Erdoğan G20 zirvesinde koronavirüsle ilgili dünya liderlerine seslendi

Erdoğan G20 zirvesinde koronavirüsle ilgili dünya liderlerine seslendi
TT

Erdoğan G20 zirvesinde koronavirüsle ilgili dünya liderlerine seslendi

Erdoğan G20 zirvesinde koronavirüsle ilgili dünya liderlerine seslendi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Koronavirüs salgını G20’nin işbirliği ve uzlaşı ruhunun önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu süreçte yönlendirici olmak sorumluluk almak ve küresel ölçekte işbirliğini göstermek zorundayız. Küresel finansal kriz döneminde olduğu gibi bir an önce harekete geçmeli ve küresel güveni tesis etmek için ortak çaba sarf etmeliyiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, video konferans yöntemiyle korona virüse ilişkin gelişmelerin ele alındığı G20 Liderler Olağanüstü Zirvesi'ne katıldı. Toplantıya Huber Köşkü'nden katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve G20 Türkiye Şerpası Hayrettin Demircan eşlik etti.

“Bu salgın gösterdi ki, dinlerimiz, dillerimiz, ülkelerimiz farklıda olsa hepimizin kaderi ortaktır”
G20 Liderler Olağanüstü Zirvesinde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Korona virüs salgının insan hayatını son derece olumsuz etkilediği bir sancılı dönemden geçiyoruz. Salgın nedeniyle yaşanan can kayıplarından üzüntü duyuyor, bu süreçte fedakarca görev yapan tüm sağlık çalışanlarına şahsım milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Türkiye olarak en baştan itibaren bu hastalıklı, özellikle bu durumu yakından takip ettik, gerekli tedbirleri süratle hayata geçirdik. Henüz işin başındayken, sağlık bakanlığımız bünyesinde bir bilim kurulu oluşturup burada alınan kararları hemen uygulamaya koyduk. Ekonomi yönetimimizle esnaftan ihracatçıya kadar her kesime yönelik ciddi destekler açıkladık. Bunların yanı sıra korona virüse karşı tanı kitiyle aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.
Dost ve kardeş ülkeleri de bu sıkıntılı günlerinde yalnız bırakmamak için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Bu salgının hepimize şu gerçeği tekrar hatırlattığına inanıyorum. Dinlerimiz, dillerimiz, ülkelerimiz farklıda olsa hepimizin kaderi ortaktır. Hiçbirimizin korumacı ve tek taraflı politikalar uygulama lüksü yoktur. Serbest açık ve kurallara dayalı bir uluslararası bir ticaret sistemi, salgınla ilgili aldığımız önlemlerin etkilerini azaltmada büyük rol oynayacaktır. Bu çerçevede alacağımız bütün ulusal tedbirlerin dünya ticaret örgütü kurallarıyla uyumlu ve uluslararası işbirliğini teşvik edici olması önemlidir. Aynı şekilde salgının kontrolü ile hastalığın teşhisi ve tedavisi konusundaki birikimlerinde paylaşılması gerekiyor” dedi.

“Küresel finansal kriz döneminde olduğu gibi bir an önce harekete geçmeliyiz”
Küresel güveni tesis etmek için harekete geçilmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Korona virüs salgını G20'nin işbirliği ve uzlaşı ruhunun önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu süreçte yönlendirici olmak sorumluluk almak ve küresel ölçekte işbirliğini göstermek zorundayız. Küresel finansal kriz döneminde olduğu gibi bir an önce harekete geçmeli ve küresel güveni tesis etmek için ortak çaba sarf etmeliyiz.
Merkez bankaları arasındaki anlaşmaların G20'nin tüm üyelerini kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekiyor. Şayet küresel ekonomide güveni artırmak istiyorsak bunu bir an önce hayata geçirmeliyiz. Eğer her türlü tek taraflı adımlarla yola devam edersek küresel ticaretin tamamını olumsuz etkileyecek yeni bir sürece girmemiz kaçınılmazdır. Öte yandan salgınla mücadelede birçok gelişmiş ülkenin dahi çok ciddi zorluklar yaşadığını görüyoruz” diye konuştu.

