Rakamlarla tarihin en ölümcül salgınları

Pekin (Fotoğraf/AP)
Pekin (Fotoğraf/AP)
TT

Rakamlarla tarihin en ölümcül salgınları

Pekin (Fotoğraf/AP)
Pekin (Fotoğraf/AP)

Salgınlar ve kronik hastalıklar çağlar boyunca çok sayıda insanın hayatına mal olmuş ve uzun süre üstesinden gelinmesi gereken büyük krizlere yol açmıştır.
İngiltere merkezli ‘Daily Mail’ gazetesi, Antoninus Vebası’ndan (Galen'in Vebası) koronavirüse kadar tarihin en ölümcül salgınlarına ilişkin bir haber yayınladı.
Gazetenin haberine göre MS. 165-180 yılları arasında Roma İmparatorluğu’nu vuran Antoninus vebası tüm dünyaya yayılarak 5 milyon insanın ölümüne neden oldu.
MS. 541 ve 542 yılları arasında ortaya çıkan Justinianus Veba Salgını ise Bizans İmparatorluğu'nu vurdu ve tüm dünyada 30 milyondan fazla insanın hayatına mal oldu.
MS. 735 yılında Tokyo’da ortaya çıkan Japon Çiçek Hastalığı Salgını komşu ülkelere yayılarak iki yıl içinde yaklaşık bir milyon insanı öldürdü.
Tarihin en ölümcül salgınlarının başında ise Kara Veba (Kara Ölüm) geliyor. Hıyarcıklı Vebası (Bubonic Plague) olarak da bilinen salgın 1347 ve 1351 yılları arasında tüm dünyaya yayılarak yaklaşık 200 milyon insanın ölümüne neden oldu. Kara Veba’nın Çin'de veya yakınlarında ortaya çıktığına ve ardından önce İtalya'ya, daha sonra tüm Avrupa'ya, oradan da dünyanın dört bir yanına yayıldığına inanılıyor.
Çiçek Hastalığı Salgını (Small Pox) ise 1520 yılında ortaya çıktı ve 56 milyon insanın hayatına mal oldu.
1817 ve 1923 arasında ortaya çıkan Kolera 6 Salgını (Cholera Six Outbreak) da dünyanın dört bir yanından bir milyon can aldı.
Çin'in Yunnan Eyaleti’nde 1855 yılında, Üçüncü Veba (The Thirid Plague) olarak bilinen oldukça geniş kapsamlı bir veba formu ortaya çıktı. Salgın daha sonra dünyadaki tüm kıtalara yayıldı ve 12 milyon insanın hayatına mal oldu.
1889 - 1890 yılları arasında yayılan Rus Gribi (Russian Flu) salgınında ise bir milyon kişi öldü.
Çin'de 1956 yılında ortaya çıkan Asya Gribi (Asian Flu) nedeniyle de yaklaşık 1 milyon kişi hayatını kaybetti.
1918 yılında patlak veren İspanyol Gribi (Spanish Flu) sadece bir yılda yaklaşık 50 milyon insanın ölümüne neden oldu. Dünya nüfusunun dörtte biri salgından etkilendi.
Öte yandan tarihin bugüne kadarki en ölümcül hastalıkları arasında dünyada hâlâ yaygın olarak rastlanan AIDS (HIV) bulunuyor. İlk olarak 1981 yılında ortaya çıkan AIDS nedeniyle şuana kadar 35 milyon kişi öldü.
Yakın tarihte 2009-2010 yılları arasında ABD ve Meksika'da Domuz Gribi (Swine Flu) patlak verdi. Tüm dünyaya yayılan hastalık nedeniyle yaklaşık 200 bin insan hayatını kaybetti.
2002-2003 yılları arasında patlak veren SARS virüsünün yayılması sonucu 774 kişi ölürken MERS virüsü de 2012'den bu yana en az 828 kişinin canına mal oldu.
Dünya şimdi de Çin’de ortaya çıkan ve dünyanın birçok ülkesine yayılan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile boğuşuyor. Koronavirüs nedeniyle dünya çapında şuana kadar yaklaşık 8 bin kişi ölürken vaka sayısı 200 bine ulaştı.



