kullanımından doğan zararda temel bir rolü olan gerçek veya tüzel kişiye ait olması.
Yapay zekâ sistemleri için uygun kamu ihale prosedürlerinin benimsenmesi ve vatandaşların temel haklarına ilişkin uygulamaların sivil toplumun katılımıyla dönemsel olarak değerlendirilmesi gibi yasa yürütmeye ve yargıya ilişkin hedefler için yapay zekâ sistemleri sağlayan şirketler konusunda tam önleyici şeffaflığın temin edilmesi.
BAE 2071 Yüzyılı kapsamında başlatılan strateji, Yapay Zekâ Bakanlığı kurulmasını ve seçkin bir araştırmacı ve yenilikçi grubun yer aldığı bir konseyin oluşturulmasını içeriyor
Bunlardan anlaşılacağı üzere AB’de hukuk, yapay zekâ ile ilişkide ayrıcalıklı bir konuma sahip. Veri tabanı işlemenin gündeme getirdiği hukuki sorunlar alanında uzman Boris Baroud’a göre yükselen algoritma diktatörlüğüne etkili bir şekilde karşı koymak için yeterli olduğunu kanıtlayan tek şey, hukuk. Bu, Montesquieu’nün, herhangi bir yetkinin kötüye kullanımının, sapmaları önleyen bir karşı otoriteyle yüzleşmesi gerektiğini ifade eden altın kuralını teyit ediyor!
Ortadoğu’daki yasalar
Ortadoğu bölgesine gelince… Oxford Insights kurumunun geliştirdiği 2022 Hükümetlerin Yapay Zekâya Hazırlığı Endeksi (Government AI Readiness Index 2022), bu konuda Körfez ülkelerinin ön sıralarda yer aldığını gösteriyor. Sıralamada İsrail’den (70,12) sonra BAE (68,54), Katar (62,37), Suudi Arabistan (61,69), Umman (57,83), Bahreyn (53,59), Ürdün (51,76), Mısır (49,42), Kuveyt (47,68), Tunus (46,81), Lübnan (45,72) ve son olarak İran (45,30) geliyor.
Göstergedeki bu ilerleme, Körfez ülkelerindeki hükümetlerin ve özel sektörün petrole bağımlılığı azaltmak amacıyla ekonomiyi canlandırıp çeşitlendirmek, kamusal ve özel güvenlik ile hizmet ihtiyaçlarını karşılamak için yapay zekâyı farklı oranlarda benimseme arzusundan kaynaklanıyor. Bunun için yapay zekânın tehlikelerinin sorumluluğunu ve aynı şekilde yasal ve ahlaki bir şekilde kullanımını kontrol eden belirli bir mevzuat oluşturmadan, yapay zekâya yönelik farklı stratejiler geliştirildi.
BAE’nin BAE 2071 Yüzyılı kapsamında başlatılan stratejisi, Yapay Zekâ Bakanlığı kurulmasını ve bu alanda dünyanın en iyi üniversitelerinden ve kurumlarından seçkin bir araştırmacı ve yenilikçi grubun yer aldığı bir konseyin oluşturulmasını içeriyor. Hedef; siber güvenlik, veri yönetimi ve etik gibi meselelere ilişkin ulusal yaklaşımların gözden geçirilmesidir. Halihazırda BAE’de yapay zekânın yönetimine ilişkin özel yasalar yok. Bunun yerine gizlilik ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin hükümler, Tüketici Koruma Kanunu, Medeni İşlemler Kanunu, Ceza Kanunu ve başka pek çok kanunda yer alan çeşitli hükümlerin yanı sıra, Dubai Emirliği’nde yapay zekânın kullanımını için ahlaki yönergeler gibi yönlendirici ilkeler bulunuyor.
Suudi Arabistan Krallığı, stratejisinde, mevzuatın belirlenmesinden sorumlu olacak Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu’nun (SDAIA) kurulması yönünde adım attı. Daha sonra Kişisel Verilerin Korunması Sistemi kuruldu. Bu sistemin ilk maddesine göre sistemin uygulanması, siber güvenlik konusunda uzman bir güvenlik odağı olarak Ulusal Siber Güvenlik Kurumu’nun yetkilerini ve görevlerini ihlal etmeyecek. Krallık, kamu sektöründe, özellikle de programları Huawei şirketi iş birliğiyle hazırlanan ve yapay zekâ destekli pek çok hizmeti içeren NEOM gibi akıllı şehirler alanında yapay zekâyı kullanmayı planlıyor.