“Salgınla mücadelede Türkiye olarak her zaman olduğu gibi dayanışma ve işbirliği içinde hareket etmeye hazırız”
Mültecilerin salgın konusunda dezavantajlı kesimi oluşturduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çatışmalardan ve savaşlardan etkilenen ülkelerin sağlık sistemleri ise tamamen çökmüştür. Suriyeli mülteciler başta olmak üzere zorla yerinden edilmiş kişiler salgın karşısında en dezavantajlı kesimi oluşturuyor. Bu süreçte savaştan etkilenen bölgelere ve risk altındaki topluluklara yönelik insani yardım finansman kaynaklarını seferber etmeliyiz.
G20 bünyesinde bu konuda bir çalışma grubu oluşturabiliriz. Bende gelişmekte olan ülkeler ve özellikle Afrika'ya yardım edilmesi konusunu önemsediğimi ifade etmek istiyorum. Hepimiz için bir tehdit oluşturan bu virüsün aynı zamanda bizlere insanlığın ortak bir düşmanına karşı bir araya gelme fırsatı verdiğini belirtmek istiyorum. Bu felaket karşısında Türkiye olarak her zaman olduğu gibi dayanışma ve işbirliği içinde hareket etmeye hazırız. İnsanlığın tamamı rahat bir nefes alıncaya kadar tüm ülkeleri adil bir şekilde bu küresel sağlık kriziyle mücadeleye katılmaya davet ediyorum. Zirve sonuçlarının ülkelerimiz ve dünyamız için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.



ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, dün akşamı yaptığı açıklamada, ABD'nin nükleer silahlar ve bunların fırlatma sistemleri üzerinde "tıpkı herkes gibi" testler yapacağını duyurdu; bu açıklama açıkça Rusya'ya atıfta bulunuyordu.

Kaliforniya'daki bir savunma forumunda konuşan Hegseth, ABD'nin Tayvan ile ilgili mevcut durumu değiştirmeye çalışmadığını da belirtti.

Bakanlığının, Başkan Donald Trump'ın Pasifik bölgesinde güçlü bir konumdan müzakere edebilmesini sağlamak için çalışacağını belirten Hegseth, ABD yönetiminin Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerinin savunma bütçelerini artırmaları konusunda iyimser olduğunu kaydetti.

ABD Savunma Bakanı, İsrail, Güney Kore, Polonya ve Almanya'yı "ideal müttefikler" arasında sayarken, kolektif savunma konusunda harekete geçmeyen müttefiklerin vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacağını vurguladı.


İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yolsuzluk davasında affedilmesi gerektiği yönündeki görüşüne saygı duyduğunu söyledi, ancak "İsrail egemen bir devlettir" diyerek ülkenin hukuk sistemine saygı duyduğunu vurguladı.

Herzog, Politico haber sitesine verdiği demeçte, "Herkes, önleyici bir affın davanın esasına göre değerlendirilmesi gerektiğini anlıyor" dedi.

Şarku'l Avsat'ın The Times of Israel'den aktardığına göre şöyle devam etti: "İncelenmesi gereken birçok konu var. Bir yandan kanun önünde tam eşitlik, diğer yandan her bir davanın kendine özgü koşulları."

Trump'ın Netanyahu için tekrar tekrar yaptığı af çağrılarına atıfta bulunarak, "Başkan Trump'ın dostluğuna ve görüşüne saygı duyuyorum" ifadesini kullandı.

Sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü Gazze'deki rehinelerimizi geri getirmesini istediğimiz ve bu rehineleri geri getirmek ve BM Güvenlik Konseyi kararını geçirmek için cesurca muazzam bir adım atan aynı Başkan Trump'tır. Ancak İsrail elbette egemen bir devlettir ve İsrail hukuk sistemine ve gerekliliklerine tam saygı duyuyoruz."