Dünyanın en büyük dinozor ayak izi alanı bulundu

7 bin 485 metrekarelik alanda farklı türden dinozorların bıraktığı çeşitli izler bulundu (PLOS One)
7 bin 485 metrekarelik alanda farklı türden dinozorların bıraktığı çeşitli izler bulundu (PLOS One)
TT

Dünyanın en büyük dinozor ayak izi alanı bulundu

7 bin 485 metrekarelik alanda farklı türden dinozorların bıraktığı çeşitli izler bulundu (PLOS One)
7 bin 485 metrekarelik alanda farklı türden dinozorların bıraktığı çeşitli izler bulundu (PLOS One)

Bugüne kadarki en büyük dinozor ayak izi alanı keşfedildi. 

Karada yaşayan canlılar ömürleri boyunca yeryüzüne izler bıraksa da bunların çoğu kısa süre içinde yok oluyor. 

Ancak zaman zaman belirli koşullar sağlandığında, antik dönemlere dair yeni bilgiler sunan bu izler çağlar boyunca varlığını sürdürebiliyor.

Dinozor izleri bakımından zengin olan Bolivya'da bugüne kadar görülmemiş sayıda ayak izi bir arada bulundu.

Paleontologlar, Torotoro Ulusal Parkı'ndaki Carreras Pampa ayak izi alanını kataloglayarak 16 bin 600 ayrı dinozor izi tespit etti. Bunlar, 1321 patika (aynı dinozorun bıraktığı birden fazla iz) ve 289 tekil izden oluşuyordu. 

Bilim insanları ayrıca dinozorların yüzerken bıraktığı 1378 iz de saptadı. Carreras Pampa'da ayrıca pençe ve kuyruk izleri de bulundu.

Bulguları hakemli dergi PLOS One'da dün (3 Aralık) yayımlanan çalışmaya göre bunların hepsi, bilinen tüm etobur dinozorları ve modern kuşları içeren teropod grubuna ait. 

Yaklaşık 70 milyon yıllık izler, dinozorların yeryüzünden silinmesinden sadece birkaç milyon önce bırakılmıştı.

Çalışmanın yazarları yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullanıyor:

Bu alan, bölgenin geçmişine çarpıcı bir bakış sunuyor. Sadece bu bölgeden kaç dinozor geçtiğini değil, aynı zamanda bu bölgeden geçerken neler yaptıklarını da gösteriyor.

Araştırmacılar Carreras Pampa alanının, bir zamanlar sığ bir tatlı su gölünün kıyı şeridi olduğunu söylüyor. Yumuşak ve karbonat bakımından zengin çamur, izlerin korunması için benzersiz bir ortam sunmuştu.

Ayrıca izlerin korunduğu katmanın, büyük ölçüde kalsiyum karbonat ve ince taneli silikatlardan oluşmasının korunmaya katkı sağladığını belirtiyorlar. Bu, üzerine basıldığında derin bir girinti oluşturacak kadar yumuşak, ancak bir tortu tabakasıyla örtüldüğünde fosilleşmesini sağlayacak kadar sert bir yüzey oluşturmuştu.

İzlerin bu kadar çok olması, yakınlarda yaşayan hayvanların göl kenarında sık vakit geçirdiği ve muhtemelen buranın değerli bir kaynak olduğuna işaret ediyor. 

İki yöne de giden izlerin büyük bir kısmının 10 santimetreyle 30 santimetre arasında değişmesi, pek çok türün burada yaşadığını gösteriyor.

Bunlar küçük ila orta büyüklükteki dinozorlar tarafından bırakılırken, daha büyük hayvanlara ait çok az iz vardı. Patikaların yalnızca biri, muhtemelen bir tondan daha ağır bir hayvana aitti.

Bilim insanları ayrıca dinozorların yumuşak bir zeminde batmamaya çalışırken kuyruklarının yüzeyle temas etmesiyle kuyruk izlerinin oluştuğunu düşünüyor.

Carreras Pampa hem en yüksek sayıda izi bir arada barındırması hem de dinozorların davranışlarına ışık tutması nedeniyle artık en önemli iz alanlarından biri kabul ediliyor.

Araştırmacılar makalede şöyle yazıyor:

Koruma kalitesi, olağanüstü yüksek sayıda iz ve kaydedilen davranış çeşitliliği, Carreras Pampa iz alanını dünyanın en önemli dinozor izi alanlarından biri haline getiriyor.