BAE’nin yapay zekâ alanında ilerleme çabaları, hükümet hizmetlerinin akıllı dönüşümünü gerçekleştirmek üzere 300 milyon dolar maliyetle ilk entegre akıllı şehir Silikon Park’ı inşa etmesiyle güçlendi. Ayrıca yapay zekâ alanında dünya lideri olan Sense Time şirketi ile Abu Dabi Yatırım Ofisi’nin, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesini kapsayacak yedi farklı sektörde yapay zekâ yeteneklerini araştırma ve geliştirme için Abu Dabi’de bir merkez kurma konusunda anlaşması da bu ilerlemeye hız kazandırdı. Bu, ulusal ekonominin çeşitlendirilip daha rekabetçi bir hale gelmesine katkıda bulunacak ve çeşitli teknik işlerde yetenekler için gelişmiş bir ortam sağlayacak.
Suudi Arabistan’ı izleyen Katar, yapay zekâ konusunda veri güvenliğine odaklanıyor. Bu, kişisel verilerin gizliliğinin korunmasına ilişkin 13 Sayılı Kanun’dan da anlaşılıyor. Bu kanun; kişilerin haklarını, veri sorumlusuyla işleyicinin yükümlülüklerini, özel verilerin yönetimini, doğrudan pazarlama amacıyla elektronik iletişimleri ve kanun hükümleri ihlalinin cezalandırılmasını ele alıyor. Geçen yıl FIFA Dünya Kupası maçlarının organize edilmesi ve izlenmesinde yapay zekâ başarılı bir şekilde kullanıldı.
Son olarak Umman Sultanlığı, henüz bütünleşik bir mevzuata sahip değil. Sultanlık, kamu sektöründe yapay zekâ kullanımına ilişkin yönergeleri benimsiyor ve bu yönergeler şu altı ilkeyi içeriyor: kapsayıcılık, gözetim, hesap verebilirlik, adalet, şeffaflık ve güvenlik. Umman şu anda ilk akıllı şehri el-İrfan’ı geliştiriyor. Daha sonra Maskat’taki Dukm ve Ra’s el-Hamra gibi başka bölgeleri akıllı bölgelere dönüştürmek için harekete geçecek.
*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.
Eşinden gizli oğluna vegan olmayan yiyecekler veren baba tartışma yarattıhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4560171-e%C5%9Finden-gizli-o%C4%9Fluna-vegan-olmayan-yiyecekler-veren-baba-tart%C4%B1%C5%9Fma-yaratt%C4%B1
Eşinden gizli oğluna vegan olmayan yiyecekler veren baba tartışma yarattı
Temsili (Pexels)
Eşinin bilgisi dışında oğluna vegan olmayan yiyecekler verdiğini itiraf eden baba tepki çekti.
Reddit'in "Am I The A**Hole" adlı popüler forumuna yazan 32 yaşındaki baba, diğer kullanıcılara kendisinin hata yaptığını düşünüp düşünmediklerini sordu. Geçen hafta paylaşılan viral gönderiye gelen 7 bin 900'den fazla yorumda kullanıcılar, babanın hareketlerini tartıştı.
Reddit kullanıcısı baba gönderisine, 8 yıldır evli olduğu 33 yaşındaki eşiyle 12 yaşında bir oğulları olduğunu anlatarak başladı. Çocukları yaklaşık 6 yaşındayken, eşi vegan olmaya karar vermiş.
Baba, "Eşimin vegan arkadaşlarından biri Dominion adlı belgeseli ona gönderdi ve o zamandan beri eşim vegan olmayan yiyeceklere 'iğrenç' diyerek yemeyi reddediyor" diye belirtti.
Uzun bir konuşmadan sonra vejetaryen olmayı, evde ve eşimin yanında da vegan olmayı kabul ettim ve o da bundan memnundu.