Trump, ekim ayında İsrail'e yaptığı ziyarette, Kudüs'teki parlamentoda yaptığı konuşmada Herzog'u başbakanı affetmeye çağırdı. Netanyahu, 2019'dan beri iş adamlarından yaklaşık 700 bin şekel (211.832 dolar) değerinde hediye aldığı iddiaları da dahil olmak üzere, üç davayla karşı karşıya. İsrail cumhurbaşkanının büyük ölçüde törensel bir rol üstlenmesine rağmen, Herzog istisnai durumlarda cezai suçlardan hüküm giymiş kişileri affetme yetkisine sahip.

2020'de başlayan Netanyahu'nun davası hâlâ devam ediyor ve tüm suçlamalardan masum olduğunu savunuyor. Başbakan davayı, sol tarafından demokratik olarak seçilmiş bir sağcı lideri devirmek için düzenlenen siyasi amaçlı cadı avı olarak nitelendirdi.

Netanyahu geçtiğimiz ayın sonunda, yıllardır süren yolsuzluk davasında Herzog'dan resmen af ​​talep etti ve cezai sürecin İsrail'i yönetme yeteneğini engellediğini ve af talebinin, ulusal çıkarlara hizmet edeceğini savundu.

Ülkenin kuruluşundan bu yana İsrail'de en uzun süre başbakanlık yapan Netanyahu, uzun süredir rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarını reddediyor.


Çin savaş uçaklarının radarlarıyla Japon uçaklarını hedef almasının ardından Tokyo'da protestolar düzenlendi

Geçtiğimiz yıl askeri geçit töreninde Çin savaş uçakları (Arşiv- Reuters)
Geçtiğimiz yıl askeri geçit töreninde Çin savaş uçakları (Arşiv- Reuters)
TT

Çin savaş uçaklarının radarlarıyla Japon uçaklarını hedef almasının ardından Tokyo'da protestolar düzenlendi

Geçtiğimiz yıl askeri geçit töreninde Çin savaş uçakları (Arşiv- Reuters)
Geçtiğimiz yıl askeri geçit töreninde Çin savaş uçakları (Arşiv- Reuters)

Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi, Çin savaş uçaklarının dün Japonya'nın Okinawa adaları yakınlarında uluslararası sular üzerinde Japon savaş uçaklarına ateş kontrol radarlarını yönelttiğini ve bakanın bu iki ayrı olayı "tehlikeli" olarak nitelendirdi.

Koizumi, X internet sitesinde yaptığı paylaşımda, "Radar aydınlatması, uçakların güvenli uçuşu için gerekenin üzerindeydi" ifadesini kullandı. Japonya'nın, "talihsiz" olayla ilgili Çin'e ikazda bulunduğunu da ifade etti.

Radar kontrolünün ateş moduna kilitlenmesi, bir askeri uçağın alabileceği en tehdit edici eylemlerden biridir, çünkü olası bir saldırıyı işaret eder ve hedef alınan uçağı kaçınma manevrası yapmaya zorlar.

Hem Japonya hem de Çin'in üzerinde hak iddia ettiği tartışmalı topraklara yakın olan adalar üzerindeki çatışmaların, iki komşu arasındaki gerginliği daha da artırması muhtemel. Japonya başbakanının, Çin'in Tayvan'a yönelik herhangi bir askeri müdahalesine, Japonya'nın kendi güvenliğini de tehdit etmesi halinde karşılık verebileceği uyarısında bulunmasının ardından ilişkiler zaten gergin durumda.

ABD'nin savaş gemileri, uçakları ve askerleri de dahil olmak üzere denizaşırı ülkelerdeki en büyük askeri gücüne Japonya ev sahipliği yapıyor. Bu kuvvetlerin önemli bir kısmı, aralarında binlerce ABD Deniz Piyadesinin de bulunduğu, Okinawa'da konuşlu.

Japonya, dün olaylara karışan Çin J-15 savaş uçaklarının, Okinawa adalarının güneyinde üç füze destroyeri ile birlikte manevra yapan Çin uçak gemisi Liaoning'den havalandığını bildirdi.