Osmanlı döneminde kullanılan Karantina Adası'nın sırrı

Osmanlı döneminde kullanılan Karantina Adası'nın sırrı
TT

Osmanlı döneminde kullanılan Karantina Adası'nın sırrı

Osmanlı döneminde kullanılan Karantina Adası'nın sırrı

Dünyada etkisini sürdüren, binlerce kişinin ölümüne neden olan koronavirüsü salgınından sonra gözler, Osmanlı döneminde kullanılan İzmir'in Urla ilçesindeki Karantina Adası'na çevrildi. Urla Karantina Adası Müdürü Turgut Yılmaz, son zamanlarda gündemde yer alan "Burası karantina süreci için tekrar kullanılabilir mi?" sorularına adanın böyle bir tekrar hizmet verebilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Dünyanın birçok ülkesine yayılan ve Türkiye'de de görülen korona virüs sonrası, günlük hayatta en çok kullanılan kelimelerden birisi ‘karantina' oldu. Dünya tarihi boyunca belli zaman aralığında çıkan salgınlar, milyonlarca insanın ölümüne sebep olurken, eski tarihlerde virüsün önüne tıbbi çarelerin yanı sıra karantina uygulamasıyla da geçildi.

Osmanlı döneminde de tehdit haline gelen bulaşıcı hastalıklarla, İzmir'in Urla ilçesinde bulunan Karantina Adası ile başa çıkılmıştı. 1865 yılında yapılan Karantina Adasında, günümüzdekine benzer olarak ilmi açıdan ilk karantina uygulaması yapılmıştı.

Nasıl kullanılıyordu?
Karantina Adası'nın kullanımı hakkında bilgiler veren Urla Karantina Adası Müdürü Turgut Yılmaz, “İzmir'e gelen yolcuların gemileri birkaç gün açıkta demirliyor. Daha sonrasında yolcular ve mürettebat kişisel eşyalarıyla beraber kıyıya geliyorlar. Burada bulunan raylı sistemle yolcuların eşyaları binaya taşınıyor. Daha sonra da yolcular binaya giriyorlar. Yolcular içeri girdikleri zaman kadın ve erkek olarak ayrılıyorlar, eşyaları da ayrı bir yere götürülüyor. Yolcuların burada muayeneleri yapılıyor ve hastalığı olduğu tespit edilenler duşlara alınmıyor ve ada içerisindeki tecrit ünitelerine götürülüyorlar. Bu adanın tamam 323 dönüm ve tamamıyla karantina kampüsü. Duşların yaklaşık yarım saatlik bir süreci var. O zamandaki karantinayı yapan buharhanenin de süresi yarım saat. Yolcuların bütün eşyaları buharhanedeki yüksek basınç ve ısıyla dezenfekte ediliyor” dedi.

“Günümüzün beklentileri karşılayabilecek alt yapı burada yok”
Yılmaz, koronavirüsü gündeminden dolayı insanların aklına “Burası karantina süreci için tekrar kullanılabilir mi?” gibi sorular geldiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burası henüz müze olmamasına rağmen her yıl 10 bine yakın ziyaretçi geliyor. Burası 150 yıllık bir bina ve bununla beraber adada 15 bina daha var. Bu binalar korunması gereken kültür varlığı olarak tescil edildi. Dolayısıyla günümüzde bir karantina yeri olarak hizmet vermesi mümkün değil ve teknik olarak da imkanı yok. Gelecek kişilerin konaklayabileceği bir alan yok. Sadece bir eğitim merkezimiz var orasının da 50-60 yatak kapasitesi var. Günümüzün beklentileri karşılayabilecek alt yapı burada yok. Burası için Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğümüz 2018 yılında restorasyon sürecini başlattı. Proje aşamasını geçtiğimiz ekim ayında bitirdik. İhale aşaması da yapıldıktan sonra dünyada sayılı yerlerden biri olan Urla Karantina Adası'nın müze yapılması ile ilgili bakanlığımızın bir planı var."



Japonya doğum masraflarını tümüyle karşılamayı planlıyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Japonya doğum masraflarını tümüyle karşılamayı planlıyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Düşen doğum oranını tersine çevirmek için mücadele eden Japonya, Nisan 2026'dan itibaren ebeveynlerin doğum sırasında oluşan hastane masraflarını karşılayabilir.

Yeni ebeveynler üzerindeki mali yükleri hafifletmenin yollarını incelemekle görevlendirilen uzman heyeti, hükümete ülkenin sağlık sigortası sistemi kapsamında "standart doğumu ücretsiz" hale getirmesini tavsiye etti. Heyet, Sağlık Bakanlığı'na azalan doğum oranını ele almak için "2026 mali yılı civarında belirli bir sistem tasarlamasını" önerdi.

Doğum, sezaryen gibi cerrahi yöntemleri içermediği sürece Japonya'nın ulusal sağlık sigortası kapsamına girmiyor.

Hükümet her doğum için 500 bin Yen'e (yaklaşık 132 bin TL) kadar teşvik sağlıyor ancak Mayıs 2023'le Eylül 2024 arasında heyet tarafından değerlendirilen vakaların yaklaşık yüzde 45'inde bu miktar tüm masrafları karşılamaya yetmedi.

Doğum masrafları vilayetler arasında farklılık gösteriyor ve hastaneler normal doğumlar için kendi ücretlerini belirliyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, normal doğumun maliyeti 2024'ün ilk yarısında ortalama 518.000 Yendi (yaklaşık 137 bin TL). Bu oran, yaklaşık 417 bin Yen (yaklaşık 110 bin TL) olan 2012'te kıyasla yüzde 24 arttı.

Heyet, ülke çapında doğum için tek fiyat belirlenmesini önerdi.

ıkolp
Genç yetişkinler Tokyo yakınlarındaki Yokohama'da Reşit Olma Günü'nü kutluyor (AP)

Japonya geçen yıl, kayıtların 125 yıl önce tutulmaya başlamasından bu yana en düşük doğum sayısını kaydetti. Hükümetin düşüşü tersine çevirme çabalarına rağmen bu, doğumların art arda düştüğü 9. yıl oldu.

Sağlık Bakanlığı, ülkenin 2024'te bir önceki yıla göre yüzde 5 düşüşle 720 bin 988 doğum kaydettiğini açıkladı.

Demografik kriz, nüfusun yüzde 30'unun 65 yaşın üzerinde olduğu dünyanın en hızlı yaşlanan ülkesinde politika yapıcıları alarma geçirdi.

Hükümet sorunu çözmek için çocuk bakım olanaklarını genişletmek, konut sübvansiyonları sunmak ve hatta evliliği ve çocuk doğurmayı teşvik etmek için flört uygulaması çıkarmak da dahil bir dizi önlem almaya çalışıyor.

Sağlık Bakanlığı 2023'te yeni aileleri maddi olarak destekleyerek azalan doğum oranını tersine çevirmek için bir çocuk bakım politikası paketi benimsemişti.

Independent Türkçe