Independent Türkçe, Science Alert, IFLScience, PLOS One


Antik Roma askerlerinin "evcil maymunlarıyla" ilginç ilişkisi ortaya çıktı

Antik Roma elitlerinin egzotik hayvanlara özel bir ilgisi varmış (Unsplash)
Antik Roma elitlerinin egzotik hayvanlara özel bir ilgisi varmış (Unsplash)
TT

Antik Roma askerlerinin "evcil maymunlarıyla" ilginç ilişkisi ortaya çıktı

Antik Roma elitlerinin egzotik hayvanlara özel bir ilgisi varmış (Unsplash)
Antik Roma elitlerinin egzotik hayvanlara özel bir ilgisi varmış (Unsplash)

Antik Roma askerlerinin yurtdışından getirdikleri maymunları evcil hayvan olarak beslediği ve primatların da kendilerine ait evcil hayvanları olduğu tespit edildi.

Daha önceki çalışmalarda, Vezüv Yanardağı'nın patlamasıyla Pompeii'de ölen bir hayvan da dahil, başka Roma yerleşimlerinde maymun iskeletleri bulunmuştu.

Ancak Macaca sylvanus türündeki bu primatlar Roma İmparatorluğu sınırları içinden geliyordu ve elitler tarafından nispeten kolay erişilebiliyorlardı.

Polonya'daki çeşitli kurumlardan araştırmacılar, Kızıldeniz'deki antik liman Berenike'de bulunan üç düzine maymun mezarını inceleyerek bu hayvanların farklı bölgelerden geldiğini saptadı.

Hint şebeği ve Macaca radiata türündeki hayvanlar Hindistan'ın güney ve kuzeyinden geliyordu. Bu keşif, Roma topraklarına Hindistan'dan canlı hayvan taşındığına dair ilk zooarkeolojik kanıtı sunuyor.

Mezarlığın Berenike'deki bir Roma askeri üssüne yakın konumu, bu egzotik hayvanların subaylar ve üst sınıfa mensup kişiler tarafından beslendiğini düşündürüyor.

Bulguları hakemli dergi Journal of Roman Archaeology'de yayımlanan çalışmaya göre mezarlar, Roma askerlerinin bu primatları epey önemsediğini gösteriyor.

Örneğin MS 1. yüzyılın başlarına tarihlenen bir maymun iskeleti, bir domuz yavrusunun kalıntıları, bir çift büyük deniz kabuğu, bir sepet ve "tuhaf bir şekilde katlanmış, bez bebeği andıran bir bez parçası"yla birlikte keşfedildi.

Bu eşyaların maymuna ait sayıldığı, domuz yavrusunun da onun evcil hayvanı olabileceği düşünülüyor.

Bir diğer maymun, bir köpek ve bir kedi yavrusuyla birlikte defnedilirken, başka bir yerde insanlardaki gibi mezar taşı vardı.

Bilim insanları mezarlardaki nesnelerin muhtemelen maymunların hayattaki en değerli eşyaları olduğundan ve hayvanların öbür dünyaya geçişlerine yardımcı olma amacıyla gömüldüğünden şüpheleniyor.

Araştırmacılar bu özel muamelenin, Romalıların primatları "yarı-insan statüsünde" görme eğiliminde olduğunu yazan Yaşlı Plinius'un metinleriyle açıklanabileceğini söylüyor.

İncelenen iskeletlerde yaygın yetersiz beslenme izlerine rastlanması, Romalıların bu hayvanlara yeterli bakım sağlamadığını gösteriyor.

Mezarlarda hayvanları zapt etmek için kullanıldığı düşünülen tasmaların yanı sıra statü göstergesi olabilecek yiyecek ve kabuklar da bulundu.

Bilim insanları Asya'dan gelmiş bir primata sahip olmanın da bir statü sembolü olduğunu tahmin ediyor. Yazarlar şu ifadeleri kullanıyor:

 Tasmalı bir Hint şebeğine sahip olmak, sahibine egzotik toprakların kaşifi gibi görünmenin; olağanüstü deneyim ve bağlantılara sahip biri diye anılmanın prestijini kazandırmış olmalı.

Independent Türkçe, IFLScience, Ancient Origins, Journal of Roman Archaeology


Charlie Kirk'ün eşi silah yasalarını hâlâ destekliyor

Charlie Kirk, 10 Eylül'de Utah Valley Üniversitesi'nde öğrencilerle tartışırken vurulmuştu (Benjamin Hanson/Middle East Images/AFP)
Charlie Kirk, 10 Eylül'de Utah Valley Üniversitesi'nde öğrencilerle tartışırken vurulmuştu (Benjamin Hanson/Middle East Images/AFP)
TT

Charlie Kirk'ün eşi silah yasalarını hâlâ destekliyor

Charlie Kirk, 10 Eylül'de Utah Valley Üniversitesi'nde öğrencilerle tartışırken vurulmuştu (Benjamin Hanson/Middle East Images/AFP)
Charlie Kirk, 10 Eylül'de Utah Valley Üniversitesi'nde öğrencilerle tartışırken vurulmuştu (Benjamin Hanson/Middle East Images/AFP)

Erika Kirk, Turning Point USA'in kurucusu olan eşi Charlie Kirk'ün önceki aylarda uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesine rağmen ABD Anayasası'nın İkinci Değişikliği'ni hâlâ desteklediğini söyledi.

37 yaşındaki dul kadın, eşinin ölümünün "bir silah sorunu olmadığına" inandığını da sözlerine ekledi. Çarşamba günü New York Times'ın Dealbook Konferansı'nda konuşan Kirk, kocasının katilini tetikleyen şeyin siyasi bölünmeler olduğunu ifade etti.

"Tüm bunlar, her zaman şiddete başvuracak bireyler olabileceğini fark etmemi sağladı" dedi. Kirk "Ve korktuğum şey, farklı bir görüşü duymak istemediklerinde şiddetin çözüm olduğunu düşündükleri bir çağda yaşıyor olmamız" ifadelerini kullandı.

Sözlerine "Bu bir silah sorunu değil, bu bir insan sorunu, son derece insani bir sorun" diye devam etti. 

Bu bir ruh sorunu.

Ayrıca eşinin silahlı şiddet sonucu öldürülmesine rağmen ABD Anayasası'nın İkinci Değişikliği'ne desteğini de yineledi.

Charlie Kirk, American Comeback turu kapsamında 10 Eylül'de Utah Valley Üniversitesi kampüsündeki öğrencilerle tartışırken suikasta kurban gitmişti.

İnternet fenomeni ve podcast yayıncısı, silahlı şiddetle ilgili bir soruyu yanıtlarken boynundan vurularak hayatını kaybetmişti.

Bir öğrenci, "Son 10 yılda Amerika'da kaç kişinin toplu saldırı düzenlediğini biliyor musunuz?" diye sormuştu.

Kirk, "Çete şiddeti dahil mi, değil mi?" diye yanıt vermişti.

Birkaç saniye sonra bir kurşun fenomeni vurmuştu.

Katilini bulmak için başlatılan geniş çaplı insan avının sonucunda 22 yaşındaki Tyler Robinson tutuklanmıştı. 22 yaşındaki Robinson henüz nitelikli cinayet suçlamasıyla ilgili suçlu veya suçsuz olduğuna dair bir beyanda bulunmadı.

Erika Kirk, eşinin anma töreninde katilini kamuoyu önünde affetmişti. New York Times etkinliğinde konuşan Kirk, bunu "kötülüğe bağlanmamak" için yaptığını açıkladı.

Kirk "Zayıf olduğumdan değil, suikastçının yaptığının doğru olduğunu düşündüğümden değil" diye açıkladı. 

Tam tersi. Bağışlamak... Haksızlığa uğramış olanlarınız, birini affetmenin nasıl bir his olduğunu bilirsiniz. Ve bir bakıma bu insanı zehirden kurtarıyor ve berrak bir şekilde düşünmesini, kalbinin özgür olduğu, kötülüğe bağlanmadığı bir an yaşamasını sağlıyor.

Kirk'ün anma etkinliğine katılan 90 bin kişiden biri olan Donald Trump, Turning Point USA'in kurucusu veya eşinin aksine, rakiplerinden "nefret ettiğini" söylemişti.

fgthy
Erika Kirk, Donald Trump'ın da katıldığı bir anma etkinliğinde eşinin katilini kamuoyu önünde affetmişti (AP)

ABD Başkanı "Affedersin. Affedersin Erika. Ama şimdi Erika ve tüm grup benimle konuşabilir ve belki de beni bunun doğru olmadığına ikna edebilirler ama rakiplerime tahammül edemiyorum" diye espri yapmıştı.

Trump ayrıca Kirk'ün ölümünden "radikal sol" siyaseti sorumlu tutmuştu ancak podcast yayıncısını vuran kişinin ideolojisi hâlâ bilinmiyor.

Erika Kirk, eşinin ölümünden bu yana üye sayısında artış görülen kuruluşun CEO'su oldu.

Kirk'ün suikastından sonraki hafta 54 binden fazla öğrenci, sağcı aktivist gruba katılmak umuduyla Turning Point USA'yle iletişime geçmişti.

Independent Türkçe