Bir diyetisyenle konuştuktan sonra iki ebeveyn nihayetinde oğullarının da vegan bir diyet uygulamasına karar vermiş. Birkaç ay öncesine kadar da gıda kısıtlamalarının sorun teşkil etmediği anlaşılıyor.
Baba, "Birkaç önce oğlumun okul çantasında, harçlığıyla satın aldığı vegan olmayan şekerlerin ve hatta McDonald's burgerlerinin ambalajlarını bulmaya başlayana kadar bu anlaşma rayında gidiyordu" dedi.
Oğlumla konuşunca arkadaşlarının yanında vegan beslendiği için kendisini yalnız ve dışlanmış hissettiğini, onların her zaman kendisinden çok daha iyi şekerler yediğini ve bunun adil olmadığını itiraf etti.
Çocuğunun derdini dinleyen baba, oğlunun vegan okul yemeğini ziyan etmek bir yana, abur cubura para harcamasını da istememiş. Reddit kullanıcısı baba şöyle yazdı:
Oğlumun, esasen ona verdiğimiz vegan atıştırmalıkları çöpe atıp harçlığını bilgisayar oyunları gibi şeyler almak yerine abur cubura harcamasını istemediğime karar verdim, mantıksız bir şeydi.
Baba, "Ama eşimin vegan olmayan ürünler hakkında ne hissettiğini de biliyordum" diye devam etti.
Bu yüzden futbol antremanına giderken oğlumun istediği şeyi almasına izin vermeye başladım.
Sonunda adamın ne yaptığının farkına varan eşi "deliye dönmüş".
Baba, "Eşim, hayvan istismarına olanak sağladığımı söyledi, başka sıfatlar da saydı ve oğlumuzu yoldan çıkardığımı söyledi" diye yazdı.
Eşim artık benimle konuşmuyor, oğlumuz da panikleyip eşime atıştırmalıkları benim aldığımı ve vegan olmadıklarını bilmediğini söyledi.
Öte yandan Reddit kullanıcısı, oğlunun kendisini ele vermesine kızmadığını belirterek şöyle yazdı:
Bunun için onu suçlamıyorum.
Birçok Reddit kullanıcısı babanın viral gönderisine akın ederken, görünüşe göre yorum yapanların büyük bir kısmı adamın oğluna vegan olmayan yiyecekler satın alma çabasını destekledi.
Bir kişi, "Burada 12 yaşında bir erkek çocuktan bahsedildiğini unuttuğumuzu düşünüyorum. Büyüme çağındaki bir erkek çocuğunun yanında zaman geçiren herkes hiç durmadan yediklerini bilir. Kelimenin tam anlamıyla bir günde tüm bir kızarmış tavuğı yiyip yine de yiyecek bir şey arayabilirler" diye yorum yaptı.
Başka biri de şöyle ekledi:
Bence sorun, veganken tüm besinleri almak mümkün olsa da buna ulaşmak kayda değer derecede daha fazla çaba istiyor ve herkes gibi, besin yoğunluğunu azaltmak işe yaramıyor.
Bir kullanıcı, "Herhangi birine vegan diyet önerecek bir doktor tanımıyorum. İhtiyaç duyduğunuz her şeyi almak zor. Bunun bir çocuk için iyi olduğunu söyleyecek birini gerçekten tanımıyorum" diye belirtti.
Bir başkasıysa, "Çocuğunuza vegan diyet dayatmak Almanya'da çocuk ihmalidir ve bu yüzden ciddi yasal sonuçlarla karşılaşabilirsiniz" diye iddia etti.
Öte yandan vegan biri de babanın, oğluna vegan olmayan gıda vererek hata yapmadığında hemfikirdi.
Kullanıcı, "Biz insanlar et yemek için tasarlandık. Vücüdumuz için tamamen normal bir şey bu. Aslında et YEMEDİĞİM için anormal olan benim" diye yazdı.
Bu seçimi yapacak yaşa geldim ve mutluyum. Bağ kurmanın çok önemli olduğu bu kadar genç bir yaşta oğlunuza bunun 'dayatılmaması' gerekir.
Independent Türkçe
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة